“Dünyâ hayâtı azdan daha azdır. Ona âşık olan, alçakların alçağıdır. O sihriyle bir topluluğu sağır ve kör eder. Böylece onlar ortalıkta şaşkın ve delîlsiz ortalıkta kalırlar.”
https://vimeo.com/tomorhoca
- Ana Sayfa
- İlahi – Kur`an -İslam – Din -Tasavvuf – Belgesel – Dua – Hadis – Tarih – Şiir – Vs… – بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
- Dini bilgiler
- Hatim duası Türkçe Hatim Duası
- Ahmet tomor hoca sohbetleri
- suleymaniye
- Ruhlar kabirde hep kalır mı?
- Şehitlik ve Fazileti
- İslami Eğitim
- ALLAH (C.C.) 'ÜN SIFATLARI
- Ahmet Tomor Hocaefendi Sohbetleri
- Veysel Gürler
- Umman'dan Şifâlar
- İSLAMİ BİLGİLER KİTAP SOHBET SEYRET MULTİMEDYA
- Safakat İslami Forumları
- sadakat.net
- Ehl-i Sünnet Hanefi
- HAVAS İLMİ-MÜCERREBAT-I İLAHİ ŞİFACILAR
- Sağlığımızın müthiş şifreleri Sayfadaki tüm bilgiler bilgi amaçlıdır kullanım tercihi size aittir önce araştırın inceleyin doktorunuza danışın saygılar
- Sayfa ve guruptaki bilgiler bilgi amaçlıdır araştırın araştırmadan doktorunuza danışmadan kullanmayın sakın saygılar hepinize m.ulaş
- MUHTASAR İLMİHAL | Fazilet
- İLİM BÖLÜMÜ
- İmam Suyuti Camius Sağir
- Dini Sorular Molla Cami dini sorular ve cevapları
- incemeseleler
- "Nazar, deveyi kazana, insanı mezara sokar."
- YAVRULARIMIZA ELİF CÜZÜ ÖĞRETELİM. BİZLERDE TEKRAR EDELİM...
- Hadis-i Şerif
- FAZİLET TAKVİMİ
- mektebun
- faydalı
- medine
- Zi tuva kuyusu...
- Ali Eren Hoca
- *FATİHA SURESİNİN SIRRI..*
- "Kişi sevdiği ile beraberdir."
- *FATİHA SURESİNİN SIRRI..*
17 Ağustos 2019 Cumartesi
Kur'ân-ı Kerim'i kimler anlayamaz? ........... Kur’ân-ı Kerim'in; müşâhede, keşif ve melekûtun zuhûru ile olan fehmine (bâtınî-tasavvufî mânâsını anlamaya), kendinde şu hasletlerden biri bulunan kul, muvaffak olamaz. O hasletler şunlardır: – Çok az da olsa bid‘atle amel etmek, – Günah işlemekte ısrar etmek, – Kalbinde kibir bulunmak, – Hevâsının (nefsanî arzularının) kalbine yerleşmesi ve ona meyilli olması, – Dünya muhabbeti içinde bulunması, – Îmân-ı hakikiye sahip olmayıp, yakîninin zayıf olması, (sûrî îmandan öte geçememesi), – Kur’an’dan okuduklarına değil, sadece harflerine vâkıf olup, kendi ihtiyârına ittiba‘ eden (kendi arzu ve düşüncelerine uyan) bir kul olması, – Sadece zâhir ilmi olan bir müfessirin kavline nâzır olup, bâtın âlimlerinin yani mâneviyat erbâbının tefsirlerine bakmaması, onlara itibar etmemesi, – Hep aklına rücu‘ eden, yani her şeyi aklıyla çözmeye çalışıp, onun ötesine geçemeyen bir kul olması, – Hitâbın bâtınında, (Kur’ân’ın tasavvufî mânâsının anlaşılması hususunda, tasavvuf ehlinin tefsir ve te’villerine göre değil de) Arap lûgat ehlinin (zâhirî ilim erbâbının) görüşlerine göre hüküm vermesi...İşte bu vasıfları taşıyan insanlar, Kur’ân’ı anlamaktan yana perdelenmişlerdir, anlayamazlar. Kendi bildikleri miktarla sınırlıdırlar.
Server-i Enbiya Efendimiz SAV: "BİR MİLLETİN SELAMETİ, KİTAB'INA HİZMET ETMEKLE, FELAKETİ DE KİTAB'INA ARKA ÇEVİRMEKLEDİR"
Server-i Enbiya Efendimiz : "BİR MİLLETİN SELAMETİ, KİTAB'INA HİZMET ETMEKLE, FELAKETİ DE KİTAB'INA ARKA ÇEVİRMEKLEDİR" buyurmuşlardır..Mevla bizleri kitabullaha hizmetten ayırmasın. Bir Allah cc. Dostu : Bu dünyanın cefasından sefasına sıra gelmez, Gafil olma ilme çalış geçen günler geri gelmez buyurmakla nasıl hal ve hareket edilmesi gerektiğini bizlere göstermektedir. Yine diğer bir mübarek sözlerinde; Şu boğazın suları ve azgın nehirler nasıl akıyorsa, Ümmet-i Muhammed'in fertleride cehenneme öyle akıyor. Bu ümmet bizim imdadımıza muhtaç, Cenab-ı hak uykumuzu alsada taki sabahlara kadar ders okusak buyururlarmış. Demekki bu sözleri O Mübarek Zatlar boşuna söylememişler. Nasıl ve ne biçimde hareket edilmesi gerektiğini bizlere mesaj olarak iletmişler. Önemli olan o mesajı iyi okuyabilmek iyi anlayabilmek. İşte o mesajı anlayanlardan eylesin cümlemizi...
---------- ÇOK ÖNEMLİ MÜNACAATLAR ................... 1- Yâ dâfia’l-beliyyât: Ey belâları def’eden, savan, gideren, yok eden (Allah’ım! Üzerimize gelecek bütün belâ ve musibetleri def’ediver.)! 2- Yâ halle’l-müşkilât: Ey müşkilleri / zorlukları hâlleden / düğümleri çözüp kolaylaştıran (Allah’ım! Bütün müşkilâtımızı hallediver, çözüver). 3- Yâ kâfiye’l-mühimmât: Ey bütün mühim işlere kâfi / yeterli olan (Allah’ım! Sen bize kâfisin, başkalarına ihtiyaç bırakma Rabbim)! 4- Yâ qaazıye’l-hâcât: Ey bütün hacetleri / ihtiyaçları yerine getiren (Allah’ım! Bizim bütün ihtiyaçlarımızı gideriver). 5- Yâ râfia’d-deracât: Ey dereceleri yükselten (Allah’ım! Bizim manevi derece ve mertebelerimizi yükseltiver). 6- Yâ şâfiye’l-emrâz: Ey hastalıklara şifâ veren (Allah’ım! Maddî-manevî bütün hastalıklarımıza hasarsız ve kalıcı şifalar ihsan ediver). 7- Yâ münzile’l-berekât: Ey bereketleri indiren (Allah’ım! Bizim üzerimize de bereketlerini yağdırıver). 8- Yâ erhame’r-râhimîn: Ey rahmet edenlerin en merhametlisi olan (Allah’ım! Bizlere de rahmetinle muamele ediver). 9- Lâ havle velâ quvvete illâ billâhi’l-aliyyi’l-azıym: Günahlardan kaçınmak, ibadetleri edâ ve îfa edebilmek için güç ve kuvvet, ancak, şânı çok yüce ve pek büyük olan Allah celle celâluhu’dandır. (Sana kullukta bizi güçsüz-kudretsiz-kuvvetsiz-âciz bırakma Allah’ım)! Hasan Bozkurt
İKİ DİNİ TASDİK EDEN ŞİRK EHLİNDENDİR..İ.RABBANİ KS.
DİYALOĞCULAR BU MENKIBEYİ OKUSUN. ŞANLI PEYGAMBERİMİZİ ÜZDÜKLERİNİ ANLASIN.
Hasan Bozkurt -------- Hz. Câbir (r.a.) anlatıyor: “(Bir gün) Ömer İbnu'l-Hattâb (r.a.), Rasûlullah'a (s.a.v.) bir Tevrat nüshası getirdi ve: - "Yâ Rasûlallah dedi, bu bir Tevrat nüshasıdır" dedi. (Rasûlullah s.a.v.) de bir şey söylemedi. Sonra o (Hz. Ömer) okumaya başladı. Bu esada Rasûlullah'ın (s.a.v.) yüzü(nün rengi de) değişiyordu. Bunun üzerine Ebû Bekir (r.a.); "Evlât acısı görenler seni kaybedesice! Rasûlullah'ın (s.a.v. mübarek) yüzünü hiç görmüyor musun?" dedi. Hz. Ömer o zaman Resûlullah'ın (s.a.v.) yüzüne baktı ve hemen şöyle dedi: "Allah'ın gadabından, O’nun Rasûlünün gadabından Allah'a sığınırım. Rabb olarak Allah'a, din olarak İslâm'a, peygamber olarak Hz. Muhammed'e râzı olduk.". Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Muhammed'in canı elinde olan (Allah'a) yemin olsun ki, şayet Musa sizin için ortaya çıksaydı ve siz de beni terk ederek ona uysaydınız, doğru yoldan sapmış olurdunuz. Şayet o sağ olsa ve peygamberliğime kavuşsaydı (şimdi aranızda yaşamış olsa idi) bana ittibâ ederdi (bana tâbi olmaktan başka bir şey yapmaz / yapamazdı)....... [Dârimi, Sünen, Mukaddime, 39/441..Nureddin el-Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, 1, 173; 8, 262].]
DİYALOĞCULAR BU MENKIBEYİ OKUSUN. ŞANLI PEYGAMBERİMİZİ ÜZDÜKLERİNİ ANLASIN.
Hasan Bozkurt -------- Hz. Câbir (r.a.) anlatıyor: “(Bir gün) Ömer İbnu'l-Hattâb (r.a.), Rasûlullah'a (s.a.v.) bir Tevrat nüshası getirdi ve: - "Yâ Rasûlallah dedi, bu bir Tevrat nüshasıdır" dedi. (Rasûlullah s.a.v.) de bir şey söylemedi. Sonra o (Hz. Ömer) okumaya başladı. Bu esada Rasûlullah'ın (s.a.v.) yüzü(nün rengi de) değişiyordu. Bunun üzerine Ebû Bekir (r.a.); "Evlât acısı görenler seni kaybedesice! Rasûlullah'ın (s.a.v. mübarek) yüzünü hiç görmüyor musun?" dedi. Hz. Ömer o zaman Resûlullah'ın (s.a.v.) yüzüne baktı ve hemen şöyle dedi: "Allah'ın gadabından, O’nun Rasûlünün gadabından Allah'a sığınırım. Rabb olarak Allah'a, din olarak İslâm'a, peygamber olarak Hz. Muhammed'e râzı olduk.". Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Muhammed'in canı elinde olan (Allah'a) yemin olsun ki, şayet Musa sizin için ortaya çıksaydı ve siz de beni terk ederek ona uysaydınız, doğru yoldan sapmış olurdunuz. Şayet o sağ olsa ve peygamberliğime kavuşsaydı (şimdi aranızda yaşamış olsa idi) bana ittibâ ederdi (bana tâbi olmaktan başka bir şey yapmaz / yapamazdı)....... [Dârimi, Sünen, Mukaddime, 39/441..Nureddin el-Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, 1, 173; 8, 262].]
Vesvese hastalığı - obsesif kompülsif bozukluk için kesin tedavisi çözümleri şunlardır. 1,Kesinlikle helal beslenmelisiniz.Yediğiniz etler , tavuklar %100 islami hassasiyetler gözetilerek kesilmelidir ve kazancınıza haram karıştı ise bunları temizlemeniz gerekir. 2.Abdestli bulunmaya gayret gösterin ve namazlarınızı Tadili erkan üzere kılmalısınız.Kabul edilmiş bir namaz şeytan ile insan arasında koruyucu bir perdedir. 3.Her belanın günahlardan sebep geldiğini unutmayın.Geçmiş günahlara tevbe etmek gerekir.Abdestli şekilde 100 defa ''Estafirullah el azim ve etubu ileyh'' zikrini çekmek çok çok faydalıdır. 4,Sağlıklı beslenin.Kaliteli Protein , karbonihidrat ve yağlar mühimdir.''Unutmayın ne yerseniz o olursunuz'' Dolayısı ile vücudunuza giren sağlıklı besinler zihin gücünüzü de etkiler. Ayrıca kaliteli beslenmek bağırsak sağlığı açısından da önemlidir ve bağırsaklar insan vücudunda ''ikinci beyin'' gibidir. Sık sık gerçek elma sirkesi tüketin , sıkıntınız büyükse imkanınız da varsa haftanın iki günü kuzu kelle çorbası yiyin çok büyük şifadır. 5,Düzenli olarak en az haftanın en az 5 günü Spor yapın. Sporun vesvese üzerinde çok etkili olduğu açıktır. 6, Dedikodu yapmayın.Hem büyük günahtır hemde kalbinize saplanan zehirli ok gibidir.Beyniniz sürekli dedikodusunu yaptığınız konuya yönlendirilerek şeytan sizi boş kuruntular ile oyalayacaktır.Sizi yoran insanlardan uzaklaşın .Kaliteli insanlar ile beraber olun. 7,Gerçek alimlerin sohbetlerinde bulunun .Ayette geçtiği gibi ''Salihlerle beraber olun(Tevbe 119)'' Sohbet ortamlarına Allah'ın rahmeti iner ve şeytanlar o ortamlara giremezler. 8, Manevi bedeninizi güçlendirin .Saydığımız ilk 7 madde zaten sizin manevi bedeninizi güçlendirecektir.Siz bu 7 maddeye bir de bol bol zikrullahı ekleyin.Örneğin 100 defa ''la havle ve la kuvvete illa billah'' zikri manevi bedeninizi tamir edecek ve güçlendirecektir.
H.Ş : “Öyle bir zaman gelir ki, kişinin imanı giderde haberi olmaz. Halbuki ondan gömleğin çıktığı gibi iman çıkmış olur.”
Gafletle yapılan yemeği yemekle de huzursuzluk ve bereketsizlik olur, ibadete sirayet eder. (İşte bunun için Müslüman nasıl kesildiği ve ne eti yediğini vatandaş bilsin ve helal yesin, ahlakı ve nesli bozulmasın diye yurdlarda mezbahane yapılmış ve kitaba uygun kesiyorlardi,buna engel olan munafikin iyi taninmasi lazım!) Kişinin yediği yemek 40 gün kalbi etkiler. O yüzden yediklerinin helal olmasına dikkat edilmezse, yemek pişirirken, hazırlarken ve yerken gafletli olunursa, o yemekle beslenen bedenden de gafletli işler çıkmasına sebep olur. Helâl gıdâ, bünyeye feyz ve rûhâniyet verirken haram ve şüpheli gıdâlar ise kasvet verir. Yemek pişirirken öfkelenmek, kötü sözler sarf etmek, dinlemek ya da inkârcıların pişirdiği yemeği yemek kalbi olumsuz etkiler. Hace Ubeydullah Ahrar (k.s) buyuruyor ki, “Gafletle ısıtılan sudan abdest alan ve gafletle pişirilen yemekten yiyen kimsenin gönlünde zulmet ve gaflet meydana gelir.” Buyuruyor. Eğer sunulan yemeği yememek fitneye, kalp kırılmalarına sebep olacaksa ya da yemek gerekiyorsa, yiyeceklere bir Fatiha ve üç İhlas okunarak yenmesinin, yemeğin manevi zararını kaldıracağı ümit edilir. Ayrıca yemeği hazırlama, pişirme hatta yeme esnasında abdestli bulunmak da kişiyi gafletten korur. Yemek yerken de sünnet üzere hareket etmeli, acıkmadan yememeli ve doymadan da kalkmalıdır. Zira mide dolu olunca, kalbi gaflet basar. Allahü Teâlâ,örümcek ağı gibi kalbi ve ruhu saran, en diri gönüllere bile kezzap gibi bulaşan şu gaflet illetinden, sâdatların himmet ve bereketiyle bizleri muhafaza eylesin! iki nefes arasını dahi zikirle, fikirle, şükürle geçiren uyanık kullarından eylesin. Amin Rastgele davetlere (Zekât vermiyen yemeği) ve rastgele lokantalardan,hele eti ne eti besmeleyle kesilme şubhesini sorgulamadan yemeninde sakıncası âşikar değilmidir. Kemal Ekrem Soylu
Dünyadan en iyi ihtimalle yüzlerce kat büyük olan o uzay araçlarını, Satürn, Uranüs ve Jüpiter'in çevresinde sadece Ruslar değil, NASA da sayısız kere görüntüledi. Bu gördüğünüz fotoğraflar da NASA'dan sızdı.
NASA adına 12 sene önemli projelerde çalışan ve bilim dünyasında saygın bir yere sahip olan ABD'li Dr. Norman Bergrun, bu hususlarda çok kere konuştu. Bu uzay araçlarının varlığını hep açıkça kabul etti. Hatta Satürn'ün halkalarının yapay olduğunu, bu uzay araçlarındaki kişiler tarafından yapay olarak ve enerji temini için oluşturulduğunu iddia etti. Bergrun "Sayıları gittikçe artan bu cisimler Güneş sisteminin her yerinde var ve nüfusları kritik bir eşiğe dayandı" da dedi.
Bilim ve teknolojide bizden on binlerce sene ilerideler. Düşman değiller, olsalar, saniyeler içinde işimiz biter.
Bilim ve teknolojide bizden on binlerce sene ilerideler. Düşman değiller, olsalar, saniyeler içinde işimiz biter.
KİLO DERDİNİZE SON VERİN ph nızı idrardan olçün gelen ph ölçerin içinden bir tane kopartın lavaboda idrarınızı yaparken değdirin renk dönüşür ph ölçerdeki renklerle karşılaştır kaç olduğuna bak ona göre düşükse karbonatı artır ph9 olana kadar ph 9. Olan karbonat dozu ölçünüz sizin o ölçüde devam edin yemekten 1 saat önce için N11 sitesinde kağıt ph ölçer alın . perhizde var ekmek unlu gıdalar hazır gıdalar tatlılar hayvansal ürünler yasak tamamen yasak yasaklara uyacaksanız başlayın yoksa başlamayın Bu arada karaciğer tedavinizde var devedikeni ve enginar habları alın sabah akşam 1 rer tane için yemekle alın 3 ay devam edin. Kilolarınızdan kurtulun sağlığınıza kavuşun fix olun şifa olsun saygılar. GERİ DÖNÜŞLERİNİZİ YAZIN BEKLİYORUM M.ulaş
FATİHA SÜRESİNİN SIRRI
Resûlullah Efendimiz (s.a.v) buyurdular ki;
“Cebrâil (a.s) bana dedi ki: Allâhü Teâlâ sana selâm söylüyor ve buyuruyor ki:
Kul benim huzurumda namaza durup “Allâhu Ekber” dediğinde onunla aramızda bulunan perdeyi kaldırırım.
Kul “elhamdü” dediğinde Allâhü Teâlâ, “Hamd kime mahsustur?” diye sorar, o da “lillâhi” diye cevap verir.
Allâhü Teâlâ, “Allah kimdir?” diye sorunca “Rabbilâlemîn” der. “Alemlerin Rabb’i kimdir?” buyurunca “Errahmânirrahîm” der.
“Rahman ve Rahim kimdir?” diye sorunca “Mâlikiyevmiddîn” der. Bunun üzerine Allâhü Teâlâ,
“Ey kulum, din gününün sahibi benim” der.
Kul, “İyyâke na’budu ve iyyâke nesteîn;
Yalnız sana kulluk eder ve yalnız senden yardım isteriz” deyince Allâhü Teâlâ, “Ey kulum, mademki yalnız bana kulluk edip yalnız benden yardım istiyorsun, o halde istediğini dile ki sana verilsin” buyurur.
Kul “İhdinâ; bize hidayet et” deyince Allâhü Teâlâ,
“Hangi hidayeti istiyorsun?” buyurur. Kul “Essırâta’l-müstakîm; “Sırât-ı müstekîmi, doğru yolu” deyince Allâhü Teâlâ,
“Hangi yolu istiyorsun?” diye sorar. Kul “Sırâtallezîne en’amte aleyhim” “Kendilerine in’âm ettiğin bahtiyarların yoluna” deyince Allahü Teâlâ:
“Ey meleklerim, siz de şahit olun ki ben bu kulumu, kendilerine nimet verdiğim peygamberler, sıddîklar, şehitler ve salihlerle beraber kıldım” buyurur. Kul,
“Ğayri’l-mağdûbi aleyhim veleddâllîn;
Ne o gadap olunanların, ne de sapkınların” deyince Allâhü Teâlâ tekrar meleklere,
“Şahit olun ki ben bu kulumu nimet verdiğim kimselerden kıldım, gazaba uğramışlardan ve sapkınlardan eylemedim” buyurur.
Kul “Amin” deyince onunla beraber bütün melekler de “Amin” derler..
“Cebrâil (a.s) bana dedi ki: Allâhü Teâlâ sana selâm söylüyor ve buyuruyor ki:
Kul benim huzurumda namaza durup “Allâhu Ekber” dediğinde onunla aramızda bulunan perdeyi kaldırırım.
Kul “elhamdü” dediğinde Allâhü Teâlâ, “Hamd kime mahsustur?” diye sorar, o da “lillâhi” diye cevap verir.
Allâhü Teâlâ, “Allah kimdir?” diye sorunca “Rabbilâlemîn” der. “Alemlerin Rabb’i kimdir?” buyurunca “Errahmânirrahîm” der.
“Rahman ve Rahim kimdir?” diye sorunca “Mâlikiyevmiddîn” der. Bunun üzerine Allâhü Teâlâ,
“Ey kulum, din gününün sahibi benim” der.
Kul, “İyyâke na’budu ve iyyâke nesteîn;
Yalnız sana kulluk eder ve yalnız senden yardım isteriz” deyince Allâhü Teâlâ, “Ey kulum, mademki yalnız bana kulluk edip yalnız benden yardım istiyorsun, o halde istediğini dile ki sana verilsin” buyurur.
Kul “İhdinâ; bize hidayet et” deyince Allâhü Teâlâ,
“Hangi hidayeti istiyorsun?” buyurur. Kul “Essırâta’l-müstakîm; “Sırât-ı müstekîmi, doğru yolu” deyince Allâhü Teâlâ,
“Hangi yolu istiyorsun?” diye sorar. Kul “Sırâtallezîne en’amte aleyhim” “Kendilerine in’âm ettiğin bahtiyarların yoluna” deyince Allahü Teâlâ:
“Ey meleklerim, siz de şahit olun ki ben bu kulumu, kendilerine nimet verdiğim peygamberler, sıddîklar, şehitler ve salihlerle beraber kıldım” buyurur. Kul,
“Ğayri’l-mağdûbi aleyhim veleddâllîn;
Ne o gadap olunanların, ne de sapkınların” deyince Allâhü Teâlâ tekrar meleklere,
“Şahit olun ki ben bu kulumu nimet verdiğim kimselerden kıldım, gazaba uğramışlardan ve sapkınlardan eylemedim” buyurur.
Kul “Amin” deyince onunla beraber bütün melekler de “Amin” derler..
(Müslim, Müsâfirin 254; Nesâî, İftihah)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)