“Dünyâ hayâtı azdan daha azdır. Ona âşık olan, alçakların alçağıdır. O sihriyle bir topluluğu sağır ve kör eder. Böylece onlar ortalıkta şaşkın ve delîlsiz ortalıkta kalırlar.”
https://vimeo.com/tomorhoca
- Ana Sayfa
- İlahi – Kur`an -İslam – Din -Tasavvuf – Belgesel – Dua – Hadis – Tarih – Şiir – Vs… – بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
- Dini bilgiler
- Hatim duası Türkçe Hatim Duası
- Ahmet tomor hoca sohbetleri
- suleymaniye
- Ruhlar kabirde hep kalır mı?
- Şehitlik ve Fazileti
- İslami Eğitim
- ALLAH (C.C.) 'ÜN SIFATLARI
- Ahmet Tomor Hocaefendi Sohbetleri
- Veysel Gürler
- Umman'dan Şifâlar
- İSLAMİ BİLGİLER KİTAP SOHBET SEYRET MULTİMEDYA
- Safakat İslami Forumları
- sadakat.net
- Ehl-i Sünnet Hanefi
- HAVAS İLMİ-MÜCERREBAT-I İLAHİ ŞİFACILAR
- Sağlığımızın müthiş şifreleri Sayfadaki tüm bilgiler bilgi amaçlıdır kullanım tercihi size aittir önce araştırın inceleyin doktorunuza danışın saygılar
- Sayfa ve guruptaki bilgiler bilgi amaçlıdır araştırın araştırmadan doktorunuza danışmadan kullanmayın sakın saygılar hepinize m.ulaş
- MUHTASAR İLMİHAL | Fazilet
- İLİM BÖLÜMÜ
- İmam Suyuti Camius Sağir
- Dini Sorular Molla Cami dini sorular ve cevapları
- incemeseleler
- "Nazar, deveyi kazana, insanı mezara sokar."
- YAVRULARIMIZA ELİF CÜZÜ ÖĞRETELİM. BİZLERDE TEKRAR EDELİM...
- Hadis-i Şerif
- FAZİLET TAKVİMİ
- mektebun
- faydalı
- medine
- Zi tuva kuyusu...
- Ali Eren Hoca
- *FATİHA SURESİNİN SIRRI..*
- "Kişi sevdiği ile beraberdir."
- *FATİHA SURESİNİN SIRRI..*
3 Kasım 2019 Pazar
2 Kasım 2019 Cumartesi
Kan nakli gibi,Organ naklinde caiz dir, alınan aza ile günah işleyen sorumludur!
Kan nakli gibi,Organ naklinde caiz dir, alınan aza ile günah işleyen sorumludur!
Organ nakli meselesinde şu noktalara dikkat etmek lazımdır:
a) İnsan organlarından herhangi birini satmak, insanın şerefini düşürmek olacağından, caiz değildir.
b) Organını bağışlayana (diriden diriye organ naklinde) bir zarar gelmemek ve kendisine organ nakli yapılan şahıs için de hayatî bir tehlike bulunmak, organ bağışında şarttır.
c) Gerek bağışlayandan organ alınırken, gerek alıcıya organ nakli yapılırken tatbik edilecek cerrahî müdahalede kesinliğe yakın bir başarının bulunduğu (olacağı) bilinmelidir.
d) Organ nakli yapılmadığı takdirde, ikinci şahıs için hayatî tehlike söz konusu ise, alıcının satın alması caizdir. Bu satıştan doğacak günah, organı satana aittir. [Muhammed Vefâ, Bey'ul-A'yânil-Muharrame, s. 110-113] ..“Göz ve kan [vs. organ] verip almakta mahzur yoktur. Zira eşya-yı ârıziye olup eşya-yı asliyeye tâbidir. Yani kötüye kullanılırsa, mes’uliyeti alan kimseye aittir.” [Ali Erol, Hatıratım, s. 43]
a) İnsan organlarından herhangi birini satmak, insanın şerefini düşürmek olacağından, caiz değildir.
b) Organını bağışlayana (diriden diriye organ naklinde) bir zarar gelmemek ve kendisine organ nakli yapılan şahıs için de hayatî bir tehlike bulunmak, organ bağışında şarttır.
c) Gerek bağışlayandan organ alınırken, gerek alıcıya organ nakli yapılırken tatbik edilecek cerrahî müdahalede kesinliğe yakın bir başarının bulunduğu (olacağı) bilinmelidir.
d) Organ nakli yapılmadığı takdirde, ikinci şahıs için hayatî tehlike söz konusu ise, alıcının satın alması caizdir. Bu satıştan doğacak günah, organı satana aittir. [Muhammed Vefâ, Bey'ul-A'yânil-Muharrame, s. 110-113] ..“Göz ve kan [vs. organ] verip almakta mahzur yoktur. Zira eşya-yı ârıziye olup eşya-yı asliyeye tâbidir. Yani kötüye kullanılırsa, mes’uliyeti alan kimseye aittir.” [Ali Erol, Hatıratım, s. 43]
BÜTÜN KAİNAT ONLARA BAĞLI
Akincibay Arslan
BÜTÜN KAİNAT ONLARA BAĞLI
Semada âleme ziyâ veren(ışık yayan) güneş bir olduğu gibi,
Muhammediyyü'l-Meşreb ve sahib-i irşad olan vâris-i hakîkî (Mizacı, karakteri, davranış biçimi aynı peygamberimiz gibi olan zamanın tasarruf sahibi mürşid-i kamili de) arzda (dünyamızda sadece) birdir (bir kişidir).
Muhammediyyü'l-Meşreb ve sahib-i irşad olan vâris-i hakîkî (Mizacı, karakteri, davranış biçimi aynı peygamberimiz gibi olan zamanın tasarruf sahibi mürşid-i kamili de) arzda (dünyamızda sadece) birdir (bir kişidir).
Vücûd-ı Nebî (peygamberimizin mübarek bedenleri) (s.a.v.), (bütün kainatta) dinin merkezi olan arzda (bizim gezegenimizde) ise de, Ruhâniyet-i Rasûlüllah, diğer âlemlerde (gezegenlerde) tebliğ-i ahkâm eylediği (İslami hükümleri duyurduğu, ilan ettiği) gibi, vâris-i hakîkî (Mürşid-i kamil) olan zâtın vazifesi de - ona teb'an - öyledir. Ve bütün kâmiller, kandilini O'ndan yakarlar.
#SüleymanHilmiTunahan (k.s.)
Hatıratım, Ali Erol, Fazilet Neşriyat
(Kainatta, sayısız bunca alemde/gezegende hayat sahibi olan Müslüman kullardan rabıta yapanları, kendileri bilmeselerde, aldanıp başka birilerini gerçek mürşid-i kamil zan etmişlerse de, feyzi Peygamberimiz (s.a.v) ve sonra da bütün alemlerin ortak mürşid-i Kamil olan zat vesilesi ile alırlar.)
Haccaci zalim mi ,Haccaci âlim mi?
Haccaci zalim mi ,Haccaci âlim mi?
Haccac bin Yûsuf (tarihte Haccâc-ı Zâlim diye geçen zât) memleketin hocalarını çağırır ve"Söyle bakalım, ben âlim miyim, zalim miyim?"diye sorarmış. "Âlimsin" diyeni de, "Zâlimsin" diyeni de kesermiş. Yine bir gün Ebû Müslim Horasani'yi çağırmış ve sormuş "Gel bakalım, ben âlim miyim, zâlim miyim?" deyince Ebû Müslim "Bana kırk gün müsâde verin de cevabımı ondan sonra size vereyim" demiş. Ama sayılı gün bu, durur mu yerinde. Zaman su gibi geçmiş, zaman azaldıkça da Ebû Müslim'in düşüncesi artıyormuş. İşte tam da bu esnada ricâl-i gaybten birine tesadüf etmiş. O kişi kendisine "Sen bu günlerde çok telaşlısın, heyacanlısın, hayırdır bu kadar neden düşüncelisin, sebeb-i hikmeti nedir?"diye sorunca o da durumunu anlatmış. Bunun üzerine o zât "Öyle ise Mescid-i Nebevi'ye git. Müezzinlere görünmeden minberin altına saklan ama orada sakın ama sakın uyuma ha." demiş. O da denileni denilen şekilde yapmış. Varmış minberin altına saklanmış. Cemaat dağılıp müezzinler de gittikten sonra gece birden lamba yanmış. Hemen acele ortaya bir kürsü getirmişler.Resûlüllâh Efendimiz gelip o kürsüye oturmuşlar. Haccac da koltuğunun altında kitap olduğu halde yerde sürünerek kürsüye yaklaşıp kitabı vermiş. Resûlüllah Efendimiz kitabı açarak işaretlemişler. Yani kesilecek olanları göstermişler. Ebû Müslim de sabah olunca oradan çıkmış. Kırk gün sonra Haccac "Gel bakalım öyle çocuk okutması değil, sayılı gün geldi çattı söyle bakalım ben âlim miyim, zâlim miyim?" diye tekrar sormuş. Ebû Müslim. "Sen ne âlimsin ne de zâlimsin, sadece aldığın emri yerine getiriyorsun." deyince Haccac"Allah Allah sen de mi oradaydın ya hu?"diyerek kürsüden aşağı düşmüş. .Büyük Dini Hikayeler, Molla cami .Hatıratım, Ali Erol, Fazilet Neşriyat...kuranı kerime harekeleri koyan haccac-ı alimdir.
Kafirler birinci kat semayı keşfettikleri zaman
Kafirler birinci kat semayı keşfettikleri zaman, orada Vahy'in indiği yeri ve ayet-i kerimelerde haber verilen bazı emareleri görürler. Dünyaya gelip gördükleri o hakikatleri bütün insanlara haber verdiklerinde herkes "La ilahe illallah" diyerek imana gelir. Lakin hiç birinin imanı kabul olmaz. Çünkü imanın şartı gayba iman etmektir.
(gayb, gözle görülemeyen, akılla anlaşılamayan, duyu organları ile hissedilemeyen şeylerdir.)
(gayb, gözle görülemeyen, akılla anlaşılamayan, duyu organları ile hissedilemeyen şeylerdir.)
Bu dünyaya en uzak yıldız ne kadar mesafede ise, oradan birinci kat semaya da o kadar mesafe vardır. Fenciler henüz birinci kat semayı keşfedemediler. Ne zaman bu Türkiye'nin büyüklüğü kadar ayna yaparlarsa, belki o zaman birinci kat semayı öğrenebilirler. Batıl bir görüş olan "sonsuz uzay boşluğu" iddialarının ne kadar yanlış olduğunu gözleri ile görürler.
Süleyman Hilmi Tunahan (kuddise sirruhu)
Kaynak: Hatıratım. Ali Erol.
Kuddise sirruhu: Allah onun sırrını mukaddes etsin, demektir.
okuyucularımız ... de sever
- See more at:
Kaynak: Hatıratım. Ali Erol.
Kuddise sirruhu: Allah onun sırrını mukaddes etsin, demektir.
okuyucularımız ... de sever
- See more at:
- Bir Allah cc. Dostu Buyuruyor ki : “Göz ve kan [vs. organ] verip almakta mahzur yoktur. Zira eşya-yı ârıziye olup eşya-yı asliyeye tâbidir. Yani kötüye kullanılırsa, mes’uliyeti alan kimseye aittir.”... [Ali Erol, Hatıratım, s. 43].........Organ nakli / bağışı(!) hususunda yapılan fıkhî çalışmalardan çıkan sonuçları şu şekilde özetlememiz mümkündür: 1. İnsanın kendi bünyesinden bir parçayı başka bir yere nakletmek caizdir. Bu tedavinin, daha ağır bir zarar oluşturmama şartı vardır. Meselâ, koldaki bir ârızayı gidermek için ayağından nakil yaparken, ayağın felç olmasına sebep olma gibi bir durum olmamalıdır. 2. Bir insandan başka bir insana nakil yaparken yenilenen parçalar nakledilebilir. Kan yenilenen bir parça olduğu için nakli caizdir. Verenin bağış yapma ehliyetine haiz olması gerekir. 3. Yaşayan bir insandan organ almak, o organın alınması ile verene eksiklik getirecek bir alma ise bu haramdır. Yedeği bulunan bir organ ise, birinin alınması hususunda fakihler arasında farklı görüşler vardır. 4. Ölümü gerçekleşmiş bir insandan diriye nakil yapmak ise vârislerin izni veya ölmeden önce kişinin bunu vasiyet etmesi ile mümkündür. 5. Bütün bu muâmelelerin hiç birinde ticârî bir işlem bulunmamalıdır. İnsan üzerinden ticaret haramdır. Sadece tıbben gereken masraflar karşılanabilir, çünkü insan organına değer takdir edilemez. Bununla beraber organ nakli yapılmadığı takdirde, ikinci şahıs için hayatî tehlike söz konusu ise, alıcının satın alması caizdir. Bu satıştan doğacak günah, organı satana aittir. [Muhammed Vefâ, Bey'u’l-A'yâni’l-Muharrame, s. 110-113] Alıntı H.bozkurt.
*(Toplu taşıma araçları / umumi) vasıtalar içerisinde Kur’an-ı Kerim ve Evrâd-ı Şerif okunmaz. Zira cünüp ve hayızlı kişiler bulunabileceğinden, rûhâniler râzı olmayıp felakete sebep olur......Ali Erol “Hatıratım..sayfa 45.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)