Safa ve Merve tepeleri Kâbe yakınlarındaki iki tepenin adıdır. Ancak bu iki tepeye birçok anlam yüklenmiş olmalıdır ki yüce Allah bu iki tepenin ismini Kur'an'ı Kerim'inde zikretmiştir.
Mekke’de ilk defa tevhid inancından sapan Cürhüm kabilesinden İsâf b. Ya‘lâ ile aynı kabileden Nâile bint Yezîd’in Kâbe’nin içinde işledikleri günahlar yüzünden taş kesildikleri ve halkın ibret olsun diye İsâf’ı Safâ tepesine, Nâile’yi Merve tepesine diktiği, ancak daha sonra bunun unutulduğu ve anılan iki taşa tapınmaya başlandığı rivayet edilmektedir.
Câhiliye Arapları hac ibadetini eda ettikten sonra Safâ ile Merve’ye çıkıp hasep, nesep ve şöhretlerinin yüksekliğinden bahsederek övünürler, bazıları da Allah’tan dünya malı isterdi.
Peygamberimiz (ﷺ) Efendimiz
peygamberliğinin ilk yıllarında zaman zaman Safâ tepesine çıkarak İslâmiyet’i tebliğ ediyordu. “Artık sana emredileni açıkça ortaya koy ve müşriklerden yüz çevir!”
(el-Hicr 15/94) ve Safâ tepesinde nâzil olan, “En yakınlarından başlayarak erişebildiğin herkesi uyar ve sana tâbi olan müminlere kol kanat ger!” (eş-Şuarâ 26/214-215) meâlindeki âyetlerin inmesinden sonra Safâ tepesinde bir konuşma yapmış ve bütün Mekke'lileri İslâmiyet’e davet etmişti. Mekke fethinin ardından Safâ tepesine çıkan
Resûl-i Ekrem (ﷺ) Efendimiz Mekkeliler’den biat almıştı.
Mekke’nin fethinden sonra putlardan temizlenmesine rağmen ensar başta olmak üzere müslümanların bir kısmı Safâ ile Merve’nin hac ve umrenin menâsikine dahil olup olmadığı hususunda şüpheye düşmüş, bunun üzerine Bakara sûresinin 158. âyeti nâzil olmuştur.
Diğer bir rivayete göre ise
Resûl-i Ekrem (ﷺ) Efendimiz,
Vedâ haccında Safâ’ya yaklaştığında bazı müslümanlar Câhiliye dönemi putlarını hatırlayarak sa‘y yapmaktan çekinince anılan âyet nâzil olmuş, bu tepelerin eskiden beri Allah’ın koyduğu semboller olduğu vurgulanmış,
Hz. Peygamber (ﷺ) Efendimiz'de, “Safâ ve Merve Allah’ın alâmetlerindendir” buyurarak.
bu iki tepe arasında sa‘y yapmayı hac ve umre ibadetine dahil etmiştir.
Resûl-i Ekrem (ﷺ) Efendimiz,
Safâ ile Merve tepelerine çıktığı zaman Kâbe’ye dönerek ellerini yukarıya kaldırıp dua ederdi.
İbn Abbas ellerin kaldırılacağı yedi yer arasında bu iki tepeyi de saymıştır.
hac mevsimlerinde ve bazı özel günlerde geceleri aydınlatılmıştır.
Burada ilk aydınlatma, Emevî halifelerinden Süleyman b. Abdülmelik zamanında (715-717) Mekke Valisi Hâlid b. Abdullah el-Kasrî tarafından hac günlerinde ve receb ayında kandillerle yapılmıştır.
Bu uygulama Abbâsî Halifesi Mu‘tasım-Billâh tarafından 219 (834) yılından itibaren sürekli hale getirilmiştir
XX. yüzyılın başında elektrik kullanılmaya başlanmadan önce Safâ ile Merve arasında on altı adet kandil bulunuyordu
Abbâsî Halifesi Ebû Ca‘fer el-Mansûr dönemine kadar (754-775) Safâ ve Merve tepelerinde herhangi bir yapılanma görülmemektedir.
İlk defa bu devirde tepelere çıkmayı kolaylaştırmak için birer merdiven inşa edilmiştir.
9. yüzyılın ikinci yarısına ait kayıtlarda Ebû Ca‘fer el-Mansûr tarafından yaptırılan kâgir merdivenle Safâ’ya on iki, Merve’ye on beş basamakla çıkıldığı kaydedilir.
13. yüzyıldan itibaren Safâ’nın merdiveninin on dört, Merve’nin ise beş basamaklı olduğu belirtilmiştir.
(İbn Cübeyr, s. 72-73; İbn Battûta, I, 162).
Safâ ile Merve’nin basamakları 1399’da Memlük Sultanı Ferec, 1879’da Osmanlı Sultanı II. Abdülhamid tarafından yenilenmiştir.
Ebû Ca‘fer el-Mansûr 136 (754) yılında hacca geldiği zaman Safâ ile Merve arasında hacılara hizmet etmeleri için görevliler tayin etmiş, 210’da (825-26) Mekke Valisi Sâlih b. Abbas, Safâ’nın eteğine bir çeşme yaptırmıştı. Safâ ile Merve tepelerin de Erkam bin erkam'ın evi
mes'ada Abbas bin abdülmuttalip'in (r.a) evi, ve merve yakınlarında hz Ebubekir-i sıddık'ın (r.a) manifaturacı dükkanları vardı."
"Peygamber (ﷺ) Efendimiz sürekli bu dükkanlara gelir Ebubekir'le (r.a) sohbet ederlerdi. Peygamber (ﷺ) Efendimiz peygamberliğinden öncede Ebubekir ile iki samimi dosttulardı"
Hz. Peygamber (ﷺ) Efendimiz’in amcası Abbas b. Abdülmuttalib’in evi ribât haline getirilmişti. 728’de (1328) bu ribâtı tamir ettiren Memlük Sultanı el-Melikü’n-Nâsır Muhammed, Safâ ile Merve arasında abdest almaya elverişli bir mekân yaptırmıştı.
Safâ tepesinde Kādirîler’e ait bir dergâh bulunuyordu Harem-i şerif’e Osmanlılar zamanında yaptırılan muvakkithâne'nin pencerelerinden biri, Safâ ile Merve arasında gelip geçenlerin saatlerini buradan ayarlayabilecekleri şekilde tasarlanmıştı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder