“Dünyâ hayâtı azdan daha azdır. Ona âşık olan, alçakların alçağıdır. O sihriyle bir topluluğu sağır ve kör eder. Böylece onlar ortalıkta şaşkın ve delîlsiz ortalıkta kalırlar.”
https://vimeo.com/tomorhoca
- Ana Sayfa
- İlahi – Kur`an -İslam – Din -Tasavvuf – Belgesel – Dua – Hadis – Tarih – Şiir – Vs… – بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
- Dini bilgiler
- Hatim duası Türkçe Hatim Duası
- Ahmet tomor hoca sohbetleri
- suleymaniye
- Ruhlar kabirde hep kalır mı?
- Şehitlik ve Fazileti
- İslami Eğitim
- ALLAH (C.C.) 'ÜN SIFATLARI
- Ahmet Tomor Hocaefendi Sohbetleri
- Veysel Gürler
- Umman'dan Şifâlar
- İSLAMİ BİLGİLER KİTAP SOHBET SEYRET MULTİMEDYA
- Safakat İslami Forumları
- sadakat.net
- Ehl-i Sünnet Hanefi
- HAVAS İLMİ-MÜCERREBAT-I İLAHİ ŞİFACILAR
- Sağlığımızın müthiş şifreleri Sayfadaki tüm bilgiler bilgi amaçlıdır kullanım tercihi size aittir önce araştırın inceleyin doktorunuza danışın saygılar
- Sayfa ve guruptaki bilgiler bilgi amaçlıdır araştırın araştırmadan doktorunuza danışmadan kullanmayın sakın saygılar hepinize m.ulaş
- MUHTASAR İLMİHAL | Fazilet
- İLİM BÖLÜMÜ
- İmam Suyuti Camius Sağir
- Dini Sorular Molla Cami dini sorular ve cevapları
- incemeseleler
- "Nazar, deveyi kazana, insanı mezara sokar."
- YAVRULARIMIZA ELİF CÜZÜ ÖĞRETELİM. BİZLERDE TEKRAR EDELİM...
- Hadis-i Şerif
- FAZİLET TAKVİMİ
- mektebun
- faydalı
- medine
- Zi tuva kuyusu...
- Ali Eren Hoca
- *FATİHA SURESİNİN SIRRI..*
- "Kişi sevdiği ile beraberdir."
- *FATİHA SURESİNİN SIRRI..*
8 Ağustos 2019 Perşembe
Artık kendi doktorunuz olmanın zamanı gelmedimi emanet ettiğiniz sağlık yürümüyor bakın bilinçlenelim m.ulaş
UYARI
Bitki çaylarını kullanırken dozları yarıya düşürün test edin sorun yoksa devam edin varsa bırakın dikkat
Bitki çaylarını kullanırken dozları yarıya düşürün test edin sorun yoksa devam edin varsa bırakın dikkat
HİV VİRÜSÜNÜZDEN AKDENİZ ANEMİSİNDEN KURTULUN BOŞUNA ÇEKMEYİN m.ulaş Haftada bir devid3 iğne alın kırın için 30 günde 4 defa olacak ev yoğurduyla PH ölçerle idrardan ph nızı ölçün not edin karbonatı istediğiniz dozda başlayın sıcak suyla eritin içebileceğiniz kadar suyla gün b0oyu 5 defa ph nızı ölçün her ölçümde bakın ph nız ph9 olmamışsa karbonat takviyesi yapın ph9 olana kadar devam ph9 yaptığınız doz sizin vücudunuzun doz ayarı oluyor günlük klorsuz su kullanın önemli kullanmanız gereken gün boyu ph 9 da tutun 30 gün devam edin ph9 da düşürmeden devam edin karbonattan korkmayın kanserden hivden anemiden korkun bu arada perhizde şart ekmek hamur işleri tatlı olan ne varsa ve hazır gıdalardan hayvansal ürünlerden uzak durun tamemen yasak 30 gün karbonatı kullandıktan sonra 2 ayda bir 10 gün karbonat ph9 da yine kullanın 1 yıl 2 ayda bir 10 gün karbonatı kullanın ilk 30 günlük kullanımda haftada bir karbonatlı suyla banyo yapın kovaya 1 su bardağı karbonat atın yıkanın her tarafınıza dökünün 30 dakika dursun durulanın kıl diplerindeki kabditada yok olsun 30 günde haftada bir banyo yapın karbobatla 1 yıl sonra mükemmel oluyorsunuz DEVAMI. Ceviz yaprağı ve üzerlik çayı için günde 1 su bardağı 30 gün kadar ÜSTTEKİ KÜRDEN SONRA ALTTAKİ.KÜRÜ UYGULAYIN m.ulaş Devedikeni extratı olarak veya devedikeni ve enginar hablarınıda ayrı ayrı alabilirsiniz eczanelerde aktarlarda var marka ve çeşidini siz seçin sabah 2 tane akşam 2 tane için tok için 3 ay devam edin tamamen düzelir. lavanta yağı alın aktardan 5 damla 1 subardağı suya damlatın için 20 gün kadar devam edin bırakın. Enginar çayı için karahindibağ otu ve sinirli otu çayı için 3 ay devam edin yeterli . Vücudunuzdaki zehirleride kilo kilo atmak isterseniz 15 gün 1 tatlı kaşığı kadar 1 su bardağı suya karıştırın krem tartar için portakal veya limonla karaciğeriniz tertemiz olur 15 gün sonra bırakın. Bağarsaklar 2 nci beynimiz karaciğerle çalışır . perhiziniz çok çok önemli ekmek unlu gıdalar yasak tatlılar hazır gıdalar hayvansal gıdaların tümü yasak 6 ay kadar perhiz çok çok önemli sağlığınız için.kendinize değer verin karaciğer sağlıklıysa bağarsaklarda vücudunuzda sağlıklı çalışır yoksa her iki organda atık üretir çöp üretir unutmayalım vücudumuzun sağlığı karaciğerden sorulur vücudumuzda ters giden bir durum varsa ve bi hastalık başlamışsa karaciğerimiz hasta demektir vücudumuz dünyanın en iyi labaratuarıdır hemen tahlillerini hastalıklarla söylüyor unutmayın. Sağlık servettir sağlığınız varsa sizde varsınız Allah ın verdiği sağlıklı bedeni elimizle biz bilinçsizce hasta ediyoruz unutmayalım....saygılar. doktorunuza danışmadan kullanmayın şifa olsun . Mustafa Ulaş
KANDİTA TESTİ
Karın şişliği, kabızlık, yeme krizleri, ağız kokusu ve daha birçok hastalığa sebep olan candida mantarı enfeksiyonu taşıyıp taşımadığınızı bu yöntemle test edebilirsiniz.
Bağırsaklarınızda Kandida (Candida albicans) maya mantarının arttığını basit bir test yardımıyla anlayabilirsiniz. Sabah uyandığınızda aç karnına, dişlerinizi fırçalamadan ve ağzınızı çalkalamadan önce, cam bardağı 2/3’ü kadar içme suyu ile doldurun ve suya tükürün. Bunu 15 dakika izleyin. Eğertükürük suyun üstünde kalıyorsa, sağlıklı bağırsak florasına sahipsiniz demek oluyor. Eğer tükürük dibe çöküyorsa, saçak gibi aşağıya iniyorsa veya kar yağmış gibi oluyorsa ya da suya rakı konmuş gibi bulanıyorsa kandida maya mantarı bağırsak floranızı bozmuş anlamına geliyor.
Bağırsaklarınızda Kandida (Candida albicans) maya mantarının arttığını basit bir test yardımıyla anlayabilirsiniz. Sabah uyandığınızda aç karnına, dişlerinizi fırçalamadan ve ağzınızı çalkalamadan önce, cam bardağı 2/3’ü kadar içme suyu ile doldurun ve suya tükürün. Bunu 15 dakika izleyin. Eğertükürük suyun üstünde kalıyorsa, sağlıklı bağırsak florasına sahipsiniz demek oluyor. Eğer tükürük dibe çöküyorsa, saçak gibi aşağıya iniyorsa veya kar yağmış gibi oluyorsa ya da suya rakı konmuş gibi bulanıyorsa kandida maya mantarı bağırsak floranızı bozmuş anlamına geliyor.
Bir parça yeseniz bile karnınız şişiyor ve ağrıyorsa, yaptığınız bütün diyetlere rağmen karnınızın şişliğini ve sertliğini gideremiyor, lifli besinler tükettiğiniz halde çoğu zaman kabızlık sorunu yaşıyorsanız, yeme krizlerinize çare bulamıyorsanız sebebi büyük ihtimalle candida maya mantarı olabilir.
Bağışıklık sistemindeki bozukluğa bağlı başta obezite olmak üzere daha birçok hastalığın başlamasına neden oluyor. Özellikle kadınlarda tekrarlayan idrar yanmaları, vajinal mantar enfeksiyonları, depresif ruh hali, sinirlilik, uyuşukluk, migren türü baş ağrıları, ishal, karında gaz, kabızlık, mide ekşimeleri, buna bağlı boğazda yanma, ağız kuruluğu, sık aft oluşumu, ağız kokusu, kilo verememe veya kilo alamama, ağızda tat bozukluğu, hazımsızlık, el ve ayak tırnaklarında geçmeyen mantar enfeksiyonu, çocuklarda öğrenme bozuklukları, ajitasyon, bebeklerde ishal veya kabızlık yanında popoda kızarıklık ve geçmeyen pişik durumu, ağızda pamukçuk ile kendini gösterir.
HİÇ BİR HASTALIK KALICI VE İRSİ DEĞİLDİR ÖMÜR BOYU İLAÇ MAHKUMU OLMAYIN HER ŞEY KARACİĞER SORUNUDUR UNUTMAYALIM m.ulaş
İŞTE HASTANEDE LABARATUAR TAHLİLLERİNİN NASIL ÇALIŞTIĞINI OKUYUN VE KENDİZİ DÜŞÜNÜN NEDEN HASTAYIZ ACABA HALA
Vücudumuzdaki karaciğerimiz dünyanın en iyi labaratuarı olduğunu biliyormusunuz bu gükü hastane labaratuarlarının nasıl çalıştığını okuyun şahit olun
Niye hastanede sağlığımızı muayene ettirdiğimizde hepsi iyi çıkıyor ama vücut yinede rahatsız hissediyoruz?
Niye hastanede sağlığımızı muayene ettirdiğimizde hepsi iyi çıkıyor ama vücut yinede rahatsız hissediyoruz?
Acı bir hakikat söyleyim:
1. Karaciğer 50% işten çıktığında bile, hastanede muayene ettirdiğimiz de yine normal gözüküyor. 90% işten çıktığından sonra karaciğer sertleşmesi, karaciğer karın süyü, karaciğer kanseri gibi teşhis çıkıyor.
2. Kan damarlar 30% tıkandığında, sonuç aynı normal gösteriyor. 50% tıkandığından sonra yüksek tansiyon diye teşhis ortaya çıkıyor.
3. Böbrek 50% iltihaplandığında yine normal gösteriyor. İki böbrek aynı işten çıktığından sonra idrardan zehirlenme teşhis veriliyor ve hemen tedavi edilmesi gerektiğini söylüyor.
1. Karaciğer 50% işten çıktığında bile, hastanede muayene ettirdiğimiz de yine normal gözüküyor. 90% işten çıktığından sonra karaciğer sertleşmesi, karaciğer karın süyü, karaciğer kanseri gibi teşhis çıkıyor.
2. Kan damarlar 30% tıkandığında, sonuç aynı normal gösteriyor. 50% tıkandığından sonra yüksek tansiyon diye teşhis ortaya çıkıyor.
3. Böbrek 50% iltihaplandığında yine normal gösteriyor. İki böbrek aynı işten çıktığından sonra idrardan zehirlenme teşhis veriliyor ve hemen tedavi edilmesi gerektiğini söylüyor.
Bizim vücut hastanenin en yüksek teknolojik makinelerinden daha sezgisi artıdır. O yüzden vücudunuzda meydana gelen gayrı değişmeler size vücudun verdiği en iyi sağlıklı olup olmadığı belirtileridir.
LÜTFEN İYİ OKUYUP ANLAYALIM NEDEN HASTA GEZİYORUZ İYİLEŞMİYORUZ AMA HASTANE TAHLİLLERİNDE SAĞLIKLI GÖRÜNÜYORUZ
KARACİĞER TEDAVİMİZ Sadece karaciğer için basit bi tarifde vereyim devedikeni habı sabah 1 akşam 1 çekilmiş tozu 1 tatlı kaşığı alınır yemeklerde enginar habı 1 sabah 1 akşam alınır enginar tozu veya çayıda içilir yemekte karahindibağ. Otu çayı 1 su bardağı içilir sabah akşam aç içilir. Sinirli ot çayı içilir sabah akşam 1 su bardağı aç olarak. Ekmek unlu gıdalar tatlının her türlüsü yasak hazır ürünler hayvansal ürünlerden yasak İlk tedavilerde 3 ay devam edilir. Yılda bir bakımlarda ise 1 ay uygulanır Rabbim şifa versin saygılar. M.ulaş YARADAN RABBİM ŞİFAMIZIDA İÇİMİZDE VERMİŞ HABERİMİZ YOK UYANALIM ARTIK BİLİNÇLENELİM
SAFRA KESESİ TAŞINIZI ERİTİN KUTULUN ORGANINIZI ALDIRMAYIN ÖNEMİ ÇOK BÜYÜK
Safra kesesi taşı için karahindibağ sinirli ot enginar çayları için devedikeni extratı kullanın sabah akşam 2 şer tane için 3 ay devam edin bunlara safra kesesesi taşınız erir tamamen ekmek unlu gıdalar tatlılar hazır gıdalar hayvansal ürünler yasak safra kesesi taşı sorununuz varsa karaciğerinizde tıkalı onu temizleyin devedikeni extratı ile enginar çayı ile yoksa tekrarlar bilginiz olsun hastalıklarımızın hepside karaciğerden kaynaklanıyor hiç bir organımız boşuna yaratılmamıştır unutmayın saygılar
M.ULAŞ
ŞENAY AKÇAY HANIMIN PAYLAŞIMI ÇOK ETKİLENDİM BENDE PAYLAŞTIM
ŞENAY AKÇAY HANIMIN PAYLAŞIMI ÇOK ETKİLENDİM BENDE PAYLAŞTIM
Kanser hastalığı ile mücadele eden 25 yaşında bir genç kız o.. Ve işte onun hepimize yazdığı etkileyici bir mektubu yayınlıyoruz.. Büyük dersler içeren tokat gibi bir mektup
Kanseri sevmedim ama minnettarım
Sorun aslında kanser değil, kemoterapi.
Evet belki kemoterapi görmeseydim ölecektim ama kemoterapinin de beni pek yaşattığını söyleyemem. Kemoterapi tümörümü yok ederken beni de darmaduman ediyor. Kanser teşhisi konmadan önce aylarca tümörümle birbirimizden habersizce, normal bir insan gibi yaşamıştık, kıtalar arası yolculuklar yapıp, en yakınlarımın düğününde göbek bile atmıştık. Tamam biraz abartıyorum son zamanlarda nefes darlığı, uyku sıkıntısı, gece terlemesi yaşıyordum ama kimseye muhtaç olmadan yuvarlanıp gidiyordum işte.
Gel gör ki teşhis konup kemoterapi başladığından beri 25 yaşında olmama rağmen kendimi 90'ına yaklaşmış bir nineden farksız hissediyorum. İki adım yol yürüyemiyorum, kendim hiç bir işimi halledemiyorum, bırakın yatağımı toplamayı, duşumu kendim alabilsem ne mutlu bana diyorum. Yemeğimden, giyinmeme, uyumamdan uyanmama yaptığım her şeyde birine bağlı olmak beni üzüyor. Kel olmayı saymazsak, geçtiğimiz altı ayda alışamadığım yegane şeylerden biri de birisine bu kadar bağlı yaşamak. Tek bir kişiye bağlanmaya herkes alışıktır genelde, ama benimki öyle değil yani tek bir kişiye değil herhangi bir kişiye bağlıyım ben.
Neyse ki güzel insanlar biriktirmişim. Ben göndersem de gitmeyen, her gün bana güç veren, gücümü hatırlatan insanlar. Güçsüz bilirdim kendimi, zayıf yönlerimi bilip onları geliştirmekten hep kaçtığım için her zaman en başından yenilgiyi kabullenenlerdendim. Ama bu sefer yenilemezdim. Ne kadar kaçsam da bu sefer savaşmak zorundaydım. Teşhis konduğu gün doktorun da dediği gibi 52 haftalık bir mücadele bekliyordu beni. Bende amatörce attım kendimi savaşa. Dedim ya kilit nokta aslında güzel insanlardı. Çünkü ben, hiç bir zaman kendim için bir şey yapmadım anca sevdiklerim için yaptım her şeyi. Bu savaşa da kendim için girdim sanmayın sakın. Sevdiklerim için girdim, kalbi benim için çarpan, duasında adım geçen herkesi mutlu etmek için. Kalbimde yer edinen, kalbinde yer edindiğim herkes benim için seferber olmuştu onları yüzüstü bırakmamak için girdim işte. Sevilmeyi ne kadar çok sevdiğimi hatırladım sayelerinde. Şimdi beni güçlü buluyorlar ya...
inanır mısınız bilmem ama beni güçlü bulan insanlardan aldım bu gücü. İlkokuldaki spor öğretmenimden, lisedeki sıra arkadaşımdan, evin karşısındaki otopark görevlisinden, karşı sokaktaki telefon tamircisinden aldım. Eklemeden edemeyeceğim; dini inançları pek güçlü olmayan ben, derdini veren Allah'ın gücünü de verdiğini gördüm. İğneden kaçmak için tebeşir tozu yutan ben, nelere gülüp geçmeye başladım.
Başlarda her şey çok pembeydi. Kanserdim (lenfoma) ve iyileşecektim hiç bir detaydan haberim yoktu. Hala gripmişim de 1 yıl sürüp geçecekmiş gibi geliyordu. Binlerce insan, yüzlerce telefon, onlarca ziyaretçi ve her gün aldığım tek bir ilaç 'Lustral' oyalıyordu beni. Salak gibiydim. Etrafımdaki herkesin neden bu kadar mutsuz ve panik halinde olduğunu anlamıyordum, çünkü henüz hiçbir şeyin farkında değildim. Günler geçtikçe ters orantı olmaya başlamıştı. İnsanlar rahatlamıştı, unutmuştu, boşlamıştı; benim paniğim ve mutsuzluğum ise gün geçtikçe artmıştı (6 ay 25gün geçti her gün artmaya devam ediyordu).
En çok gittiğim yer hastane, en çok duyduğum söz 'geçmiş olsun' olmuştu. İleride sayısız sayıda yapılmış olacak olan; damar yolu, kemoterapi, kan sayımı, intretekal, biyopsi gibi gerçekler teker teker değil bir anda yüzüme vurmaya başlamıştı.
Değişmiştim, ben değildim artık. Tenim, kokum, olmayan saçlarım ve gözlerimde ki ışık.
Sosyal hayatımdan, özgür ruhumdan, cinsel güdülerimden ve en acısı benliğimden çok kısa bir zamanda kopmuştum. Artık yegane muhabbetim ve düşündüğüm şey, kanımı hangi hemşirenin alacağı ya da nötrofillerimin ne kadar düşük olduğuydu. Bakmayın böyle yazıldığında okuması kolay oluyor ama böyle yaşaması inanın çok kolay değil. Tabi ki de ilk kanser olan genç ben değilim, keşke son olsam ama eminim ki son da değilim. Ama zor arkadaş. Ne kadar çok sevilseniz de, etrafınızdaki herkes tarafından günün her anı şımartılsanız da bu saatlerde yatağa girdiğinizde, ya da ne bileyim tuvalete girip instagram da gezindiğinizde boğazınız düğümleniyor işte.
Keşkeler,
Belkiler,
Nedenler,
Hayaller.
Pişmanlıklar da en kötüsü. Aklından geçirip yanlış olur, herkes ne der diye düşünüp yapmadığın her şey için 'ah be' diyorsun. Koşarak geri dönmek istiyorsun ama ya bir bardak soğuk su içiyorsun ya da kocaman bir iç çekiyorsun.
Kimseyi üzmek için ya da durumdan şikayet etmek için yazmıyorum bu satırları ama insan paylaşmak istiyor. İnşallah yaşamayın ve anlamayın hiç bir zaman şu yaşadıklarımı ama ne kadar zor olabileceğini bir hayal edin istiyorum arada.
Hayal edin ki şükür edebilin.
Her sabah uyandığınızda başta kendiniz olmak üzere etrafınızdaki herkesi ne kadar çok sevdiğinizi hatırlatın kendinize. Gülecek, şükür edecek sebepler yaratın. Lütfen daha çok gülün! Kendi gücünüzü asla küçümsemeyin. Bu yaşadıklarımın hiç birini yaşamanıza gerek yok gücünüzü görmek, kendinize saygı duymak için.
Kanseri sevmedim, ama bana kendi içimde ki gücü gösterdiği için ona minnettarım.
Neyse siz sadece şükredin, o kadar aslında.
Iris Mercan haberleri">Iris Mercan
irismercan@hotmail.com. alıntıdır içim yandı okudum
Kanseri sevmedim ama minnettarım
Sorun aslında kanser değil, kemoterapi.
Evet belki kemoterapi görmeseydim ölecektim ama kemoterapinin de beni pek yaşattığını söyleyemem. Kemoterapi tümörümü yok ederken beni de darmaduman ediyor. Kanser teşhisi konmadan önce aylarca tümörümle birbirimizden habersizce, normal bir insan gibi yaşamıştık, kıtalar arası yolculuklar yapıp, en yakınlarımın düğününde göbek bile atmıştık. Tamam biraz abartıyorum son zamanlarda nefes darlığı, uyku sıkıntısı, gece terlemesi yaşıyordum ama kimseye muhtaç olmadan yuvarlanıp gidiyordum işte.
Gel gör ki teşhis konup kemoterapi başladığından beri 25 yaşında olmama rağmen kendimi 90'ına yaklaşmış bir nineden farksız hissediyorum. İki adım yol yürüyemiyorum, kendim hiç bir işimi halledemiyorum, bırakın yatağımı toplamayı, duşumu kendim alabilsem ne mutlu bana diyorum. Yemeğimden, giyinmeme, uyumamdan uyanmama yaptığım her şeyde birine bağlı olmak beni üzüyor. Kel olmayı saymazsak, geçtiğimiz altı ayda alışamadığım yegane şeylerden biri de birisine bu kadar bağlı yaşamak. Tek bir kişiye bağlanmaya herkes alışıktır genelde, ama benimki öyle değil yani tek bir kişiye değil herhangi bir kişiye bağlıyım ben.
Neyse ki güzel insanlar biriktirmişim. Ben göndersem de gitmeyen, her gün bana güç veren, gücümü hatırlatan insanlar. Güçsüz bilirdim kendimi, zayıf yönlerimi bilip onları geliştirmekten hep kaçtığım için her zaman en başından yenilgiyi kabullenenlerdendim. Ama bu sefer yenilemezdim. Ne kadar kaçsam da bu sefer savaşmak zorundaydım. Teşhis konduğu gün doktorun da dediği gibi 52 haftalık bir mücadele bekliyordu beni. Bende amatörce attım kendimi savaşa. Dedim ya kilit nokta aslında güzel insanlardı. Çünkü ben, hiç bir zaman kendim için bir şey yapmadım anca sevdiklerim için yaptım her şeyi. Bu savaşa da kendim için girdim sanmayın sakın. Sevdiklerim için girdim, kalbi benim için çarpan, duasında adım geçen herkesi mutlu etmek için. Kalbimde yer edinen, kalbinde yer edindiğim herkes benim için seferber olmuştu onları yüzüstü bırakmamak için girdim işte. Sevilmeyi ne kadar çok sevdiğimi hatırladım sayelerinde. Şimdi beni güçlü buluyorlar ya...
inanır mısınız bilmem ama beni güçlü bulan insanlardan aldım bu gücü. İlkokuldaki spor öğretmenimden, lisedeki sıra arkadaşımdan, evin karşısındaki otopark görevlisinden, karşı sokaktaki telefon tamircisinden aldım. Eklemeden edemeyeceğim; dini inançları pek güçlü olmayan ben, derdini veren Allah'ın gücünü de verdiğini gördüm. İğneden kaçmak için tebeşir tozu yutan ben, nelere gülüp geçmeye başladım.
Başlarda her şey çok pembeydi. Kanserdim (lenfoma) ve iyileşecektim hiç bir detaydan haberim yoktu. Hala gripmişim de 1 yıl sürüp geçecekmiş gibi geliyordu. Binlerce insan, yüzlerce telefon, onlarca ziyaretçi ve her gün aldığım tek bir ilaç 'Lustral' oyalıyordu beni. Salak gibiydim. Etrafımdaki herkesin neden bu kadar mutsuz ve panik halinde olduğunu anlamıyordum, çünkü henüz hiçbir şeyin farkında değildim. Günler geçtikçe ters orantı olmaya başlamıştı. İnsanlar rahatlamıştı, unutmuştu, boşlamıştı; benim paniğim ve mutsuzluğum ise gün geçtikçe artmıştı (6 ay 25gün geçti her gün artmaya devam ediyordu).
En çok gittiğim yer hastane, en çok duyduğum söz 'geçmiş olsun' olmuştu. İleride sayısız sayıda yapılmış olacak olan; damar yolu, kemoterapi, kan sayımı, intretekal, biyopsi gibi gerçekler teker teker değil bir anda yüzüme vurmaya başlamıştı.
Değişmiştim, ben değildim artık. Tenim, kokum, olmayan saçlarım ve gözlerimde ki ışık.
Sosyal hayatımdan, özgür ruhumdan, cinsel güdülerimden ve en acısı benliğimden çok kısa bir zamanda kopmuştum. Artık yegane muhabbetim ve düşündüğüm şey, kanımı hangi hemşirenin alacağı ya da nötrofillerimin ne kadar düşük olduğuydu. Bakmayın böyle yazıldığında okuması kolay oluyor ama böyle yaşaması inanın çok kolay değil. Tabi ki de ilk kanser olan genç ben değilim, keşke son olsam ama eminim ki son da değilim. Ama zor arkadaş. Ne kadar çok sevilseniz de, etrafınızdaki herkes tarafından günün her anı şımartılsanız da bu saatlerde yatağa girdiğinizde, ya da ne bileyim tuvalete girip instagram da gezindiğinizde boğazınız düğümleniyor işte.
Keşkeler,
Belkiler,
Nedenler,
Hayaller.
Pişmanlıklar da en kötüsü. Aklından geçirip yanlış olur, herkes ne der diye düşünüp yapmadığın her şey için 'ah be' diyorsun. Koşarak geri dönmek istiyorsun ama ya bir bardak soğuk su içiyorsun ya da kocaman bir iç çekiyorsun.
Kimseyi üzmek için ya da durumdan şikayet etmek için yazmıyorum bu satırları ama insan paylaşmak istiyor. İnşallah yaşamayın ve anlamayın hiç bir zaman şu yaşadıklarımı ama ne kadar zor olabileceğini bir hayal edin istiyorum arada.
Hayal edin ki şükür edebilin.
Her sabah uyandığınızda başta kendiniz olmak üzere etrafınızdaki herkesi ne kadar çok sevdiğinizi hatırlatın kendinize. Gülecek, şükür edecek sebepler yaratın. Lütfen daha çok gülün! Kendi gücünüzü asla küçümsemeyin. Bu yaşadıklarımın hiç birini yaşamanıza gerek yok gücünüzü görmek, kendinize saygı duymak için.
Kanseri sevmedim, ama bana kendi içimde ki gücü gösterdiği için ona minnettarım.
Neyse siz sadece şükredin, o kadar aslında.
Iris Mercan haberleri">Iris Mercan
irismercan@hotmail.com. alıntıdır içim yandı okudum
7 Ağustos 2019 Çarşamba
DÖKÜLEN SAÇLARINIZ YENİDEN GELSİN SAÇLARINIZDAN TEK TEL DÖKÜLMESİN Sağlığımızın müthiş şifreleri sayfamda var bilgileri okuyun 1 adet aspirini ezin havanda 5 diş sarımsağı soyun ezin havanda 2 yemek kaşığı sızma zeytinyağına karıştırın 1 yumurta sarısınıda karıştırın ilk 1 ay haftada bir yapın sonrasında 15 günde 1 yapın 1 saat dursun saçınızda ilk kullanımdan sonra dökülmeler duruyor kesnlikle dökülmüyor 6 ay sonra dökülen saçlar çıkmaya başlıyor bu aradada karaciğeriniz tıkanmış dökülmelerin sebebi olan filitrelerinizide açın devedikeni enginarla bilginiz olsun saygılar geçmiş olsun M.ulaş
(Allahü teâlâ, 40 yaşına gelen müslümanı, cinnet, cüzzam, baras gibi hastalıklardan emin kılar. 50 yaşına gelince hesabını hafifletir. 60a ulaşınca onu keremiyle rızıklandırır. 70e gelince gök ehline onu sevdirir. 80e gelince, iyiliklerini mükafatlandırır, kötülüklerini affeder. 90 yaşına varınca, onun geçmiş ve gelecek günahlarını mağfiret eder ve kendisini aile halkına şefaatçi kılar ve bir münadi ona, "Bu, dünyada Allahü teâlânın himayesine girmiş bir kimsedir" diye seslenir.) [Ebu Ya’la]Hadisi şerif
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)