14 Eylül 2019 Cumartesi

İmam-ı Gazali ks.: “Siyasetle din, ikiz kardeş gibidirler. Ne siyasetsiz din olur ne dinsiz siyaset olur.”

Hasan Bozkurt --------- İmam-ı Gazali ks.: “Siyasetle din, ikiz kardeş gibidirler. Ne siyasetsiz din olur ne dinsiz siyaset olur.”.dinde yalan,iftira yasak, haram, günah. siyasettede olmamalı. ancak dürüst siyaset müslümana yakışır..

Her gün taze olarak hazırlanmalıdır.⠀ 1 orta boy kabuklu soğan yıkanır, soğanı eliniz ya da sert bir cisimle biraz ezin. 2 su bardağı su koyulur ve cezvede 5 dakika kaynatılır.⠀ Elde edilen kaynar soğan suyunun ılınması beklenir.⠀ Ilık bir şekilde sabah akşam bir su bardağı bu sudan içilir. bardak içilir.⠀ Böylece 21 gün boyunca soğan suyu kürüne devam edilir.⠀ ⠀ Soğan kürünün faydaları nelerdir? Kadınlarda meydana gelen çikolata kisti (endometriosis) ve miyom oluşumlarına karşı kullanılabilir. Polikistik over sendromu tedavisin destek olarak kullanılabilir. Kadınların yaşadığı adet düzensizliğini gidermek için bir alternatiftir. Menopoz şikayetlerini azaltmak için kullanılabilir. Vajinal akıntılarda kullanılabilir. Hamile kalmak isteyenlere uzmanlar tarafından önerilmektedir. Ciltte çıkan iltihaplı sivilce ve aknelerde kullanılmaktadır. Uzmanlar içeriğindeki sulfosid nedeniyle doğal antibiyotik olarak adlandırırlar. Bağışıklık sistemini güçlendirici etkileri bulunduğu bilinmektedir. Vücutta meydana gelen yağlanmayı azaltacağından, zayıflamaya yardımcı olur. Prostatta oluşan iltihapları azaltıcı etkileri nedeniyle, ağrıların azalmasına yardımcıdır. Çiğ soğan tüketimi, yemek sonrasında kandaki total gliserit oranını düşürmede kullanılabilir.⠀ Kaynak: Prof. Dr. Ahmet&Elmas Maranki (Şifalı Bitkiler kitabı)

MARANKİ SOĞAN KÜRÜ⠀

Depresyon, günümüzün en büyük sorunlarından biridir. Depresyon

Depresyon, günümüzün en büyük sorunlarından biridir. Depresyon hastalarına sarı kantaron ve kimyon kullanmaları tavsiye edilir. * Psikolojisi sürekli bozuk, depresyon şikayeti olan kişilerin, 500 gram suya 5 gram sarı kantaron bitkisini koyup, 10 dakika demledikten sonra, günde 2 bardak tüketmeleri önerilir..⠀
Kaynak: Prof. Dr. Ahmet&Elmas Maranki (Şifalı Bitkiler kitabı)

Dikkat! Göz göre göre kanser oluyoruz! Nasıl mı? "Gerçekleri açıklarsam Türkiye sarsılır" diyen Prof. Erkan Topuz'un verdiği bilgiler tüyler ürpertici! İşte kansere yol açan nedenler... Bulaşık deterjanlarından, halıların temizliğine kadar çok önemli ayrıntılar... "Benim mücadelem bu yaştan sonra halkımızı kanserden korumaktır. Kanser tedavisi sonra geliyor. Bir korunma bin tedaviden evladır. Bunları ilk defa duyuyorsunuz ama gerçek bunlar. Ben bunları kendimi bu işe adadığım için anlatıyorum. Bu anlattıklarımı Türkiye ilk defa duyuyor. Belki dünyada da çok az duyan vardır" diyen Prof. Dr. Erkan Topuz, herkesi şaşırtan açıklamalar yaptı. İŞTE SARISICI AÇIKLAMALAR -Evde, sokakta giydiğimiz ayakkabılarla dolaşılmamalı Eğer evde ayakkabı ile geziyorsak dışarıdan geldiğimiz ayakkabıları çıkartıp başka bir ayakkabı giymeliler. Çünkü dışarıdan giydiğimiz ayakkabı ile eve soktuğumuz pestisitler kanserin en önemli sebeplerinden bir tanesidir. (Pestisit: Tarım ürünleri, kimyasallar, egzozdan çıkan gazlar vs) -En tehlikeli yer: HalıHalı bütün pestisitleri tutar. Bu nedenle alıların temizliğine dikkat ediniz. Kesinlikle deterjanla temizlemeyin. Sirkeli su ile silin. -Deterjan kullanınca muhakkak eldiven giyilmeli Plastik eldiven kullanmayın, içine izci eldiveni giyin. Çünkü deterjanlar alerjiktir ve ufak dozlarda alındığı takdirde kronik olarak kanserojendir. (İzci eldiveni: Pamuk eldiven) -Bulaşık makinasında kullandığınız deterjan da petrol ürünü, yani kanserojen! Ne kadar yıkarsa yıkansın kalıntılar kalabilir. Eğer sağlığınızı düşünüyorsanız çıkardığınız bulaşıkları sirkeli suyla ya da limonlu suyla silin. -Her türlü deterjandan kaçının! Devamlı olarak zeytinyağı ve defne sabununu seçiniz. Ellerinizi, vücudunuzu hakiki zeytinyağ, defne veya fıstık yağından yapılan hakiki sabunlar da seçilebilir. Bunları örnek olarak söylüyorum. Deterjandan kaçıyoruz ve çok aşırı miktarda suyla duruluyoruz. -Beyaz olan her türlü iç çamaşırı, yeni aldığında en az 2 kere kaynatılmalı! Çünkü bunlar beyazlatılmak için kanserojen maddelerle yıkanıyor. -Kanserle mücadele anne karnında başlar Anne adayları aşırı miktarda vitamin almaktan kaçınsınlar. Çünkü bilinçsizce alınınca vitaminin içindeki kobalt, bazı aşırı miktarda minareller... Doktor bir tane yut diyordur ama çocuk gelişsin diye bir kaç tane yutuyorlar. Bu çocukta birikime sebep olabilir ve kansere neden olabilir. -Gökkuşağının 7 rengini, ne buluyorlarsa, günde en azından 3-5 tane yenmeli! Her bir renkte bir şeyler var. -Gebeler, haftada 2 kez kırmızı et yemeli! Özellikle balıkla beslensinler. Sağlıklı bir insanın kansere yakalanmaması için, bebeğin daha anne rahmindeyken vücudunun direncinin artması ve zehirleri alarak bağışıklık sisteminin bozulmaması lazım. -Oda spreyleri doğrudan doğruya petrol menşeli Zehiri soluyorsunuz. Akciğerinize geçiyor ve dolaylı olarak bağışıklık sisteminizi bozuyor. -Sebzeler, mevsiminde dondurulup saklanmalı! Yalnız bir kez çözülünce onu muhakkak pişirin. Mikro dalgada bir kere ısıtın. Ateşte ısıttıklarımızda ise bir kere ısıtınız. Çünkü bir dahaki sefere değeri ölür. DNA'yı bozar. DNA kırılması da kanserojene yol açar. -Radyasyon; kronik olarak kansere en çok yaklaştıran faktörlerden biri! Televizyondan çok uzak duralım. -Çocuklara haftada 2 kez balık çorbası Ama içine zerdeçal koymak suretiyle...Soğan, sarımsak ve o mevsimin sebzesiyle yapmalısız. Çocuk anne karnındayken bu terbiyeyi almaya başlamalı. -Gebeler haftada 1 kilo balık tüketmeli Bu miktarın üzerinde balık tüketilmesine karşıyız. Çünkü en steril balıkta bile az civarda civa vardır. Bu balıklar dip balıkları olmamalı. Somon veya yüzey balığı, Akdeniz, Ege balığı olmalı. Marmara'nın dip balıklarını lütfen tüketmeyiniz. -Kızartma için en uygun yağ; kanola yağı Onun dışında birinci seçeneğimiz zeytinyağdır. Memleketimizin iftihar edebileceği yağdır. Fındıkyağı da tercih edilebilir. -Çocuklar, fast food türü yiyecekleri 15 günde bir yemeli Ama haftada 3 kez yedikleri takdirde beyin tümörlerinde, lenfomalarda ve lösemilerde 3 kat artış gözükecektir. Çocuklarımıza arada bir verebiliriz. Ama dışarıdaki yiyeceklerin nasıl kızartıldığını bilmiyorsunuz. Ona göre hareket edin. -Çocuklar meyve ve yoğurdu bol tüketmeli Ancak yoğurdu prebiyotik ve ev yoğurdu olarak kullanalım. Yoğurdunuzu evde yapın. Peynir ve çökelek fazla miktarda yiyin. Keçi peyniri çok faydalıdır. -Çocukları, üç beyazdan; un, şeker ve tuzdan uzak tutmalı Belki tuzcular üzülecekler ama Konya'ya akan kanalizasyonlar ve kirletici sularla, Türkiye'nin en büyük tuzunu karşılayan Tuz Gölü'müz maalesef torbaların içinde çok iyi steril edilmedikleri takdirde bize kanseri ufak ufak taşıyorlar. Bu nedenle kaya tuzunu tercih edin. Yani turşu kurduğunuz tuzu çekin ve çok az miktarda kullanın. Çünkü tuz da kanserojendir. -Amerika'daki çocukların tombul olmasının sebebi her şeye şeker katmalarıdır Ucuz beslenmedir. -En faydalı gıdalardan birisi ceviz Daha sonra fındık ve bademdir. Ayçiçeği açık alın. İşlemden geçmemiş olacak, kavurup yiyebilirsiniz. Ama fındık, ceviz gibi yiyecekleri kabuklu alın. Çünkü içine böceklenmesin diye ilaç sıkılmaktadır. Sonsuz faydaları olan yiyeceklerdir. Günde bir avuç muhakkak tüketiniz. -Elma mutlaka yenilmeli! -Plastik, bakır, alüminyum kap kullanılmamalı Porselen, cam ve çelik kullanın. Meyveleri de bu tür kaplarda yıkayın. Bunların içine litresine göre 9-10 çorba kaşığı elma sirkesi atın. Aşağı yukarı yarım saat bekletin. Sonra tekrar yıkamayın. Tekrar mikrop alır. -Dikkat; meyvelerin üzerine parlak görünmesi için mum sürülüyor! Bunları hakiki zeytinyağlı sabundan geçirdikten sonra elma sirkeli sudan geçirin. Ya da elma sirkesi ile ovun. Meyveyi kabuğuyla tüketin eğer sterilse. -Lahana, marul gibi yiyeceklerin ilk dört kabuğu çöpe atılmalı İstediğiniz kadar yıkayın bunların üzerindeki pestisitleri temizleyemezsiniz. Çaresi yok. -3 ayda bir su değiştirilmeli Çok muhteşem sularımız var ama ne olursa olsun tabiatı rezil ediyoruz. Satın aldığımız sularda az miktarda da olsa kanserojen dozlar karışabilir. Bunlar kontrollü sular ama 3 ayda bir değiştirmek gerekiyor. -Plastik her yerde zehir. Plastik bardaklar, kaplar, plastik herhangi bir şey... Ben ona girmiyorum bu lafı söylersem yer yerinden oynar. Bu plastikler ev yapımına girdiler. Doğrudan doğruya inşaat malzemesi olarak kullanıyorlar. Çok bilinçli olun, çok iyi markalar kullanın. Bunları söylemem demek Türk ekonomisiyle oynamam demek. Ben insanlara kendimi adadım, onun için kimseden korkmuyorum açık açık söylüyorum. -Meyve suyu, posasıyla tüketilmeli Biz kanserli hastalara suyunu veriyoruz. Meyve suyuna geçmeyen çok madde posada kalıyor. Bu şekilde kolon ve miğde kanserinden korunmuş oluyorsunuz. -Bakır, özellikle beyin tümörlerinde ön plana çıkıyor Çok iyi kalaylı olursa bu etki azalıyor. Ama kulağınıza bakır küpe bile takmayın. -Çocuklar, yeşil plastik sahalarda oynamamalı Plastik çimenler sentetiktir ve kanserojen madde alabilirler. -Havuzlar iyi temizlenmeli Ozonla temizlemek en fazladır. Aşırı klorluysa yine spor yerine kansere hazırlık yapıyorsunuz... -Bütün beyazlatıcılardan kaçınılmalı Çocuklarımızın kullandığı o pırıl pırıl bembeyaz defterler klorla temizleniyorlar. Bunlarla temizlenmemiş defter kullansınlar. Kullandıkları boyalarda da kanserojen etkisi vardır. KANSER DALGA DALGA GELİYOR Prof. Dr. Erkan Topuz'un verdiği şu çarpıcı bilgi, kanserin boyutlarını açıkça ortaya koydu: "Kanser dalga dalga geliyor. 2020 yılında 20 milyon insan kansere yakalanacak. Ama eğer bunları yaparsak belki bunu 15 milyona indirebiliriz. O yüzden gözümüzü açalım. Bu iş çocukluktan başlıyor. Çocuklarımıza bu terbiyeyi vermek zorundayız. Ailedeki çocuk annesini taklit eder. Anne ne yiyorsa çocuk da onu yer." Topuz, yaptığı açıklamalar nedeniyle bir takım sektörleri zor duruma soktuğu eleştirileri için ise, "Benim için insan sağlığı birinci plandadır. Ekonomi ikinci plandadır. Bir insanın kanser olması durumunda devlete ve millete verdiği zarar milyarlarca dolardır. O yüzden dikkatli olduğunuz takdirde ekonomiye de katkınız olur. Aslında ben bunları anlatarak Türkiye'nin ekonomisini de kurtarıyorum farkında değiller" diye konuştu.

DELİCE..
😕😕😕
1951-1952 yıllarında İspanya Hükümeti, Türkiye’den çok yüksek miktarda odun kömürü satın almak istiyor.
O güne kadar İspanya’ya yapılan ihracat kalemleri arasında yer almayan bu talebin bir de özel şartı vardı: 🙄
Kömürler İskenderun’dan Saroz Körfezi’ne kadar Akdeniz ve Ege sahillerinde doğada kendiliğinden yetişen *"delice"* ağacından elde edilmesi isteniyordu. 
İstek dönemin Hükümeti tarafından yüksek getirisinden sevinçle karşılanıyor, ülkemizde bol miktarda bulunan delice kömürü ihraç edilmeye başlanıyordu.
Görgü tanıklarının anlattıklarına göre, limanların üzeri gemi yüklemeleri sebebiyle kara bir bulut ile kaplanıyor göz gözü görmüyordu! 😕
O yıllarda Ankara’da görev yapan ABD Ticaret Ataşesi, dönemin Dışişleri Bakanı’na ihraç edilen kömürün İspanya tarafından nasıl değerlendirildiği ya da nerelerde kullanıldığını araştırıp araştırmadıklarını soruyor. 🤔
Aldığı cevap, getirisinin önemli olduğu, nerede kullanıldığının Türkiye’yi ilgilendirmediği şeklinde oluyor. Bunun üzerine ataşe konuyu kendisi araştırıyor ve otoyollarda dolgu malzemesi olarak kullanıldığı bilgisine ulaşıyor. Bununla yetinmeyip ABD’de tanıdığı mühendislerden bilgi alıyor ve otoyolda kömür dolgunun bir yararı olmadığını öğreniyor. 🤨
Öğrendiklerini Bakan’a iletiyor, Türkiye’nin rahatsız olmadığını, gelirden dolayı memnun olduklarını söylüyor, konu kapanıyor... 😒
*Delice ağacının zeytin aşılamak için en uygun ağaç olduğunu bilenler Türkiye’ye oyun oynamışlardı.* 😧
Sonuç olarak İspanya dünyanın en büyük zeytinyağı ihracatçısıdır *ve ne tesadüf ki aynı yıllarda Türkiye margarinle tanışmıştır...* 🤨
NOT: *Aşılanmamış zeytin ağacına "delice" denir.*
ALINTIDIR...
Marshall yardımlarıyla Ege ve Akdeniz bölgemizdeki milyonlarca zeytin ağacımız kökünden sökülerek gemilerle Avrupa'ya götürüldü.
ABD bize bu ağaçların yerine milyonlarca kavak ve çam(çıra) fidanı verdi.
Kavak ağacı memlekette alerjik hastalıklar başlattı.
Çam ağacı ise bildiğimiz yağlı çıra idi.Dağlarımıza ovalarımıza her yere diktik.
Hiçbir işe yaramayan bu ağaç,ülkemizin dağına bayırına dikilen saatli bomba oldular.
Bu ağaçlar yandığı zaman kozalakları patlayarak yanar halde 200 metre uzağa fırlamakta oradaki çam ağaçlarını da tutuşturmaktadır.
Bugüne kadar kimi gördüysem yetkili yetkisiz,beyinli beyinsiz herkese anlattım
"ABD leri bizim gibi haini bol ülkelerin coğrafyasını çam (ÇIRA) ormanlarıyla dolduruyor,içimizdeki hainlerin sayesinde bir kibrit çakmasıyla 100 savaş uçağının verdiği zararı veriyorlar.
Şimdi soruyorum size devletimiz bu çam ağaçlarının yerine zeytin,ceviz,badem,incir,sakız ağacı dikse hem bu ağaçlar kolay kolay yanmaz hemde köylümüze bir gelir olur.
Hala çam dikiyoruz bıkıp usanmadan.
Bir tana akıllı yönetici bir tane milli yönetici gelmeyecek mi bu memlekete...


Dikkat! Göz göre gör

kan düşüklüğü

Görüntünün olası içeriği: yazı

12Eylül’

Asuman Fatma Yılmaz - Kıyametin ayak sesleri fenomen ve deşifreler
#12Eylül’ün tanığı ve mağduru 32 kadının anlatımlarında yer alan bazı ifadeler şöyle:
- “Elektrik dâhil bütün işkence yöntemlerini yaşadık ama en ağırı cinsel işkenceydi.”
- “Tecavüz ettikleri kadınları kanlı etekleriyle koğuş koğuş dolaştırdılar.”
- “Kocasının yanına getirdiler kadını, sordular ‘Kim bunun kocası’ ardından da ‘Şimdi tecavüz etmeye götürüyoruz’ dediler.”
- “Etekleri başlarımıza geçiriyor, altımızın çıplak olmasını sağlıyor, ‘gez’ diyorlardı.”
- “Sütyenlerimize elektrik veriyorlardı.”
- “Banyodan çıkıp bornozla karşımıza gelirler ve bize baka baka mastürbasyon yaparlardı.”
- “En büyük işkence başka kadınların çığlıklarını dinlemekti”
- “11 yaşında ikiz oğulları olan arkadaşımızın, oğullarına işkence yapıp sesini ona dinletmişlerdi.”
- “Lağım sularının içine zorla kadınları soktular.”
- “Serbest bırakıldım ve eve gittim. Beni yıllarca görmeyen annemin bana ilk dediği şey, ‘Bunca yıl ,neredeydin?’ olup, kızlık muayenesine götürdü.”
alıntıdır 

doğru tespit

Görüntünün olası içeriği: yazı
· 24 Temmuz