8 Eylül 2019 Pazar

Mürşidine, yahut başka ALLAH dostlarına dua eden kişi, esasında kendine dua etmiş olur…Onlar senin duandan 1 istifade ederse sen 100 istifade edersin. Esasında onların, senin duana ihtiyacı yoktur. Senin onların dualarına ve himmetine ihtiyacın vardır… Unutmaki: Onlar bir ayna misali sana seni yansıtır.. Tıpkı kendi sesinin yankılanıp sana geri dönüş yaptığı gibi..

Görüntünün olası içeriği: çiçek, bitki, doğa ve açık hava

“Bir günâhın ardından gelen bir diğer günâh, o günâhın cezâsıdır.”
(Ebû’l-Ferec İbn-i Cevzî rahmetullâhi aleyh)
(Sen de sanıyorsun ki, günah işliyorum ama cezalandırılmıyorum.)

Eskiden ne Güzeldi; Kadınlar Utanır, Erkekler Kıskanırdı Şimdi Mecnun Küpeli, Leyla Şüpheli.. .La Edri.

Cehennemin şiddetine binaen; Hz Allahın, ahirette bir kulu cehennemin yanına getirip; “Ey Kulum, , seni bir an (saniyeden daha az) cehenneme koyayım, sonra da ebediyen cennette kalacaksın” dediği zaman, o hararetin şiddetine muttali olan kişi: “Allahım! Ben cennet filan istemiyorum, beni bu cehenneme atma da ne olur beni toprak yap” diye yalvaracağının nakledildiğini biliyor muydunuz?

BEZZAZİ : “Kapalı yerde iken zelzele olursa, oradan açık bir yere kaçmak müstehâbdır.”

Şa’bî ra : “ Şüpheli olduğu vakit bilmiyorum diyen kimse, ilmi ile amel etmiş olur. Ona bilen kimse gibi sevâb vardır.”
Hasan Bozkurt ---------Şa’bî ( radıyallahü anh ) şöyle buyurdu: “(Bilmiyorum) demek, ilmin yarısıdır. Şüpheli olduğu vakit bilmiyorum diyen kimse, ilmi ile amel etmiş olur. Ona bilen kimse gibi sevâb vardır.”

Bu dünya ya olan maddi bağlılığımızda, manevi za’fiyetimizdendir. Ama hakk’a bağlı olanlar, gerçeğe bağlı olanlar öyle değildir.

Hasan Bozkurt --------- İmam Muhammed hazretleri, hocası İmam-ı Azam( hz.) dan ders okuyor. Bir gün delikanlı oğlu vefat ediyor. Komşularını çağırıyor ve diyor ki; “Ey komşularım Allah verdiği emaneti aldı, sizden isteğim komşuluk hakkı ço-cuğumun defni ile meşgul olun. yani onu defnedin. Ben İmam’ın dersinden geri kalmayayım.’’ diyor. İşte dine bağlı olanların, ilme, irfana bağlı olanların hali budur. Allah muhafaza herhangi birimizin başına böyle bir hal gelse haftalarca kendimize gelemeyiz. Neden? Bu dünya ya olan maddi bağlılığımızdan, manevi za’fiyetimizdendir. Ama hakk’a bağlı olanlar, gerçeğe bağlı olanlar öyle değildir. Onlar manaya değer vermişlerdir....ks.

Sahib-ü Zaman Ebul Faruk ks. hz.leri pederi tarafından Hz. Hüseyin (ra) Hazretlerine nispeti sayesinde ”Seyyid”, anneleri tarafından Hz. Hasan (ra) Hazretlerine intisabı sebebi ile “Şerif” tir.. .......... doğduğu ev.

Görüntünün olası içeriği: ev, gökyüzü, açık hava ve doğa

SAĞLIĞIMIZIN MÜTHİŞ ŞİFRELERİ ZAYIFLAYAN KASLARINIZI KUVVETLENDİRİN M.ulaş Marketten hazır çemen al 2 yemek kaşığı al çemenden küçük cam kavanozda 2 yemek kaşığı zeytin yağında karıştır 1 gün dursun zayıflayan kaslara sürün 1 saat dursun yıkayın sirkeli suyla 30 gün yapın kaslarınız kuvvetlensin güçlensin düzelsin tecrübesi vardır bilginiz olsun Rabbim Şafi ismiyle şifa versin Amin M.ulaş

Birinci Kat Semâ Keşfedilecek Herkes İman Edecek Ama…
A.B.D.’nin çok büyük masraflarla Ay’a gitmeye hazırlandığı sıralarda keşif sahibi bir veli (k.s.) İstanbul’da Topçular Camiinde kürsüye çıkıp insanlığa sesleniyordu: A.B.D. Ay’a gitmeye hazırlanıyor. Fakat bu masraflara yazık. Bu gayret Mars için olsa çok isabetli olurdu… Çünkü Ay’da hayat yok. Ay kupkuru.Fakat Mars’ta hayat var!… Orada insanlar var…Su var…Orada Hz.Kur’an aynen var!?…Hz.Muhammed (s.a.v.) oradakilerin de peygamberi…Yani; orada Ümmet-i
Muhammed var…Hatta orada varisi Resullerin evlatları var…Ve yine orada İslamiyet’e sarılma bizden çok fazla. Orada Kur’an ahkamı hakim…Ve nihayet o insanlar Hz.Kur’an’a sarıldıklarından dolayı teknolojik olarak bizden çok öndeler!… Size bir haber daha vereyim;Bu iki insanlık buluşmadan Kıyamet kopmayacak…Fakat;Dünya insanları Marslılarla buluştuklarında Hz.Kur’an’ın orada da aynen var olduğunu görünce İslam’ı inkar mümkün olmayacak…Fakat bu iman (İman-ı yeis) ve (Suri İman) olacak…Yani; vakit çok geç olmuş olacak.” Birinci Kat Semâ Keşfedilecek Herkes İman Edecek Ama… Kafirler birinci kat… semayı keşfettikleri zaman orada Vahy’in indiği yeri ve ayet-i kerimelerde haber verilen bazı emareleri görürler. Dünyaya gelip gördükleri o hakikatleri bütün insanlara haber verdiklerinde herkes “La ilahe illallah” diyerek imana gelir. Lakin hiç birinin imanı kabul olmaz. Çünkü imanın şartı gayba iman etmektir.(gayb gözle görülemeyen akılla anlaşılamayan duyu organları ile hissedilemeyen şeylerdir.)..Bu dünyaya en uzak yıldız ne kadar mesafede ise oradan birinci kat semaya da o kadar mesafe vardır. Fenciler henüz birinci kat semayı keşfedemediler. Ne zaman bu Türkiye’nin büyüklüğü kadar ayna yaparlarsa belki o zaman birinci kat semayı öğrenebilirler. Batıl bir görüş olan “sonsuz uzay boşluğu” iddialarının ne kadar yanlış olduğunu gözleri ile görürler. (kuddise sirruhu)Allah onun sırrını mukaddes etsin demektir).

ÂHİRETTE CEMÂL-İ İLÂHÎ GÖRÜLECEKTİR Müminler cennette Mevlâ-yı Zülcemâli, mekândan, cihetten ve sûretten münezzeh olarak göreceklerdir. Onu gördüklerinde cennet nîmetlerini unutacaklardır. Dünyada iken inkâr edenler bundan mahrum kalacaklardır. Âhirette müminlerin Allâhü Teâlâ’nın pak cemâlini görecekleri kitâp, sünnet ve icmâ ile sâbittir. Kıyâme Sûresi’nin 22. ve 23’üncü âyet-i celîlelerinde -meâlen-: “Nice yüzler o gün ışıldar, parlar. Rablerine bakacaklardır” buyurulmuştur. Yûnus Sûresi’nin 26. âyet-i celîlesinde -meâlen-: “Allâhü Teâlâ’nın nazarına lâyık ve rızâsına muvâfık güzel ameller yapanlar için güzellik ve bir de ziyâde var…” buyurulmuştur. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buradaki güzelliği cennet, ziyâdeyi de Allâhü Teâlâ’nın cemâline bakmak diye tefsir etmişlerdir. Sahîh-i Müslim’de rivâyet olunan hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Cennetlikler cennete girdiği zaman Allah Tebâreke ve Teâlâ: ‘Size daha ziyâde bir şey vermemi ister misiniz?’ diyecek. Onlar da: ‘Sen bizim yüzlerimizi ağartmadın mı? Bizi cennete koyarak cehennemden kurtarmadın mı? (bize o yeter)’ diyecekler. Bunun üzerine Cenâb-ı Hak aradaki hicâbı kaldıracak, artık onlara Rablerine bakmaktan daha makbul bir şey verilmiş olmayacaktır.” (Sahîh-i Müslim) Sahîh-i Buhârî’de naklolunan iki hadîs-i şerîf de şöyledir: “Cerîr bin Abdullah el-Becelî (radıyallâhü anh) dedi ki: Bir gece Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ile birlikte bulunuyorduk. (Ayın on dördü idi). Kamere (dolunaya) bakıp buyurdu ki: ‘Şu ayı nasıl görmekten hiçbiriniz mahrum olmaksızın (yahut birbirinize gösterebilmek için sıkışıp üstüste yığılmanıza hâcet kalmaksızın hepiniz zahmetsizce) görüyorsanız, Rabbiniz Teâlâ ve Tekaddes Hazretlerini de öylece göreceksiniz.” “Muhakkak Rabbiniz, -cennette- sizden her biriniz ile arada tercüman ve perde olmaksızın konuşacaktır.”

Fotoğraf açıklaması yok.
قَالَ اللهُ تَعَالَى: فَمَنْ كَانَ يَرْجُو لِقَاءَ رَبِّهِ فَلْيَعْمَلْ عَمَلًا صَالِحًا وَلَا يُشْرِكْ بِعِبَادَةِ رَبِّهِ أَحَدًا. (سورة الكهف، 110)
Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu (meâlen): “Her kim Allâh’ın rızasına ermek (cemâliyle müşerref olmak) isterse, sâlih amel işlesin ve Rabbi’ne ibâdetine hiçbir kimseyi ortak edinmesin.” (Kehf Sûresi, âyet 110)