9 Temmuz 2019 Salı

Dört maddeli hadis-i şerifler Saadet olan dört şey Şu dört şey saadettir: 1- Saliha kadın, 2- Rahat ev, 3- İyi komşu, 4- İyi binek. (Hâkim) Cennete girer Şu dört şeyden sakınan Müslüman Cennete girer: 1- Cana kıymak, 2- Haram yemek, 3- Zina etmek, 4- İçki içmek. (Bezzar) İmanı giderir Dört şey imanın gitmesine sebep olur: 1- Bildiği ile amel etmemek, 2- Bilmediği ile amel etmek, 3- Bilmediğini öğrenmekten çekinmek, 4- Öğreneni de, bundan yasaklamak. (İslam Ahlakı) Allah yardım eder Şu dört kimseye Allahü teâlâ yardım eder. 1- Gaziye, 2- Evlenene, 3- Kölelikten kurtulmak isteyene, 4- Hacıya. (İ. Ahmed) Cennette köşk Şu dört haslet sahibi, Cennet’te köşklere kavuşur: 1- Tevhid ehli olmak, 2- Günahını müteakip istigfar etmek, 3- İyilik edince, elhamdülillah demek, 4- Musibet gelince, (İnna lillah ve inna ileyhi raciun) demek. (Deylemi) Cuma namazı Şu dört kişi hariç, Cuma, her Müslümana farzdır: 1- Köle, 2- Kadın, 3- Çocuk, 4- Hasta. (Hâkim)

MEVLÂNÂ HÂMUŞ (K.S.) :
Şeriat, Tarikat,Hakikat
- Bir insan dilini yalandan korumayı başaracak olursa bu "Şeriat "tır. Mümkündür ki, kalbinde yalana bir meyil ola. Onu da koruyabildi mi, "Tarikat" meydana gelir. Ne dilinden ne gönlünden, ne arzusu ile, ne de arzusuz, yalan çıkmaz, yalana yer kalmazsa, bu da "Hakikat" mertebesidir..... incemeseleler.

Fathai Şerife:
İster eş ister çocuk tüm ailevi ve günlük sıkıntılarınızın çözülmesini isterseniz yapmanız gereken Fatiha suresini dikkatlice ve içten okumak.
Fatiha suresi mikrop, hastalık, haset ve nefret gibi tüm manevi belaları defeder .
Evlerinizi Fatiha suresi okuyarak nurlandırın.
Yataklarınızda Fatiha suresi okuyun.
Su içerken Fatiha suresi okuyun.
Fatiha suresi fiil ve davranışlarınızı zabteder ve sözlerinizi düzene koyar.
Haset, kibir, ucub ve gurur gibi hastalıklarınıza şifa olur.
Sinir gibi negatif tüm davranışlarınızdan kurtulmanıza yardımcı olur.
Fatiha suresini hiç dikkat ederek ve anlayarak okudunuz mu?
Allâhu Teala Fatiha suresini Kuran'da şöyle anlatır:
وَلَقَدْ آتَيْنَاكَ سَبْعًا مِّنَ الْمَثَانِي وَالْقُرْآنَ الْعَظِيمَ
And olsun ki, sana daima tekrarlanan yedi ayetli Fatiha'yı ve Kuranı Azimuşşan’ı verdik.
Ayetteki vav harfi kuran ve Fatiha suresini sanki aynıymış gibi eşitler.
Bazı âlimler şöyle demişlerdir:
"Kur'an'ın sırrı Fatiha suresinde saklıdır, Fatiha suresinin sırrıda iyyake nabudu ve iyyake nestain ayetinde saklıdır."
Fatiha suresi farz namazlarda 17 kere okunmaktadır.
“Neden?” diye soran olursa deriz ki sır Fatiha suresindedir.
Fatiha suresini namazda okumayı unutan birinin namazını yeniden kılması lazımdır ,çünkü Fatihayı Şerifeyi okumak rükündür.
Buda Fatiha suresinin ne kadar mühim olduğuna işarettir.
Namaza başlarken ilk okunan suredir.
Ve bu yüzden Fatiha “açan” demektir.
Fatiha suresinin bazı isimleri:
1- Şafiye: Maddi ve manevi tüm hastalıklara şifa olan, iyi gelen
2- Kafiye: Başka sûrelerin yerini tutan, ama başkaları onun yerini tutmayan.
3-Ümmül kitap:Kitabın anası- aslı.
Anneniz sizin için ne anlama geliyor?
Anneniz her şeyinizdir değil mi?
Fatiha sureside öyledir.
Kuran'ın aslı ve anası mahiyetindedir.
Kuranı Kerim'i okurken ilk Fatiha suresini okuyarak başlayın.
Şuphesiz ki Fatiha suresi sizi zulmetten aydınlığa, sıkıntıdan ferahlığa ve darlıktan rahatlığa çıkarır.
Suya Fatiha suresini okuyun, o sudan için ve yıkanın Allah'ın izniyle çok şeyin farkına varacaksınız.
Sahabe efendilerimiz bir hasta gördükleri zaman ellerini hastanın ağrıyan yerine koyup 7 kere Fatiha suresi okurlardı. Üzerine Fatiha suresi okunan hastada Allah'ın izniyle ve Fatihanın bereketi ile şifa bulurdu.
Yüzlerce alim oturup günlerce Fatiha’nın faziletini anlatsa bitiremez. En az olarak bin tane zahiri bin tane batıni faydası var. Cenabı Allah’ın Kuranı Kerim’de başka bir Ayet ile methettiği bir sureyi biz ne kadar anlatabiliriz?
Başka bir sırrı ise bütün harflerinin nurani olmasıdır. Okunan her yere nurdan surlar yapar ve o surlar seni bütün kötülüklerden korur.
Fakir Muhammed Ruhi EL KADİRİ
Görüntünün olası içeriği: yazı

Bu ülkede Müslümanlara ve İslâm'a yapılan saldırılara ve zulümlere bir örnek; Yıl 1932. Sadettin Kaynak Süleymaniye Camii'nde smokinle hutbe veriyor. Şaşırmak ve kızmak için acele etmeyin. 1928 yılında hükümetin isteği ile bir komisyon toplanır ve şu kararlar alınır:

Bu ülkede Müslümanlara ve İslâm'a yapılan saldırılara ve zulümlere bir örnek;
Yıl 1932. Sadettin Kaynak Süleymaniye Camii'nde smokinle hutbe veriyor.
Şaşırmak ve kızmak için acele etmeyin. 1928 yılında hükümetin isteği ile bir komisyon toplanır ve şu kararlar alınır:
1- Camilere sıralar konulacak ve ayakkabı ile girilecek.
2- Camilere enstrümanlar konulacak ve ibadetler müzik eşliğinde yapılacak.
3- Osman Nuri Çerman meclise 40 maddelik bir teklif sunar ve teklifin bir bölümünde Kuran'ın bir kısmının atılarak Atatürk'ün söylev ve demeçlerinin konulmasını ve bunlarla ibadet edilmesini teklif eder.
Hatta şunu da ilave eder: Cuma namazları pazar günleri saat 09.00'a alınsın.
Kaynak: Osman Nuri Çerman, Mutlu Bir Vatan İçin Düşünceler.
Cumhuriyet devrinde sarıksız, cübbesiz, fraklı ilk Türkçe hutbe, 
5 Şubat 1932’de Sadettin Kaynak tarafından Süleymaniye Camii’nde okundu.
Hutbede okunan Kur’an ayetleri, Fransızca Kur’an çevirisinden hareketle hazırlanan “Türkçe Kur’an-ı Kerim”den seçilmişti.
1932 Ramazan ayı, Cumhuriyet tarihinin en çarpıcı toplumsal mühendislik projelerinden birinin tatbik sahasına konulduğu yıl oldu. 
“Dinde reform”, “Türkçe ibadet”, “İslam’ı Türkleştirme” ve “Milli Müslümanlık” adlarıyla anılan bu inkılap hamlesi, 
Reisi cumhur Mustafa Kemal'in teşvik ve desteği ile başladı.
22 Ocak 1932 günü Yere batan Camii’nde “Hafız Yaşar Okur”un ilk Türkçe Kur’an’ı okumasını, 30 Ocak 1932’de “Hafız Rıfat” tarafından Fatih Camii’nde seslendirilen ilk Türkçe Ezan takip etti. 
3 Şubat 1932 Kadir Gecesi, Ayasofya Camii’nde Türkçe Tekbir icrasından sonra, ibadet dilinin Türkçeleştirilmesi teşebbüslerinin son adımı atılarak, 5 Şubat 1932 tarihinde Süleymaniye Camii’nde “tamamı” Türkçe olan ilk hutbe irad olundu.
Sadeddin Kaynak’ın: Türkçe hutbeye sıra gelmişti. 
Atatürk: 
“Haydi bakalım. 
Türkçe hutbeyi de Süleymaniye Camii’nde mukabele oku! 
Amma okuyacağını önce tertip et, bir göreyim” dedi. 
Yazdım, verdim. 
Beğendi. 
Fakat: “Paşam, bende hitabet kabiliyeti yok. 
Bu başka iş, hafızlığa benzemez” dedim. 
“Zarar yok, tecrübe edelim” buyurdu.
Bunun üzerine tekrar sordum: 
“Hutbeye çıkarken sarık saracak mıyım?” 
Hayır, sarığı bırak… 
Benim gibi başı açık ve fraklı!” 
Ne diyeyim inkılâp yapılıyor, peki dedim.
Türkçe hutbenin metni sadece Kur’an’dan seçilmiş ayetlerden oluşmaktaydı. 
Ayetlerin çevirisi ise “Cemil Said” tarafından “Kasimiriski”nin 
“Le Koran” adlı Fransızca Kur’an çevirisinden hareketle hazırladığı 
“Türkçe Kur’an-ı Kerim” (İstanbul, 1924; 2. Bas. 1926) den seçilmişti.
Hafız Saadettin Kaynak hutbeyi okuduğu esnada ve hutbeden sonra orada bulunan diğer hafızlar da Türkçe tekbirler getirmişlerdi. 
Hutbenin ardından Cuma namazı kılınmış ve kürsüye çıkan Hafız Saadettin Kaynak, makamsız olarak Türkçe bir sure okumuştu. Bunu Türkçe tekbirler ve dualar takip etmişti.
(Kaynak)
Türkçe Kur’an Ve Cumhuriyet İdeolojisi, 2. Baskı. İstanbul 1998.
Türk Edebiyatı Vakfı Yayınları, 15. Baskı, 1992.
(İktibas)
https://m.facebook.com/story.php?story_fbid=2206126722783493&id=100001585612381
Görüntünün olası içeriği: 4 kişi, yazı

Günümüz Türkiye'sinde yılda 400.000 hırsızlık vakası gerçekleşmektedir.

Görüntünün olası içeriği: yazı

Görüntünün olası içeriği: yazı

Görüntünün olası içeriği: bir veya daha fazla kişi ve yazı

Talebeye zekât ve sadaka vermekle ilim tahsiline yardım etmiş ve ilim sevabına ortak olunmuş olur. (İhyâ İmam-ı Gazâlî Hz.)

Görüntünün olası içeriği: yazı

BiR HURMA SADAKA BÜYÜR DAĞ OLUR. Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) buyurdular: “Kim ki helâl kazancından bir hurma değerinde bir şey sadaka verirse -ki Allâh, helâl maldan verilen sadakadan başka hiçbir sadakayı kabûl etmez-; işte bu helâl sadakayı kabul eder. Sonra o bir hurma (kadar sadaka)yı dağ gibi oluncaya kadar, -birinizin erkek küheylân tayını büyüttüğü gibi- sahibi için büyütür, nihâyet o bir hurma dağ kadar olur.” (Buhârî) Sıhhatli iken verilen sadaka hasta iken verilen sadakadan daha fazîletlidir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.): ‘Hangi sadakanın ecri daha çoktur?’ diye sual edenlere: “Sıhhatli olduğun, çok cimri olduğun, fakirlikten korkup zenginliği ümîd ettiğin zaman sadaka vermendir. Can boğaza gelip falan için şu kadar, filan için bu kadar diyeceğin zamana kadar bekleme. Çünkü o zaman mal falanın olmuştur.” “Kişinin hayatında iken bir dirhem sadaka vermesi, ölümü ânında (ölmek üzere iken) yüz dînar sadaka vermesinden hayırlıdır.” “Sadaka Rabbin gazabını söndürür ve kötü ölümden kurtarır.” buyurmuşlardır. Resûlullâh Efendimize (s.a.v.): “Hangi sadaka daha faziletlidir” diye soruldu; “Ramazân-ı şerîfde verilen sadakadır” buyurdular. (Kitâbü Fezâili’l-A‘mâl, Ziyaüddin el-Makdisî) BAHTİYARLIK NEDİR? Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular: “Kişinin saadeti (mutluluğu) dört şeydedir: • Eşinin sâlihlerden olması, • Evladının hayırlı bir evlat olması, • Arkadaşlarının sâlihlerden olması, • Rızkının (çalıştığı yerin) kendi beldesinde, ikamet ettiği yerde olması.” (Feyzu’l-Kadîr) @@

Görüntünün olası içeriği: bir veya daha fazla kişi

اِنَّمَا يَتَقَبَّلُ اللّٰهُ مِنَ الْمُتَّق۪ينَ ﴿٢٧﴾....“Allah, ancak takva sahiplerinin kurbanını kabul eder” (Maide-27) buyurmuştur. Denil di ki: Câhiliyye devrinde insanlar kurbanlarını kestikleri zaman Allâh’ü Teâlâ’ya yaklaşmak maksadıyla kanını Kabe’ye sürerlerdi. Müslümanlar da böyle yapmak istemişlerdi. Bu ayeti kerime nâzil oldu.

---------- ÇOK ÖNEMLİ MÜNACAATLAR ...................
Yâ dâfia’l-beliyyât: Ey belâları def’eden, savan, gideren, yok eden (Allah’ım! Üzerimize gelecek bütün belâ ve musibetleri def’ediver.)!
Yâ halle’l-müşkilât: Ey müşkilleri / zorlukları hâlleden / düğümleri çözüp kolaylaştıran (Allah’ım! Bütün müşkilâtımızı hallediver, çözüver).
Yâ kâfiye’l-mühimmât: Ey bütün mühim işlere kâfi / yeterli olan (Allah’ım! Sen bize kâfisin, başkalarına ihtiyaç bırakma Rabbim)!
Yâ qaazıye’l-hâcât: Ey bütün hacetleri / ihtiyaçları yerine getiren (Allah’ım! Bizim bütün ihtiyaçlarımızı gideriver).
Yâ râfia’d-deracât: Ey dereceleri yükselten (Allah’ım! Bizim manevi derece ve mertebelerimizi yükseltiver).
Yâ şâfiye’l-emrâz: Ey hastalıklara şifâ veren (Allah’ım! Maddî-manevî bütün hastalıklarımıza hasarsız ve kalıcı şifalar ihsan ediver).
Yâ münzile’l-berekât: Ey bereketleri indiren (Allah’ım! Bizim üzerimize de bereketlerini yağdırıver).
Yâ erhame’r-râhimîn: Ey rahmet edenlerin en merhametlisi olan (Allah’ım! Bizlere de rahmetinle muamele ediver).
Lâ havle velâ quvvete illâ billâhi’l-aliyyi’l-azıym: Günahlardan kaçınmak, ibadetleri edâ ve îfa edebilmek için güç ve kuvvet, ancak, şânı çok yüce ve pek büyük olan Allah celle celâluhu’dandır. (Sana kullukta bizi güçsüz-kudretsiz-kuvvetsiz-âciz bırakma Allah’ım)!

Hadis-i Şerif : “Kim bana her gün beş yüz salavat okursa ebediyyen fakirlik yüzü görmez.”

“Hınzır” (domuz) haramdır. Bunun haram olmasının sebebi de necis olmasıdır
.
“Hınzır” (domuz) haramdır. Bunun haram olmasının sebebi de necis olmasıdır. Hayvanların aldığı gıdalar bedeninde cevher (öz, maya) olmakta ve gıdadan hâsıl olan şeyin cinsinden sıfat ve ahlaktan eser bırakmaktadır. Domuzda, cidden tabiatında kötü ahlâk mevcuttur. Hırs, ahlâksızlık, menhiyyâta aşırı rağbet ve kıskanmama bunlardan bazılarıdır. İnsana da bu vasıflardan geçmesin diye yenmesi haram kılınmıştır. Görmez misin ki, onu yemeye devam eden kişide hırs ve kıskanmama gibi özellikleri nasıl oluşturmaktadır. Zira o cinsten başka bir erkek kendi dişisinin üzerine aşar da ona mâni olmaz.