3 Ekim 2019 Perşembe

AZILI KAFİR ÜBEY BİN HALEF.......Übey ibni Halef Bedir Savaşı’nda esir düşen oğlu Abdullah’ın fidyesini verip kurtarmak için Medine’ye geldiğinde Peygamber Efendimize: “Bir atım var, onu hergün on altı ölçek darıyla besliyorum. Birgün üstüne binip seni öldüreceğim” demişti. Peygamber aleyhisselâm da ona bir kere daha hak ettiği cevabı vererek: “İnşallah ben seni öldüreceğim” buyurmuştu. Aradan bir yıl ge

ya gelmişti. O gün Übey ibni Halef Resûlullah Efendimiz’i gördü, ama görmezden geldi ve “Muhammed nerede? Eğer bugün o sağ kalırsa ben kalmayayım” diye efelendi. Daha sonra atını Allah’ın Elçisi’ne doğru sürdü. Bazı Müslümanlar onun yolunu kestiler. Fakat Peygamber Efendimiz onlara: “Yolunu kesmeyin” diye işaret buyurduktan sonra, ashâb-ı kirâmdan Hâris ibni Sımme’nin mızrağını aldı, o azgın adamın karşısına geçti ve mızrağı fırlatmadan önce elinde sallamaya başladı. Bu manzarayı gören kâfirler, olayı anlatan sahâbînin diliyle söyleyecek olursak, boynuna konan sivrisinekleri kovmak için silkinen devenin sırtından sineklerin kaçıştığı gibi Übey’in yanından kaçtılar. Sonra Allah’ın Sevgili Elçisi, bu zırhlar içindeki adamın boynunu nişan alarak mızrağı fırlattı. Übey, aldığı darbenin tesiriyle atından yere düştü ve birkaç defa yuvarlandı. Dayanılmaz acılar içinde kıvranarak Mekkelilerin yanına döndü ve: “Muhammed beni öldürdü” dedi. Onlar “Yok canım, bir şeyin yok” deyince de şunları söyledi: “Benim yaşadığım acılar diğer insanların başına gelseydi hepsi ölürdü. Hani o bana ‘Seni öldüreceğim’ dememiş miydi? Vallahi üstüme tükürseydi, tükrüğüyle beni öldürürdü!” Kureyşliler Mekke’ye dönerken, Mekke’ye altı mil uzaklıktaki Şerif mevkiinde dünya Übey’in habis vücudundan kurtuldu (İbn Sa’d, et-Tabakât, II, 46).

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder