17 Ağustos 2019 Cumartesi

“YÜN” NE BÜYÜK NİMETMİŞ MEĞER Koyun, deve, keçi tüyleri YÜN ismini alır. Hakiki yün koyun yünüdür. Koyun derken de dişi davar anlaşılır. Koç, yani erkek koyun yünü ile dişi arasında fark vardır. Dişi koyun yününde olan maddî ve mânevî hassalar diğer yünlerde yoktur. Koyunların üzerine güneş doğmaz. Namaz vakti uyanırlar. Koyun beslemek büyük mânevî bir uğurdur. Bereketdir… Rızkın bollaşmasını mucip olur. FAYDALARI SAYMAKLA BİTMEZ 1) Koyun yünü sinyal ve radyasyon emicidir. Evimizde yoğun kullandığımız, cep telefonu, modem, kumanda gibi elektronik cihazların yaydığı radyasyonu emerek vücudumuza zarar vermesine mani olur yün. Bunun için bilhassa yorgan, yastık ve döşeğimizin koyun yününden olmasına itina göstermeliyiz. Çünkü uyuduğumuz zaman boyunca, cep telefonu ve internet cihazları devamlı sinyal alır verir ve radyasyon üretir. Vücudumuz ve bilhassa da beynimiz bu radyasyondan ciddi zarar görür. Eğer uyku setimiz koyun yününden yapılmış ürünlerden oluşuyorsa bu zarar en aza iner. 2) Koyun yünü dinlendiricidir ve rahat uyku sağlar. Koyun yününden yapılmış yorgan, yastık ve döşekle uyursanız, sabaha dinlenmiş olarak kalkarsınız. Çünkü koyun yünü, vücutta biriken statik negatif enerjiyi alır. Böylece bedenimizde oluşan yorgunluk ve rehavet üzerimizden kalkmış olur. Aslında gün boyunca koyun yününün dinlendirici etkisinden faydalanabiliriz. Bunun için evlerimizde, iş yerlerimizde, arabalarımızda koyun yününden yapılmış minderler ve postları kullanabiliriz. Koltuğumuzun, kanepemizin üzerine sererek üstüne oturmamız son derece faydalı olacaktır. Bilhassa yerinde uzun süre oturanlar için bu çok faydalı olacaktır. Ofis çalışanları, işi masada olanlar, uzun yol şöförleri bu hususa dikkat etmeliler. 3) Koyun yünü ısıyı dengeleyicidir. Soğuğu geçirmez. Koyun yününden yapılan ürünler yazın serin, kışın sıcak tutma hususiyetine sahiptir. Çoğumuz yazın sıcaktan dolayı üzerimize yorgan örtmeden uyumaya çalışır. Ancak yorganımız koyun yünündense rahatlıkla üzerimize örtüp uyuyabiliriz. Çünkü yün nefes alıp verme hususiyetine sahiptir. Isıyı tutmaz. 4) Koyun yünü; yağmuru ve suyu çekmez. Dolayısıyla kolay ıslanmaz, ama ortamdaki fazla nemi emer ve rutubet oranını tabii bir şekilde düzenler. 5) Yün yanmaz. Ateşe, aleve karşı dirençli ve dayanıklıdır. 6) Alerjik değildir ve alerjik ortamların oluşmasına fırsat vermez. 7) Koyun yünü uzun ömürlüdür. 😎 Yün terletmez, teri emer, ter yapmaz. 9) Ağrıları alır. Bir çok romatizma ağrılarına iyi gelir. 10) Bit, pire, karınca, akrep, yılan ve bir çok haşarat yüne yanaşamaz. 11) Yüne cinniler yanaşmazlar. 12) Yün elektriği ref eder. Yünden elektrik cereyanı geçmez, yalıtkandır. Çobanlar kepenek içinde yağmurdan, doludan, kardan, her türlü soğuktan müteessir olmadıkları gibi kepenek içinde iken yıldırım isabet etmez. 13) Birçok mikroplar ve hastalık mikropları yünden kaçarlar. Yalnız yün lifleri içinde “güve” mevcuttur. Dışarıdan gelme değildir. Güveyi yok etmek imkânsızdır. Faaliyete geçmemesi için bir petrol mahsulü olan NAFTALİN kullanmak lazımdır. Naftalin kokusunda faaliyet yapamazlar. Umumiyetle sıcak mevsimlerde faaliyete geçerler, soğukta faaliyetleri durur. NETİCE Yün çorap, fânile, gömlek giymeli, yün eldiven takmalı… Yün kuşak muhakkak kullanılmalı. Kış yaz saf yün kazak. Saf yün battaniye kullanılmalı… Yünden başkasına iltifat edilmemeli. Sağlığınız, sıhhatiniz için pek lâzımdır. Ruhî ve mânevî hayatımız için de elzemdir. Sağlıklı, hayırlı uzun ömür dileklerimizle… ***


Kur'ân-ı Kerim'i kimler anlayamaz? ........... Kur’ân-ı Kerim'in; müşâhede, keşif ve melekûtun zuhûru ile olan fehmine (bâtınî-tasavvufî mânâsını anlamaya), kendinde şu hasletlerden biri bulunan kul, muvaffak olamaz. O hasletler şunlardır: – Çok az da olsa bid‘atle amel etmek, – Günah işlemekte ısrar etmek, – Kalbinde kibir bulunmak, – Hevâsının (nefsanî arzularının) kalbine yerleşmesi ve ona meyilli olması, – Dünya muhabbeti içinde bulunması, – Îmân-ı hakikiye sahip olmayıp, yakîninin zayıf olması, (sûrî îmandan öte geçememesi), – Kur’an’dan okuduklarına değil, sadece harflerine vâkıf olup, kendi ihtiyârına ittiba‘ eden (kendi arzu ve düşüncelerine uyan) bir kul olması, – Sadece zâhir ilmi olan bir müfessirin kavline nâzır olup, bâtın âlimlerinin yani mâneviyat erbâbının tefsirlerine bakmaması, onlara itibar etmemesi, – Hep aklına rücu‘ eden, yani her şeyi aklıyla çözmeye çalışıp, onun ötesine geçemeyen bir kul olması, – Hitâbın bâtınında, (Kur’ân’ın tasavvufî mânâsının anlaşılması hususunda, tasavvuf ehlinin tefsir ve te’villerine göre değil de) Arap lûgat ehlinin (zâhirî ilim erbâbının) görüşlerine göre hüküm vermesi...İşte bu vasıfları taşıyan insanlar, Kur’ân’ı anlamaktan yana perdelenmişlerdir, anlayamazlar. Kendi bildikleri miktarla sınırlıdırlar.

Görüntünün olası içeriği: yazı

Server-i Enbiya Efendimiz SAV: "BİR MİLLETİN SELAMETİ, KİTAB'INA HİZMET ETMEKLE, FELAKETİ DE KİTAB'INA ARKA ÇEVİRMEKLEDİR"

Server-i Enbiya Efendimiz : "BİR MİLLETİN SELAMETİ, KİTAB'INA HİZMET ETMEKLE, FELAKETİ DE KİTAB'INA ARKA ÇEVİRMEKLEDİR" buyurmuşlardır..Mevla bizleri kitabullaha hizmetten ayırmasın. Bir Allah cc. Dostu : Bu dünyanın cefasından sefasına sıra gelmez, Gafil olma ilme çalış geçen günler geri gelmez buyurmakla nasıl hal ve hareket edilmesi gerektiğini bizlere göstermektedir. Yine diğer bir mübarek sözlerinde; Şu boğazın suları ve azgın nehirler nasıl akıyorsa, Ümmet-i Muhammed'in fertleride cehenneme öyle akıyor. Bu ümmet bizim imdadımıza muhtaç, Cenab-ı hak uykumuzu alsada taki sabahlara kadar ders okusak buyururlarmış. Demekki bu sözleri O Mübarek Zatlar boşuna söylememişler. Nasıl ve ne biçimde hareket edilmesi gerektiğini bizlere mesaj olarak iletmişler. Önemli olan o mesajı iyi okuyabilmek iyi anlayabilmek. İşte o mesajı anlayanlardan eylesin cümlemizi...

----- Hz. Ali kv. : Bir kadının gözleri bir erkeğin zulmünden dolayı yaş dökerse, Melekler attığı her adımda O erkeğe lanetler yağdırır....