26 Ağustos 2019 Pazartesi

-Trafik Kazâları ve Âyetü'l-Kürsî'nin Esrârı...Resûlullah (sall'allâhu aleyhi ve sellem) Efendimiz'in 27 sır kâtibi vardı. Âyetü'l-Kürsî Hicret'ten sonra bir gece yarısı nâzil olduğunda onu, Resûlullah'ın sır kâtiplerinden Zeyd bin Sâbit (radıy'allâhu anh) yazmıştır. Âyetü'l-Kürsî'ye ta'zim ve tebcîl için, bir rivâyete göre 40 bin, diğer bir rivâyete göre 80 bin melek nâzil olmuştur. Âyetü'l-Kürsî'ye çok muazzam ve muhterem bir melek hâdimdir. Bugün bütün vâsıtalar tehlike hâlindedir. Ancak ta'limât-ı İlâhiye ile bu tehlikelerin önüne geçilebilir. [Hava], deniz ve kara vâsıtalarına binerken «Bismillâhi mecrâhê ve mürsêhê inne Rabbî le Ğafûru'r-Rahıym [Meâli: Onun yüzüp gitmesi de, durması da Allâh'ın ismiyledir. Muhakkak ki Rabbim, çok mağfiret edici ve çok rahmet edicidir]» (Sûre-i Hûd, 41) diye okuyan kimse, her türlü tehlikeden muhâfaza olunur. Sokağa çıkarken 7 Âyetü'l-Kürsî okuyup, her defasında 6 cihete üflemeli. Yedincide, "Velâ yeûdühû hıfzuhümâ ve hüve'l-aliyyü'l-azıym" diye 3 defa okuyup "Huu" ile içine "Huu"lamak lâzım. Bu ta'limat ile vesâite binenleri, Cenâb-ı Hakk her türlü felâketten korur. Bunu söylemezdik ama, tehlikelerin umûmiyeti bizi bu esrârı söylemeye mecbur etti. Hakikaten muazzam bir esrâr-ı İlâhîdir. Ne akıl, ne mantık, ne san'at, hiç biri ona tahammül edemez. Bunun adına "Kerâmetü'n-Nebî" derler. Bu insanlar, isyanları ile kok kömürü hâline gelmişlerdir. Kuruların yanında yaşlar da yandığından, o yaşları kurtaralım diye bu esrârı ifşâ ediyoruz."...Ebul Faruk ks.

Mutluluğun Sırrı Bağırsaklarınızda Saklı
Bağırsaklarda bulunan vagus siniri direk olarak beyne bağlanıyor. Aslında beyniniz sindirim sisteminizi değil sindirim sisteminiz beyninizi yönetiyor! Peki sağlıklı bir sindirim sistemi için ne yapmalısınız?
Mutluluk hormonu serotoninin %95’inin bağırsaklarınızdaki bakteriler tarafından üretildiğini biliyor muydunuz? Bu bakteriler aynı zamanda beyindeki zevk ve ödül merkezini kontrol etmeye yarayan dopaminin de yarısını üretiyorlar!
Düşünceleriniz, duygularınız ve hareketleriniz beyninizdeki nöronlar arasındaki iletişimle meydana geliyor. Bu iletişimi sağlayan da serotonin ve dopamin gibi sinir taşıyıcıları. Örneğin iyi veya üzgün hissetmenizi, keyif almanızı veya acı çekmenizi, kızgınlığınızı, konsantrasyonunuzu bu sinir taşıyıcıları düzenliyor.
Bu yüzden tıp dünyasında milyarlarca bakteriden oluşan bağırsak florasına ‘ikinci beyin’ adı veriliyor.
Sinir taşıyıcılarının büyük oranda bağırsaklardaki bakteriler tarafından üretilmesinin fark edilmesi üzerine sindirim sistemi ve beyin arasındaki bağlantı üzerinde araştırmalar yoğunlaştı ve çok önemli sonuçlar bulundu.
Depresyon, saplantı (obsesif-kompulsif bozukluk), otizm, kaygı bozukluğu (anksiyete) gibi rahatsızlıklar bağırsak florasındaki dengesizliklerle ilişkilendiriliyor.
Konuda uzman Dr. Cole ‘’Depresyon, anksiyete gibi rahatsızlıklar için gelen hastaların bağırsaklarında bakteriyel enfeksiyon gösteren laboratuvar sonuçlarına baktığımda neden ilk aşamada sindirim sistemi kontrolü için gelmediklerine hala şaşırıyorum’’ diyor.
Yapılan araştırmalarda L. Helveticus ve Bifidobacterium içeren probiyotik destek kullananların depresyon ve anksiyetelerinde azalma görülmüş.
....
-Yoğurt, kefir, turşu gibi fermente edilmiş gıdalar tüketin
Fermente edilmiş gıdalar probiyotik olarak adlandırılan iyi bakteriler içerir. Bu gıdalarla beslendiğinizde bağırsak floranızda iyi bakteri sayısı artar. Probiyotiklerin ayrıca bağışıklığı güçlendirdikleri ve yediklerinizden daha iyi besin emilimi yapmanıza yardımcı oldukları bilinmektedir.
....
-Yerelması, kuşkonmaz, pırasa, soğan gibi inülin içeren besinler tüketin
Bir çeşit lif olan inülin bağırsaklarınızda sağlıklı bakterilere dönüşür. İyi bakterilerin beslenmesi ve çoğalması için gereklidir.
....
-Baklagiller ve patates gibi dirençli nişasta içeren gıdalar tüketin
Eğer bağırsaklarınızdaki bakterilere ne yemek istersiniz diye soracak olsanız ilk tercihleri baklagiller ve patates gibi dirençli nişasta içeren gıdalar olur!
....
-Muz yiyin
Muz bağırsak floranızı oluşturan bakteriler arasında uyum oluşmasını sağlar. Ayrıca yüksek potasyum ve magnezyum içeriği sayesinde enflamasyonu azaltır.
....
-Brokoli, karnabahar, lahana, karalahana gibi sebzeler tüketin
Bu sebzelerin içerdiği sülfür bağırsaklarınızdaki iyi bakteriler tarafından parçalanarak enflamasyonu azaltan maddelere dönüştürülür. Yapılan araştırmalarda bu sebze grubunu tüketenlerin bağırsak kanserine yakalanma riskinin %18 daha az olduğu görülmüş.
....
-Hareket edin!
İrlanda’da yapılan bir araştırma profesyonel sporcuların bağırsak florasının aynı yapıdaki normal insanlardan çok daha zengin ve sağlıklı olduğunu göstermiş. Fareler üzerinde yapılan başka bir araştırma, hareket sınırı olmayan farelerin bağırsaklarındaki iyi bakterilerin hareket etme sınırı koyulanlardan çok daha fazla olduğunu göstermiş.
....
-Uykunuzu alın ve stresinizi azaltın
Bağışıklık sistemini genel olarak etkilediği bilinen yetersiz uyku ve aşırı stres, bağırsak floranızı da olumsuz etkiliyor. Günde 7-8 saat uyuyun ve stresinizi azaltmanın yollarını arayın.
....
-Şeker, aspartam ve basit karbonhidrat içeren yiyeceklerden uzak durun
Yüksek oranda şeker ve karbonhidrat içeren beslenme şekilleri bağırsaklardaki kötü bakterileri besleyip, çoğalmalarına sebep olurlar.
Aspartamın bağırsak florasında dramatik olumsuz değişikliklere sebep olduğu tespit edilmiş.
Mecbur olmadıkça antibiyotik kullanmayın.
alıntı.

Yemen'de çocuklar yaprak yiyerek hayatta kalmaya çalışıyorlar,

Hiç düşündünüz mü

KAPİTALİZMİN HASTA ETTİĞİ İNSANLAR
Hiç düşündünüz mü TUZ neden doktor kontrolünde yasak.!!!!
Çünkü bir toplum doğal tuz yerse sağlıklı olur.. 
Bunun için tuz yasak..
Doğal tuz nedir? Zengin sodyum içeren bir mineraldir..
Himalaya tuzu da denilen okyanus tuzu ve kaya tuzu sağlıklı yaşam için çok önemlidir..
Sodyum, yaşam için çok önemli bir mineraldir..
Beyniniz iyi çalışıyorsa muhtemelen kaya tuzu kullanıyorsunuzur..
Uzun ömürlü iseniz, kaya tuzu sayesindedir..
Alzheimer olanların çoğu sodyum eksikliğinden olmuştur..
Unutkanlığın
başlıca sebebi sodyum eksikliğidir..

Resûlullah’ın (s.a.v.) en sevdiği meyve, yaş hurma ve karpuzdu. Her kim hurmayı üç, beş gibi tek adet olarak yerse, ona zarar vermez ve onun için faydalı bir gıda olur. Taze hurmayı kuru hurmayla, yaş üzümü kuru üzümle taze ceviz ve bademi kuruları ile yemek de sünnettir. Karpuz yiyerek bereketlenmelidir. Zira onda Cennet suyundan bir damla vardır. Cennetteki her yiyecekte karpuz lezzeti vardır. Hadîs-i şerîfte: “Karpuz, yiyecektir (açlığı giderir), içecektir (susuzluğu giderir), reyhandır (güzel kokar), çövendir (içi arındırır), mesaneyi ve karnı yıkar.” buyrulmuştur. Karpuz, ağız kokusunu güzelleştirir, baş ağrısını sakinleştirir, gözün görmesini arttırır ve susuzluğu giderir. İştahı açar. Karındaki kurtları öldürür. İnsanın karnından yetmiş hastalığı çıkarır, bunların yerine şifa verir. Midesi hassas olanlar karpuz yerken dikkatli olmalıdır. (Şir'atü'l-İslam)

Görüntünün olası içeriği: yiyecek

Alıntıdır

Alıntıdır
İSRAİL TOHUMLARI İLE YAŞAMAK MI, ÖLMEK Mİ?
DİKKATİNİZİ ÇEKTİYSE GELELİM ASIL KONUYA..
BİZ HİC AKIL ETMEYECEK, BİZ HİÇ DÜŞÜNMEYECEK MİYİZ? BİZİM YERİMİZE BAŞKALARI MI KARAR VERECEK. BU SİSTEME DUR DEME ZAMANI HALA GELMEDİ Mİ?
Nasıl bir tehlikeyle karşı karşıya olduğumuzun farkında mısınız?
Tarım ve Köy işleri Bakanlığı'nda
115 bin kişi çalışıyor.
30 tane ziraat fakültemiz,
50 tane tarım araştırma enstitümüz,
10 bin işsiz ziraat mühendisimiz var.
Buna rağmen Türkiye tohumda tamamen dışa bağımlı. Tek kelimeyle tohumun patronu ise İsrail.
İsrailli araştırmacıların, genleriyle oynayarak, gül ile limon kokulu domates yetiştirdiğini Şalom Gazetesi'nin internet sayfasından biraz araştırıp okuyabilirsiniz. İstediğiniz şekle sahip domatesleri bile bulabilirsiniz; çekirdeksiz, kalp şeklinde, salatalık şeklinde, dilimli...
Yani genlerle oynama meselesi yüzde yüz doğru.
Gelelim başka doğrulara.
Bu tohumların bir ekimlik olduğunu bilmeyen yok.
Yani İsrail'den bir defa tohum almakla kurtulamıyorsunuz.
Bir gram tohumun fiyatı her dönemde bir gram altına denk oldu.
Üstelik İsrail tohumunu toprağa bir ektin mi artık isteseniz de yerli tohuma dönemiyorsunuz.
Genetik tohum o toprağ a da zarar veriyor. Artık hep bu genetik tohumu kullanmak zorundasınız. 50-70 yıl sonra ise toprak kanserojen maddelerle dolduğu için artık tamamen kullanılmaz hale geliyor.
Buna en güzel örnek:
Türkiye'nin patates deposu olan Niğde ve Nevşehir bölgelerinde yetiştirilen patateslerde kanserojen maddeye rastlandığı için artık patates ekimine izin verilmemesidir.
Yani İsrail tohumu tek başına satmıyor. Tohum alana hastalığı bedava....
Tohumların içine hastalık yerleştiren İsrail bu sayede zirai ilaç satımını da garanti altına almış oluyor.
Bütün bu acı tabloya rağmen Türkiye'de yabancıların menfaatine çalışan bir patent sistemi işletiliyor.
Ne korkunç.
Köylü kendi bahçesinde tohum bırakamayacak.
Yoksa uluslararası mahkemede yargılanacak!
Şu anda dünyada İsrail tohumu kullanma yasası çıkartan ilk ülke işgal altındaki Irak'tır.
İkincisi de biz olacağız.
BU DURUMA SON VERMEK İÇİN HER VATANDAŞIMIZIN ÜZERİNE DÜŞEN GÖREVİ YAPMASI GEREKİYOR. !!!
SOR SORUŞTUR, BOŞ DURMA...
Bu yazıyı da okudunsa ister paylaş ister paylaşma, umrumda değil.
Ama bilip de susmak ortak olmaktır. Bunu bari hatırla...Bu ihanete ortak olanlarla aynı pencereden bile bakma.
Prof.Dr. Kadircan Keski Bora

İnsan aç kaldığında vücut bir günde 360 gram hasta hücreyi yer.

“YÜN” NE BÜYÜK NİMETMİŞ MEĞER
Koyun, deve, keçi tüyleri YÜN ismini alır.
Hakiki yün koyun yünüdür.
Koyun derken de dişi davar anlaşılır. Koç, yani erkek koyun yünü ile dişi arasında fark vardır.
Dişi koyun yününde olan maddî ve mânevî hassalar diğer yünlerde yoktur.
Koyunların üzerine güneş doğmaz.
Namaz vakti uyanırlar.
Koyun beslemek büyük mânevî bir uğurdur.
Bereketdir… Rızkın bollaşmasını mucip olur.
FAYDALARI SAYMAKLA BİTMEZ
1) Koyun yünü sinyal ve radyasyon emicidir.
Evimizde yoğun kullandığımız, cep telefonu, modem, kumanda gibi elektronik cihazların yaydığı radyasyonu emerek vücudumuza zarar vermesine mani olur yün. Bunun için bilhassa yorgan, yastık ve döşeğimizin koyun yününden olmasına itina göstermeliyiz. Çünkü uyuduğumuz zaman boyunca, cep telefonu ve internet cihazları devamlı sinyal alır verir ve radyasyon üretir. Vücudumuz ve bilhassa da beynimiz bu radyasyondan ciddi zarar görür. Eğer uyku setimiz koyun yününden yapılmış ürünlerden oluşuyorsa bu zarar en aza iner.
2) Koyun yünü dinlendiricidir ve rahat uyku sağlar.
Koyun yününden yapılmış yorgan, yastık ve döşekle uyursanız, sabaha dinlenmiş olarak kalkarsınız. Çünkü koyun yünü, vücutta biriken statik negatif enerjiyi alır. Böylece bedenimizde oluşan yorgunluk ve rehavet üzerimizden kalkmış olur.
Aslında gün boyunca koyun yününün dinlendirici etkisinden faydalanabiliriz. Bunun için evlerimizde, iş yerlerimizde, arabalarımızda koyun yününden yapılmış minderler ve postları kullanabiliriz. Koltuğumuzun, kanepemizin üzerine sererek üstüne oturmamız son derece faydalı olacaktır. Bilhassa yerinde uzun süre oturanlar için bu çok faydalı olacaktır. Ofis çalışanları, işi masada olanlar, uzun yol şöförleri bu hususa dikkat etmeliler.
3) Koyun yünü ısıyı dengeleyicidir.
Soğuğu geçirmez. Koyun yününden yapılan ürünler yazın serin, kışın sıcak tutma hususiyetine sahiptir. Çoğumuz yazın sıcaktan dolayı üzerimize yorgan örtmeden uyumaya çalışır. Ancak yorganımız koyun yünündense rahatlıkla üzerimize örtüp uyuyabiliriz. Çünkü yün nefes alıp verme hususiyetine sahiptir. Isıyı tutmaz.
4) Koyun yünü; yağmuru ve suyu çekmez. Dolayısıyla kolay ıslanmaz, ama ortamdaki fazla nemi emer ve rutubet oranını tabii bir şekilde düzenler.
5) Yün yanmaz. Ateşe, aleve karşı dirençli ve dayanıklıdır.
6) Alerjik değildir ve alerjik ortamların oluşmasına fırsat vermez.
7) Koyun yünü uzun ömürlüdür.
😎 Yün terletmez, teri emer, ter yapmaz.
9) Ağrıları alır. Bir çok romatizma ağrılarına iyi gelir.
10) Bit, pire, karınca, akrep, yılan ve bir çok haşarat yüne yanaşamaz.
11) Yüne cinniler yanaşmazlar.
12) Yün elektriği ref eder. Yünden elektrik cereyanı geçmez, yalıtkandır. Çobanlar kepenek içinde yağmurdan, doludan, kardan, her türlü soğuktan müteessir olmadıkları gibi kepenek içinde iken yıldırım isabet etmez.
13) Birçok mikroplar ve hastalık mikropları yünden kaçarlar. Yalnız yün lifleri içinde “güve” mevcuttur. Dışarıdan gelme değildir. Güveyi yok etmek imkânsızdır. Faaliyete geçmemesi için bir petrol mahsulü olan NAFTALİN kullanmak lazımdır. Naftalin kokusunda faaliyet yapamazlar. Umumiyetle sıcak mevsimlerde faaliyete geçerler, soğukta faaliyetleri durur.
NETİCE
Yün çorap, fânile, gömlek giymeli, yün eldiven takmalı…
Yün kuşak muhakkak kullanılmalı.
Kış yaz saf yün kazak.
Saf yün battaniye kullanılmalı…
Yünden başkasına iltifat edilmemeli.
Sağlığınız, sıhhatiniz için pek lâzımdır.
Ruhî ve mânevî hayatımız için de elzemdir.
Sağlıklı, hayırlı uzun ömür dileklerimizle…
***

Yaprak çaylar demlenerek, kök çaylar kaynatılarak tüketilir.

Kantaron gözdeki kataraktı yani perdeyi ortadan kaldırır. Denenmiştir merak etmeyin


Görüntünün olası içeriği: 1 kişi, yazı