18 Eylül 2019 Çarşamba

EKMEK HAKKINDA BİLİNMEYENLER!!!!!!!!

Hasanali Kaptan
EKMEK HAKKINDA BİLİNMEYENLER!!!!!!!!
Siz hiç bir çuval beyaz un gördünüz mü? Gördüyseniz, üzerindeki yazıları okudunuz mu? Eğer okumuş olsaydınız şöyle bir ifade ile karşılaşacaktınız: Miksedilmiş un…
Kül: % bilmem şu kadar. Protein: % bilmem bu kadar. Un: % bilmem ne kadar…
Un'a kül niye katılır, protein niye katılır bunu -muhtemelen- fırıncılardan başkası bilmez! Peki, o protein adı altında hepimize insan saçı, domuz kılı yedirildiğini söylersem ne dersiniz?
Mideniz bulandı değil mi?
Belki de "Yok canım bu kadar da olmaz artık! Bu bir şehir efsanesi…" deyip geçeceksiniz. Ben de öyle demeyi arzu ederdim. Soframdaki baş nimet bildiğim ekmeğime böyle bir şeyin reva görülmemesini dilerdim.
Evet, unun içinde, kıvam almasını, çabuk yoğurulmasını ve ekmek pişerken içinin de rahat pişmesini sağlamak için mutlaka bir miktar L-cystein katmaları gerekiyormuş. Öyle diyorlar. O yüzden de fabrikalar unu miks ederken bu aminoasidi de katıyorlarmış… Tabii ki size L-cystein demiyorlar. Ne diyorlar? E 920, E 921, E 910! Bunların ne olduğunu söylemiyorlar. Bunlar işte size sözünü ettiğim o aminoasit. Siyah saçlı insanların baş kılı, domuz kılı ve kaz-ördek tüyünden yapılan bir katkı maddesi.
Bugün bu maddenin en büyük üreticisi Çin (% 90)! Çin'de siyah saçlı erkek çok… L-cystein de en çok siyah saçlı insanın kılında bulunduğu için berber atıkları bu iş için kullanılıyor. Daha kolay elde edildiği ve ucuz olduğu için…
Ben fırıncılarla da konuştum. Onlar bunun mahiyetini bilmiyorlar ama o olmadan hamura şekil veremediklerini biliyorlar…

Tarhana Osman ismini hiç duydunuz mu? Adı gibi hikayesi de çok dikkat çekici. Amerikan süt tozunun kanserojen olduğunu ispat etti ve yasaklanmasını sağladı. 1950'li yıllarda Amerikan margarini ve buğdayına da savaş açtı... 1950'li yıllarda Türkiye'ye Marshall yardımı çerçevesinde ABD'den büyük miktarda süt tozu yardımı yapıldı. Suya karıştırılan bu süt tozları tüm okullarda öğrencilere içirildi. Öyle ki kendi sütünü üreten köylerde bile çocuklara zorla bu sulandırılmış süt tozları verildi. Asıl adı Osman Nuri Koçtürk olan Tarhana Osman ise hem Türkiye'de hem de Amerika'da biyokimya eğitimi almış ve bu konularda çeşitli araştırmalar yapmıştı. Tarhana Osman, o dönemde Amerikan süt tozuna karşı büyük bir hareket başlattı. ABD’nin kendi ülkesindeki üretim artıklarını, tüketilemeyecek kadar kötü olan gıdaları Türkiye'ye sattığını belirten Koçtürk, süt tozunda kansere yol açan 'aflatoksin' mantarını bulunduğunu ispat etti ve yıllar sonra yasaklanmasını sağladı. Tarhana Osman ikinci isyan bayrağını ise Amerikan margarinine karşı açtı. O dönem ABD, Türkiye'ye çok ucuza soya yağı satmaya başlamıştı. Piyasayı istila eden ABD soyası ve margarini, yerli tereyağı ve zeytinyağının yerini almaya başladı. Hidrojene margarin tüketimiyle birlikte Türkiye'de kalp-damar hastalıkları ve kolesterol sorunları adeta patlama yaptı. Türkiye'de bunlar olurken ABD'de ise hidrojene yağ tüketimi sağlık sebepleriyle azalıyordu. Süt tozu ve margarinin ardından ABD, Türkiye'ye cüce buğday adını verdiği genetiğiyle oynanmış (GDO'lu) buğdayı da satmaya başladı. Tarhana Osman, Amerikan buğdayının hem topraklarımızı hem de insanlarımızı zehirleyeceğini söyleyerek büyük bir mücadele başlattı. Osman Nuri Koçtürk, gittiği her yerde Amerikan gıda ürünlerinin yerine halka tarhana yapmayı ve tüketmeyi öneriyordu. Tarhana Osman lakabı ise buradan kaldı. Koçtürk'un çabaları, ithalat lobisini çok kızdırıyordu. Hatta bir kaç kez saldırıya uğradı. Peki Tarhana Osman kimdir? 1943 yılında Ankara Üniversitesi Veteriner Hekimliği Fakültesi'nden mezun oldu. Ardından TSK'ya girdi. Daha sonra eğitimine devam etmek için ABD'ye gitti ve Missouri Üniversitesi Beslenme Kürsüsü’nde çalışmalarda bulundu. 1953’te yurda dönerek Askeri Biyoloji Enstitüsü kimyagerliğine atandı. Ankara Tıp Fakültesi Biyokimya Kürsüsü’nde önce uzman sonra gıda kontrolü ve hijyen doçenti oldu. 1956’da Et ve Balık Kurumunda Mer­kez Laboratuvarları Müdürü ve Teknoloji Müdürü olarak görev yaptı. 1994 yılında vefat etti. Ruhu şâd olsun..

Fotoğraf açıklaması yok.
Görüntünün olası içeriği: yazı
Bir insan iki lafından birinde kendi alın teriyle kazanmadığı şerefle
(Dünyalıkla) övünüyorsa…?
O kişiden uzak durun…
Hz. Ali

su içmekle ilgili 7 sünnet vardır

Sürekli grip olan ,balgamdan bir türlü kurtulamayan,bağışıklığı zayıf olanlar limon kabuğu ve suyu karışımını mutlaka denemeliler.Hasta olduğunuzda antibiyotik yerine bunu için, iki günde toparlanıyorsunuz biiznillah.Hele çocuğu olanlar mutlaka içirmeli.! Kansere karşı da koruyucu olan, yaz kış tüketebileceğimiz mis gibi bir içecek gerçekten .Biz ailecek sürekli tüketiyor ve hiç hasta olmuyoruz Allah’ın izniyle.İşlem çok basit ama önce limonlarımızı karbonatlı suda yarım saat bekletip iyice ovarak durulamalıyız (dezenfekte için).Sonrasında,yarım limonu bir litre suyun içine sıkıyor ve kabuklarını da bıçakla parçalara ayırarak suyun içine atıyoruz..Ve gün içinde ailecek tüketiyoruz.Limonun kabuğunda suyundan 10 kat fazla vitamin var. Detoks etkisi vardır ,vücudu toksinlerden arındırır,karaciğeri temizler,alkali kanı artırır,bağışıklık sistemini güçlendirir,kötü huylu tümörleri kırmaya yarayan güçlü anti-kanserojen etkisi ve antiseptik özelliği vardır...Kanserle savaşma konusunda kemoterapiden 10 kat daha güçlü olduğu söyleniyor.Kemoterapide hasta olmayan hücrelerde ölürken limon ve kabuğundaki vitaminler faydalı hücrelere zarar vermiyor.Hayatımdaki faydalarına binaen paylaşmak istedim.Yediğimiz kimyasalları ,kullandığımız deterjanları ve radyasyonu düşünürsek kendimizi ve ailemizi korumak için süper ve çok ta tatlı bir yöntem derim ben.HEP SAĞLIKLI, MUTLU VE SELAMETLE KALIN....💝 Pınar Dede Çağlı

Görüntünün olası içeriği: yazı

KEBABİYE FAYDALARI İştah açıcı özelliği vardır. Mikrop öldürücü ekisi vardır. Mide ve idrar yolu hastalıklarında kullanılır. Belsoğukluğunu giderir. Prostat büyümesine ve iltihabına karşı faydalıdır. Karaciğere iyi gelir. Kumları eritici etkisi vardır. Ağız kokusunu ve ses kısıklığını giderir. Tifüs ve solunum yolu hastalıkarında kullanılır. Genital bölge iltihaplarında kullanılır. KULLANIM ŞEKLİ Meyveleri kurutulup toz haline getirildikten sonra baharat ve ilaç niyetine kullanılır. Tohumları ağızda çiğnenerek kullanılabilir. Ayrıca 1 litre su içerisine bir tatlı kaşığı kebebiye tohumu konularak kaynatılır. Bu karışımdan günde 2-3 bardak içilir.

Görüntünün olası içeriği: yiyecek

BÖCEKLERİN BİLE YEMEDİĞİNİ,İNSAN ÜZERİNE PARA VEREREK NASIL YER?

Mustafa Ulaş
BÖCEKLERİN BİLE YEMEDİĞİNİ,İNSAN ÜZERİNE PARA VEREREK NASIL YER?
Hiç kendi kendinize dediniz mi;
-Pastaneden aldığım poğaça,böreği çok severim ama ne zaman yesem bir kaç saat sonra midem yanmaya başlar..
Pastane böreği yedikten sonra midesi yanmayan var mı?
Vakti zamanında rahmetli hocamız Aidin Salih'e bir genç getirmişler, ağır gut hastası olup ayağının biri normalin iki katı büyüklüğündeymiş.
Hikayesine gelince; bu genç çalışmak için Ağrı'dan İstanbul'a gelmiş ve bir poğaça imalathanesinde iş bulmuş.
Çocuğa;
-İşte sana yatacak yer, al sana şu kadar ücret, yemek mi? Aha sana poğaça, ye yiyebildiğin kadar.. demişler.
O da yemeğe para vermemek için sabah akşam sadece poğaça yemiş..
Sadece 6 ay sonra ayağı o hale gelmiş, doktorlar yapabilecekleri birşey olmadığını ve "memleketine gitmesini" söylemişler.
İyi ama neden?
Cevap;
-PASTACI YAĞI!
Yani daha basit söylemle margarinin daha da kimyasallaştırılmış hali!
Size burda marganinin ne olduğunu anlatmayacağım zira bu yağın plastikten bir molekul farkı olduğunu hepiniz biliyorsunuz..
Ve bu yüzden yapılan deneylerde hiçbir karınca asla margarine yaklaşmamıştır çünkü besin maddesi olarak görmemiştir.Ancak aynı deneydeki tereyağını ise tüketmişlerdir.
Tereyağı masraflı gelince ve üreticiler bizim tüketim çılgınlığımıza yetişemeyince kendi işlerine geldiği gibi plastik molekullerine hidrojen ile katkı maddeleri enjekte ederek margarini buldular..
Tabi bunu tutturmak içinde;
-Efendim tereyağı kalp tıkanıklığı,kolesterol vs yapar diye bizim doğal yağlarımızı kötülediler.
Bakıyosun 80-90 yaşında köyde tereyağından başka birşey yememiş yaşlılarımız bizden iyiyken,bugün hastanelerde çocuklara radyasyonsuz anjiyo yapılır afişleri asılıyor..
Aman ne buyuk teknoloji!
Adama derler ki;
- 8-9 yaşında çocuğun ne işi var anjiyo ile,diyabet ile,kalp tıkanıklığı ile!
Ben hemen söyleyim;
-ANNE ÜŞENGEÇLİĞİ!
Bana hakkınızı helal edin,kusurumada bakmayın ama toplumu düzeltmek istiyorsak önce kendimize özeleştiri yapabilmeliyiz.
Evde doğal gıdalar hazırlamak varken siz bu cocukların her sabah beslenmesine pastaneden poğaça,simit,börek koyarsanız çocuğunuzun ileride çok sağlıklı olacağını mı sanıyorsunuz hanım kardeşim?
Gidin birgün pastanelere o çok sevdiğiniz Küt böreğinin yapımına bir bakın!
Ben anlatayım;
-Bir kat yufkayı serip yan tarafında bulunan kovaya elini daldırarak bir avuç yoğurttan farkı olmayan o iğrenç pastacı yağını alıp yufkanın üzerine yaydıktan sonra üzerine ikinci kat yufkayı sererek yine bir avuç yağ ile işlemi tekrarlayacak..
Sonra sizin saatlerce mideniz yanacak, hemen reflü ilaçları kullanacaksınız.Evladınız da bu kimyasalları bedenine depolayacak.. Sonra "ne oldu benim yavruma diye doktor doktor gezeceksiniz!"
Sabahları poğaça, börek vs. yemeden önce vücudunuza neyi soktuğunuzu ve iç organlarınızı nelerle muhatap ettiğinizi bir düşünün!
Tabi bu durumun benzeri pilav için de geçerlidir. Özellikle sokakta satılan pilavların nasıl o kadar lezzetli olduğunu ve evde yapılan pilavların neden o kadar güzel olamadığını düşünün.
Cevap;
-ÇİN TUZU!
Yani,MSG (Mono Sodyum Glutamat)
Bu kimyasal beyni öyle bir etkiliyor ki saman dahi yeseniz onu lezzetli olarak algılamanızı sağlayor. Ama bu Rabbimizin tertemiz yarattığı vücudumuz için zehir hükmündedir.
Bu maddenin en yoğun olarak bulunduğu yiyecekler de o özel okullarda okutup, en iyi elbiseleri giydirip en son model telefonlar aldığınız çocuklarınızın bilgisayarda oyun oynarken paket paket yedikleri o cipsler, pringlesler,açmalar poğaçalar içinde bulunuyor.
Ey anneler ve babalar!
Evinizin parkesi,mobilyaları aman çizilmesin diye pür dikkat ederken,arabanızın motoru bozulmasın diye en iyi ve kaliteli yağı seçerken,sizin en kıymetli sermayeniz olan vücudunuza ve evlatlarınıza ithal ettiğiniz "öldürücü değil süründürücü" olan yavaş etkili zehirlerin uzun vadedeki sonuçlarını görmek için arada bir hastane koridorlarında dolaşın..
Paylaşalım herkes okusun!

Teşekkürler

Mustafa Ulaş
Teşekkürler sevcan hanımın karaciğer tedavisi ile iyileşmesi şifa Allah tan Sağlığımızın müthiş şifreleri