24 Ağustos 2019 Cumartesi

Yanık acısı nasıl dindirilir , Herkese şimdiden teşekkürler


  • Fatma Yıldız Çay agacı ürünü yanıga mükemmel 👌
    1

  • Davut Özasln Patatesi rendeleyip yanığın üzerine koyun¹ ağrı içene kadar 2_3saat beklerin geçer

Kantaron otunun esas özelliği ve faydaları:

Kantaron otunun esas özelliği ve faydaları:
1– Beyni sakinleştirir.
2– İştahı açar.
3– Sinirsel depresyonu önler.
4– Yara iyileştirici özelliğine sahiptir.
5– İshali keser.
6– Solucan düşürür.
7– İdrar söktürür.
8– Böbrek ve Safra kesesindeki taşların düşmesinde yardımcı olur.
9– Sindirim sistemini düzenler.
10– Kan temizleme özeliğine sahiptir.
11– Romatizmini önler.
12– Hastalık sonrası vücudun güçlenmesinde son derece yararlıdır.
13– Çocukların yatak ıslatmalarında kullanılabilir.
14– Haşlanmış suyu dezenfekten olarak kullanılır.
15– İrinli yaraların çabuk iyileşmesinde yardımcı olur.
16– Karaciğer, böbrek, mide hastalıklarında kullanılabilir.
17– Bronşitlerde, Akciğer iltihaplarına iyi gelir.
18– Soğuk algınlığında terletici etkisi ile hastaya iyi gelir.
19– Hazırlanmış tıbbî yağı, güneş ve diğer yanıklarda, kesiklerde kullanılır.
20– Safra söktürücü ve ağrı kesici etkisine sahiptir.
21– Kansere karşı MÜKEMMEL koruyucu etkiye sahiptir. Bundan başka birçok alanda kullanılır. Kantaron bitkisi doğru ve dozunda kullanıldığında yaklaşık 50 çeşitten fazla hastalığa yarar sağladığı kanıtlanmıştır.
KULLANMA ŞEKLİ
Taze kurutulmuş Kantaron otunun çiçeğini ezdikten sonra 1–1.5 litre suya bir yemek kaşığı atılır. Sonra hafif ateşte 10–15 dakika kaynatıp, gün içerisinde çay, su yerine içilir veya ezilen bitkiyi 3 katı bal ile karıştırıp sabah, öğlen ve akşam tok karına yenilir.
KULLANMA SÜRESİ
Şikayet ortadan kalktıktan sonra hemen kesilmelidir. Eğer şikayet devam ederse, 6 ay kullandıktan sonra en az 3 ay ara verilmelidir.
ZARARLARI
Uzun süre ve fazla kullanıldığında vücutta kaşıntı yapar.
Bu bitkinin sadece çiçeği değil; yaprağı ve dalı da çok faydalıdır. Herkes, hasta olmadan önce de bu bitkiyi ara–sıra çay yerine kullanmalıdır. Özelikle ruhsal gerginlik hâllerinde bu şifalı bitki çok yararlıdır.
Kantaron Otunun Faydaları Yararları
Kantaron Otu: Daha çok ılıman iklimlerde yetişen ve farklı renklerde çiçek açan bir bitki olan Kantaron Otu Bitkisi, A ve C vitaminleri ile çeşitli mineraller içerir. Sarı Kantaron ve Kırmızı Kantaron olarak ikiye ayrılır. Sarı kantaron daha çok sinirsel rahatsızlıklar için, kırmızı kantaron ise mide ve sindirim sistemi rahatsızlıkları için kullanılır.
Kantaron Otunun Faydaları:
Kantaron çayı vücuda kuvvet verir. Nekahat devresini kısaltır. Yaraların iyileşmesini hızlandırır. İştah açar, hazmı kolaylaştırır ve mide ağrılarını azaltır. Ateş düşürücüdür. Astımda da faydalıdır. İshali keser. Midedeki asit fazlalığını azaltarak mide ülserine karşı faydalı olur. Damar sertliği ve akciğer hastalıklarında yararlıdır. Balgam söktürücüdür. Kantaron otu, depresyonu azaltır. Sinirsel altını ıslatmalarda, uykusuzluk, korku ve gerginlikte de faydalıdır. Adet sancılarını ve menopoz şikâyetlerini azaltır.
Kantaron Otu ve Yağı Nasıl Kullanılır?
Kantaronun çoğunlukla kökü kullanılır. Kantaronun zeytinyağında bekletilmesi ile elde edilen Kantaron Yağı da özellikle romatizma, siyatik ağrıları ile bel ve sırt ağrıları için masajla birlikte kullanılır. Kantaron yağı yanıklarda da faydalıdır. Kantaronu hamilelikte kullanmak tavsiye edilmez, ayrıca her durumda aşırı kullanımdan kaçınmalıdır.
Yara ve yanık iyileştirici, Antiseptik, kanama durdurucu, iltihap önleyici mucizevi yağ olan kantaron yağı, daha bir çok şifa özelliğini bünyesinde barındırıyor.
Hem haricen, hem de içilerek hastalıkların tedavisinde kullanılıyor.
Hücre yenileyici niteliği sebebiyle, özellikle yara ve yanıklarda oldukça etkili.
Kantaron yağı hem kantaron bitkisinin, hem de zeytinyağının şifasını bünyesinde barındırıyor. Eski çağlardan beri kullanılan kantaron yağının, mikrop öldürücü ve damar büzücü etkisi modern araştırmalarla da kanıtlanmış durumdadır.
Kantaron yağını evinizde bulundurmanız şiddetle tavsiye ediliyor. Ona en beklenmedik anda ihtiyaç duyabilirsiniz. Zaten kantaron yağını kullanıp etkisini gördüğünüzde, ondan vazgeçemeyecek, çevrenizdeki insanlara da tavsiye edeceksiniz.
KANTARON YAĞININ ŞİFA ÖZELLİKLERİ
Kantaron yağı her türlü yaralarda başarıyla kullanılmaktadır. Açık yaralar, taze yaralanmalar, kesikler, ezikler, çarpmalar sonucu oluşan morluklar vb durumlarda iyileşme sağlar.
Kantaron yağı;
*Antiseptik özelliğiyle yarada mikrop üremesini engeller
* İltihap önleyici özelliğiyle yarada herhangi bir iltihap oluşmasına engel olur
*Damar büzücü etkisiyle kanamayı kısa sürede durdurur
*Hücre yenileyici özelliğiyle yaranın çabuk kapanmasını sağlar
*Aynı zamanda sürüldüğü sürece yaranın sebep olduğu ağrı ve sızıları yok eder, büyük bir rahatlama sağlar.
Yanıklarda ve haşlanmalarda da kantaron yağı bir numaralı yardımcınız olmalı. Yanıkları kısa sürede iyileştirdiği gibi, yanık anındaki acıyı dindirir. Yanığın mikrop kapmasını ve iltihap oluşumunu engeller. Güneş yanıklarında da kantaron yağından yararlanabilirsiniz. Yanık bölgelerinize sürdüğünüzde acınızın azaldığını hemen hissedeceksiniz. Yanıklarınız kısa sürede iyileşecektir.
Trafik kazaları sonucu meydana gelen iç yaralanma ve iç kanamalarda hem sürülerek, hem de dahilen içilerek kullanılır. Damar büzücü oluşu sebebiyle iç kanamaların durmasına yardımcı olur.
Hematomlarda (derideki mavi-mor lekeler), beze şişkinliklerinde ilgili bölgeye sürülüp masaj yapılır.
Pürüzsüz bir cilde sahip olabilmek için, cilt bakım yağı olarak yararlanabilirsiniz.
Kantaron yağının bebeklerin pişiklerinde de çok etkili olduğu kanıtlanmış.
Yine bebeklerin karın ağrılarında kantaron yağı kullanıldığında ağlamaları sona erer. Ağlayan bebeğin karnına kantaron yağıyla, sağ avuç içi kullanılarak hafif hareketlerle masaj yapılır. Masaj yaparken bebeğinize sevginizi hissettirmeyi de sakın unutmayın.
Sırt ağrıları, lumbago, siyatik ve romatizmada masaj yağı olarak kullanılmaktadır. Yalnız bu rahatsızlıklarda 1/10 oranında ardıç veya kekik yağı (yada her ikisi de) eklenerek kullanılır. Ağrıyan bölgeye bu yağla masaj yapılır. Kısa sürede ağrılarınızın hafiflediğini göreceksiniz. Değişik bitki kürlerinin yanı sıra, bu masajla hastalığınızı tamamen tedavi etme şansına sahipsiniz.
Dahilen kullanımda kan şekerinin düşürülmesine yardımcı olur.
Yine dahilen iç ve dış varislerin tedavisinde etkilidir. Bunu damar büzücü özelliğiyle yapar.
Mide ağrılarında ve mide ülserinin tedavisinde de dahilen kullanılır.
Yaz-kış ayaklarını ısıtamayanlar kantaron yağından yararlanmalı. Ayakları üşüyenler ayrıca bacak bacak üstüne atmamalı. Bu enerji dolaşımını kilitler ve ayakların üşümesine sebep olur.
Uyarı: dahilen kullanımlarda günde bir tatlı kaşığından fazla içilmesi uygun değildir.
Ne dersiniz, kantaron yağını evimizden eksik etmemekte haklı değil miyiz?
Hemen kantaron yağı alın ve elinizin altına bir yere koyun. Zaten onu kullandıkça, etkilerine inanamayacak ve ondan vazgeçemeyeceksiniz. Kantaron yağı 2-3 sene boyunca tazeliğini ve etki gücünü muhafaza eder. Bitkisel tedavilerin giderek revaç bulduğu dünyamızda kantaron yağının da zamanla modern tıptaki yerini alacağına, yakın bir zamanda da onun acil servislerde kullanılacağına inanılıyor.
UYARI: Hekiminizin önerdiği ilaçlar varsa, mutlaka kullanınız. Bu bitkiye karşı alerjiniz olup olmadığını öğreniniz. Burada ki tüm bitkisel kürler ancak ve ancak yetişkinler içindir. Burada okuduğunuz bilgilerin, yardımcı ve destekleyici olduğunu gözardı etmeyiniz. Hekiminize danışmadan buradaki bilgilerle kendi kendinize kesinlikle teşhis koymayınız ve uygulamayınız. Unutmayınız ki hastalık yoktur, hasta vardır. Her hastalığın seyri insandan insana değişir. Teşhisi koyacak olan ancak, bir hekimdir.
Görüntünün olası içeriği: yazı

Hızlı Saç Uzatmak için Doğal Yöntemler

Hızlı Saç Uzatmak için Doğal Yöntemler

KISA SAÇLARIN UZAMASI ZAMAN ALIR VE BU SÜREÇTEKİ EN BÜYÜK SORUN SAÇLARIN ŞEKİLLENDİRİLMESİDİR. OYSAKİ SAÇLARIN KENDİLİĞİNDEN UZAMASINI BEKLEMEK YERİNE EVDE UYGULANABİLECEK BASİT YÖNTEMLER İLE DAHA GÜZEL VE DAHA UZUN SAÇLARA SAHİP OLMAK HAYAL DEĞİL. KOZMETİK ÜRÜNLERİN ZARARLI ETKİLERİNDEN UZAK BİR ŞEKİLDE BAKIMI YAPILIP BESLENEN SAÇLARIN IŞIL IŞIL BİR GÖRÜNÜME ULAŞMASI SAĞLANABİLİR. KISA SAÇLARINDAN MEMNUN OLMAYANLAR HIZLI SAÇ UZATMA İPUÇLARINI DİKKATE ALARAK UYGULADIKLARI YÖNTEMLER

Her bir saç teli bir ay boyunca bir miktar uzar. Uzama miktarı en fazla 1,25 santimetre olabilir. Kestirdiği saçından memnun olmayanlar, şekillendirme ve boya gibi işlemler sonucu yıpranan saçlarını kısaltmak zorunda kalanlar için saçlarının istedikleri uzunluğa ulaşma süresi bir ömür gibi gelir. Bu nedenler gerek erkekler gerekse de kadınları hızlı saç uzatma konusunda ipuçları araştırıyor. Çeşitli kozmetik ürünlerin bu konuda fayda sağladığı söylense de saçların sağlıklı bir şekilde uzaması için doğanın birçok alternatifinden faydalanılabilir. Bu doğal kaynakların mucizevi bir etkiyle 1 haftada saç uzatmasını beklemeyin ancak çoğu yöntem kısa süre içerisinde etkisini gösterecek, saçların uzama hızını artıracaktır.

SAÇ UZAMA HIZINI ARTIRAN YAĞLAR

1. Zeytinyağı
Bitkisel saç uzatma yöntemleri söz konusu olunca saç nasıl hızla uzar sorusuna verilebilecek cevaplardan ilki zeytinyağıdır. Doğanın bir mucizesi olan zeytinyağı, saç diplerini besler, kan dolaşımını hızlandırır ve saçların beslenmesi için gerekli olan vitamin ve mineralleri içerir. Özellikle E vitamini saçların yapısını kuvvetlendirir.
Birçok saç maskesinin vazgeçilmez ürünü olan zeytinyağını ham haliyle saçlarınıza uygulayabilirsiniz. Saçlarınızın tamamına yetecek kadar zeytinyağını bir kapta ısıtın. Daha sonra saç diplerinize masaj yaparak bütün saçınıza yerin. Streç film ya da duş bonesi ile saçlarınızı kapatın. Bir saat sonra ılık su ile saçlarınızı zeytinyağından arındırın. Bu uygulamayı haftada 2-3 kez yapabilirsiniz.
2. Badem yağı
A, B, K, E vitaminleri ile fosfor, magnezyum, çinko, demir, kalsiyum yönünden son derede zengin olan badem yağı, saçların parlak ve sağlıklı görünmesini sağladığı gibi daha hızlı uzamasına destek olan doğal malzemelerden biridir.
Badem yağını saça uygulamak oldukça basit. Duştan yarım saat önce saç dipleri de dahil olmak üzere badem yağını saçlarınıza güzelce yedirin. Bone ile saçlarınızın üstünü kapatın ve daha sonra ılık su ile yıkayın.
Badem yağını duştan sonra da uygulayabilirsiniz. Nemli saçlarınıza birkaç damla badem yağını sürün. Durulama gerektirmeyen bu yöntem aynı zamanda saçları dış etkenlere karşı da korur.
Badem yağının bir başka özelliği ise kirpikleri ve kaşları besleyerek uzatmasıdır. Temiz bir rimel fırçası ya da kulak çubuğuyla kirpik ve kaşlara uygulanan badem yağı kısa sürede daha güzel kaş ve kirpiklere sahip olunmasını sağlar.
3. Lavanta yağı
Saç diplerinde oluşan rahatsızlıkların giderilmesine ve saç derisinin beslenmesine faydalı olan lavanta yağı, saçların uzamasına katkı sağlarken bir yandan da yeni saçların oluşumunu destekler.
Lavanta yağının keskin bir yağ olması sebebiyle kullanılmadan önce seyreltilmesinde fayda vardır. Seyreltme işlemi için zeytinyağı ya da hindistan cevizi yağı kullanılabilir. Bu yağlardan herhangi biriyle lavanta yağını birebir ölçüde karıştırın. Karışımı saç derinizden uçlarına kadar uygulayın. Üzerini saç bonesi ile kapatın ve bir saat sonunda yıkayarak saçlarınızı temizleyin.
4. Argan yağı
Fas'ta yetişen bir ağacın tohumlarından elde edilen argan yağı A, C ve E vitaminleri içerir, omega 9 yağ asitleri ve antioksidanlar açısından da zengindir. Faslı kadınların çok uzun yıllardır saç ve cilt bakımı için kullandığı argan yağı, saçta oluşan deformasyonların giderilmesinden saçın hızlı uzamasına katkı sağlamaya kadar birçok faydası bulunur.
Argan yağını temiz saça uygulamak faydasını artırır. Saçlarınızı yıkadıktan sonra nemli haldeyken argan yağını saçlarınıza yedirin. Az miktarda kullanmak yeterlidir, fazla kullanılan argan yağı saçlarda yağlı bir görüntüye neden olur.
5. Hindistan cevizi yağı
İnce telli saçları canlandırıp kalınlaştırma etkisi olan hindistan cevizi yağı, saçın ihtiyacı olan proteini de sağlar. Evde saç uzatma yöntemleri dendiğinde son yıllarda akla en çok gelen doğal kaynaklardan biri olan hindistan cevizi yağı, kozmetik ürünlerin de vazgeçilmezi. Organik hindistan cevizi yağı saçları besleyerek, saç derisinin sağlıklı olmasını sağlar.
Katı halde olan yağı avuç içinde ısıtın. Bir iki saat aralığında saçınızda bekletin. Ardından ılık su ile yıkayarak saçlarınızı arındırın.
Bir başka yöntem de az miktarda hindistan cevizi yağıyla saç derisine masaj yapmaktır. Haftada iki sefer, on beş dakikaya kadar saç derinize bu yağ ile masaj yaptığınız zaman, saç diplerindeki kan dolaşımı hızlanarak saçın uzama hızı artar. Her iki yöntemi de haftada üç kereye kadar uygulayabilirsiniz.
7. Nane yağı
Saç derisini besleyip, kan dolaşımı hızlandıran ve bunlara ek olarak saç derisi sorunlarını da iyileştiren nane yağı, saçların hızlı uzamasını sağlayan bir başka bitkisel kaynaktır.
Nane yağı saf halinde kullanılmaz. Nane yağının seyreltilmesi için zeytinyağı ya da badem yağı ile karıştırılması gerekir. Bir miktar zeytinyağının içerisine birkaç damla nane yağını damlatın. Ardından bu karışımla saç derinize masaj yapın. Kırk beş dakika kadar beklettikten sonra yıkayarak saçınızı temizleyin. Haftada bir iki defa tekrar edin. Bu yöntemi uygulamak istemeyenler ise şampuanlarının içerisine nane yağı katabilirler. Her yıkamada saçlara nane yağının etkisi de işler.
8. Biberiye yağı
Hücre bölünmesini artıran, kan dolaşımını hızlandıran biberiye yağı da saçların uzamasında etkilidir. Biberiye yağı da tıpkı nane yağı gibi bir başka yağ ile karıştırılarak kullanılır.
Biberiye yağının isteğe göre badem yağı, zeytinyağı ya da hindistan cevizi yağı ile karıştırılması mümkündür. Haftada bir sefer saç derisine bu yağ karışımı ile masaj yaptığınız takdirde saçlarınızın daha hızlı uzadığını göreceksiniz.
9. Hint yağı
E vitamini ve omega 3 yağ asitleri açısından zengin olan hint yağı saçların uzamasına katkı sağladığı gibi elektriklenme sorununu da çözer.
Hint yağını saçınıza uygulamadan önce benmari usulü ısıtın. Önceden yıkamış olduğunuz temiz saçlarınızın dibine masaj yaparak sürün. Yarım saat boyunca bekletin. Bu süre içerinde on dakikada bir saç diplerinize masaj yapmaya devam edin. Ardından ılık su ile saçlarınızı yıkayın.
10. Susam yağı
E vitamini yönünden zengin olan susam yağı saçların hızlı uzamasını sağlar ve saç diplerinde oluşan mantar hastalığı ile kepek sorununu da çözer.
Susam yağını saçınıza doğrudan uygulayabilirsiniz. Haftada bir yada iki kere saç diplerinize susam yağı ile masaj yapın. Bir saat kadar bekletin ve ardından ılık su ile saçlarınızı temizleyin.

SAÇ UZAMASINI DESTEKLEYEN KÜRLER

Hızlı saç uzatmaya yardımcı olacak yağların dışında evde hazırlayabileceğiniz başka çözümler de bulunmaktadır. Saçlarınız için çeşitli kürler ve maskeler hazırlayabilirsiniz.
1. Aloe vera kürü
Aloe vera bitkisi, cilde sağladığı faydalar başta olmak üzere saç gibi dış görünüşü etkileyen tüm unsurlarla ilgili sorunlarda imdada koşar. Bitkinin yapraklarının içerisinden çıkan jel saç diplerini besleyerek saçların uzama hızını artırır.
Bitkinin içerisinden çıkan jel ile limon suyunu karıştırın. Hazırladığınız bu maskeyi saç dipleri de dahil olmak üzere bütün saçları kaplayacak şekilde sürün. Yirmi dakika bekleyin ve soğuğa yakın ılık bir su ile saçlarınızı yıkayın.
Bitkinin bir başka kullanımı ise jelin hindistan cevizi sütü ve buğday tohumuyla karıştırılması suretiyle olur. Üç malzemeyi de eşit miktarlarda karıştırarak bir önceki tarifin adımlarını uygulayabilirsiniz.
2. Hint bektaşi üzümü maskesi
Amla olarak da bilinen hint bektaşi üzümü, hızlı saç uzatma maskelerinde kullanılan malzemeler arasında yer alan doğal ürünlerden biridir. C vitamini yönünden zengin olan, aynı zamanda anti-enflamatuar, antioksidan, antibakteriyel ve peeling özellikleri gösteren amla, saç derisini arındırarak saçların uzamasına destek olduğu gibi beyazların da renginin koyulaşmasını sağlar.
Hint bektaşi üzümünü veya suyunu limon suyuyla karıştırın. Saçınıza bu karışımı sürün ve üzerini kapattıktan sonra bir gece bekletin. Sabah saçlarınızı durulayın.
3. Bal, patates ve yumurta sarısı kürü
Patates A, B ve C vitaminleri yönünden saçı beslerken, yumurta saçların ihtiyacı olan proteini sağlar. Bal ise saç derisini besleyerek antibakteriyel ve antiseptik etki gösterir. Bu üçlü bir araya geldiğinde ise saç uzatma kürleri arasında en etkili yöntemlerden biri ortaya çıkar.
Patatesi rende veya rondodan geçirerek suyunu çıkartın. İçerisine bal ve yumurta sarısını ilave ederek güzelce karıştırın. Hazırladığınız maskeyi saç diplerinizden başlayarak saçınıza güzelce sürün. Üzerini saç bonesi, havlu veya streç filmle kapatın. Bir saat kadar beklettikten sonra yıkayarak saçınızı temizleyin. Bu maskeyi saçlarınıza haftada iki sefer uygulayabilirsiniz.
4. Yumurta, süt, zeytinyağı, limon karışımı
Yine yumurtanın başrolde olduğu ve saç uzamasına ne iyi gelir araştırmasına cevap olacak bir kür daha. Bir yumurta, bir bardak süt, iki yemek kaşığı zeytinyağı ve yarım limon suyu karışım homojene yakın bir hal alana kadar karıştırın. Saç diplerine ve saçlarınıza uygulayın. Yarım saat beklettikten sonra yıkayın.
5. Avokado maskesi
Yapılan araştırmalarda içeriğinde bulunan yağların anne sütüne en yakın yağlar olduğu saptanan avokado saçlar için de bir mucize.
Avokado maskesi hazırlamak için bir adet olgunlaşmış avokadoya ihtiyacınız var. Kabuk ve çekirdek kısımlarından avokadonun içini güzelce ayıkladıktan sonra badem yağı veya zeytinyağı ile karıştırın. Bütün malzemeyi güzelce ezdikten sonra saçlarınıza sürün. Bir havlu ile saçlarınızı kapatın. Bir saat kadar beklettikten sonra saçlarınızı yıkayarak arındırın. Haftada bir kere avokado maskesini uyguladığınız takdirde kısa sürede saçlarınızdaki farklılığı hissedeceksiniz.

SAÇ UZATAN BİTKİLER

Doğal çözüm diyince bitkilere değinmeden olmaz. Çeşitli otlar ve çiçekler ile haızrlabileceğiniz karışımlar sadece saçlarınızın hızlı uzamasına değil, canlanmasına ve güçlenmesine de yardımcı olur.
1. Lavanta
Lavanta yağı kadar lavantanın kendisi de saç uzaması üzerinde etkilidir.
Üç su bardağı kaynamış suyun içerisine bir avuç kadar lavanta ekleyin ve demlenmesi için on beş dakika kadar bekleyin. Bu süreçte hazırlanan su da saçlara zarar vermeyecek bir sıcaklığa gelecektir. Ilık halde olan lavantalı suyu saçlarınızın tamamına sürün. Yarım saat bekleyin ve saçlarınızı durulayın. Bu uygulamanın haftada bir kez yapılması yeterlidir.
2. Peryavşan otu
Avı yavşan otu olarak da bilinen peryavşan otu zayıf saçları canlandırırken, saçların uzamasına da gözle görülür bir etkide bulunur.
Bir litre suyun içerisine bir avuç kadar peryavşan otunu katın. Güzelce kaynattıktan sonra soğuması için bir kenara bırakın. Banyo sonrası en son bu su ile saçlarınızı durulayın. Tekrar durulamadan saçlarınızı kendi halinde kurumaya bırakın. Haftada iki ya da üç sefer uygulayabilirsiniz.
3. Isırgan otu
Çok eski zamanlardan beri saç bakımında kullanılan ısırgan otu, saç diplerini harekete geçirerek saçların daha hızlı uzamasını sağlayan bitkilerden biridir.
Taze ya da kurutulmuş ısırgan otunu yaklaşık bir litre su ile kaynatın ve soğumasının ardından süzün. Saçlarınızı temizledikten sonra bu su ile yıkayın. Yarım saat kadar bekleyin ve saçlarınızı şampuan kullanmadan bir kez daha durulayın.
4. Adaçayı
Saç derisini temizleyen, saç dökülmelerini engelleyen ve saçların daha kısa sürede daha sağlıklı uzamasını sağlayan adaçayı da diğer bitkiler gibi temiz saç derisine uygulanır.
Bir litre kaynamış suyun içerisine birkaç dal adaçayı atın. Ilık bir hale gelene kadar bekleyin. Sprey şişesine koyacağınız bu ile saçlarınızı güzelce ıslatın. Kokusundan rahatsız olmazsanız durulamanıza gerek yoktur.
5. Biberiye
Saç uzatma konusunda yağı kadar kendisinin de faydalı olduğu bir diğer bitki ise biberiyedir. Saç köklerini uyaran biberiye saçların uzamasını da hızlandırır.
Tüm saçlara yetecek kadar biberiye çayı hazırlayın. Saçlarınızı şampuan ile yıkadıktan sonra son durulama suyu olarak bu su ile saçlarınızı durulayın. Saçlarınızı kendi halinde kurumaya bırakın. Bu yöntem her banyo sonrası rahatlıkla uygulanabilir.
6. Çemen otu
Saç büyümesini hızlandıran proteinler ile saç köklerinin yeniden yapılanmasını sağlayan hormonları içeren çemen otu tohumu, saç dökülmesinde de etkilidir.
Bir fincan çemen otu tohumunu bir gece boyunca suda bekletin. Sabah yumuşayan tohumları güzelce ezin. Macun kıvamına gelince saçlarınıza sürün ve bone ile saçlarınızı kapatın. Kırk beş dakika kadar beklettikten sonra yalnızca su ile durulayın. Bu maskeyi bir ay boyunca her gün düzenli olarak uygulamaya devam edebilirsiniz.

HIZLI SAÇ UZATMAK İÇİN DİĞER İPUÇLARI

1. Sağlıklı beslenmeye dikkat edin
Saçlar ihtiyacı olan besin değerlerini vücuttan temin eder. Vücut ise sağlıksız beslenme söz konusu olduğunda vitaminleri ve mineralleri önce yaşamsal önem taşıyan organlara gönderir, saçları gıdasız bırakır. Sağlıklı beslenme saçların uzamasında kilit bir noktadadır. Özellikle C ve E vitaminleri içeren gıdalara ağırlık verilmesi saçların ihtiyaç duyduğu kolajen miktarını yükseltir, uzama hızı da buna göre değişir.
2. Isı ile şekillendirmeye ara verin
Saçların en büyük düşmanı olan ısı ile şekillendirme, saç uzatma aşamasında uzak durulması gereken yöntemler arasında. Bu süreçte saç düzleştiricilerinizi ve maşalarınızı kullanmamaya özen gösterin. Mutlaka kullanma zorunluluğunuz varsa minimumda tutmaya gayret edin.
3. Soğuk su kullanın
Saçları çok sıcak suyla yıkamak yıpranmalarına yol açar. Bu nedenle duş sonrası en son aşamada saçlara birkaç saniye boyunca soğuk su tutun. Böylelikle nemi saçınıza hapsetmiş olursunuz.
4. Saç yıkama şeklinizi değiştirin
Çoğu insan alışkanlıklarından dolayı saç diplerini sert bir şekilde yıkar. Saç diplerinizin zarar görmesini istemiyorsanız bu alışkanlığınızı bir kenara bırakın ve saç diplerinizin sadece masaj yaparak temizlenmesini sağlayın.
5. Saçlarınızı açın
Sıkı at kuyrukları saç diplerine zarar veren bir başka faktör. At kuyruğu yerine daha gevşek toplanan modelleri tercih edebilirsiniz. Uyku sırasında ise saçlarınızı açarak uyumanız saçlarınızın ezilmesinin ve kırılarak gücünü kaybetmesinin önüne geçecektir.

Bir sünnetin ihlali, bir bidatin ihyası demek olur. Sünnete ne kadar sarılırsak bidatler kendiliğinden ortadan kalkar.

Görüntünün olası içeriği: yazı

Hasan Bozkurt ------- Efendimizin bir sünnetinin ihlali, bir bidatin ihyası demek olur. Sünnete ne kadar sarılırsak bidatler kendiliğinden ortadan kalkar. Ashab-ı Kiram Hazeratı, Efendimizin sünnetlerine son derece ittiba ederlermiş. Hatta dışarıdan gelen arabi daha önce görmemişse Rasûlullah'ı Ashab la karıştırırmış, "hangisi" diye sorarmış. Bu tabi 2 şey gösteriyor: Birincisi Rasûlullah'ın sahabe'den farklı bir yaşayışı olmadığını, ikincisi de sahabenin sünnete ne kadar bağlı olduğunu. Onlar sünnet-i Rasûlullah ile amil olmuşlar, onun için de kamil olmuşlar. Bugün Rasûlullah'a uymaktan başka felah ve salah çağrısı ne olabilir. İnsan sadece aklı ile baş başa kaldığı zaman en büyük dalalete düşer. Akıl mahluktur. Mahluk'un peşinde gitmekle Halık'ın emirlerine ittiba arasındaki fark izahtan uzaktır. Sünnete ne derece ittiba edersek o derece makbul olur........ İlmi ile amil büyük Ehl-i sünnet Alimi em.müfti merhum Mehmed EMRE hocaefendi rh.aleyh.

1 Çay Kaşığı sodyum biKarbonat ile Böbreklerinizi Tedavi Edin

Nida Nida 1 Çay Kaşığı sodyum biKarbonat ile Böbreklerinizi Tedavi Edin

Yapılan araştırmalar, evlerde bulunan bu malzemenin oldukça faydalı olduğunu gösterdi.


Böbreklerinizdeki hasarı yok etmenin ilk adımı böbreğinize zarar veren şeyin ne olduğunu bilmektir. Genelde nelerin hasara neden olduğunu ve böbrek hastalıkları tedavisinde kullanılan geleneksel yöntemleri bilmelisiniz ki sodyum bikarbonat tedavisinin farkını görebilesiniz.

Vücudumuzun yediğimiz yemeği kullanabilmesi için önce onu kimyasallarına ayırması gerekir, bu da endokrin sistemin ürünleri olan enzimlerin ve hormonların üretilmesiyle gerçekleşir. Pankreas sindirim sırasında sodyum bikarbonatın büyük kısmını üreterek böbreği korur. Ama bazen yediklerimize bağlı olarak böbrek bu enzimden daha fazla miktarlarda salgılar ve eğer yediklerimiz genelde şeker ve yağ açısından zengin gıdalardan oluşuyorsa, böbrek ve pankreas aşırı çalışır ve daha az sodyum bikarbonat salgılamaya başlar. Sodyum birkarbonat sindirim sırasında üretilen asitleri nötralize ettiği için, eksiliğinde asitler nötralize olmaz ve bu da böbreklerimize ve hatta diğer organlarımıza zarar verir, yetişkinlerde yaşlanma sürecini hızlandırır.

Böbrekler sodyum bikarbonatı doğal yoldan üretirler ve böbreği sağlıklı tutan da budur. Vücudunuzdaki sodyum seviyesi düşükse böbrekleriniz daha fazla sodyum bikarbonat üreterek eksikliği telafi etmeye çalışır. Ve eğer böbreklerimiz yeteri kadar sodyum üretemezse veya sodyumu idrara aktaramazsa, kan dolaşım sistemimizde sodyum dolaşmaya başlar ve bu da kanın aşırı asidik olmasına neden olur. Kanın asidik olmasının arkasında başka sebepler de olabilir ama genelde böbrek yetmezliğinin göstergesidir.

Böyle bir durumda böbrekler hasar görmüş olduğu için asiti kandan ayırmazlar. Düzgün çalışmaya başladıklarında ve sodyumu idrara aktardıklarında ise kan tekrar normalleşir.Londra Kraliyet Hastanesinde, karbonatın böbrek üzerindeki etkilerine dair yürütülen bir araştırmada, evlerde bulunan bu malzemenin oldukça faydalı olduğu ve böbrek taşlarının oluşumunu yavaşlattığı, ayrıca böbreklerdeki hasarı tedavi ederek diyaliz hastalarına da fayda sağladığı gösterildi. O kadar ki bu kişilerin artık diyalize girmelerine gerek kalmadı.

Çoğunlukla diyaliz hastalarına odaklanılan söz konusu araştırmanın sonuçları muhteşemdi. Sodyum bikarbonat verilen hastaların böbrek yetmezliğinde gerileme görüldü. 2 sene süren araştırmanın sonunda katılımcıların sadece % 6,5'ı hala diyalize ihtiyaç duyuyordu, çalışmanın başında diyalize ihtiyaç duyan hasta oranının % 33 olduğu düşünüldüğünde bu harika.

Karbonatı ağız yoluyla tüketmenin pek çok faydası var çünkü diyaliz ile birleşince etkinliği artıyor ve doğrudan kana karışıyor. Böbreklerin yanmasını önlüyor ve yemeklerdeki sülfür, fosfor ve nitrojen gibi asitleri nötralize ederek bu asitlerin böbreklerimize herhangi bir zarar vemesinin önüne geçiyor.

Her evde bulunan bu malzeme daha birçok diğer hastalığın tedavisinde de işe yarıyor. Kanserli hastalar bunu genelde kemoterapinin yan etkileriyle savaşmak için kullanıyorlar Ayrıca kimyasal ve toksik doz aşımı tedavisinde de işe yaradığı kanıtlandı.

Sodyum bikarbonatı nasıl kullanmalı?

- İlk gün 1/2 çay kaşığı karbonat alın ve çözünmesi için dilinizin altına koyun.

- Ertesi gün 1 çay kaşığı karbonat ve 1/2 çay kaşığı sofra tuzunu 1,5 litre suyun içinde çözüp suyu için.

Sağlıksız bir yaşam tarzı sürerseniz ve sağlıksız yiyecekler tüketirseniz bu sadece böbrekleriniz üzerinde değil, aynı zamanda genel sağlığınız üzerinde de doğrudan ve olumsuz etkiler yaratır. https://www.facebook.com/groups/265342760799625/

Dâr-ül Harp Ne Demektir ?

Dâr-ül Harp Ne Demektir ?
Müslüman olmayan bir devletin hakimiyeti altındaki topraklar için kullanılan fıkıh terimidir.
İslam siyasi hakimiyetinin sınırları dışında kalan, yönetim ve hukuk düzeni İslam esaslarına uymayan her ülke dâr’ül-harptir.
İslam hukukçuları, devletleri tarif ve tesbit ederken dünyayı iki kısma ayırmışlar, devletin siyasi, iktisadi, idari ve hukuki düzeninin İslam esaslarına dayandığı, yasama, yürütme ve yargı yetkilerinin İslami otoritenin elinde bulunduğu ülkelere darül islam, İslam düzeninin hakim olmadığı ve bu yetkilerin müslüman otoritenin elinde bulunmadığı ülkelere de darül harp adını vermişlerdir.
"Darü'l-harp" terkibi her ne kadar ilk bakışta "kendisiyle darü’l-islam arasında savaş halinin mevcut olduğu ülke" manasını ifade ediyorsa da İslam hukuku kaynaklarında "darülislam dışındaki ülkeler" anlamında kullanılmıştır. Bir ülkenin darül harp sayılması için, o an itibari ile illa bir darül islam ülke ile harp halinde bulunması şart değildir.
Ülkemiz ve Müslümanların Yaşadığı Diğer Bazı Ülkelerin Durumu
İslam tarihi boyunca halkı ve idarecileri Müslüman olan devletler, İslam Hukuku yani “şeriat” ile yönetildiği ve aksi hiç vukuu bulmadığı için; minarelerinden ezan sesi duyulan her ülke, günümüze de halk arasında darü’l-islam olarak anılmaktadır. Oysa asıl olan, o ülkede bazı islam alametlerinin kalıp kalmadığı değil, ülkeden ne oranda müslüman yaşadığı değil, ülkenin hukuk ve yönetim şeklidir. Dolaylısıyla günümüzde birçok ülke darü’l-islam niteliğini kaybetmiştir.
İslam hukukuna göre, bir Müslüman, toplumda örnek olacak vatandaştır. Yaşadığı ülkenin kanunlarına da, İslamî ölçüler içerisinde uymak zorundadır. Her ne zaman ki beşerî/insanî kanunlar ve şer’î kanunlar çatışırsa, şeraite uymak önceliklidir.
Mesela darül harpte ya da darül islamda trafik kurallarına uymak Müslümanlar üzerine farzdır. Fakat darül harpte miras hukukunda beşerî sistem uygulanamaz. Kezâ nikah meselesi de büyük zıtlıklar içermektedir. Resmî nikah mahkemede fesh olunmakla kişi eşinden dinen boşanmış olmaz. Hükümet nikah muamelesi dinî nikahın yerine geçmediği halde, ülkemizde resmî nikah işleminden önce İslam’a göre şart olan nikah, suç sayılmaktadır. Misaller çoğaltılabilir. Vaziyet böyle iken, en meşhur ve bilinen İslam'i emirler bile yasaklanmış ve İslami yasaklar da serbest bırakılmış iken, ülkemizin darü’l-islam olamayacağı da açıktır. (Zina, evlilerin zinası, domuz eti, alkollü içkiler, eşcinsellik, çıplaklık, misyonerlik diye saymaya başlarsak, asla bir İslam ülkesinde serbest olamayacak yüzlerce şey ülkemizde serbesttir. Tam tersine olarak asla bir İslam ülkesinde yasak olamayacak şeyler Türk Ceza Kanunu'nda yasaktır. Mevcut kanunlara göre Kur'an ayetlerini okumak ve yazmak bile hakaret, vicdani baskı ve tehdit suçu teşkil etmekte ama sadece şu an için bunlara ceza verilmemektedir.)
Darü'l-harp olan yani beşerî(İlahi olmayıp insanların uydurduğu) kanunlar ile yönetilen ülkelerde şer’î kanunların bir kısmının uygulanmamasına dair Müslümanlara kolaylık sağlanmıştır.Bu emir ve yasaklar zaten uygulanmak istense dahi, beşerî sistemle yönetilir iken uygulanamazlar. Bu hüküm, dinin ya da kurallarının değişmesi değil ; Rabbimizin, İslam Hukuku uygulanmayan yerlerde yaşayan Müslümanlar için rahmet ve kolaylığıdır. Bizzat Peygamber Efendimiz (s.a.v.) sünnet-i seniyyesi ile bu hükümlere delil/kaynak teşkil etmiştir.
Dar'ül harp bir beldede, İslâm’ın temel yönetimi ile ilgili hükümlerini uygulatmaya İslâm toplumunun gücü yetmeyeceği için had cezaları düşer (Kısas hükmü uygulanmaz, zina yapan recm edilmez, hırsızlık edenin eli kesilmez, iftira atana sopa cezası verilmez v.b.) ve harbiden(aynı ülkede kendisi ile harp halinde bulunulan ve otoriteyi ele alma savaşı verilen gayri müslimden), hırsızlık, gasp gibi bir yolla ele geçirilmemiş olan kumar ve faiz alacakları müslümana mübah olur. (Dar'ül harpte, harbi hükmünde olan bir gayri müslim kendi rızası ile faizli alış verişi kabul ederse, müslüman kişiden alacağı parayı daha sonra faizi ile geri vermeye rıza gösterirse, bu alış veriş müslümana da caiz olur.)
Faiz Nedir ?
Faiz, ödünç işlemlerinde ve alışverişte karşılığı bulunmayan hakiki veya hükmi fazlalıktır.
Faiz, Arapçada ve İslam Hukukunda “ribâ” kelimesi ile ifade olunur. Ve "fazlalık . nema, artma. çoğalma; yükseğe çıkma ; serpilip gelişme" gibi anlamlara gelir.
Fıkıh literatüründe ise ribâ, borç verilen bir parayı veya malı belli bir süre sonunda belirli bir fazlalıkla. yahut borç ilişkisinden doğan ve süresinde ödenmeyen bir alacağa ek vade tanıyıp bu süreye karşılık onu fazlalıkla geri almanın veya bu şekilde alınan fazlalığın adıdır.
Faizle ilgili olarak nüzul sırasına göre Kur'an'da ilk yer alan ayetin meali şöyledir:
“İnsanların mallarında artış olsun diye verdiğiniz herhangi bir faiz, Allah katında artmaz. Allah'ın rızasını isteyerek verdiğiniz zekata gelince, bunu yapanlar sevaplarını ve mallarını kat kat arttıranlardır" (Rûm suresi, ayet:39)
"Faiz yiyenler -kabirlerinden- şeytan çarpmış kimselerin cinnet nöbetinden ayılışı gibi kalkacaklardır. Bu hal onların. 'Alım satım da tıpkı faiz gibidir' demeleri yüzündendir. Halbuki Allah alım satımı helal, faizi haram kılmıştır. Bundan sonra kime rabbinden bir öğüt gelir de faizden vazgeçerse geçmişte olan kendisinindir ve artık onun işi Allah'a kalmıştır. Kim tekrar faize dönerse, işte onlar cehennemliktir, orada devamlı kalırlar. Allah faizi tüketir (faiz karışan malın bereketini giderir), sadakaları ise bereketlendirir. Allah küfürde ve günahta ısrar eden kimseleri sevmez ...
Ey iman edenler! Allah'tan korkun. eğer gerçekten inanıyorsanız mevcut faiz alacaklarınızı terk edin. Şayet böyle yapmazsanız, Allah ve Resulü tarafından açılan savaştan haberiniz olsun. Ancak tövbe edip vazgeçerseniz ana paranız sizindir. Böylece ne haksızlık etmiş ne de haksızlığa uğramış olursunuz" (Bakara suresi, 275-279 ayetler).
"Ey iman edenler! Kat kat arttırılmış olarak faiz yemeyin; Allah'tan korkun ki kurtuluşa eresiniz" (Âl-i İmran suresi 30).
Faiz meselesinde asıl dikkat çekici nokta ise; faiz denilince maalesef akla sadece bankalara açılan mevduat hesapları ya da çekilen kredilerin gelmesidir. Oysa faiz, ödünç vermekte de, rehinde ve alışverişte de olur. Fıkıh kitaplarında faizin yetmişten fazla çeşidinin olduğu bildirilmektedir. Bunun için alış veriş ve başka sözleşme yapacak kimselerin, hangi hallerde faiz olduğunu iyice öğrenmesi gerekir. Bu bilgileri öğrenmek farz-ı ayndır. Bilmeyen kimse farkında olmadan faiz alıp verir, böylece büyük günaha girmiş olur. Haram olduğunu bilmediği için tövbe etmez
Hz. Peygamber esasta borç faiziyle hiçbir ilgisi olmadığı halde kaliteli bir hurma ile kalitesiz bir hurmayı kalitesizin miktarını fazla tutarak mübadele eden(değiş-tokuş yapan) bir sahabiye, "Katladın . riba yaptın" buyurmuştur. (Müslim)
Hayber Gazvesine katılan Ubade bin Sarnit'in rivayet ettiği hadisin meali şöyledir:
"Altına karşılık altın, gümüşe karşılık gümüş, buğdaya karşılık buğday, arpaya karşılık arpa, hurmaya karşılık hurma, tuza karşılık tuz, cinsi cinsine, birbirine eşit ve peşin olarak satılır. Malların sınıfları değişirse peşin olmak şartıyla istediğiniz gibi satın" (Müslim)
Alışveriş faiziyle ilgili hadislerden anlaşıldığına göre aynı cins para veya malların birbiriyle peşin mübadelesinde(değiş-tokuş yapılması) bedellerden birindeki fazlalık faizdir; buna fazlalık faizi denir.
Bedellerden birinin parayla alınıp satıldığı durumlar hariç bu malların birbiriyle vadeli olarak mübadelesinde de ister tek bedel ister iki bedel de vadeli olsun, yine faiz cereyan eder; cinslerin aynı veya ayrı miktarların eşit veya farklı olması durumu değiştirmez . Bu faiz türüne de veresiye faizi adı verilir.
Fazlalık faizi ise, aynı cinsten iki malın veya paranın peşin mübadelesinde bedellerden birinde bir fazlalığın bulunması halinde gerçekleşir.
Nicelik olarak ölçülebilen bu fazlalık mallar arasındaki kalite, ayar veya işçilik farkından dolayı verilse bile faiz kapsamına girmektedir.
Mesela işlenmiş bir altın, fazla miktarı işçiliğe karşılık tutularak kendisinden daha ağır bir altınla mübadele edilemez. Çünkü Hz. Peygamber, içinde altın , gümüş ve cevher bulunan bir gerdanlı¬ğın tahmini bir para (altın) karşılığında satışına izin vermemiştir. Gerdanlıktaki altınların çıkarılmasını emretmiş ve altınlar çıkarıldıktan sonra. "Altını altın karşılığında tartı ile (eşitliğe riayet ederek) mübadele edin" buyurmuştur. (Müslim)
Buna göre mesela 24 ayar 10 gram altın, 18 ayar 12 gram altınla veya 10 gramlık bir bilezik, 12 gramlık külçe altınla değiştirilse bu gram farkIarı fazlalık faizi sayılır.
Fazlalık faizi altın ve gümüşün dışında kalan malların peşin değişiminde de cereyan edebilir.
Nitekim Ebu Said ei-Hudri ve Ebu Hüreyre'den nakledilen bir hadisin meali şöyledir :
"Resülullah bir zatı Hayber'e vali göndermiş, o da kaliteli bir hurma getirmişti. Resul-i Ekrem Hazretleri ona, 'Hayber'in bütün hurmaları böyle midir?' diye sordu : O da: “Hayır ya Resülallah! Biz bunun bir ölçeğini iki ölçeğe. iki ölçeğini üç ölçeğe alıyoruz” cevabını verdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber, 'Öyle yapma; adî hurmayı para ile sat, sonra bu para ile kaliteli hurma al' buyurdu" (Müslim)
Karşılıklı bedeller eşit tutulmuş olsa bile vade halinde veresiye faizi doğar. Mesela 10 gr altın, vadeli 10 gr altın veya 750 gr gümüş karşılığında satılırsa veresiye faizi ortaya çıkar.
5 gr altın ödünç verilip 5gr olarak geri alınır. Fakat 5gr altın, 3 ay sonra 5gr altın ile değiştirilmek üzere verilemez.
İslam'ın izin verdiği vadeli satış türü, bedellerden birinin para olduğu muameledir.
Paralı bir muamelede; ister mal peşin, para vadeli; ister para peşin, mal vadeli olsun, alım satım caizdir.
Dar’ül harpte Faiz
İmâm-ı Âzam Ebü Hanife ve İmam Muhammed'e göre, dar’ül harpte müslümanla harbî arasında faiz muamelesi caizdir. Aynı şekilde Hanefi mezhebine göre darül islamda yapıldığında fasid kabul edilen alışveriş ve ticari muameleler, bu arada kan, domuz ve ölü hayvan eti satmak, bahis oynamak da darül harpte caizdir. (Bunların da detaylı fetvaları mevcuttur ve bahis oynayabilmesi için o müslümanın, yüzde yüz kesinlik ile kazanacağını bilmesi gerekir.)
Ancak bu türlü muamelelerde müslümanın bu işlemlerden kazançlı çıkması şartı vardır.
Dâr'ül-harpde, müslümanın, kâfirlere ödünç vererek, onlardan faiz almasının caiz olduğu bütün kitaplarda yazılıdır.
Dâr'ül-harbde, gayri müslimlerin mallarını faiz, kumar, fâsid bey’ ile almak helaldir. Bu yollarla müslümanın zarar etmesi ise, helal değildir. (Redd-ül Muhtar)
İmam-ı a’zam ve imam-ı Muhammed, “Dâr'ül-harbde, müslüman ile kâfir arasında(ki muamele) faiz olmaz(faiz sayılmaz)” buyurdu. (Mültekâ)
Dâr'ül-harbde, bir müslümanın, kazanmak şartı ile, kumar, faiz ve sigorta yolu ile, para kazanmasının caiz olduğu, (Kuduri, Cevhere, Vikâye, Hindiyye, Mebsut, Dürr-ül-muhtâr, Redd-ül-muhtâr) gibi muteber eserlerde yazılıdır. Aynı husus Mecma’ul-enhür ve Dürer’de de,”Lâ ribâ beynel müslimi vel harbiyyi fi daril harbi = Dâr-ül-harbde, müslüman ile kâfir arasında faiz yoktur” hadis-i şerifi ile bildirilmektedir. Çünkü, onların malını rızaları ile almak mubahtır. Fakat, mallarına saldırmak, zorla almak caiz değildir. Diyanet Ansiklopedisi’nin faiz maddesinde de böyle yazmaktadır.
Dâr'ül-harbde, kazanmak şartı ile, kazanacağını kesin olarak bildiği hallerde, bahse girmek, yani bir nevi kumar oynamak da caizdir.
Rum suresinde, “Rumlar, en yakın bir yerde yenilgiye uğradılar. Halbuki onlar, bu yenilgilerinden sonra birkaç yıl içinde galip geleceklerdir.” buyrulmaktadır.
Müşriklere göre ise, bu, inanılacak şey değildi. Halbuki Allahü teâlânın vaadi mutlaka gerçekleşecekti.
Hz.Ebû Bekir, sure-i celîlenin inişinden sonra müşriklere, “Bu galibiyet, sizi sevindirmesin. Birkaç yıl sonra Roma, Farsa(iran'a) mutlaka galip gelecektir”demişti.
Müşrikler, “Bu birkaç yıl ne kadar zaman?” diye sordular. “Üç yıl” diye cevap verdi. Übeyy ibn-i Halef, “Yalan!” diyerek, on deveye Hz.Ebu Bekir ile bahse tutuştu. Hazret-i Ebu Bekir, durumu Resul-i ekreme haber verdikleri zaman, Peygamber Efendimiz, “Birkaç yıl, 3-9 yıl arası demektir, deve adedini çoğalt ve müddeti de uzat.” Buyurdular.
Hz.Ebu Bekir, Übeyy’i arayıp buldu. Übeyy, “Ne o, pişmân mı oldun?” dedi.
Hz.Ebu Bekir, “Hayır pişmân olmadım. Seninle bahsi artıralım. Yüz deve yapalım. Müddeti de dokuz yıla çıkaralım” dedi.
Übeyy, durumdan çok emindi. Romalıların hiçbir vakit, yeniden savaş edebileceklerine ihtimâl vermediği için, “Peki yüz deve, dokuz yıl olsun” dedi.
Dokuz yıl sonra, Bedir’de Müslümanlar, müşriklere Allah’ın yardımı ile gâlip geldikleri sırada, Romalılar da Farslılarla/İranlılarla, tekrar giriştikleri savaştan muzaffer olarak çıkmışlardı.
Hz.Ebu Bekir bahsi kazanmıştı. Fakat develerini bizzat Übeyy’den isteyemedi. Übeyy, Uhud’da yaralanmış ve Mekke’ye dönüşünde ölmüştü. Develeri Übeyy’in vârislerinden aldı. Bu durum müşrikleri iyiden iyiye düşündürdü. İçlerinden birçoğu, müslümanlığı kabul etti. Böylece Kur’an-ı Kerîm’in bir mucizesi daha meydana çıktı. (Medarik,Tibyan)
Mekke-i Mükerreme, o zaman İslam ülkesi olmadığı ve Hz.Ebu Bekir’in kazanması garanti olduğu için bu bahis işi caiz görülmüştü.
Bunun için İmam-ı a’zâm ile İmam-ı Muhammed’e göre, ribâ ve kumar gibi şeylere ait fâsid akidler, dâr-ül-harbde, müslümanlar ile kâfirler arasında caizdir, yapılabilir. (Mülteka)
Dâr-ül-harbde, kazanmak şartı ile bahse girmenin caiz olduğunu gösteren bir misâl daha verelim:
Meşhur bir pehlivan olan Rükâne, koyunlarının üçte birini bahse koyarak Peygamber efendimize güreş teklifinde bulundu. Resulullah efendimiz, defalarca Rükâne’yi yenip koyunların tamamını aldı. Sonra da ihsan ederek hepsini geri verdi. Rükâne müslüman oldu. (Mebsut, Mevahib-i ledünniyye, Şevahid-ün-nübüvve)
Burada mesele haramın helale döndürülmesi değil; Müslümanların kalkınmak ve kuvvetlenmek için açık her kapıdan faydalanmaya çalışılmasıdır. Zorla, kâfir dahi olsa, kimsenin malına zarar verilemez, el konulamaz, hatta izinsiz zarar vermeden bile kullanılamaz.
Asıl olan Müslümanın malını ticaret ile çoğaltmasıdır. Fakat dâr’ül harp olan bir yerde parasını muhafaza etmek için bankaya yatıran Müslümanlara, “Faizin haram olması sebebiyle getirisini alamazsınız.” demek de zulümdür. Sermayesi gayr-i Müslimlere ait bir bankada parayı terk etmek ancak o kafirlerin kalkınmasına yarar.
Üstelik bu hüküm sadece Müslüman ile zımmî yani gayr-i Müslim arasında geçerlidir.
Müslüman,Müslüman kardeşine faiz uygulayamaz. Kendisi de gayr-i Müslime faiz ödeyemez. Müslüman kardeşine yardımcı olur, kafirin kalkınmasına yardımcı olamaz.

KARBONAT KULLANIMINDA BUNLARI YAŞIYORSUNUZ BİLGİNİZ OLSUN m.ulaş Sağlığımızın müthiş şifreleri sayfamda mevcut tüm bilgiler okuyun


Mustafa Ulaş
KARBONAT KULLANIMINDA BUNLARI YAŞIYORSUNUZ BİLGİNİZ OLSUN m.ulaş
Sağlığımızın müthiş şifreleri sayfamda mevcut tüm bilgiler okuyun
Karbonat kullanımındaki olan etkiler ilk günlerde toksinlrrden dolay 6 gün başınız ağırıyor 3 gün sonra ishal oluyorsunuz simsiyah atıyorsunuz 4 gün sürüyor 7nci gün balgam atıyorsunuz 10ncu gün bitiyor yinede ara ara ishal oluyor 10ncu günden sonra kanserin veya hastalığın olduğu bölgelerde ağrılar başlayacak hafif oralardaki hastalıklar çözülüyor bilginiz olsun sevinin 20nci günü ağrılar tamamen gidiyor 30 güne yamamlayıp bitiriyoruz karbonat kullanımını
Haftada bir 1 su bardağı larbonatı 1 kova sıcak suda eritiyoruz tüm vücudumuzu banyo yapıyoruz 30 dakika duruyor durulanıp çıkıyoruz
M.ulaş