11 Temmuz 2019 Perşembe

PERHİZİMİZDE YASAK OLAN GIDALAR Hastalığımızı tedavi ederken suyumuz çok çok önemli klorlu su kullanmayın Perhizimizde yasak olan yiyecekler ekmek unlu gıdalardan uretilmiş ne varsa buğdaygillerden ne varsa mısırgillerden ne varsa yasak ayçiçeğigillerden ne varsa yasak bir lokma dahi almayın vücudunuza . Tatlı olan ne varsa meyvenin tatlısıda dahil ne varsa yasak.tedavide. Hayvansal ürünlerden ne varsa eti sütü yoğurdu yumurtası her şeyi yasak perhizde. Arının ürünleri sağlıklıysak şifa dağıtıyor ama hastalıkta zehir oluyor o nedenle bal ve ürünleri dahil yasak tedavimizde Hazır market ürünleri raf ürünleri pakete girmiş hazır gıdaların tümü yasak perhizde. Perhizin asıl amacı hastalığımızı iyileştirirken vücudumuza zararlı olan yiyecekleri almamamız lazımki vücut kendini daha çabuk toplasın iyileşmede olsun yoksa tedavi olamayız bunu çok iyi bilelim .Allah ın verdiği sağlıklı bedeni biz ellerimizle hasta ediyoruz bilinçli olalım Allah tüm hastalarımıza acil şifalar versin nimetine bu gününe sonsuz şükürler olsun Allah ın verdiği aklı iyi kullanalım saygılar. M.ulaş

Sokaklarda yatak odası kıyafetiyle dolaşan her kadın sapıktır...
Bir algı var; sapık dendiği zaman sadece akla erkek gelir.. Oysa; sokakların sapık kadınlardan da temizlenmesi lazım ki, toplum bir nebze ıslah olsun..
Çok garip geldi değil mi okuyunca "sapık kadınlar"(!)
Bir erkek avret mahallini iyice belli edecek tarzda çok dar bir pantolon giyse, sapık/rezil vs. diye bağırırsın.. Ama giydiğiniz taytlardan her hattınızı belli ederken kendiniz adına neden utanmazsınız?
Haa o sizin özgür yaşam tarzınız değil mi? Peki erkeklere niye yok o özgürlükten? Sen baştan aşağı avret olduğun halde, tayt giyme özgürlüğünü kendine hak biliyorsun da, erkeğin özgürlüğünü neden alıyorsun elinden?(!) Senin avretinin belli olması moda, erkeğin ki sapıklık öyle mi?
Otobüste/metro da bedeninin kokusunu şişeler dolusu parfüm sıkıp güzelleştirip, burunların direğini kıran ve erkeğin yanından ifil ifil geçtiğinde beyne direk şehvet hormonları uyarısı verecek kadar kokulanan bir kadın; "bana bakma" dediği gibi "beni koklamayın" da diyebilir mi?
Ben, helal olduğu halde hiç çarşı pazarı göğüsleri yarıya kadar görünür tarz da gezen abi/amca görmedim. Siz gördünüz mü? Görsek "sapık" diye koşarız değil mi adamcağızın peşinden?
Peki ben, domates seçerken sapık ablanın göğüslerini neden görmek zorundayım? Erkek göbekten yukarısı helal olduğu halde asla böyle gezmez/gezemezken, kadınlar göğüs avretini açıpta geziyor ve bu sapıklık olmuyor öyle mi?
Bir bankta kalçasının tam altına gelecek kısalıkta şort ile oturan bir adamın yanına çocuğunuzu oturtur musunuz?
Ne münasebet deli midir, sapık mıdır nedir?! Teklifim bile nasıl çirkin değil mi annesi?
Peki aynı şekilde oturan, kalçasından aşağısı çıplak bir kadının giyinişi, neden seni aynı şekilde rahatsız etmiyor? Vel hasıl kelam; sokaklar da yatak odası kıyafetiyle dolanan her kadın da bir o kadar sapıktır! Toplumun ahlakını bozuyorlar! Toplumun kalitesini düşürüyorlar! Bugün o çocuklar çarşı pazarda bir ablanın göğsünü, kalçasını, bacaklarını görmek zorunda kalıyorsa, bu da bir "ÇOCUK VE TOPLUM İSTİSMARIDIR"....
(alıntı)


ÇOK DİKKATLİ OKUYALIM
Neden Japonya'daki çocuklara kahvaltıda yarım düzine yumurta yediriyorlar?
Dikkatli okuyunuz.
Osmanlı Devleti'nin son 200 yılı dahil olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti'nin gıda politikasını Emperyalistler dizayn ettiğinden beri zihinsel olarak sağlam bir gençlik maalesef yetişmiyor. Asıl sorunun kaynağına hiç inmedik, tartışmadık.
Japonya'da çocuklara 7 yaşından itibaren kahvaltı saati en az 6 yumurta yediriyorlar. Ekmek genellikle yok varsa da çok az. Her akşam ise kesinlikle sofrada deniz ürünü yani balık kesin oluyor. Japonya ve Güney Kore'de ceviz ithalatı son 50 yılda %140 artmis. Çocuklara durmadan ceviz yediriyorlar. Günde en fazla iki öğün yemek yiyorlar. Tamamen protein odaklı bir beslenme var...
ABD'de teknolojik üretimin merkezi "Silikon Vadisi'nin" nasıl beslendiklerini anlattılar, şok oldum. 1950'lerdeki Alman Devleti'nin gıda politikasını araştırın. Güney Kore'de Japonya'yi örnek almaya başladı. Bu ülkeler resmen çocuklara nasıl beslenmesi gerektiğini öğretiyor, dayatıyor..
Şeker, ekmek(Tam buğday, kepek farketmez) odaklı beslenme beyin hücrelerini öldürüyor, beyin gelişimini mahvediyor. Marketlerdeki karbonhidratlı paketli ürünler tamamen operasyon aracı olmuş.
ABD halkı da da gerizekalı, obezite olmuş. Çünkü aynı beslenmenin esiri olmuşlar. Sadece Beyin Göçü ile farkı kapatıyor yada özel olarak seçtikleri bireylerin beslenmesine önem veriyorlar.
Buradan net olarak söylüyorum. Türkiye Cumhuriyeti'nde milli bir gıda politikası olmadan kalkınma imkansızdır
Türkiye'de protein bazlı ürünler pahalı iken karbonhidratlı ürünler neden daha ucuz? En büyük protein bazlı ürün olan kuzu etini Turkiye'de kaç kişi yiyebiliyor? Hayvancılık neden bitirildi? Asıl milli mesele budur. Beka sorunu budur.
Matematik zekası olmayan, kod yazmasını bilmeyen gençliğin olduğu ülke yazılımda ilerleyemez. Yapay zeka maalesef geliştiremez..
Anne, babalara sesleniyorum. Çocuklarınızdan şekerli ürünleri, ekmeği uzak tutun. Bu ülkeye yazık etmeyin.
Şahsen denedim. 1 aydır ekmek, şeker yemiyorum, acıkmamaya başladım. 6 kg verdim. Geçen gün test ettim. Bir kitapta bir sayfayı 32 saniyede okuyup anlarken şimdi 21 saniye de okuyup anlamaya başladım. Bu tesadüf olamaz!

Ahhh ahh ne kadar doğru bir söz

Görüntünün olası içeriği: yazı

- HAYIRLI AKŞAMLAR ......“Kim bir yere oturur ve orada Allâh'ı zikretmezse, Allah'tan ona bir noksanlık vardır. Kim bir yere yatar, orada Allâh'ı zikretmezse, ona Allah'tan bir noksanlık vardır. Kim bir müddet yürür ve bu esnada Allâh'ı zikretmezse, ona Allah'tan bir noksanlık vardır.”(Ebû Dâvud, Sünen, Edeb, 31. )... Bütün sıkıntı, stres ve sapıklıkların temelinde ise, kalb huzûrsuzluğu-tatminsizliği vardır; kalbin tatmini, huzûr ve sükûnu ise, ancak Allâh'ı zikirle mümkündür.

Şeytanın diş geçiremedikleri kimler?
İmamı Azamın hocası İmam Caferi Sadıktan: "İblis (Şeytan) şöyle demiştir: "Beş kişiye benim yapabileceğim bir şey yoktur; onların dışında kalanlar ise benim elimdedirler: Sadık bir niyetle Allah'a sarılan ve bütün işlerinde ona güvenen, tevekkül eden kimse; gece ve gündüzünde Allah'ı çok tesbih (zikir) eden (O'nu sürekli hatırlayan, unutmayan) kimse, kendisi için istediğini mu'min kardeşi için de isteyen kimse; karşılaştığı musibet ve belalar karşısında kendini kaybetmeyen (sabırlı olan) kimse; Allah'ın kendisine kısmet ettiği rızka razı olan ve rızık endişesine kapılmayan kimse." ..(Bihar-ül Envar, C.69, S.378)

On itikaf sevabı kime?
Bir Sahabe-i Kiram -İbn-i Abbas- mescidde itikafta iken başka bir zat ki o zat yeni azat olmuş mahzun, sıkıntılı bir şekilde mescide o Sahabe-i Kiram’ın yanına geliyor.
İtikaftaki Sahabe-i Kiram: “Hayrola, ne oldu? Seni sıkıntılı görüyorum. Neden kederlisin, üzüntülüsün?” diyor.
O da: “Köle idim, yeni azat oldum fakat beni azat eden zata ödeyecek herhangi bir imkanım yok” deyince, Sahabe-i Kiram da o zatın sıkıntısını gidermek için hemen toparlanıp mescidden çıkmak üzere adım atıyor ve “Yürü gidelim” diyor.
O zat da: “Ama sen itikaftasın, herhalde unuttun” deyince o Sahabe-i Kiram: “Hayır, unutmadım! Rasülüllah (s.a.v)’den duydum ki bir Müslüman kardeşinin hacetini giderene 10 itikaf sevabı var buyurdu. Ben burada bir itikaf yapıyorum, halbuki 10 itikaf sevabı alacağım” buyuruyor.
Yine bir Hadis-i Şerif’te Rasülüllah (s.a.v) itikafın ne demek olduğunu beyan için şöyle buyurmuşlar:
“İtikaf yapan bir müslüman kimse ile cehennem arasına 3 hendek açılır. Her bir hendek arası doğu ile batı arası kadardır.” Yani cehennemden o kadar uzaklaşır.
Cenab-ı Hakk inşaAllah muvaffakiyette, bu güzel yolda daim eylesin.
Ahazal Kavmü Tarikan Saube .... ( Onlar Yolun Zorun Seçtiler)

Görüntünün olası içeriği: yazı

-Bilindiği gibi Ayasofya, İstanbul’un fethinde, usûlden olduğu üzere şehrin büyük kilisesi olarak camiye çevrildi. O bakımdan Ayasofya’ya sıradan herhangi bir cami nazarıyla bakamaz, onu asla herhangi bir mescit gibi değerlendiremiyiz. O fethin sembolüdür. En kısa sürede mutlaka açılıp ezan ve namaz hasreti sonlandırılmalı, hüznü sürûra çevrilmelidir. Mü’minler olarak şundan da eminiz ki; bu ibadete kapalılık ve müze hâli sürgit devam etmeyecek! Allah’ın izniyle ibadet-taat, tesbih-tahmid-tekbir-tehlil nidalarıyla inleyeceği, zikir ve tefekkür meclisleriyle ayağa kalkacağı günler yakındır. Sadece vakt-i merhununu beklemektedir. O an geldiğinde ise, buna kimsenin mâni olamaya gücü yetmeyecektir. Yeter ki bizler onu maddi ve manevi bakımdan ihyaya layık mü’minler olabilelim. Unutulmamalıdır ki; Ayasofya’yı yeniden ibadete açıp mânen ihyâ etmek, o pâk ecdadın torunları olarak boynumuzun borcudur. Topyekün millet olarak bu borçla, bu vebâlle hayatiyetimizi daha fazla devam ettiremeyeceğimizin mutlaka şuur ve idrakinde olmalıyız artık.“Allâhümme yâ müfettiha’l-ebvâb, iftah lenâ hayra’l-bâb." ..“Ey (kapalı bütün) kapıları açan Allah'ım! Bizim için de maddî-mânevî hayır kapılarını (ve bâ-husus Ayasofya’nın kapısını) açıver.” Amin...

Görüntünün olası içeriği: yazı ve açık hava



MİLLİ BİR İKTİDAR ARZUMUZ. ZİNA, LUTİLİK VE DOMUZ ETİ YASAK, HER TÜRLÜ HAİNLERE İDAM. VE AYASOFYAYI TEKBİRLERLE İBADETE AÇMAK.

Şanlı Peygamberimiz Efendimiz sav Buyuruyorlar ki : “İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki, bir mescitte bin veya daha çok insan namaz kılacak, fakat içlerinde hakiki manada bir tek mümin bile bulunmayacak.” ..(Ramuzu’l-Ehadis, Harfu Sin)

“Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) : "Beni gören veya beni göreni gören Müslümana ateş dokunmaz" buyurmuşlardır. [Bkz. Tirmizî, Sünen, Menâkıb, 57, Hadis no: 3858] .....Bir Allah cc. Dostunun Sahabe efendilerimizi tarifi : “Sahâbi: Rasûlullah’ın (s.a.v.) dâire-i imkân ve dâire-i emkine-i külliye’nin tamâmını kendi letâifinden nazar ederek seyr-i sülûkünü bir anda itmâm ettiği kişi, demektir.” [Ali Erol, Hatıratım, s. 84]

Görüntünün olası içeriği: yazı

Hadis-i şerif : Allah için ahiret kardeşliği yapan, ahirette öz kardeşinden daha faydalı yardımları, ondan görür.

Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki: (Allah için ahiret kardeşliği yapan, ahirette öz kardeşinden daha faydalı yardımları, ondan görür. Kim ahiret kardeşini ne kadar çok severse, Allahü teâlâ da, onu o kadar çok sever.) [Ey Oğul İlm.] .. Ahirette kişi hesaba çekilir çok az bir sevaba ihtiyacı var, git yakınlarından az bir sevap al gel denir. kişi önce hanımına gider hesaba çekildim bana az bir sevap lazım sevabından az verirmisin der. eşi ahh bey benim durumum belli değil veremem der. annesine babasına gider onlarda aynı cevabı verir. kişi sevap bulamadan üzgün şekilde mizana doğru gider, yolda ahiret kardeşi (tarikat kardeşi) ne rastlar, ne o kardeşim yüzün solgun ne bu hal deyince, kardeşim eşimden, anne ve babamdan az bir sevap istedim vermediler bende cezamı çekmek üzere cehenneme gidiyorum der. ahiret (tarikat) kardeşi olmaz benimde durumum belli değil amma olsun ne kadar sevap lazım ise al der. cenab-ı hakkın hoşuna gider ben ikinizdende daha cömertim el ele tutuşun cennetime giriniz buyurur.. ahiret (tarikat) kardeşliğimizin kıymetini bilelim. Rabbimiz bizleri son nefeslerimiz dahil ayırmasın.amin..bir sohbetten alıntı

“Hadis-i şerif : ‘Bid'at ehline, Allah için sert bakanın kalbini, Allah Teâlâ imanla doldurur ve korkulardan emin kılar”

Hadis-i Şerif : (Çok dostunuz olsun! Çünkü Rabbiniz kerimdir. Kıyamette dostları arasında, din (tarikat) kardeşlerinin içinde bulunan kuluna azap etmekten haya eder.) [Şir’a]..... bu akşam dostlarımızla çay içelim

Görüntünün olası içeriği: içecek ve iç mekan