23 Ekim 2020 Cuma

Din istismarının

 Din istismarının ne suretle yapıldığına dair numunelerle dolu olan tarih, ancak Ehl-i Sünnet ipine dört elle sarılanların bu istismara alet olmadığına da şahittir. Ve İslâm tarihi içinde Müslümanları, bozuk fikirler ve sapık cereyanların tesirinden korumak hususunda Osmanlılar, müstesna bir yer tutar. Onlar için şeriata riayet, birinci derecede önemliydi. Şeriat dairesi dışında bir şey, kabul edilemezdi. Öyle ki bu hassasiyet, zaman zaman cihan sultanlarını bile kadı önüne çıkarmıştı. İslâm dairesinin kalkanı mesabesindeki Ehl-i Sünnet itikadı, her şartta ve her mecrada Osmanlı’nın savunuculuğunu yaptığı en büyük davaydı. Zira bu kalkanın delinmesi demek, bir sonraki adımda Müslümanların iki cihan saadetinden mahrum bırakılması demekti. Bu yüzden onlar, canları pahasına inançlarını ve itikatlarını her şeyden üstün tuttular. Kitaptan anlayana kitapla, kılıçtan anlayana kılıçla cevap verdiler. Bunu yaparken önlerindeki pusula ise, Ehl-i Sünnet’ti. Bu yüzden İran’la yaptıkları anlaşmaların vazgeçilmez maddesi, Ashâb-ı Kirâm’a dil uzatılmamasıydı. Asıl çizgiden uzaklaşmış Bektaşî tekkeleri bu sebeple kapatılmıştı..... YEDİKITA NİSAN. 2020.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder