28 Kasım 2019 Perşembe

AKCİĞER VEREM Akciğer veremine karşı uygulanacak terkipler:

AKCİĞER VEREM
Akciğer veremine karşı uygulanacak terkipler:
R -1 : “Keten tohumu bal ile macun yapılır, hastaya birer kaşık verir.”
R – 2 : “Hastaya at yağı içirilir.”
R – 3 : “Yumurta rafadan olarak hastaya içirilir.”
R – 4 : “Paça kaynatılır, birer bardak içilir.”
R – 5 : “Günde üç defa ikişer çay kaşığı çam sakızı yutulur.
R – 6 : “Taze süt kaynatılır, hastaya birer bardak içirilir.”
R – 7 : “Badem yenir. Birer bardak meyan kökü suyu içilir.
R – 8 : “Kuru üzüm, İncir, hurma, bal yeteri kadar alınarak su ile ki>/ natılır. Birer bardak içilir. ”
R – 9 : “Aç karnına birer çay bardağı at yağı içirilir.”
R -10: “Rutubetli yerde oturulmaz, birer bardak keçi sütü içilir, ”
R -11: “Paça çorbası içilir.”
R -12: “Birer bardak karpuz suyu, bal ile içirilir.”
R -13: “Kaymak ve bal macun yapılır birer kaşık yutulur.”
R -14: “Birer bardak süt içilir.”
R -15: “Pırasa suyu, arpa suyu ile içirilir.”
R -16: “Zeytinyağlı pırasa yedirilir.
R -17: “Birer bardak sinirli yaprak suyu içilir.”
R -18: “Birer bardak kereviz usaresi içilir.”
R -19: “Çam fıstığı, bal ile macun yapılır, birer kaşık yutulur.
R – 20: “Rafadan yumurta içilir. ”
R – 21: “Birer bardak ayva usaresi içirilir.”
R – 22: “Hindistan cevizi, bal ile macun yapılır, birer kaşık yutulur.
R – 23: “Beşer gr. kantaron çiçeği kaynatılır bal ile içilir.”
R – 24: “Ayrık otu kaynatılır, birer bardak içilir.”(
R – 25: “İğde kaynatılır, birer bardak suyu içilir.”
R – 26: “Karabaş otu kaynatılır, birer bardak pekmezle içilir.”
R – 27: “Demirli keçi sütü, birer bardak içilir.”
R – 28: “Birer çay kaşığı mesteki sıcak su ile yutulur.”
R – 29: “Mersin ağacı kaynatılır, birer bardak içilir.”
AKCİĞER ZAFİYETİ
Akciğerin beslenmesi için terkipler:
R -1: “Nohut et ile pişirilir, birer tabak yenir.”
R – 2: “Çemen kaynatılır, birer bardak içilir.”
R – 3: “Nohut yenir veya kaynatılıp suyu içilir.
Asırlardan beri insanlık âleminin en büyük şifa menbaı diye ifa­de ettikleri, çeşitli bitki ve otlara karşı alâkanın giderek arttığı ve bu bitkilerin bütün dünyada çok yaygın bir şekilde kullanıldığı günü­müzde, memleketimizde de bu ihtiyaca cevap verebilecek bitkiler vardır.insanların hastalıklarının tedavisi cihetinde cidden faydalı reçete­ler ve tavsiyeler sunması bakımından büyük değer taşımakta. Sizde Şifalı Bitkiler ile hastalıklarınıza doğal bitkisel çözüm ile derdinize deva bulabilirsiniz.
Uzun yıllar süren tecrübeler sonucu gerek İslâm tıb âlimleri, ge­rekse diğer tıb bilim adamları çeşitli bitki ve otların insan vücuduna ne gibi faydalar ve zararlar sağladığını belirlemişler ve belirlemiş ol­dukları bilgilerin ışığı altında bitkilerin insan sağlığına faydalı, hasta­lıklarına da çare olması maksadı yada bitkilerle hastalıkları tedavi maksadı wep sayfamızda sizler için Şifalı otlar, Şifalı taşlar, Şifalı bitkiler ile sizler için derledik….
Şifalı Bitkiler Nedir? Şifalı bitkiler içerdiği çeşitli moleküller ve vitaminler ile insanlar için oldukça faydalı bitkilerdir. Şifalı bitkiler birçok hastalığa iyi geldiği bilinmektedir. Siyatik ağrısı, eklem ağrısı, kas ağrısı, sırt ağrısı, baş ağrısı, kulak ağrısı, diş ağrısı, berelenme, kesik, burkulma, adet sancısı, böcek ısırması gibi durumlarda ağrıları dindirme özelliğinden dolayı iyi geldiği bilinmektedir.
İlaç olarak bitkilerin kullanımı, insanlık tarihinin en eski tıbbi tekniklerinden biridir. Etnobotanik (bitkilerin geleneksel olarak insanlar tarafından kullanımları) gelecek ilaçları keşfetmek için etkili bir yol olarak kabul edilmektedir. Hekimlerin mevcut ilaçların çoğu aspirin, dijitalisten, kinin ve afyon içeren bitkisel ilaçlar olarak kullanımının uzun bir geçmişi var.
BİTKİLERDE TEDAVİDE TEMEL KAİDELER NELERDİR
1-Hastalıklar için mutlaka bir hekime danışılmalıdır. Öncelikle hekimin vereceği reçete kullanılmalıdır. Buna alternatif olarak ta bitkisel reçeteler kullanıl­malıdır.
2- Bitkilerin yan etkisi (zehirli olabilir) araştırılmadan kesinlikle kullanılmamalıdır.
3- Bitkisel tedaviler uzun süreli olmalıdır. Bu süre en az 2-3 aydan az olmamalıdır. Hiç ara vermeden alınmalıdır.
4- Bitkilerin kalite derecesi iyi olmalıdır. Toplanması, kurutulması ve muhafazası uygun şekilde yerine getirilmelidir.
5- Alacağınız bitkileri mutlaka, bitkiler konusunda uzmanlaşmış ve güvenilir aktarlardan alınız. Günümüzdeki büyücüler gibi bitkici tedaviciler de çoğalmıştır. Aman ha! Dikkatli olun! “Yarım hoca dinden, yarım doktor candan eder” Ata sözünü unutmayın.
BİTKİLERLE İLAÇLAR NASIL HAZIRLANIR
1 – Toz Şeklinde:
Bitkilerin kuru halde çekilerek toz haline getirildikten sonra kullanıl­masıdır. Bitkisel reçetede alınacak miktar belirlenmiş olup direkt ağız yo­luyla alınabileceği gibi bir bardak ılık suya karıştırıldıktan sonra da alınabilir.
R – 30: “Defne tohumu, bal ile macun yapıl

Anlayın artık Ehli sünneti tahrip etmek ile meşgul olan münafıklar,Hadisi şerif var,benim ve ashabımın yolu kıyamete kadar olacak

Her kim günde üç kere, 'Allahım, ümmet-i Muhammed'i ıslah et' diye dua ederse âbidlerden sayılır.” Ma'rûf-i Kerhî (k.s)
Görüntünün olası içeriği: yazı

İslam'ın ilme âlime ve talebeye verdiği değer akılla ölçülmez!

Fotoğraf açıklaması yok.
İSLAMIN İLK YATILI MEDRESESİ

Peygamber Efendimiz döneminde kurulan, ilim ve irfan mektebi olup ismi ve kalitesiyle 1400 yıl sonra günümüze kadar gelen Ashâb-ı Suffe nedir? Ashâb-ı Suffe kimdir?

Allah Resûlü şöyle buyurmuştur:

“Bir kimse, ilim elde etmek arzusuyla bir yola girerse, Allah o kişiyi cennetin yollarından birine sevk eder. Melekler yaptığından hoşnut oldukları için ilim öğrenmek isteyen kimsenin üzerine kanatlarını gererler. Göklerde ve yerde bulunan her şey, hattâ suyun altındaki balıklar bile âlim için Allâh’a istiğfar ederler. Âlimin âbide üstünlüğü, dolunayın diğer yıldızlara olan üstünlüğü gibidir. Âlimler, peygamberlerin vârisleridir. Peygamberler, mîras olarak altın ve gümüş bırakmazlar; onlar ilmi miras bırakırlar. Kim bu mîrâsı alırsa, büyük bir nasip almış olur.” (Ebû Dâvûd, İlim, 1/3641; Tirmizî, İlim, 19/2682)

Allah Resûlü, ashâbının tâlim ve terbiyesine çok büyük ehemmiyet vermiştir. Nitekim Mescid-i Nebevî’nin arka tarafına, etrafı açık ve üstü hurma dallarıyla örtülü bir suffe (gölgelik, çardak) yaptırmıştır. Uzaktan gelen ve âilesi olmayan fakir müslümanlar burada kalırdı. Onlara “Ashâb-ı Suffe” veya “Ehl-i Suffe” denirdi.(İbn-i Sa’d, I, 255)

Bunların maîşetlerini Resûlullah temin eder ve hâli vakti yerinde olan sahâbeyi de onlara yardımcı olmaya teşvik ederdi.

Bir sadaka geldiğinde Peygamber Efendimiz onlara gönderir, kendisi ondan hiçbir şey almazdı. Şâyet gelen bir hediye ise kendisi ondan bir parça alıp kalanını Ashâb-ı Suffe’ye gönderirdi. Böylece gelen hediyeyi onlarla paylaşırdı.

Ashâb-ı Suffe, dînin menbaına en yakın, Allah Rasûlü’nün meclisine en müdâvim insanlardı. Yüksek seviyede ve âdeta hızlandırılmış bir eğitim görüyorlardı. Bu sebeple yetişmeleri daha hızlı oluyordu. Muallimleri, başta Resûlullah olmak üzere Übey bin Kâ’b, İbn-i Mes’ûd, Muâz bin Cebel ve Ubâde bin Sâmit gibi genç ve âlim sahâbîlerdi.

En çok hadîs-i şerîf rivâyet eden sahâbîler (müksirûn) umûmiyetle onlar arasından çıkmıştır. Bunların başında gelen Ebû Hüreyre (r.a.) geliyordu.

İslâm’ı öğrenmek için kısa bir süreliğine Medîne’ye gelen heyetler, bir taraftan Peygamber Efendimiz ile görüşürken diğer taraftan da Ashâb-ı Suffe’den, bilmedikleri hususları öğreniyorlardı. Medîne dışında yeni Müslüman olan kabîlelere İslâm’ı öğretmek üzere bir muallim göndermek gerektiğinde, yine Suffe ashâbı arasından seçiliyordu.

O yüzden Bi'r-i maune de ve Raci olaylarında şehit olanlar da Ashab-ı suffeden olanlardır.


27 Kasım 2019 Çarşamba

DÜNYANIN YUVARLAK OLMASI ᴴᴰ | Kuranın Bilimsel Mucizeleri #19

Mars’taki Olimpos Dağı, evrendeki bilinen en büyük dağ. Eğer bu dağ Türkiye’de olsaydı dağın bir eteği İzmir'deyken, diğer eteği Ankara'da olurdu..

Fotoğraf açıklaması yok.

“ALLAH ” ismi kullanımı bir hayli azaldı !!!

Ilim Irfan Deryasi
“ALLAH ” ismi kullanımı bir hayli azaldı !!!
Evden ayrılırken geride kalanlara “Allaha ısmarladık”, “Allah’a emanet olun” denilirdi !!!
Şimdi “haydi ben kaçtım”, “bay bay”, “hadi öptüm!” denilir oldu…!!!
İşe gidenlere “Allah işini rast getirsin”, denilirdi !!!
Şimdi “bol kazançlar!” denilir oldu !!!
Şaşırdığımızda “Sübhânallah” denilirdi !!!
Şimdi “vaaavvv” denilir oldu !!!
Sevindiğimizde “Elhamdülillah” denilirdi !!!
Şimdi “olleeeyyy” denilir oldu !!!
Başımıza bir musibet geldiğinde “Allah’ın dediği olur!”, “Innâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn [biz Allah’tan geldik, yine O’na döneceğiz] denilir !!!
Şimdi “hay aksi!, “bu da nereden çıktı!”, “bittim!”, “mahvoldum!” denilir oldu !!!.
Bize iyilik yapana “Allah razı olsun”, “Allah ne muradın varsa versin!” diye dua edilirdi !!!
Şimdi “sağol!” denilir oldu !!!
Bir işle uğraşanlara “Allah kolaylık versin!” denilirdi !!!
Şimdi “kolay gelsin!” denilir oldu !!!
Yeni evlenenlere “Allah bir yastıkta kocatsın!” denilirdi !!!
Şimdi “mutluluklar!” denilir oldu !!!
Sınava girecek olanlara “Allah zihin açıklığı versin!” diye dua edilirdi !!!
Şimdilerde “başarılar!” denilir oldu !!!
Geleceğe dair planlar yapılırken “Inşallah”, “Allah izin verirse”, “Allah kısmet ederse” denilirdi !!!
Şimdilerde sanki gelecek bizim elimizdeymiş gibi fütursuzca konuşur olundu veya “umarım”, “tahminim o ki” gibi neidüğü belirsiz ifadeler kullanır olundu !!!
Günah işlediğini gördüğümüz kimselere “Allah ıslah etsin”, “Allah affetsin”, “Allah hidayet etsin” denilirdi !!!
Şimdi lanet okur olundu !!!
Kötü bir şeyden bahsederken “Allah korusun”, “Allah esirgesin” denilirdi !!!
Şimdilerde “kapa şu şom ağzını!” denilir oldu !!!…..
Bu listeyi uzatmak çok mümkün !!!
Dikkat etmeye vesile olması duasıyla
Allah’a emanet olun.

Sınava girecek öğrenciler için dua

Görüntünün olası içeriği: yazı