3 Ekim 2019 Perşembe

Şeker hastalığı tedavisi bulundu vanlı otlu peynirinden kulunılıyor adı suh bıtkısı... Kan şekeri dengeler değerli arkadaşlarim

ÇİN TIBBINA GÖRE İÇ ORGANLARIN TEMİZLİĞİ.İç organlardaki zehirli maddeler nasıl atılır? Çin tıbbına göre, insan vücudundaki beş iç organda zehirli maddeler birikir, bu zehirli maddelerin birikmesi, vücutta belirtiler bırakır. Şimdi zehirli maddelerin saklandığı yerleri bulalım ve bu zehirli maddeleri yok etme yöntemleri öğrenelim. Eğer dalakta zehirli maddeler birikirse, yüzde benekler görülür. Yüzünde benekler olan bir kadının sindirim sistemi nisbeten zayıflar; beyazımtırak akıntısı fazla olur; yağ birikir. Çin tıbbına göre, dalaktaki sindirim iyi olmadığı takdirde, zehirli maddeler zamanında dışarı boşaltılmaz. Bu nedenle kilo vermek isteyen bir kişi, öncelikle dalağının ve midesinin işlevini normalleştirmeli; dalağında zehirli maddeler bulunan kişide ağız kokusu olur, ağız ülseri görülür. Şimdi dalaktaki zehirli maddeleri boşaltma yöntemlerine geçelim. Dalaktaki zehirli maddelerin boşaltılmasına ekşi yemekler iyi gelir. Ekşi yemekler, bağırsak ve midenin sindirim işlevini pekiştirir, yemeklerdeki zehirli maddelerin en kısa sürede boşaltılmasını sağlar; ayrıca ekşi yemekler dalağı güçlendirir. Dalaktaki zehirli maddelerin boşaltılması için Shangqiu adlı akpunktur noktasına basılabilir. Bu akpuntur noktası, iç topuk kemiğinin altındaki çukurun ortasında bulunur. Bir parmakla bu noktaya, azcık acı hissetecek şekilde basabilirsiniz. Bu basma bir defasında üç dakika sürerse, yeterli olur. Yemekten sonra yürüyüş yapmak. Spor, dalağa ve mideye yardımcı olur. Bu yöntem azimle uygulanmalı. Yemek sonrası, zehirli maddelerin en kolay oluştuğu zaman dilimidir. Yemeklerin zamanında sindirilmemesi veya emilmemesi halinde zehirli maddeler birikir. Bu nedenle yemekten sonra yürüyüş tavsiye edilir. Ayrıca yemekten bir saat sonra bir meyve yenebilir. Aftimuni dalağın en iyi ilacıdır, kaynatılarak içilir. Karabaş otu, kekik, sinameki, anason, kimyon, kuru incir dalağın en güzel ilaçlarındandır. Mercimek, patlıcan, sığır eti, kuyruk ve lahana yenmemelidir. ****** Karaciğer, insanın diğer önemli iç organlarından biridir. Karaciğerde zehirli maddeler birikirse, tırnak üzerine çıkıntılı çizgi veya tırnak çökmesi görülür. Çin tıbbına göre, kirişler karaciğere bağlıdır, tırnak ise kirişlerden bir bölümüdür. Bu nedenle karaciğerde zehirli maddeler biriktiği takdirde, tırnak üzerinde belirgin işaret olur. Karaciğerde zehirli maddeler bulunursa, kadında mastit görülür; deprasyon başgösterir. Çünkü karaciğer insan vücudunda duyguları ayarlayan iç organdır. Eğer içindeki zehirli maddeler zamanında boşaltılmazsa, Qi dolaşımı engellenir, bu da depresyon duygusuna neden olur. Ayrıca yarım baş ağrısı ve aybaşı ağrıları gibi belirtiler görülür. Yüzün iki yanağı ve göbek, karaciğer ve safra kesesinin “etki alanı”dır. Eğer karaciğerde zehirli maddeler varsa, yüzde ve göbekte mutlaka belirti gözükür. Karaciğerdeki zehirli maddelerin boşatılması için, yeşile çalan mavi renkli yemekler tüketilmeli. Örneğin portakal veya limon suyu, karaciğere iyi gelir; karaciğerle bağlantılı akpunktur noktasına basmak iyi gelir. Basılacak nokta, birinci ve ikinci ayak parmaklarının buluştuğu noktanın önündeki çukurun ortasında yer alır. Ağlama, zehirli maddelerin boşaltılmasına yardımcı olur. Kadınların erkeklerden daha uzun yaşamasının gözyaşlarına bağlı olduğu, hem Batı tıbbınca, hem de Çin tıbınca doğrulandı. Gözyaşları gerçekten insan vücuduna zararlı maddeler içerir. Bu nedenle istediğiniz zaman ağlayabilirsiniz. Sülfür içeren besinler karaciğeri temizler, soğan, sarımsak, lahana, brokoli, brüksel lahanası sülfür içeren gıdalardır. Ayrıca enginar karaciğer dostu bir sebzedir. Alkol, kimyasal ilaçlar, işlenmiş gıdalar, inek eti, aşırı proteinle beslenme karaciğeri yıpratan gıdalardır. ****** İnsan kalbinde zehirli maddeler birikirse, dil ülseri olur, alnında kabarcıklar oluşur, uykusuzluk ve kalp rahatsızlığı meydana gelir. Çin tıbbına göre, kalple en yakın ilişkili organ dildir. Bu nedenle ülser dilde görülür. Alın, kalbin “nüfuz alanı”dır. Eğer kalpte “ateş” varsa, alın “yanar”, kabarcıklar ortaya çıkar. Kalpteki zehirli maddelerin boşaltılması için, nilüfer tohumları gibi, acı yemekler tavsiye edilir; kalbi simgeleyen Shaofu adlı akpunktur noktasına basılır. Shaofu, insanın yumruğunu sıktığı zaman, avuçta yüzük parmağı ve küçük parmağının tırnaklarının değdiği yerdir. Bu noktaya güçlü bir şekilde basılır. Yeşil fasülye, zehirli maddelerin idrar yoluyla boşaltılmasına yardımcı olur. Çin’de yaz mevsiminde hemen hemen her ailede yeşil fasülye suyu içilir. Siz de deneyebilirsiniz. Kalp için omega 3 yağ asidi içeren somon, ton balığı, ceviz, keten tohumu gibi gıdalar faydalı olacaktır. ****** Akciğerde zehirli maddeler birikirse, insanın cildi pas renginde olur, kabızlık çekilir, duygusal durumunda hassasiyet meydana gelir. Çin tıbbına göre, akciğer, tüm cildi yönetir. Cildin iyi olup olmaması, akciğerin sağlıklı olup olmamasına bağlıdır. Akciğerdeki zehirli maddelerin miktarı fazla olursa, bu zehirli maddeler akciğerin çalışmasıyla cilde yansır; ayrıca akciğer ve kalın bağırsak tek bir sistemdir. Yukarıda akciğerde zehirli maddeler varsa, aşağıdaki bağırsak içinde de anormal birikim olur, kabızlık çekilir; akciğerdeki zehirli maddeler de Qi ve kan dolaşımını engeller. Turp, akciğere en iyi gelen yiyecektir. Çin tıbbına göre, kalın bağırsak ile akciğer arasında yakın ilişki vardır. Akciğerdeki zehirli maddelerin ne kadar boşaltılacağı, kalın bağırsağın iyi çalışıp çalışmamasına bağlıdır. Turp kalın bağırsağın dışkıyı boşaltmasına yardım eder. Turp çiğ de yenir. Ayrıca akciğeri temsil eden akpunktur noktasına basmak da yararlıdır. Hegu adlı nokta, el sırtında, parmakların arasında bulunur. Terlemek, akciğere iyi gelir; çünkü terle vücuttaki zehirli maddeler atılır; sıcak duş ve derin nefes da benzer sonuç verir. Akdiğerdeki zehirli maddelerin boşatılması için en uygun zaman dilimi sabah 7:00 ile 9:00 arasıdır. Bu zaman içinde bol oksijen almayı sağlayan spor yapılırsa, çok iyi olur. Meyan kökü, zencefil, okaliptus, brokoli, turp akciğerler için şifalı bitkiler olup sigara akciğer için en büyük zarardır. ****** Böbrek içinde zehirli maddelerin biriktiği zaman, aybaşı miktarı az, süresi kısa ve rengi koyu olur. Aybaşının oluşması ve kaybolması, böbrek işlevinin güçlü olup olmamasına bağlıdır; böbrekteki zehirli maddeler, hidronkusa neden olur, altçenede kabarcıklar oluşur, yorgunluk çekilir. Böbreği simgeleyen akpunktur noktası Yongquan’dır. Bu nokta, insan vücudundaki en alçak akpunktur noktasıdır. Yongquan, ayak tabanının üçte birinin ilerisinde bulunur. Bu nokta hassas olduğu için fazla güçlü basılmamalıdır. Beş dakika yeterlidir. Böbrekteki zehirli maddelerin boşaltılması için en iyi zaman dilimi sabah 5:00 ile 7:00 arasıdır. Bu nedenle sabah kalkınca bir bardak su içilmesi çok iyi olur. Gün boyu yeterli su içilmesi, bedenin susuz bırakılmaması, aşırı tuz alınmaması, likopence zengin gıdalar domates, karpuz, böbrekleri temizleyip koruyacaktır. kaynak:purneva

CEVİZ ZAMANI:
incirler bitmeye başlarken,cevizler kurutuluyor artık.
pazarlarda hep görmüşüzdür,satan kişi hızlıca 3-5 tanesini kırar,güzeldir beğenilir ama eve gelince ,kandırıldığınızı görürsünüz.O yüzden hiç pazardan almam, çevremdekilerden özellikle de dağ köylerinin cevizlerinden alırım.
Dün köy gezisindeyken, varsa gönderin demiştim;sabah getirdiler.
Çocukların beslenme çantalarında yer etmeli, kahvaltılarda peynirle tüketilmesinde fayda var.
İçindeki zar kabukları biriktirip;enfeksiyonlarda ballı limon içerisine ,kaynatıp suyunu ekliyorum.çocuklarda özellikle öksürüğün sebebini ortadan kaldırır.
Sindiriminizi düzenler doğal olarak da bağışıklığınıza faydalıdır,,içerdiği omega 3 ler kalp damar hastalığına karşı önerilmektedir. yüksek yağ seviyelerini düşürür.

Safer ayı uğursuzluk ayı mıdır?

Vehbi Düvel
Safer ayı uğursuzluk ayı mıdır?
Selamün aleyküm hocam.. Safer ayının bela ve musibet ayı olduğu yönünde halk arasında söylentiler var.. Bu söylentilerin aslı var mıdır, bu ayda hastalıklar yağmur gibi yağar mı, bela ve musibetler fırtına gibi savrulur mu? Bir de safer ayına mahsus dua ve ibadet var mıdır, varsa nedir? Cevabınız için şimdiden tşkler.. F.B.Y. - Kanada
*******
Safer ayı, Hicrî-Kamerî takvimimizde senemizin ikinci ayıdır. Akîdesi (inancı) bozuk bazı gâfil insanlar, bu mübârek ayı uğursuz telakkî ederler.
İslâm inancında aylar ve günlerin bazılarına uğursuzluk isnadı, kat’iyyen caiz değildir. Ehl-i Sünnet ve’l-Cemâat akîdesinde böyle şeyler yoktur. Sadece bazı aylar, günler ve geceler eşref (daha şerefli, daha aziz, daha muhterem)dir. Bu itibarla Safer ayına da “Saferu’l-hayr” ismi verilmiştir.
Bu ayın son Çarşamba gecesi veya gündüzü, âfât-ı semâviye ve araziyeden mahfuz kalmak (korunmuş olmak) için, iki rek’at namaz kılınır. Her rek’atte 1 Fatiha, 11 İhlâs-ı şerif okunur. Namazdan sonra; 11 istiğfar ile 11 Salât-ı Münciye (Salâten Tüncînâ) okunur ve dua edilir. [Dikkat: Evinizde-büronuzda Fazilet takvimi bulundurursanız, bu bilgilere zamanında ulaşırsınız. Umumiyetle bir gün öncesinde uyarı ve bilgilendirme yazısı vardır.]
Evliyanın büyüklerinden Ferîdüddîn Şekergenç (k.s.) hazretleri Hâce Muînüddîn'den (k.s.) naklediyor, diyor ki:
"Her sene gökten yere 320 bin belâ iner (kazâ-kader anlamında). Bunların hepsi de Safer ayının Son Çarşamba'sında vâki olur".
O bakımdan senenin en zor geçen günü o gün olur. İşte yukarıda tarif olunan Son Çarşamba Günü Namazını kılanlar, bu belâlardan mahfuz olurlar.
***
Safer kelimesi ve ayı üzerine ilave bazı bilgiler
Kamus tercemesinde “safer”in “hulûv (boşluk)” manasına geldiği ve safer’in hulûliyle (girişiyle) Mekke halkının zahîre toplamak için etrafa dağılarak Mekke hâlî kaldığı cihetle (boş kalması dolayısiyle) bu aya Safer denildiği bildiriliyor.
Bülûğu’l-Arab’da da, Arab’ın Safer girer girmez gazveye çıkmalarıyla yurtlarının hâlî (boş) kalması tesmiyesi sebebidir deniliyor. (Yani bu ayda Mekke’nin boşalması dolayısiyle, bu aya, boşluk manasına gelen Safer ismi verilmiştir.)
“Saferin çıktığını müjdeleyeni Cennet’le tebşir edeceğim” mealinde yayılan ve hadis olduğu söylenen söz de, Safer’in şeâmeti/güya uğursuzluğu hakkındaki vehmin (asılsız düşüncenin) kuvvetlenmesine yardım etmiştir. Aliyyü’l-Karî’nin (rh.) mevzu olduğuna kail olduğu bu hadisi Hz. Mevlana Celâleddin-i Rumî Mesnevî-i Şerifinin 4’üncü cildinde naklederek, avamın/halkın bu meseledeki zayıf ve bozuk itikadını tashih eylemiş (düzeltmiş)tir. Bunu burada uzun uzadıya iktibas edecek değiliz. Merak edenler, bu ve daha başka kaynaklara bakabilirler. Mesela Buhari şârihi Aynî merhumun söz konusu hadis hakkındaki açıklamalarına da müracaat edebilirler.
Bütün bu açıklamalardan anlaşılan odur ki;
Safer ayı hakkındaki uğursuzluk inancı, vehimden yani yanlış ve esassız düşünceden başka bir şey değildir. [Bkz. Mehmet Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, Safer md.]

ZAMANSIZ ÖLÜMDEN DEĞİL, NAMAZSIZ ÖLÜMDEN KORKMALIYIZ. DOSDOĞRU NAMAZ KILAN; ZATEN ÖLÜME HAZIRDIR.


Hasan Bozkurt ------Allah İsra suresi 71. ayette, “O gün (mahşer günü) bütün insanları imamları (önderleri) ile çağıracağız” buyruluyor. Öyle ise herkes önderini-liderini, rehberini-kılavuzunu, arkadaşını çok iyi seçmelidir. Şu halde bugün bizler, kimlerle oluyoruz, kimlerle ölüyoruz! Buna çok dikkat etmeliyiz! Eğer bugün zâlimlere karşı tavrımızı koymaz ve haktan yana olmazsak, bir gün gelir Allah o zâlimleri getirir, bizim de başımıza musallat eder. Nitekim Peygamberimiz bu gerçeğe işaret ederek, buyurdu ki: “Kim bir zâlime yardım eder, destek olursa, Allah o zâlimi er-geç onun da başına musallat eder." (Gazali, Dalâletten Hidayete, Tercüme: A. Subhi Furat, Şamil Yayınları, s. 80, İstanbul, 1978.)

AZILI KAFİR ÜBEY BİN HALEF.......Übey ibni Halef Bedir Savaşı’nda esir düşen oğlu Abdullah’ın fidyesini verip kurtarmak için Medine’ye geldiğinde Peygamber Efendimize: “Bir atım var, onu hergün on altı ölçek darıyla besliyorum. Birgün üstüne binip seni öldüreceğim” demişti. Peygamber aleyhisselâm da ona bir kere daha hak ettiği cevabı vererek: “İnşallah ben seni öldüreceğim” buyurmuştu. Aradan bir yıl ge

ya gelmişti. O gün Übey ibni Halef Resûlullah Efendimiz’i gördü, ama görmezden geldi ve “Muhammed nerede? Eğer bugün o sağ kalırsa ben kalmayayım” diye efelendi. Daha sonra atını Allah’ın Elçisi’ne doğru sürdü. Bazı Müslümanlar onun yolunu kestiler. Fakat Peygamber Efendimiz onlara: “Yolunu kesmeyin” diye işaret buyurduktan sonra, ashâb-ı kirâmdan Hâris ibni Sımme’nin mızrağını aldı, o azgın adamın karşısına geçti ve mızrağı fırlatmadan önce elinde sallamaya başladı. Bu manzarayı gören kâfirler, olayı anlatan sahâbînin diliyle söyleyecek olursak, boynuna konan sivrisinekleri kovmak için silkinen devenin sırtından sineklerin kaçıştığı gibi Übey’in yanından kaçtılar. Sonra Allah’ın Sevgili Elçisi, bu zırhlar içindeki adamın boynunu nişan alarak mızrağı fırlattı. Übey, aldığı darbenin tesiriyle atından yere düştü ve birkaç defa yuvarlandı. Dayanılmaz acılar içinde kıvranarak Mekkelilerin yanına döndü ve: “Muhammed beni öldürdü” dedi. Onlar “Yok canım, bir şeyin yok” deyince de şunları söyledi: “Benim yaşadığım acılar diğer insanların başına gelseydi hepsi ölürdü. Hani o bana ‘Seni öldüreceğim’ dememiş miydi? Vallahi üstüme tükürseydi, tükrüğüyle beni öldürürdü!” Kureyşliler Mekke’ye dönerken, Mekke’ye altı mil uzaklıktaki Şerif mevkiinde dünya Übey’in habis vücudundan kurtuldu (İbn Sa’d, et-Tabakât, II, 46).

Hafız-üd din bin Es-seyyid şöyle dedi: “Rivayet edildi ki, Rasülüllah Aleyhisselâm’ın ebeveyni olan Abdullah bin Abdülmuttalib ve Amine binti Vehb müslüman idiler. Allâh’ü Teâlâ onları diriltti ve Rasülüllah’a iman ettiler.”.. İmam-ı Kurtubi ve İmam-ı süyuti hazretlerinin bildirdiği (Amcam Ebu Talib, diriltildi ve iman etti) mealindeki hadis-i şerif. Ebu Talib’in diriltilerek iman ettiğini bildiren hadis-i şerif Kurtubi’den naklen İbni Hacer-i Mekki hazretlerinin Nimet-ül-kübra kitabında da yazılıdır. (Sayfa 10) Orijinali aşağıda. Ebu Talibin diriltilerek iman ettiği Şifa-i şerif şerhinde de vardır. İmam-ı Süyuti hazretleri, Ebu Talib’in imanlı olduğunu ispat eden kıymetli bir kitap yazarak, 12 hadis âliminden de delil getirmiştir. (Mirat-i Mekke s.1096)

Görüntünün olası içeriği: yazı

KENEVİRİN SAĞLIĞIMIZA MÜTHİŞ FAYDALARI Sağlığımızın müthiş şifreleri m.ulaş - Protein bakımından oldukça zengindir. İnsan vücudunun işleyişi için oldukça önemli olan aminoasitleri içerir. Günde 3 yemek kaşığı kenevir tohumu tüketmek, bir kişinin günlük protein ihtiyacının üçte birini karşılar. Özellikle vegan ve vejetaryen beslenenler için ideal bir besindir. - GLA (gama linolenik asit) adı verilen bir yağ asidi de içeren kenevir tohumu, bu özelliği sayesinde vücuttaki hormon dengesini sağlamaya yardımcı olur. - Beyin sağlığını korur. - Kolesterolü düşürmeye yardımcıdır ve bu yüzden kalp damar sağlığını korur. - Saç ve cilt sağlığı için faydalıdır. - Adet öncesi sendromu, aşırı ağrılı adet gibi sorunları önler. - Kenevir tohumu, oldukça iyi bir lif kaynağıdır. Bağırsakların işleyişini kolaylaştıran içeriği sayesinde sindirim sistemini düzenler, ishal ve kabızlık gibi sorunların önlenmesine yardımcı olur. - Uyku sorunlarını gidermeye yardımcı olur. - Kemikleri güçlendirir. - İçerdiği vitaminler ve özellikle demir sayesinde, kansızlık ve kansızlığa bağlı yaşanabilen yorgunluk, baş ağrısı, halsizlik gibi şikayetlerin önlenmesine yardımcı olur alıntı


Hasan Bozkurt
Dün, 07:38
nı elime verip: -“Ey Humeyrâ tut,” dedi. Yani devenin yularını elime verip bana tut dedi. Devenin sağ tarafına yaslandı. Uzun süre öylece kaldı. Sonra bana döndü. Sevinçli ve tesebbüm eder bir haldeydi. Ben ona: -“Annem ve babam sana feda olsun Ey Allah’ın Rasûlü. Yanımdan inerken üzüntülüydün, ağlıyordun hatta senin ağlama­na dayanamadım ben bile ağlamıştım! Sonra sen yanıma sevinçli, tebessümlü bir şekilde döndün. Ne oldu ya Rasûlellah!“dedim. Bunun üzerine Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri: -“Ben annem Amine’nin kabrine gittim! Ben Rabbim Allah’dan annemin diriltilmesini istedim, dua ettim. Allah annemi diriltti, annem dirildi ve bana dua etti.” Buyurdular. Rivayet olundu: Allahü Teâlâ, Efendimiz (s.a.v.) Hazretlerine, ebeveynini (anne babasını), amcası Ebû Tâlib’i ve dedesi Abdülmuttalib’i diriltti ve onlar, Efendimiz (s.a.v.) Hazretlerine iman ettiler........Kaynak: İsmail Hakkı Bursevi, Rûhu’l-Beyan Tefsiri, Fatih Yayınevi: 1/797-798.