3 Ekim 2019 Perşembe

*Demokrasi bir din değildir, siyasî bir rejimdir. Bir Müslüman, demokrasiyi din gibi algılarsa, İslamın yerine koyarsa, dinden çıkar. İslamın yanına da koyamaz. Demokrasi bir köprüdür. Akıllı ve şuurlu Müslüman o köprüden islamî sisteme geçmeye çalışır; bu işi için nelerin yapılması, nasıl çalışılması gerekiyorsa onları yapar.

Vehbi Düvel
*Demokrasi bir din değildir, siyasî bir rejimdir. Bir Müslüman, demokrasiyi din gibi algılarsa, İslamın yerine koyarsa, dinden çıkar. İslamın yanına da koyamaz. Demokrasi bir köprüdür. Akıllı ve şuurlu Müslüman o köprüden islamî sisteme geçmeye çalışır; bu işi için nelerin yapılması, nasıl çalışılması gerekiyorsa onları yapar.
*1923’ten bu yana, Cumhuriyet tarihindeki en serbest, hürriyetli, en fazla din, inanç, fikir, muhalefet hürriyeti olan devir bugünküdür. Vatandaşlar artık inançlarından, ibadetlerinden dolayı mahkemeye verilmiyor, hapsi mahkum edilmiyor.
*En fazla medya hürriyeti de bu devirdedir. Cumhuriyet ve Sözcü gibi gazeteler son derece ağır, şiddetli muhalefet yapabiliyor, en sert ve yavuz muhalif yazarlar serbest. Cezaevlerinde birkaç gazeteci var ama onlar muhalif yazılarından dolayı sanık değil; kendilerine isnad edilen suç darbeyle ilgili.
*Büyük medya, yapısı itibarıyla hürriyet ve haysiyetini kendi içinde, kendi iradesiyle kayb etmiş durumda. İsterlerse yapabilirler ama muhalefet yapmıyorlar. Bir sürü holdingin, bankanın, dev şirket ve fabrikanın da patronu olan ve milyarlarca dolara sahip bulunan kişiler muhalefet yapmamayı menfaatlerine uygun görüyor.
*Selanik Dönmeleri (D büyük harfle), Kriptolar, egemen azınlıklar, vesayet rejiminin gittikçe güç kaybetmesinden son derece rahatsız ve tedirginler; eski faşist ideolojik rejimi ayakta tutabilmek için çılgın geziler yapıyorlar.
*ABD, İsrail, AB, beynelmilel kapitalizm, sömürgeciler Türkiyenin kendi millî kimlik ve kültürüne dönmesine çok öfkeleniyor ve hırçınlık yapıyorlar. Lozanın gizli protokollarının, Hahambaşı Haim Nahum doktrinin çiğnenmesinden hiç razı değiller.
*Vesayet rejimi hayli törpülendi ama resmî ideoloji saltanatı devam ediyor.
*İslamî kesimin ve hareketin içine sızan din sömürücüleri, vaktiyle bozuk deniler düzenin haram rant ve menfaatlerini yağmalamak için koşuşturuyor.
*İslamî eğitime ve okullara sahip olmayan ve istisnalar dışında, atalarının Türkçe mezar taşlarını bile okuyamayacak kadar cahil bırakılmış/kalmış olan Müslüman çoğunluk, emperyalistler ve vesayetçiler tarafından bin kadar birbirinden kopuk hizbe, fırkaya, gruba, parçaya, İslamcılığa ayrılmıştır.
*Maddî terakki, otoyollar, köprüler, havaalanları, limanlar, gökdelenler, rezidanslar, lüks otomobiller, konforlu ve israflı hayat bakamından çağ atlayan Türkiye’de ahlak, doğruluk dürüstlük, faziletler, iffet, namus geriliyor. Suç patlaması var. Hırsızlık, dolandırıcılık, zina, haram yeme yaygın.
*Beş yüz milyar (belki daha fazla) kara, kirli, necis, haram para birikimi olduğu söyleniyor.
*Kara, kirli, haram, necis, gayr-i meşru servetler için nereden buldun sorusu sorulamıyor.
*Feminizm ve kadın hürriyeti yaygaraları içinde devlet TC başlıklı resmî vesikalarla yasal, korunmuş, kollanan, KDV’li seks köleliği yaptırıyor.
*Yeni Medenî Kanun aileyi, yeni ceza Kanunu toplumu çökertiyor.
*Çağ atlayan, maddî ve teknik bakımdan harikalara imza atan Türkiyede iç barış ve toplumsal mutabakat dinamitlenmiş, korku veren bir çözülme ve bölünme görülüyor.
*Dünya devletleri listesinde temizlik ve şeffaflık bakımından Türkiye kaçıncı sıradadır ve 10 üzerinden notu kaçtır?
*Eğitim sistemi yollar kadar düzgün, gökdelenler kadar yüksek, hava yolları kadar başarılı mıdır?
*Türkiye aydınları, elit sınıfı, okumuşları; denetim, uyarı, muhalefet vazifesini hakkıyla yerine getirmekte midir?
*Türkiyede Almanyada, İngilterede, Amerikada, Japonyada olduğu gibi ve kadar güçlü bir fikir, araştırma, inceleme, kültür faaliyeti var mıdır?
*Bir ülke sadece maddî ve teknik kalkınma, mükemmel otoyollar, gökdelenler, Boğaz köprüleri, lüks otomobiller, konforlu hayat, ihracatın patlaması ile uçabilir mi? Bunların yanında insan haklarına saygı ve bağlılık, âdil hukuk sistemi, vasıflı bir eğitim, iç barış, toplumsal mutabakat, ahlak, fazilet, bilgelik de olması gerekmez mi?
Mehmet Şevket EYGİ | 28 Kasım 2013 Perşembe 04:54

KARACİĞER YAĞLANMASINI ÖNLEYEN 10 TAVSİYE

KARACİĞER YAĞLANMASINI ÖNLEYEN 10 TAVSİYE
Göbek yağlanması, karaciğer ve pankreas yağlanmasının da göstergedir.
Karaciğerinde yağlanma olan birinin şeker metabolizması bozulmuş, insülin direnci gelişmiş demektir.
Karaciğer yağlanması, obezite, tip 2 diyabet, kalp krizi ve felçler, kanserler ve diğer tüm kronik hastalıklara davetiyedir.
Bu bir hastalık değildir, yanlış beslenme ve hayat tarzındaki yanlışlardan kaynaklanan geçici bir rahatsızlıktır.
Karaciğer yağlanmasının ilacı yoktur, çaresi adam gibi beslenmedir.
BİR: Tatlı meyvelerden uzak durun, günde 250 gramı geçmeyin
İKİ: Her türlü şeker ve suni tatlandırıcı ilave edilmiş yiyecek ve içecekleri mutfağınıza sokmayın.
ÜÇ: Hazır gıdaların alayının adını bile ağzınıza almayın
DÖRT: Alkolün zerresi bile zararlıdır. Su, ayran, kefir, maden suyu için. Çay ve kahvede aşırıya kaçmayın, tabii ki şekersiz içilecek.
BEŞ: Olabildiğince hareketli olun, uzun süre oturur durumda kalmayın
ALTI: Masadan kemerinizi gevşeterek kalkmak zorunda kalmayın yani tıka basa yemeyin
YEDİ: Günde iki öğün beslenmeye alışın, ara öğünleri hayatınızdan çıkarın. Haftada birkaç gün de olsa 14 saati aşan açlık süreleriniz olsun
SEKİZ: Mayalı gıdalar (yoğurt, turşu, sirke gibi), lifli besinler ve bakliyat (fasulye, nohut, mercimek, bezelye gibi) sofrada eksik olmamalıdır.
DOKUZ: Mutfağın temel iki yağı köy tereyağı ve soğuk sıkma zeytinyağıdır. Bitkisel yağları mutfağa sokmayın.
ON: Restoranlardan olabildiği kadar uzak durun, her zaman evde yemek yapın, tencere yemekleri yiyin.
İlgili resim
Gelelim neticeye
Tüm diyet kılavuzları, diyet kitapları, diyetisyenler, beslenme uzmanları ve bilimsel tavsiyelerden uzak durun.
Atalarınız gibi beslenin, onların yiyip içtiklerini, onlar gibi yiyip için, kısacası adam gibi beslenin.
Prof.Dr.Ahmet Rasim Küçükusta

Salihlerle beraber olan, onlardan hiçbir şey öğrenemese bile, yedi ikrama kavuşur:

Salihlerle beraber olan, onlardan hiçbir şey öğrenemese bile, yedi ikrama kavuşur:
1- İlim talebesinin faziletine kavuşur.
2- Onlarla beraber iken günahtan uzak olur.
3- Evinden çıkışından itibaren rahmete girer.
4- Onlara inen rahmetten o da faydalanır.
5- Onları dinlerken, kendine sevap yazılır.
6- Melekler ondan memnun olup, dua eder.
7- Attığı her adım, günahına kefaret olur.
Allahü teâlâ da ona altı ikramda bulunur:
1- İlim ehliyle bulunmayı ona sevdirir.
2- Âlime uyanlar gibi sevaba kavuşur.
3- O salihlerden birinin şefaatine kavuşur.
4- Günahkârların gittiği yerlerden soğur.
5- O da salihlerin yoluna girmiş olur.
6- Dinimizin emirlerine uymuş olur.
Bir kimse, Peygamber efendimize, (Kıyamet ne zaman kopacaktır?) diye sordu.
Ona cevaben, (Kıyamet için ne hazırladın?) buyurdu.
•O kimse, (Fazla ibadetim yok. Fakat Allah ve Resulünü seviyorum) dedi. O kimseye, (Herkes sevdiği ile beraber olacaktır. Sen de, ahirette sevdiğinle beraber olacaksın) buyurdu. (Buhari)
#Hikmet_ehli_buyuruyor_ki:
1- Âlimlerle beraber olanın ilmi artar.
2- Salihlerle beraber olanın, ibadete rağbeti ve günahlardan kaçma arzusu artar.
3- Fâsıklarla [açıktan günah işleyenlerle] düşüp kalkanın günah işleme cüreti artar.
4- Zenginlerle düşüp kalkanın dünya sevgisi artar.
5- Fakirlerle beraber olanın şükrü artar.
•Bir kimse, bir âlimle dünyayı dolaşsa, âlimden dinine ait bir mesele öğrense, birlikte yaptıkları seyahati boşa gitmiş olmaz.
•Bir kimse de, âlimlerle, salihlerle beraber olsa, hiçbir şey istifade edemese bile, onların yüzüne bakması, onun için büyük bir nimettir. Çünkü salih Müslümanın yüzüne bakmak ibadettir.
•Kötü arkadaş, bir tane olsa da çoktur. İyi arkadaş bin tane olsa da azdır.
İyilerle dost olmalı ve sayısını çoğaltmaya çalışmalıdır! Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Çok dostunuz olsun; çünkü Rabbiniz kerimdir. Kıyamette dostları arasında bulunan kuluna azap etmekten haya eder.) [Şir’a]
•Allahü teâlâ, rıza-i ilahi için bir din kardeşi edinenin Cennetteki derecesini yükseltir. [İ. Ebiddünya]
•Allah için ahiret kardeşliği yapan, ahirette öz kardeşinden daha faydalı yardımları, o ahiret kardeşinden görür. Allahü teâlâ, ahiret kardeşini çok seveni, o nispette çok sever.
[Ey Oğul İlm.]
•İyilerle arkadaşlık, dostluk böyle kıymetli iken, kötülerle arkadaşlık daha kötüdür. İnsanın dünyasını da, ahiretini de yıkar.
•Akıllı, ilim sahibi, iyi ahlaklı, doğru sözlü, cömert ve günahlardan kaçan kimselerle arkadaşlık etmelidir. Kur'an-ı kerimde mealen, (Benim yolumda gidenlere uy) buyuruluyor. (Lokman 15)
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Ev almadan önce komşu, yola çıkmadan önce arkadaş edinin! Yolculuktan önce de azık tedarikine çalışın!) [Taberani] (Ahiret yolcusunun azığı doğru iman ve arkadaşı da salih ise ne mutlu ona)
Kötülerden uzak durmalı
İmanımızın üç düşmanı vardır: Şeytan, nefs ve kötü arkadaş.
En zararlısı kötü arkadaştır.
O, nefsimizin ve şeytanın aracılığı ile bize zarar verir. Arkadaşların en kötüsü insanın dinini, imanını, edebini, hayasını, ahlakını bozmaya uğraşan, böylece dünya ve ahiretine, ebedi saadetine saldırandır. Salihler, iyiler anıldığı zaman rahmet, kötüler anıldığı zaman lanet yağar. Kötülerden uzak durmaya çalışmalıdır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Kötü arkadaş, demirci körüğü gibidir. Üflenildiği zaman ateş kıvılcımları seni yakmazsa, kokusu seni rahatsız eder.) [Buhari]
Pis koku, farkında olmayarak elbiseye siner. Kötünün kötülüğü de farkında olmayarak insanın kalbine girer. Şu halde yapılacak iş, kötü arkadaşlardan uzak durmaktır. Namuslu, iffetli yaşamak isteyene Cenab-ı Hak nasip eder. Bir hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(İffet talep edeni, Allahü teâlâ iffetli kılar.) [Hakim]
İffetli olan, aile efradının da iffetli olmasını ister. Onları da kötülükten korur. Kendisi kötü olursa, bir gün çoluk çocuğu da Allah saklasın kötü yollara düşebilir. Çocuklarının iffetsiz olmasını hangi ana-baba isteyebilir? Çocuklara iyi örnek olmak gerekir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(İffetli olursanız, kadınlarınız da iffetli olur.) [Taberani]
(Kötülükten korunmak için, nikahlı yaşamak ve iffetli olmak gerekir.) [İbni Asakir]
Kur'an-ı kerimde de namaz kılanın her kötülükten korunacağı bildiriliyor. Herkes ne ekerse onu biçer. Rüzgar eken, fırtına biçebilir. İyilik eden de iyilik biçer. Hem Allahü teâlâ çok merhametlidir. Bir tohuma, bire on ve daha fazla mahsul verir. İyilik yönünden bir adım atana çok şeyler ihsan eder. Günahlarına pişman olup özür dileyenin günahlarını affeder. Yeter ki insan hatasını bilip özür veya af dilemesini bilsin! "Ben artık mahvoldum, Allah beni affetmez" diye düşünmek çok yanlış ve çok tehlikelidir. Zararın neresinden dönülürse kârdır. (Allah artık beni affetmez) diyerek günahlara devam etmemeli, günahım çok diye tevbeden kaçmamalı. En büyük günahların da tevbesi olur.
Gayrı meşru işler, dünyada da yüzkarasıdır. Ahirette ise, azabı çok şiddetlidir. "Ben ölmem" veya "Cehennem ateşi bana zarar vermez" diyen varsa, dilediği kötülüğü işlesin!
•Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Dünya için, dünyada kalacağın kadar, ahiret için, ahirette kalacağın kadar çalış! Allah’a, muhtaç olduğun kadar itaat et! Cehenneme dayanabileceğin kadar günah işle!)
[Eyyühel veled]
Öleceğine inanan ve öldükten sonra başına gelecekleri düşünen, nasıl kötülük işleyebilir?
İnsan kendi kusurlarını zor anlar. Güvendiği arkadaşına sorarak da, kusurunu öğrenir. Sadık dost, arkadaşını tehlikelerden koruyan kimsedir. Böyle bir arkadaş bulunursa, bunu büyük nimet bilmeli. Onun tavsiyelerine kızmamalı. Mesela gıybetin, zinadan kötü olduğu, sevapları ateşin kuru odunu yaktığı gibi yok ettiği hadis-i şeriflerle bildirilmiştir.
Biz gıybet ederken, bir arkadaşımız, (Sus, sevapların yanacak, Cehenneme gideceksin!) derse, bize iyilik mi etmiş olur, kötülük mü? İyilik ettiğine göre, böyle arkadaşa kızmak mı, yoksa minnettar kalmak mı gerekir?
Ahmet Faruk Hasanoğlu

sırlı sureler

Görüntünün olası içeriği: yazı

► Hazreti Ali (Radiyallâhû Anh) Rivâyet Eder ki; Bir Kimse Günde Üç Kerre ve Cum’a Günü Yüz Kerre, “Salavâtullahi ve Melâiketihi ve Enbiyâihi ve Rüsûlihî ve Cemi’i Halkıhî Âlâ Muhammedin ve Âlâ Âl-i Muhammed Aleyhi ve Aleyhim Esselâmü ve Rahmetullâhi ve Berekâtühü...” Dese, Bütün İnsanların Salâvatları Kadar Sevâp Kazanır. Kıyâmet Günü Hazreti Sultânü’l Kevneyn ile Beraber Haşr Olur ve Hazreti Rasül (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) Eline Yapışıp Cennete Götürür. [Riyâdü’l Müzekkirîn]

Selman Akyol
Bir üzüntü, bir sıkıntı olursa, kabahati hiç kimsede aramamalı, kendimizde aramalıyız. Çünkü Allahü teâlâ kullarına zulmetmez. Dinimiz içinde hiçbir zarar yoktur, olamaz. Dinimizin dışında da hiçbir fayda yoktur ve olamaz. Sıkıntıdan kurtulmanın çaresi bol bol istigfar edip, kendini hesaba çekmek, kabahati kendinde bulmaktır.
İmam-ı Rabbani hazretlerine bir talebesi mektup yazar, (Efendim çok hastayım) diye dert yanar. Cevaben, (Senin başka bir hastalığın var. Bu asıl hastalığından niye bahsetmiyorsun? Bu hastalıkla ölürsen Cehenneme gidersin. Senin kalbin hastadır) diye yazar. O kişi hatasını anlar, hemen tekrar mektup yazıp, (Evet, kalbim çok hastadır, bana dua edin!) diye arz eder. İmam-ı Rabbani hazretleri ona şu cevabı yazar:
(Sen önce şunları yap ki duaya layık olasın:
1- İnsan önce suçunu, hastalığını kabul etmeli. Hastalığım yok diyene niye ilaç versinler?
2- Pişman olup tevbe etmeli, günahtan vazgeçmeli!
3- Dille Allahü teâlâya yalvarmalı!
Bu üç şart yerine gelirse yapılan dua kabul olur. Bu üç şart yerine gelmezse, duanın faydası olmaz.)

ALINDAN ÖPMENİN SIRRI.

☀️Epifiz Bezi'ni uyarmanın bir başka inanılmaz yolu da; üçüncü gözü öpmektir.
🎈Bu canlandırıcı ve şifa verici bir güçtür.
Eğer birini alnından öptüyseniz, o zaman bunun ne kadar yoğun ve kuvvetli olduğunu bilirsiniz.
Bu kadar basit bir şeyin ne kadar duygusal olabileceğine şaşıracaksınız.
☀️Alındaki öpücük, aynı zamanda 3. göze kondurulan öpücüktür.
☀️☀️HADİSLER DE GEÇEN
☀️Ebu Hureyre bir gün Hasan ibni Ali'ye rastlar ve "Elbiseni kaldır, ta ki Hz. Resulullahın S.A.V öptüğünü gördüğüm yerden öpeyim." der. Hz. Hasan elbisesini karnından yukarı alır. Ebu Hureyre göbeğinin üzerine dudaklarını koyar ve
Alnının ortasına dokunarak öper."
🎈Bu pek çok insanın fark edeceğinden çok daha fazla, derin bir şey içerir.
☀️Kişinin ruhunu öpmek gibi bir şeydir..
Diğer insanlar genellikle alnımıza dokunmazlar, genellikle ellerimizden tutarlar.
°°°••• Ancak ALINLARIMIZ FARKLIDIR..••••°°
Dudaklar alnımıza dokunduğunda, dudaklar sayesinde uyanma hissi oluşur.
☀️Bu öpücük Epifiz Bezi'ni olduğu gibi hipofiz bezini de uyarır. Bunun sonucunda da MELATONİN salgılanır.
MELATONİN de iyi bir uyku çekmemize yardımcı olur. Dolayısıyla, alna konulan iyi geceler öpücüğü bu açılardan çok yararlıdır.
Ayrıca 3. gözü öpme, güven hissi duyarak iyi hissetmemizi de sağlar.
☀️Rahatlamak ve sakinleşmek için onların size, sizin de onların ilahi dokunuşuna izin verin..
☀️Bunu ne kadar çok yaparsanız sonuçlarını o kadar fazla görüp fark edeceksiniz.
☀️3. gözü öpme, herkes için -tabii etrafında doğru insanlar ve uygun çevre olması durumunda- çok canlandırıcı, mutluluk verici bir deneyimdir..
☀️☀️ÇOCUKLARI ALNINDAN ÖPMENİN
FAZİLETLERİ ve FAYDALARI☀️☀️
Uykusu verimli olur.
Sözünüzü dinler.
Başarılı olur.
Basireti açılır,akli melekeleri açılır.
Hafıza güçlenir.
Zihni arınık olur.
Büyüme hormonu dengeli olur.
Moral motivasyon tam , yetkin olur.
Çocuğun benlik gelişimine katkı olur.
Bilinç altı korkuları azalır.
Alının tam ortası kişinin zihin ,odaklanma makamıdır.
GÜNÜMÜZÜN PSİKOLOGLARI ve bilim insanları da aynen şöyle diyor çocukları anlından öpmek özgüvenini yerine getirir hissettiği bu güven ve huzur sebebiyle uyku verimi artar sözünüzde dinler sizi üzecek bazı davranışları yapmaz başarılı olur
EFENDİMİZ (S.A.V. ) ise bunu 1400 yıl önce biliyor ve uyguluyordu...

► Barsisa, Benîisrailden Âbid Bir Zât idi. İki Yüz Yirmi Sene Allah’a İbâdet Etti. Şöyle ki; İnsanlardan Ayrıldı. Tenhâ Bir Yerde Allah’a İbâdet Etti. İblis Kendisine Geldi. Çeşitli Hile ve Aldatmalarla Onu Saptırmaya Çalıştı (Başaramadı). Sonra Âbid Bir Zât Şekline Büründü ve Barsisa’nın Manastırına Geldi. Onunla Birlikte İbâdet Etmeye (!) Başladı ve Uzun Zaman Yemeden, İçmeden, Uyumadan Allah’a İbâdet Etti. Barsisa Bunun Hâline Hayret Etti. Zirâ Kendisi Üç Günde Bir Yemek Yiyordu, Bâzen de Uyuyordu. Şeytâna Dedi ki: ▬ “Bu Yüce Dereceye Nasıl Ulaştın? Zirâ Yiyip İçmiyor, Uyumuyorsun?” Şeytân Dedi ki: ▬ “Ben de Senin Gibi Yiyip İçiyordum. Tâ ki Büyük Bir Günâh İşledim, Sonra Ondan Sonra Tevbe Ettim. Bu Günâhımı Hatırladığımda Yeme ve İçme Lezzeti Benden Kesiliyor (Zevk Almıyorum). Eğer Sen de Benim Gibi Olmak İstersen İçki, Zina veyâ Katl (Adam Öldürme) Gibi Bir Günâh İşle...” O Günlerde Kralın Kızı Delirmişti. O da Kızına Duâ Etsin Diye Barsisa’nın Manastırına Gönderdi. Zâhid Barsisa İçki İçti, Sarhoşluktan Aklı Gitti, Deliren ve (Duâ Edilmesi İçin Gönderilen) Kıza Tecavüz Etti. Sonra Ayıldı ve Kralın Duruma Vâkıf Olduğu Zaman Kendisini Öldüreceğinden Korktu. Kızı Öldürdü ve Manastırın Bir Köşesine Gömdü. İblis Krala Geldi ve Hâdiseyi Haber Verdi. Kralın Adamları Meseleyi Araştırdılar ve Kızı Gömülmüş Vâziyette Buldular. Kral, Barsisa’nın Asılmasını Emretti. Asılacağı Zaman Şeytân Geldi ve Barsisa’ya Dedi ki: ▬ “Asılmaktan Kurtulmak İstiyorsan Bana Bir Defa Secde Et!” Barsisa: ▬ “Bu Durumda Sana Nasıl Secde Edeyim?” Diye Sordu. Şeytân: ▬ “Gözlerin ve Başınla İmâ Et.” Dedi. O da Öyle Yaptı ve Allah’a Küfretti. En Çirkin Hâl Üzere Asıldı. Şeytân ve Şeytânın Hilesinden Allah’a Sığınırız. Sevâd-ı Â'zâm

Görüntünün olası içeriği: yazı