Gizli sırların öğrenilmesi.manevi sıkıntıların gitmesi.ruhi varlıkların zararlarının önlenmesi,maddi bolluk ve bereketin gelmesi için..ve daha birçok konularda havas alimleri tarafından terkip olarak havas iksiri kabul edilen berhetiyye ''ayın menzillerine'' uygun zaman seçilir hacet ve isteklere göre (5-7-21 terkibinde) okuma yapılır.beş vakit namazın arkasından sonra okunursa tesiri daha çabuk olur.Alimler, Berhetiye duası hakkında, gizli sırlarla dolu hazine, kırmızı yakut, diye yad etmişlerdir Nice alimler ve arifler de bu hazineden faydalanmışlardır Bereket ve tesiri çok yüce olan bu mübarek isimlere şeytanlar,cinler, ifritler baş kaldıramazlar Ruhani ilimlerin temeli bu mübarek isimlerdir Berhetiyye, Süleyman Aleyhisselam’ın tahtının dört bir yanında yazılı idi En son kelimesi olan “Şemhahir” ism-i celili ise mührüne işlenmişti Berhetiyye’nin manevi gücü ile Süleyman Aleyhisselam, kurtları, kuşları, cinleri hükmü altına almıştı Esmâü'l-Berhetiyh Adedleri ve Adâbına göre okunulduğu zaman ruhaniyetleri celbeder Lâkin gereksiz ve boş yere özellikle gösteriş amaçlı, şişe devirme, eşyaları hareket ettirme, bir yerden bir yere tayy-i mekân yapma gibi amaçlarla kullanılırsa manevi cezâsı vardır Bu tür Esmâlar ancak ihtiyaç halinde bir hastayı veya bir zorda olan kişiye sadece Allah rızası yardım amaçlı adedine, menzil ve saatlerine göre okunulmalıdır Esmâ-i Berhetiyh; 28 Esmâ'dan oluştuğu çoğu kimseler tarafından bilinmekte olup, 28 harf ve menzille sabitlik kazanır Toplam adedi "18587" olup genelde Üçlü Vefk'i yapılarak kullanılmaktadır
“Dünyâ hayâtı azdan daha azdır. Ona âşık olan, alçakların alçağıdır. O sihriyle bir topluluğu sağır ve kör eder. Böylece onlar ortalıkta şaşkın ve delîlsiz ortalıkta kalırlar.”
https://vimeo.com/tomorhoca
- Ana Sayfa
- İlahi – Kur`an -İslam – Din -Tasavvuf – Belgesel – Dua – Hadis – Tarih – Şiir – Vs… – بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
- Dini bilgiler
- Hatim duası Türkçe Hatim Duası
- Ahmet tomor hoca sohbetleri
- suleymaniye
- Ruhlar kabirde hep kalır mı?
- Şehitlik ve Fazileti
- İslami Eğitim
- ALLAH (C.C.) 'ÜN SIFATLARI
- Ahmet Tomor Hocaefendi Sohbetleri
- Veysel Gürler
- Umman'dan Şifâlar
- İSLAMİ BİLGİLER KİTAP SOHBET SEYRET MULTİMEDYA
- Safakat İslami Forumları
- sadakat.net
- Ehl-i Sünnet Hanefi
- HAVAS İLMİ-MÜCERREBAT-I İLAHİ ŞİFACILAR
- Sağlığımızın müthiş şifreleri Sayfadaki tüm bilgiler bilgi amaçlıdır kullanım tercihi size aittir önce araştırın inceleyin doktorunuza danışın saygılar
- Sayfa ve guruptaki bilgiler bilgi amaçlıdır araştırın araştırmadan doktorunuza danışmadan kullanmayın sakın saygılar hepinize m.ulaş
- MUHTASAR İLMİHAL | Fazilet
- İLİM BÖLÜMÜ
- İmam Suyuti Camius Sağir
- Dini Sorular Molla Cami dini sorular ve cevapları
- incemeseleler
- "Nazar, deveyi kazana, insanı mezara sokar."
- YAVRULARIMIZA ELİF CÜZÜ ÖĞRETELİM. BİZLERDE TEKRAR EDELİM...
- Hadis-i Şerif
- FAZİLET TAKVİMİ
- mektebun
- faydalı
- medine
- Zi tuva kuyusu...
- Ali Eren Hoca
- *FATİHA SURESİNİN SIRRI..*
- "Kişi sevdiği ile beraberdir."
- *FATİHA SURESİNİN SIRRI..*
2 Aralık 2019 Pazartesi
CENNET NEDİR VE NEREDEDİR ?
Sekiz Cennet vardır ve Cennetin biri yedi kat göklerden ve arzdan daha geniştir. Günümüze kadar tesbit edilebilen ve henüz ışıkları dünyaya yansımayan yıldızların tümü göklerdedir.
Yedi kat göklerden sonra Hazret-i Cebrâîl'in ve ona bağlı olan meleklerin yeri ve makamı olan "Sidre-i Müntehâ" vardır. Sidre-i Müntehâ, yedi kat göklerden çok daha geniştir.
Sidre-i Müntehâ'dan sonra Cennetler âlemi başlar. Sidre-i Müntehâ'ya en yakın olanı Cennet-ül Me'vâ ve en uzaktaki Firdevs Cenneti'dir.
Cennetlerin genişliği akıl ve hayâl duygularının çok ötesinde ve matematiksel oranlara ve rakamlara sığmayan büyüklüktedir. Bu nedenle Cennete en son girenlerin de, dünyanın on katı genişliğinde yerleri ve makamları olacaktır.
Cennet istikrar yeridir. Gece, gündüz, hafta, ay ve yıl gibi zaman ölçüleri olmayacak ve her şey sürekli aynı halde kalacaktır.
Ölüm, yaşlılık, hastalık, sıkıntı ve ruhsal bunalım gibi haller olmayacak ve insanlar Cennete girerken yaşadıkları ruhsal ve duygusal zevkleri sürekli ve aynen yaşayacaklardır.
Kadın ve erkek otuz üç yaş görünümünde olup iç ve dış organlarda hiç bir değişiklik olmayacağı gibi, saç traşı ve tırnak kesme külfeti de olmayacaktır.
Yalnız, bülûğ çağından önce vefat eden çocuklar, öldükleri yaşlarındaki görünümde kalacaklar ve Cennette annelerinin, babalarının yanlarında oynayacaklardır. Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Cennet gökte ve cehennem yer (in merkezin) dedir. (Deylemî) İster dünyada, ister uzayda, ister ayda ve ister Samanyolu’nun merkezinde olalım, bulunduğumuz yerin üst tarafına gök denir. İşte cennet yedi kat göklerin üzerinde ve madde âleminin ötesindedir.
Yüce Allah buyuruyor:
Andolsun ki onu (Hz. Muhammed Cebrâil’i) Sidret-ül-Müntehâ’nın yanında bir defa daha görmüştü. Cennet-ül-Me’vâ’da onun yanındadır. (Necm -13 -14 -15)
Milyarlarca galaksinin içinde bulunduğu yedi kat göklerden sonra Sidretü’l-Münteha ve ondan sonra cennetler âlemi başlar. Sidret-ülMünteha’ya en yakın olanı Cennet-ül-Me’vâ’dır.
Yüce Allah buyuruyor:
Canların her istediği ve gözlerin zevk duyduğu her şey orada (cennette) vardır ve siz orada sürekli kalacaksınız. (Zuhruf - 71) Toprak maddelerinden, besin maddelerine, sonra kana ve üreme hücresine dönüşen insan, ana karnından küçücük bir bebek şeklinde bu fâni dünyaya gelir.
Kısa, kısıtlı ve geçici bazı mutluluklar dışında bu fâni dünyada huzur bulup tatmin olamayan, yaşlılığında hastalıklarla boğuşan, ölüm yatağında ecel terleri döken, kabirde sıkılan, mahşerde bunalan ve sıratta yanan insan, Ancak cennete girdiği an bütün hayâlleri gerçekleşecek ve her açıdan mutlu olup ruhsal huzura ve ölümsüz hayâta kavuşacak. Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Orada (cennette) gözlerin görmediği, kulakların işitmediği ve hiç kimsenin kalbine (hayâline) gelmeyen güzellikler vardır. (Buhârî)
Yedi kat göklerden sonra Hazret-i Cebrâîl'in ve ona bağlı olan meleklerin yeri ve makamı olan "Sidre-i Müntehâ" vardır. Sidre-i Müntehâ, yedi kat göklerden çok daha geniştir.
Sidre-i Müntehâ'dan sonra Cennetler âlemi başlar. Sidre-i Müntehâ'ya en yakın olanı Cennet-ül Me'vâ ve en uzaktaki Firdevs Cenneti'dir.
Cennetlerin genişliği akıl ve hayâl duygularının çok ötesinde ve matematiksel oranlara ve rakamlara sığmayan büyüklüktedir. Bu nedenle Cennete en son girenlerin de, dünyanın on katı genişliğinde yerleri ve makamları olacaktır.
Cennet istikrar yeridir. Gece, gündüz, hafta, ay ve yıl gibi zaman ölçüleri olmayacak ve her şey sürekli aynı halde kalacaktır.
Ölüm, yaşlılık, hastalık, sıkıntı ve ruhsal bunalım gibi haller olmayacak ve insanlar Cennete girerken yaşadıkları ruhsal ve duygusal zevkleri sürekli ve aynen yaşayacaklardır.
Kadın ve erkek otuz üç yaş görünümünde olup iç ve dış organlarda hiç bir değişiklik olmayacağı gibi, saç traşı ve tırnak kesme külfeti de olmayacaktır.
Yalnız, bülûğ çağından önce vefat eden çocuklar, öldükleri yaşlarındaki görünümde kalacaklar ve Cennette annelerinin, babalarının yanlarında oynayacaklardır. Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Cennet gökte ve cehennem yer (in merkezin) dedir. (Deylemî) İster dünyada, ister uzayda, ister ayda ve ister Samanyolu’nun merkezinde olalım, bulunduğumuz yerin üst tarafına gök denir. İşte cennet yedi kat göklerin üzerinde ve madde âleminin ötesindedir.
Yüce Allah buyuruyor:
Andolsun ki onu (Hz. Muhammed Cebrâil’i) Sidret-ül-Müntehâ’nın yanında bir defa daha görmüştü. Cennet-ül-Me’vâ’da onun yanındadır. (Necm -13 -14 -15)
Milyarlarca galaksinin içinde bulunduğu yedi kat göklerden sonra Sidretü’l-Münteha ve ondan sonra cennetler âlemi başlar. Sidret-ülMünteha’ya en yakın olanı Cennet-ül-Me’vâ’dır.
Yüce Allah buyuruyor:
Canların her istediği ve gözlerin zevk duyduğu her şey orada (cennette) vardır ve siz orada sürekli kalacaksınız. (Zuhruf - 71) Toprak maddelerinden, besin maddelerine, sonra kana ve üreme hücresine dönüşen insan, ana karnından küçücük bir bebek şeklinde bu fâni dünyaya gelir.
Kısa, kısıtlı ve geçici bazı mutluluklar dışında bu fâni dünyada huzur bulup tatmin olamayan, yaşlılığında hastalıklarla boğuşan, ölüm yatağında ecel terleri döken, kabirde sıkılan, mahşerde bunalan ve sıratta yanan insan, Ancak cennete girdiği an bütün hayâlleri gerçekleşecek ve her açıdan mutlu olup ruhsal huzura ve ölümsüz hayâta kavuşacak. Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Orada (cennette) gözlerin görmediği, kulakların işitmediği ve hiç kimsenin kalbine (hayâline) gelmeyen güzellikler vardır. (Buhârî)
CİNLER ALEMİ
Yüce Allah buyuruyor: Cinleri nâr’ın mâricinden yarattık. (Rahman - 15)
Mâric zıt anlamlı bir kelime olup, hem saf hem karmaşık anlamına gelir. Bu iki âyette, cinlerin aşırı derecede ısıdan yani saf ya da karmaşık gaz halindeki atomlardan yaratıldığı bildiriliyor.
Cinler neden gaz halindeki kızgın atomlardan yaratıldı?
Madde âleminin temel yapı taşları atomlardır. Bu nedenle bitki, hayvan, insan, dünya, ay, güneş ve yıldızlar dâhil, madde âlemindeki bütün varlıklar atomlardan yaratıldığı gibi, tabii olarak cinler de atomlardan yaratıldı. Ancak cinlerin yaratıldığı dönemde dünya aşırı derecede kızgın gaz halinde olduğu için Yüce Allah onları kızgın gaz halindeki atomlardan yarattı ve yeryüzüne halife kıldı.
Cinler hâla kızgın gaz halinde mi? Hayır! Toprak maddelerinden yaratılan insanlar toprak halinde olmadıkları gibi, kızgın gazlardan yaratılan cinler de, kızgın gaz halinde değildir. Cinler de insanlar gibi akıllı ve bilinçli varlıklar oldukları için Yüce Allah onları yeryüzüne halife yapmış ve halifelikleri Hz. Âdem dönemine kadar devam etmiştir.Kızgın gazlardan yaratıldıkları için havadan hafif olan cinler, diledikleri zaman yerçekiminden kurtulup uzaya çıkabilirler. Hatta Peygamberimizden önceki dönemlerde birinci kat göğe kadar çıkıp meleklerin konuşmalarını gizlice dinler ve bunları ilişki kurdukları kâhinlere haber verirlerdi. Peygamberimizin doğumu ile cinlerin gökyüzüne çıkmaları yasaklandı ve kâhinlik dönemi kapandı. Gazlardan yaratıldıkları ve renkleri olmadığı için insanlar gözleri ile cinleri göremezler. Ancak içe kapalı, evhamlı ve aşırı duyarlı olanlar, beyinlerindeki hayâl gücü ile cinleri görebilirler. Bu nedenle cinleri görüp korkanlar hemen gözlerini sımsıkı kapasalar ve yüzlerini kalın örtülerle örtseler de, cinleri yine görürler. Çünkü onlar cinleri gözleri ile değil, beyinlerindeki hayâl gücü ile görürler.Cinler şeffaf maddelerden yaratıldıkları için farklı şekillere girebilirler. Genelde keçi, kedi, yılan, kara köpek ve bazen de insan şekline girerler ve o zaman insanlara görünebilirler.lsıdan yaratıldıkları için çok hafif ve şeffaf olan cinler, yerçekiminden de etkilenmedikleri için çok süratli hareket eder, çabuk kızar, öfkelenir ve birbirleriyle çok kavga ederler.Toplumsal kabile hayâtı yaşayan cinler yerler, içerler ve evlenirler. Eşlerine, yavrularına, yuvalarına, akrabalarına ve kabile reislerine çok bağlıdırlar.İnsanlar ölünce çürüyüp aslına yani toprak maddelerine dönüştüğü gibi, uzun ömürlü olan cinler de ölünce aslına yani gazlara dönüşür ve havaya karışırlar. Ölen cinler çok kısa bir zamanda gazlara dönüştüğü için yeryüzünde cin mezarlığı yoktur. İnsanlar cinlerle evlenebilir mi?
Hanefî mezhebine göre evlenemez, Şâfî mezhebine göre evlenebilirler. Ancak cinlerle evlenen kimsenin korkusuz ve çok güçlü bir irâde gücüne sahip olması gerekir. Eğer korkak, evhamlı, aşırı duyarlı ve irâde gücü zayıf olursa, cinlerin emri altına girer, dengesi bozulur ve insanlardan kopar. Cinlerin inanç ve ibâdetleri
Yüce Allah buyuruyor:
Ben, cinleri ve insanları ancak bana ibâdet etsinler diye yarattım. (Zâriyat - 56)
Cinler de insanlar gibi akıllı ve bilinçli varlıklar oldukları için İlâhi emirlere uymakla yükümlü ve uygulamadan sorumludurlar. Bu nedenle onlar da mahşere gelecek ve sorgulanacaklar. Cinler hangi dine bağlıdır?
Yüce Allah mahşer günü buyuracak:
Ey cin ve insan topluluğu! İçinizden size âyetlerimi açıklayan ve bugüne (mahşere) kavuşacağınız konusunda sizi uyaran peygamberler gelmedi mi? (En’am - 130)
Hz. Âdem’den önceki dönemler de, cinlere kendilerinden (cinnî) peygamberler gelir ve Allah’ın emirlerini tebliğ edip onları uyarırlardı. Hz. Âdem yeryüzüne halife olunca, cinlerde Hz. Âdem’e ta bi olmakla yükümlü kılındılar ve cinnî peygamberlik dönemi kapandı.İnsanlar cinlerden yararlanabilir mi?
Yüce Allah’ın verdiği özel bir mucize ile Hz. Süleyman cinlerden yararlandı ve onları sadece ağır işlerde çalıştırdı. Devlet başkanı olduğu halde istihbarat işlerinde onlardan yararlanmadı. Hatta Sebe’de Belkıs’ın devlet başkanı olduğunu cinlerden değil, hüdhüd kuşundan öğrendi.
Hz. Süleyman’ın dışında hiçbir peygamber cinlerden yararlanmadı.
Eğer gizli bilgi toplama konusunda cinlerden yararlanma imkânı olsaydı, Peygamberimiz (s.a.v.) müşriklerle ilgili gizli istihbarat işlerinde onlardan yararlanırdı. Çünkü îman eden cinler de onun sahabeleri idiler.
Dînî bilgiler konusunda da cinlerden yararlanılamaz ve onların sözleri geçerli kanıt olamaz. Eğer cinlerin sözleri geçerli kanıt olsaydı, İmâm-ı A’zam, İmâm-ı Şâfî, İmâm-ı Mâlik ve İmâm-ı Ahmed İbni Hanbel gibi müctehidler onlardan yararlanır ve İmâm-ı Buhârî gibi ünlü hadis imamları da onların rivâyet ettiği hadis-i şerîfleri bizlere aktarırlardı. Cinler kaybolan ya da çalınan şeyleri bilir mi?
Kesinlikle hayır!
Yüce Allah buyuruyor:
O’nun (Süleyman’ın) ölümüne hükmettiğimiz zaman, onun öldüğünü ancak (dayandığı) değneği yiyen bir ağaç kurdu gösterdi. (Değnek kırılıp da) yere yıkılınca (öldüğü) açıkça ortaya çıktı. Eğer cinler gizli şeyleri bilselerdi, o aşağılayıcı ağır işte çalışmazlardı. (Sebe - 14)
Hz. Süleyman camlı köşkünde bir değneğe dayanıp cinlerin çalışmasını izlerken, Azrâil (a.s.) canını aldı ve Hz. Süleyman değneğe dayalı olarak ayakta kaldı.
Cinler Hz. Süleyman’ın kendilerini izlediğini sanarak günlerce işlerine devam ettiler. Sonra bir ağaç kurdu tarafından kemirilen değneğin kırılması ve Hz. Süleyman’ın yere düşmesi ile onun öldüğünü gören cinler, işlerini bırakıp kaçıştılar.
Gözlerinin önündeki Hz.Süleyman’ın öldüğünü bilmeyen cinler, kesinlikle gizli şeyleri bilmezler. Eğer bilselerdi, kendileri tutsak gibi günlerce ağır işler de çalışmazlardı.
HADİM İLMİ VE HADİMİN GÖREVLERİ
Hüddam'ı genel olarak manevi âlemdeki yardımcılar olarak niteleyebiliriz. Hadimler görevleri itibariyle farklılık gösterirler.
Öğretici Hadimler: İlmi olan her soruya cevap verme yetkileri vardır. Kişinin hiç bilmediği ilimleri bile verebilirler.
İstek Hadimleri: Kişinin her türlü isteğini yerine getirirler. Bunlar her türlü maddenin getirilmesinde de kullanılabilir.
Kulak Hadimleri: Kulak çakraklarının açılmasını sağlar ve öğrenilmek istenilen şey hakkında bilgi verirler ( Filan kişi benim hakkımda ne düşünüyor gibi).
Göz Hadimleri: Bunlar göz çakralarının açılması sağlarlar. Yakında olsun uzakta olsun vuku bulan olayları kişinin gözü önüne getirirler. Bu şekilde bir insanın ne yaptığı rahatlıkla seyredilebilir.
Kişinin seviyesine göre bunlara ulaşmak kolaydır. Hadimlerin yapamayacağı şey neredeyse yok gibidir. İnsanın her türlü ihtiyacına karşılık verirler. Define bulma, birini kendine aşık etme, bir kişinin helak olması, hastalıkların tedavisi, tayibi mekan (bir yerden bir yere vasıtasız gitme), paranın çoğaltılması gibi bir çok konuda yardımcı olurlar.
Hadimler ilk geldikleri vakit gerçek suretleriyle veya insan suretinde gelirler. Gerçek suretleri bir insan boyunda veya yer ile gök arası kadar da olabilir. Gelecekleri vakit kişiyi sınamak amacıyla gök gürültüsü, farklı hayvanların gözükmesi ve bunun gibi şeyler zuhur edebilir. Bunlardan korkmamak gerekir. Bunlar sadece kişinin yardımı gerçekten isteyip istemediği test içindir.
Hadimleri elde etmek için belirli bir adet'de ve belirli bir esmanın çekilmesi gerekmektedir. Adet çok önemlidir. İşin sırrı budur. Kapıyı açacak olan, verilen adedin ne eksik nede fazla tam çekilmesidir.
Hadim çağırma esnasında mutlaka işin ehlinden yardım alınmalıdır. Çünkü hayır olan kapıların açılmasıyla birlikte şer olan kapılarda açılır. Şeytanlar, ifritler, semumlar ve cinler açılan bu kapılar vasıtasıyla insana musallat olmaya çalışırlar. Kişi kendi bildiği üzere bu işe başlarsa muhtemeldir ki bu şerli varlıklarla baş başa kalır.
MUHYİDDÎN İBN’UL ARABÎ K.S. HAZRETLERİNİN ÖZEL DUASI HİZB-UD’DEVR’UL A’LÂ
MUHYİDDÎN İBN’UL ARABÎ K.S. HAZRETLERİNİN ÖZEL DUASI HİZB-UD’DEVR’UL A’LÂ
İş için, rızık için, evlilik için... Bu listeyi uzatabilirsiniz. Gerçekten bir hazinedir ve iki tarafı keskin kılıç gibidir. Çok kere tecrübe edilmiş ve her seferinde sonuç alınmıştır. Allah sizin de faydalanmanızı ve arzunuza ulaşmanızı nasip etsin.
Eûzubillâhimineşşeytânirracîm, Bismillâhirrahmânirrahîm.
1) Ey sonsuz dirilik, canlılık sahibi Hayy olan, Ey kendi varlığı ile kâim olup, mevcûtadı varlığı ile var kılan Kayyûm olan Allah’ım! Seninle korundum lütfen beni koru. "Bismillâh", zırhıyla hakikâtiyle, korunmasıyla, kifâyesiyle de bunu ikrâm eyle Yâ Rabbi.
2) Ey başlangıcı olmayan Evvel olan, Ey sonu olmayan Ahir olan Allah’ım, "Mâşâallah lâ kuvvete illâ billâh"; hazinesinin dairesinin içindeki gaybî sırlarla, o kıymetli dâirenin içerisine lütfen beni de al Yâ Rabbi.
3) Ey hoşgörülü Haliym olan, Ey her türlü şeyi örten, kapayan gizleyen Settâr olan Rabbim, "Va’ tesimû bi hablîllâhi" âyetinin sırrıyla, tesettürü, hicâbi korunma ve kurtulma vesilesiyle lütfen bana da korunmayı, örtünmeyi nasip eyle.
4) Ey her şey’i ihâta eden, kuşatan Muhît olan, ey kudreti her şey’e yeten Kâdir olan Allah’ım, "Zâlike hayrûn zâlike min âyâtîllâh" âyetinin bereketiyle, emniyet sûrûruyla, giysilerin en hayırlısı olan takvâ libasından giyinenlerden olmayı, âziz ve güçlü kuvvetinle lütfen nasip eyle Yâ Rabbi.
5) Ey Kârib, Ey Mucîb, "Ve mahum bi darrine bihî min ehadin illâ biiznîllâhi" âyetinin mânâsıyla, korunmasıyla, hürmetiyle lütfen beni, nefsimi, ailemi, dinimi, malımı, evlatlarımı, evimi icâbet eyle, koru ve kurtar Yâ Rabbelâlemîn.
6) Ey belâları reddeden Mâni olan, Ey faydaları veren Nafi olan Allah’ım, "Ehâzetuhû ğâşiyetun min a’zâbîllah" âyetlerinle, Esmâlarınla, kelimelerinle, şeytanın şerrinden, sultanın şerrinden ve herhangi bir zalimin veyâ haklarımı gasb etmek isteyen zorbanın şerrinden lütfen beni koru Yâ Rabbi.
7) Ey zillete düşüren, değersiz kılan Muzill olan, Ey zarar vereni yaptığının karşılığıyla ödeştiren Muntakim olan Allah’ım, zulmedici kulların ve onların yardımcıları eğer bana kötü tuzak hazırlamışlarsa onların işitmelerine kalplerine, basiretlerine "Femen yehdîyhî min ba’dillâh" âyetindeki gibi bir perde koyarak, kurtarıcım ol lütfen Yâ Rabbi.
8) Ey izhâr ettiklerini geri alan ve her şey’i kudreti altında tutan Kâbız olan, Ey dilediği her şeyi ortadan kaldıran Kahhâr olan Allah’ım bana tuzak kuranların mekirlerine, hilelerine, azaplarına karşı "Fe mâ kâne lehû min fi’etin yensurûnehû min dûn’îllâhi" âyetinin sırrıyla, mânâsıyla, yardımcı olduğun kullarının arasına beni de lütfen dahil eyle, tuzakçıları da rezil, mağlup ve perişan olarak reddet, kifâyet eyle onları Sana havâle ediyorum Yâ Rabbi.
9) Ey Zâtına ve Sıfâtlarına fenâlık, noksanlık, sınırlılık ve hiçbir şekilde kusur bulunmayan Subbûh olan, Ey mukaddes ve arı Kuddûs olan Allah’ım! "Akbil velâ tehaf inneke min’el âminîne bi fadzlîllâhi" âyetinde ki münacâtın lezzetini lütfen bana tattır ve bu âyetin fazlıyla, sırrıyla emniyet içersinde bulunanlardan olmayı da lütfen nasip eyle Yâ Rabbi.
10) Ey zarara uğratan, her şer kabul edilenin mutlak var edicisi Dârr olan, Ey ölümü tattıran ve dilediğine dönüştüren Mumît olan Rabbim! "Fe kuti’a dâbir’ul kavm’illezîne zalemû, velhamdulillâhi rabb’il â’lemîn" âyetinin sırrıyla, zulme saplanan kavimlerin kökü kesilmiştir çok şükürler olsun Sana. Lütfen yine zalimlere (âyette bahs olunanlar misâli) vebâlini, nikâlini, zevâlini tattır Yâ Rabbi.
11) Ey yakîn hâlini yaratan Selâm olan, Ey gaybın sonsuz sırlarına açık idrâkı oluşturan Mü’min olan Allah’ım! Düşmanların devletine karşı "Lehum’ul buşrâ fi’l hayâtiddunyâ ve fi’l âhiretî lâ tebdîle likelimâtillâh" âyetinle dünya hayatı için müjdeler verdiğin, dünya ve âhiret hayatı için ise sözlerinde, vaadlerinde bir değişiklik bulunmayan Rabbim. Bu âyetin sırrıyla lütfen beni de huzurlu eyle Yâ Rabbi.
12) Ey sonsuzluğuyla azamet sahibi A’zîm olan, ey izzet bahşeden ve dileğince değerli kılan Muizz olan Allah’ım! "Ve lâ yahzunke kavluhum inn’el I’zzete lillâhi" âyetindeki sırrınla, celâllik sultanlığının, saltanatının ve gururunun verdiği azametli, korkutucu tacınla beni taçlandır lütfen Yâ Rabbi.
13) Ey Zâtıyla tüm kemâl sıfatlarına sahip ve tek hükümran Celîl olan, ey sonsuz mânâlara sahip, yeğane üstünlük sahibi ve üstünlüğünü de ancak kendi kendiyle değerlendiren Kebîr olan Allah’ım! "Felemmâ ra’eynehû ekbernehûnne ve kataâ’ne eydiyehunne ve kulne hâşalillâhî" âyetinin sırrıyla verdiğin celâllik, mükemmellik, ikbâllik, yüce azâmet ihtivâ eden cübbeyi bana da giydir Yâ Rabbi.
14) Ey eşi benzeri olmayan A’zîz olan, Ey Aşk kaynağı, sevilen gerçek ve Tek mutlak varlık Vedûd olan Allah’ım! "Yuhibbûnehum kehubbîllâh, vellezîne âmenû eşeddu hubben lillâh" âyetinin sırrıyla, lütfuyla, ülfetiyle, yakînlığıyla bana karşı kullarının kalplerine sevgi, sadakat, meveddet eyle.. ki böylece bu kullarının gönülleri itaat etsinler ve boyun eysinler Yâ Rabbi.
15) Ey apaçık ortada, algılanabilen Zâhir olan, ey gizli, ortada olmayan, algılanamayan, Bâtın olan Rabb’im! Lütfen "Yuhibbuhum ve yuhibbûnehû ezilleten a’lâ’l mü’minîne ei’zzeten a’lâ’l kâfirîne yucâhidûne fî sebilillâhi" âyetinin sırlarının ve nûr’unun verdiği gücü benim üstüme de gönder, bana da ikrâm ve ihsân eyle, o kulların gibi sevilmeyi, sevmeyi, mü’minlere karşı yufka yürekli olmayı, gerçeği örtenlere karşı da senin yolunda cihâd ehlî olmayı lütfen nasip eyle Ya Rabbi.
16) Ey varlığına bir şeyin girmesi, çıkması imkânsız, ihtiyaçtan, beri Samed olan, ey açığa çıkaran idrâk ettiren, kendisiyle irşâd olunan Nûr olan, sermedî olan Allah’ım, "Fein hâccûke fekul eslemtu vechiye’lillâh" âyetinin sırrıyla vechimi (Yüzümü) işrâk, ünsiyet ve cemâlinin nûruyla lütfen aydınlat Yâ Rabbi.
17) Yâ Bedîa’s semâvati ve’l arz Yâ Zelcelâli ve’l ikrâm, ey Tek, varlığında benzeri olmayan, şey’leri icâd eden, göklerin ve yerin Nûr’u Cemâli, Ey Celâl ve mutlak hüküm ve ikrâm sahibi Allah! "Vehlul u’kdeten min lisânî yefkahû kavlî" (Hz. Musa’nın duası) âyetinin sırrıyla, mânâsıyla (Musâ Aleyhisselâm’ın dilini çözdüğün gibi) lütfen bana da üstünlüğümü, belâgatimi ve fasihliğimi ikrâm eyle Yâ Rabbi.
18) Allah’ım! "Summe telînu culûduuhum ve kulûbuhum lî zikrîllâhi" âyetinin sırrıyla, yüzü suyu hürmetine lütfen Senden korkan, derileri ürperen ve sonra, derileri ve yürekleri Allah’ın zikri için yumuşayanlara nasip ettiğin gibi bana da Rahmetinle inceliğinle lütfen acı Yâ Rabbi.
19) Ey hükmünü zorunlu olarak, ister istemez kabul ettiren Cebbar olan, ey dilediği her şeyi ortadan kaldıran Kahhâr olan Allah’ım! "Ve me’nnasru illâ min ındillâhi" âyetinin sırrıyla, lütfen beni heybetinin kılıcıyla, gücüyle, şiddetiyle, dayanıklığıyla, düşmanlarının zorbalığına ve gücüne karşı bana heybetini ve yüceliğini zırh gibi giydir Yâ Rabbi.
20) Ey açan, yayan, genişlik veren Bâsit olan, ey sürekli aşama (feth) kapıları açan, tüm kapanıklıkları geçiren, Fettâh olan Allah’ım! Lütfen, "Rabbişrahlî sadrî ve yessirlî emrî" âyetinin sırrıyla bana da bu âyetin verdiği meserresi (bilinç aydınlığını) kolaylaştırır ve sevinci lütfen dâim ikram eyle Yâ Rabbi.
21) Kolaylık verici, hoş tutucu Rabb’im, lütfen Elem neşrahleke sadrak âyetinin sırrıyla, bereketiyle, benim de lütfen kalbime, (bilincime) genişlik, açıklık, aydınlık (nûr) ikrâm eyle Yâ Rabbi.
22) Yâ Rabbî! "Yevmeizin yefrahul mu’minûne bi nasrîllâh" âyetinin sırrıyla, müjdeleriyle sevindirdiğin, yardım ettiğin ve galip getirerek, feraha kavuşturduğun mü’min kulların gibi lütfen bizi de müjdele, sevindir, galip eyle, feraha çıkar.
23) Ey lutûf sâhibi, birimin özünde ve yapısında yer alır biçimde mevcût Lâtîf olan, ey son derece merhametli Raûf olan Rabb’im! "Ve tatmainnu kulûbuhum bi zikrîllah" âyetinin sırrıyla, kalpleri seni zikretmekle huzurlu olan, imân nasip ettiğin kulların gibi benim kalbime de lütfen imân, huzur ve sukûnet ikram eyle.
24) Ey sabırla, rızâsı olmayan şeylerin neticesini bekleyen Sabûr olan, ey ikrâm ettiklerinin değerini bilene, şükredene fazlasıyla karşılık veren Şekûr olan Allah’ım! "Kem min fietin kalîletin ğalebet fieten kesîreten bi iznîllâhi" âyetinin sırrıyla ve izninle, sabırlı olan sabitliğinin, sadâkatinin güçleri gibi bize de aynı gücü lutf eyle, ikram eyle Yâ Rabbi.
25) Ey koruyan, muhâfaza eden, ayakta tutan, hıfz eyleyen Hâfiz olan, ey vekîl tutanların işini en mükemmel biçimde sonuçlandıran Vekîl olan Allah’ım! "Lehû mua’kibâtun min beyn’î yedeyhî ve min halfihî yahfizûnehû min emrîllâh" âyetinin sırrıyla, şâhidleriyle, tanıklarıyla, askerleriyle, lütfen beni de önümden, arkamdan, sağımdan, solumdan, üstümden ve altımdan, (her yönden) koru, koruyucum ve vekilîm olan Allah’ım.
26) Ey kendi varlığı ile mevcûdatı varlığıyla var kılan Kâim olan ve ey Dâim olan Allah’ım! "Ve keyfe ehâfu mâ eşrektum ve lâ tehâfûne ennekûm eşrektum billâh" âyetinde sözü geçen, burhân sâhibi (şirk ehlî olmayan) kimselerin dayandığı gibi benim de ayaklarımı yolunda sâbit eyle lütfen Yâ Rabbi.
27) Ey güzel Mevlâm, ey güzel Kurtarıcı! "E’tet’ethizunâ huzûven kâle eûzu billâh" âyetinin sahibi olan kimseyi gâlib kıldığın gibi beni de düşmanlarıma karşı gâlip eyle lütfen Yâ Rabbi.
28) Ey talep ettiren Tâlib olan, Ey talep ettirdiğine de talebini ikrâm eden yeğane Gâlib olan Allah’ım! "İnnâ erseinâke şâhiden mubeşşiren ve nezîren litu’minû billâh" âyetinin sırrıyla, imânıyla, bereketiyle, tanıklıkla, uyarıcı ve müjdeci olarak Rasûlün Muhammed Sallallahû Aleyhi ve Sellem Efendimizi âzizlikle, heybetlikle, desteklediğin gibi beni de lütfen destekle Yâ Rabbi.
29) Ey kifâyet eden, yeten, yetişen, el veren Kâfi olan, ey şefaat eden, şifâ veren Şâfî olan Allah’ım! Lütfen beni "Lev enzelnâ hâz’el Kur’âne a’lâ cebelin lareeytehû hâşian mutesaddian min haşyetillâh" âyetinin sırrıyla, verdiğin faydaların ve birikintilerin yüzüsuyu hürmetine düşmanlara, kötülere karşı destekle, kifâyet eyle, yardımcım ol lütfen Yâ Rabbi.
30) Ey karşılıksız olarak ihsânda bulunan Vehhâb olan bağışlayıcı, ey sonsuz mânâlarıyla sürekli rızık verici Rezzâk olan Allah’ım! "Kulû veşrebû min rizkîllahî" âyetinin sırrıyla rızıklarda sağladığın kolaylığı, musahhar kılmasını kabul edilmesini bana indinden lûtfet Yâ Rabbi.
31) Ey Tek, yardımcı, hâmi, dost, dilediğine arka çıkıp onları kemâle ulaştıran Velî olan, ey yüce fevkalâde yüksek Alîyy olan Allah’ım! "Zâlike min fadzlîllâh" âyetinin sırrıyla inâyetiyle, medediyle, mutluluğuyla ve fazla fazla devamıyla, selâmetle korumakla, sahip çıkmakla bana Velîlik yap (sahîp çık), imdâd eyle lütfen Yâ Rabbî.
32) Ey sınırsız cömertlik Kerim sahibi, ey yegâne zenginlik sahibi Gâniy olan Allah’ım! "İzâ fealû fâhişeten ev zalemû enfusehum zekerûllâhe festağferû li zunûbîhim ve men yağfiruzzunûbe illâllah" âyetinde zikrolunan, Resûlünün yanında seslerini alçaltmış olan kimseleri affederek ikrâm ettiğin gibi, lütfen bu vesileyle bana da affınla, saadetle ikrâm eyle.. Ey Tek, hüküm sahibi, hükmü kayıtsız şartsız yerine gelen Hakîm olan, Ey Tek, tövbeleri kabul edici Tevvâb olan ve Ey Tek, va’adinde sadık, sözünde duran, nimetleri herkese ihsân eden, Muhsin, Berr olan Allah’ım! Onların bilinçlerine nasûh tevbeleri ikrâm ederek nasûh tevbesinin oluşmasını sağladığın, ikrâm ettiğin gibi bana da lütfen nasûh tövbesi ikrâm eyle Yâ Rabbi.
33) Cüzlerden, parçalardan meydana gelmemiş "TEK" Vâhid, Ahad, olan ALLAH! "Fea’lem ennehû lâ ilâhe illâllâh", Senin sözün ve takvâ olan bu âyetinle sevgilin, Resulün Muhammed Sallallahû Aleyhi Vessellem Efendimizi bağladığın gibi lütfen bizleri de bu âyetin sırrıyla, mânâsıyla bağla Yâ Rabbi.
34) Ey Rahmân ve Rahîm olan Allah’ım! "Kul Yâ ı’bâdiyellezîne esrefû a’lâ enfusihîm lâ taknetû min rahmetîllâh" âyetinin verdiği ni’metle ümit edenler ve kurtulmuş olan ve sonları güzel olan kimselere bağışladığın gibi lütfen benim de sonumu iyi ve hoş eyle Yâ Rabbi.
35) Ey yaratıklarının hitâplarını her hâliyle algılayan Semî olan, ey yarattıklarına mekânca Yâkin-Kârib olan Allah’ım! "Da’vâhum fi hâ subhâneke allâhumme ve tahiyyatehum fi hâ selâm ve âhiru da’vâhum enil’hamdu lillâhi rabbilâlemîn" yüce âyetinin hürmetiyle, takvâ sahibi, selâmlanan, barış ve şükür sahibi olan mü’minlere hazırlanmış olan Adn Cennetleri’ne onları yerleştirdiğin gibi beni de lütfen oralarda yerleştir ve barındır Yâ Rabbel’âlemiyn.
SON DUÂ
Yâ Allah, Yâ Allah, Yâ Allah, Yâ Rabbim,
Ey Fayda verici, Ey kötülükleri geri çevirici, Ey Rahmân ve Rahîm olan Allah! Bu âyetlerin, sözlerin ve Esmâlarının yüzü suyu hürmetine kazandırıcı bir güç ikrâm eyle.. Bizlere bereketli, bol rızıklar, huzurlu yürekler, aydınlanmış kabirler kolay verilen hesap ve büyük ecirler ikrâm eyle Yâ Rabbi.
Allah’ım! Efendimiz Muhammed Sallallahû Aleyhi ve Sellem Â’lîsine, Sahabesine çok selâm ver. Öyle selâmlar ve duâlar ver ki, Senin halkının sayısı kadar, Senin kelimelerin ve sözlerin tükettiği mürekkepler kadar ve rahmetin en son zirvesine kadar.
Allah’ım Sana sığındım ki, bu sığınmam aynen güçlü ve çetin köşelere sığınanların hâli gibidir. Allah Resûllerine selâmlar olsun, Âlemlerin Rabbîne şükürler olsun.
"Elem neşrah leke sadrak. Ve veda’nâ anke vizrak. Ellezî enkada zahrak. Ve rafa’nâ leke zikrak. Fe inne meal usri yusrâ. İnne meal usri yusrâ. Fe izâ ferağte fensab. Ve ilâ rabbike ferğab" (İnşirah Sûresi).
Not: Son Dua’nın en sonunda bulunan parantez içersinde olan İNŞİRÂH sûresi 3 defa okunacak sonra da aşağıdaki Salavât-ı Şerife okunacak.
Salavât-ı Şerîfe:
Allahumme salli a’lâ seyyidinâ ve mevlânâ Muhammedin salâten tuhillu bîhâl u’kede ve tuferricu bihalkerbe ve teşrehû bihâ-s sudûre ve tuyessiru bîhâ-l umûre fi-ddunya vel âhireti ve a’lâ âlîhî ve sahbîhî ve sellim.
DUANIN ARABÇA'DAN OKUNUŞU
Eûzubillâhimineşşeytânirracîm, Bismillâhirrahmânirrahîm.
1) Allahumme Yâ Hayyû, Yâ Kayyûm, bike tehassantu fahmin-î bi himâyet-î kifâyet-î vikâyet-î hakîkat-î burhân-î hırz-î emân-î "Bismillâhi" (Fatiha/1)
2) Ve adhilnî Yâ Evvelû, Yâ Ahirû, meknû’el ğaybî sırr-ı dâiret-î kenz-î "Mâşâallâhû lâ kuvvete illâ bîllahî" (Kefh/39)
3) Ve esbul a’leyye Yâ Halîmu, Yâ settâru, kenef-e setr-i hicâb-î sıyânet-î necât-î "Vea’ tesımû bihablîllâhi" (Alî İmrân/103)
4) Vebnî Yâ muhîtû, Yâ Kâdiru, a’leyye sûre emân-î ihâtat-î mecd-î surâdik-î i’zz-î a’zamet-î "Zâlike hayrûn zâlike min âyâtîllâhi" (A’raf/26)
5) Ve ei’znî Yâ Rakıbû, Yâ Mucîba, vahrusnî fi nefsî ve dînî ve ehlî ve mâlî ve veledî, ve dârî, fein vâlidî bi kelâet-î iğâset-î lâzet-i "Ve mâ hum bi darrine bihî min ahadin illâ biiznîllâhi" (Bakara/102)
6) Ve kınî Yâ mâniû’, Yâ Nafiû’, bi âyatike ve esmâ-îke ve kelimât-ike şerr-eşşeytân vessultan ve zâlimin ve cebbârin biğa a’leyye "Ahâzetuhû ğâşiyetun min a’zâbîllâh" (Yusuf/107)
7) Ve neccinî Yâ Muzill, Yâ Muntekim, min a’bîdîke-zzâlimin el bâğine a’leyye ve e’vânîhîm fe in hemme lî ahadun minhum bi sûin hazelehûllâhû ve hateme a’lâ semîhî ve kalbihî ve cea’le a’lâ basarihî ğişâveten "Femen yehdîyhî min ba’dillâh" (Casiye/23)
8) Vekfinî Yâ Kâbiz, Yâ Kahhâr, hadîa’te mekr-îhîm vardudhûm a’nnî mezmûmîne medhûrîne bi takhsîr-î tağyîr-î tedmîr-î "Fe mâ kâne lehû min fi’etin yensurûnehû min dûn’îllâh". (Kasas/81)
9) Veeziknî Yâ Subbûh, Yâ Kuddûs, lezzet-e munâcât-i "Akbil velâ tehaf, inneke minel’âminîne bi fadzîllâhi". (Kasas/31)
10) Ve ezikhûn Yâ Dârr, Yâ Mumît, nikâl-u vebâl-î zevâl-î "Fe kuti’a dâbir’ul kavm’illezîne zalemû, velhamdulillâhi rabb’il â’lemîyn" (En’am/45)
11) Ve eminnî Yâ Selâm, Yâ Mu’min, savlet-e cevletti devlet-îl âdâ-î bi ğayât-î bidâyet-î ayet-î "Lehum’ul buşrâ fi’l hayâtiddunyâ ve fil’âhiretî lâ tebdîle likelimâtillâh" (Yunus/64)
12) Ve tevvicnî Yâ A’zîm, Yâ Muiz’zzu, bi tâc-î mehâbet-î kibriyâ-î celâl-î sultân-î melekût-î i’zz-i a’zamet-î "Ve lâ yahzunke kavluhum, inn’el İ’zzete lillâhi’ (Yunus/65)
13) Ve elbisnî Yâ Celîl, Yâ kebir, hila’t-e celâl-î ikbâl-i ikmâl-î "Felemmâ ra’eynehû ekbernehû ve kataâ’ne eydiyehunne ve kulne hâşa lillâhî" (Yusuf/31)
14) Ve elki Yâ A’zîz, Yâ Vedûd, a’leyye mahabbeten minke hettâ tenkâd ve takhda’ lî bihâ kulûb-u i’bâd-îke b-il mahabbeti ve-l mea’zzeti ve’l meveddeti min ta’tîf-î teltîf-î te’lîf-î "Yuhibbûnehum kehubbîllâh, vellezîne âmenû eşeddu hubben lillâh" (Bakara/165)
15) Ve Azhîr a’leyye Yâ Zâhiru, Yâ Bâtınu, âsâr’u esrâr-i envâr-î "Yuhibbuhum ve yuhibbunehû ezilletin a’lâl mu’minîne ei’zzetin a’lâl kâfirîne yucâhidûne fî sebilillâhi" (Maide/45)
16) Ve veccih Allahumme Yâ Samed, Yâ Nûr, vechî bi safâ-î cemâl-î uns-î işâk-î "Fein hâccûke fekul eslemtu vechiye lillâh" (Âl-i imrân/20)
17) Ve cemmil’nî Yâ Bedîa’-ssemâvati ve’l arz Yâ Zelcelâli ve’l ikrâmi bi’l fesâhati ve’l belâğeti ve’l berâti "Vehlul u’kdeten min lisânî yefkahû kavlî" (Taha/27)
18) Bi rikkat-î ra’fet-î rahmet-î "Summe telînu culûduhum ve kulûbuhum ila zikrîllâhi" (Zumer/23)
19) Ve kallidnî Yâ şedîd’el betşi Yâ Cebbâru, Yâ Kahharû, seyf’ul heybeti veş’şiddeti ve’l kuvveti ve’l mena’ti min be’si ve ceberût’î i’zzet’i "Ve me’nnasru illâ min i’ndi’llâhi" (Enfâl/10)
20) Ve edim a’leyye Yâ Bâsit, Yâ Fettâh, behcet’e meserret’i "Rabbişrah lî sadrîy ve yessirlîy emrî" (Tâ’hâ/25-26)
21) Biletâf’î a’vâtif’i "Elem neşrahleke sadrak" (İnşirâh/1)
22) Ve beşâirî "Yevmeizin yefreh’ul mu’minûne bi nasr’îllâh" (Rum/4,5)
23) Ve enzil’illâhumme Yâ Lâtîf, Yâ Raûf, bi kalbîy’el îmâne ve’l itminâne vessekînete liekûne min’ellezîne âmenû "Ve tatmainnu kulûbuhum bi-zikr’îllâh" (Ra’d/28)
24) Ve efriğ a’leyye Yâ Sabûr, Yâ Şekûr, sabr’ellezîne tedarra’û bi sebât’î yakîn’î temkîn’î "Kem min fietin kalîyletin ğalebet fieten kesîreten bi’iznîllâh" (Bakara/249)
25) Vahfeznî Yâ Hafîz, Yâ Vekîl, min beyn-i yedeyye ve min halfî vea’n yemînî ve a’n şimâlî ve min fevkî ve min tahtî bi vucûd-î şuhûd-î cunûd-î "Lehû mua’kibâtun min beyn’î yedeyhî ve min halfîhî yahfizûnehû min emrîllâh" (Râd/11)
26) Ve sebbit Allâhumme Yâ Sabitu, Yâ Kâimû, Yâ Dâimû, kademeyye kemâ sebeteel kâile "Ve keyfe ehâfu mâ eşrektum ve lâ tehâfûne ennekum eşrektum billâh" (En’am/81)
27) Vensurnî Yâ ni’m’el Mevlâ ve Yâ Ni’me’nnasîr, a’lâ a’dâî nasr’ellezî kîle lehû "E’tet’tehizunâ huzûven kâle e’ûzu billâh" (Bakara/67)
28) Ve eyyidnî Yâ Tâlib, Yâ Ğalib, bi te’yîd’î Nebiyy’ike Muhammedin Sallallahû A’leyhî ve Sellem el-mueyyedi bi’ta’zîz’î tevkîr’î "İnnâ erselnâke şâhiden mubeşşiren ve nezîren litu’minû billâh" (Fetih/8-9)
29) Ve ek fînî Yâ Kâfî, Yâ Şâfî, el ada vel esvâi vel edvâi bi a’vâid’i fevâid’i "Lev enzelnâ haz’el Kur’âne a’lâ cebelin lareeytehû hâşia’an mutesaddian min haşyet’illâhi" (Haşr/21)
30) Ve emnin a’leyye Yâ Vehhâb, Yâ Rezzâk, bi husûl-î vusûl-î kabûl-î teysî-î teshîr-i "Kulû veşrebû min rizkîllahî" (Bakara/60)
31) Ve fevellenî Yâ Velî, Yâ A’lîy, bil’vilâyeti vel i’nâyeti verriâ’yeti ves-selameti bi mezîd-î îrâd-î isâ’d-î imdâd-i "Zalike min fadzlîllâhi" (Yusuf/38)
32) Ve ekrimnî Yâ Ğâniyy, Yâ Kerîm, bis seâ’deti ves’siyâdeti vel kerâmeti vel mağfireti kemâ ekremte ellezîne yeğuddûne asvâtehum i’nde Rasûlûllâh ve tub a’leyye Yâ Tevvab, Yâ Hekîm, tevbeten nesûhen liekûne min’ellezîne "İzâ fea’lû fâhişeten ev zalemû
enfuusehûm zeker’ûllâhe festağferû lizunûbîhim ve men yağfir’uzzunûbe illâllah" (Al-i İmrân/135)
33) Ve el zimnî Yâ Vâhid, Yâ Ahâd, kelimet’et takvâ kemâ elzemte Habîbeke Muhammeden Sallâllâhu A’leyhi ve Selleme haysu kulte "Fea’lem ennehû lâ ilâhe illâllâh" (Muhammed/19)
34) Ve ahtim lî Yâ Rahman, Ya Rahîym, bi husn’î hâtımet’ennâcîne ver râcîne "Kul yâ i’badiyellezîne esrefû a’lâ enfusihîm lâ taknetû min rahmet’îllâh" (Zumer/53)
35) Ve eskinnî Yâ Semî, Yâ Karîb, cennâti a’dn’ın yui’ddet lil muttekîn "Da’vâhum fihâ subhâneke’llahumme ve tahiyyatehum fîha selam ve âhiru da’vâhum enilhamdu lillâhi rabbilâlemiyn" (Yunus/10)
SON DUA
Yâ Allâhû, Yâ Allâhû, Yâ Allâhû,
Yâ Rabb, Yâ Nâfi, Yâ Mânî,
Yâ Rahmân, Yâ Rahîm.
Es’eluke bi hurmetî hâzîhîl Esmâi vel Âyâti vel kelimâti sultanen nasîran ve rızkan kesîren ve kalben karîren ve kabren munîren ve hisaben yesîren ve ecren kebîren ve Sallallâhu Â’lâ Seyyidinâ Muhammedin ve A’lâ Âlîhî ve Sahbihî ve selleme tesliman kesîran
adede halkike ve midâde kelimâtike ve muntehâ rahmetike.
Allahumme innî kad âveytu ileyke ve men evâ ilâ ruknin şedîdîn. Ve selamun a’l-al murselîne velhamdu lillâhi rabbil â’lemîne.
«Elem neşrah leke sadrak. Ve veda’nâ anke vizrak. Ellezî enkada zahrak. Ve rafa’nâ leke zikrak. Fe inne meal usri yusrâ. İnne meal usri yusrâ. Fe izâ ferağte fensab. Ve ilâ rabbike ferğab.» (İnşirah Sûresi)
Not: Son Dua’nın en sonunda bulunan parantez içersinde olan İNŞİRÂH sûresi 3 defa okunacak sonra da aşağıdaki Salavât-ı Şerif’e okunacak.
Salavât-ı Şerife:
Allahümme salli a’lâ seyyidinâ ve mevlânâ Muhammedin salâten tuhillu bîhâl u’kede ve tuferricu bihalkerbe ve teşrehu bihâ-s sudûre ve tuyessiru bîhâ-l umûre fi-ddunya vel âhireti ve a’lâ âlîhî ve sahbîhî ve sellem
1) Ey sonsuz dirilik, canlılık sahibi Hayy olan, Ey kendi varlığı ile kâim olup, mevcûtadı varlığı ile var kılan Kayyûm olan Allah’ım! Seninle korundum lütfen beni koru. "Bismillâh", zırhıyla hakikâtiyle, korunmasıyla, kifâyesiyle de bunu ikrâm eyle Yâ Rabbi.
2) Ey başlangıcı olmayan Evvel olan, Ey sonu olmayan Ahir olan Allah’ım, "Mâşâallah lâ kuvvete illâ billâh"; hazinesinin dairesinin içindeki gaybî sırlarla, o kıymetli dâirenin içerisine lütfen beni de al Yâ Rabbi.
3) Ey hoşgörülü Haliym olan, Ey her türlü şeyi örten, kapayan gizleyen Settâr olan Rabbim, "Va’ tesimû bi hablîllâhi" âyetinin sırrıyla, tesettürü, hicâbi korunma ve kurtulma vesilesiyle lütfen bana da korunmayı, örtünmeyi nasip eyle.
4) Ey her şey’i ihâta eden, kuşatan Muhît olan, ey kudreti her şey’e yeten Kâdir olan Allah’ım, "Zâlike hayrûn zâlike min âyâtîllâh" âyetinin bereketiyle, emniyet sûrûruyla, giysilerin en hayırlısı olan takvâ libasından giyinenlerden olmayı, âziz ve güçlü kuvvetinle lütfen nasip eyle Yâ Rabbi.
5) Ey Kârib, Ey Mucîb, "Ve mahum bi darrine bihî min ehadin illâ biiznîllâhi" âyetinin mânâsıyla, korunmasıyla, hürmetiyle lütfen beni, nefsimi, ailemi, dinimi, malımı, evlatlarımı, evimi icâbet eyle, koru ve kurtar Yâ Rabbelâlemîn.
6) Ey belâları reddeden Mâni olan, Ey faydaları veren Nafi olan Allah’ım, "Ehâzetuhû ğâşiyetun min a’zâbîllah" âyetlerinle, Esmâlarınla, kelimelerinle, şeytanın şerrinden, sultanın şerrinden ve herhangi bir zalimin veyâ haklarımı gasb etmek isteyen zorbanın şerrinden lütfen beni koru Yâ Rabbi.
7) Ey zillete düşüren, değersiz kılan Muzill olan, Ey zarar vereni yaptığının karşılığıyla ödeştiren Muntakim olan Allah’ım, zulmedici kulların ve onların yardımcıları eğer bana kötü tuzak hazırlamışlarsa onların işitmelerine kalplerine, basiretlerine "Femen yehdîyhî min ba’dillâh" âyetindeki gibi bir perde koyarak, kurtarıcım ol lütfen Yâ Rabbi.
8) Ey izhâr ettiklerini geri alan ve her şey’i kudreti altında tutan Kâbız olan, Ey dilediği her şeyi ortadan kaldıran Kahhâr olan Allah’ım bana tuzak kuranların mekirlerine, hilelerine, azaplarına karşı "Fe mâ kâne lehû min fi’etin yensurûnehû min dûn’îllâhi" âyetinin sırrıyla, mânâsıyla, yardımcı olduğun kullarının arasına beni de lütfen dahil eyle, tuzakçıları da rezil, mağlup ve perişan olarak reddet, kifâyet eyle onları Sana havâle ediyorum Yâ Rabbi.
9) Ey Zâtına ve Sıfâtlarına fenâlık, noksanlık, sınırlılık ve hiçbir şekilde kusur bulunmayan Subbûh olan, Ey mukaddes ve arı Kuddûs olan Allah’ım! "Akbil velâ tehaf inneke min’el âminîne bi fadzlîllâhi" âyetinde ki münacâtın lezzetini lütfen bana tattır ve bu âyetin fazlıyla, sırrıyla emniyet içersinde bulunanlardan olmayı da lütfen nasip eyle Yâ Rabbi.
10) Ey zarara uğratan, her şer kabul edilenin mutlak var edicisi Dârr olan, Ey ölümü tattıran ve dilediğine dönüştüren Mumît olan Rabbim! "Fe kuti’a dâbir’ul kavm’illezîne zalemû, velhamdulillâhi rabb’il â’lemîn" âyetinin sırrıyla, zulme saplanan kavimlerin kökü kesilmiştir çok şükürler olsun Sana. Lütfen yine zalimlere (âyette bahs olunanlar misâli) vebâlini, nikâlini, zevâlini tattır Yâ Rabbi.
11) Ey yakîn hâlini yaratan Selâm olan, Ey gaybın sonsuz sırlarına açık idrâkı oluşturan Mü’min olan Allah’ım! Düşmanların devletine karşı "Lehum’ul buşrâ fi’l hayâtiddunyâ ve fi’l âhiretî lâ tebdîle likelimâtillâh" âyetinle dünya hayatı için müjdeler verdiğin, dünya ve âhiret hayatı için ise sözlerinde, vaadlerinde bir değişiklik bulunmayan Rabbim. Bu âyetin sırrıyla lütfen beni de huzurlu eyle Yâ Rabbi.
12) Ey sonsuzluğuyla azamet sahibi A’zîm olan, ey izzet bahşeden ve dileğince değerli kılan Muizz olan Allah’ım! "Ve lâ yahzunke kavluhum inn’el I’zzete lillâhi" âyetindeki sırrınla, celâllik sultanlığının, saltanatının ve gururunun verdiği azametli, korkutucu tacınla beni taçlandır lütfen Yâ Rabbi.
13) Ey Zâtıyla tüm kemâl sıfatlarına sahip ve tek hükümran Celîl olan, ey sonsuz mânâlara sahip, yeğane üstünlük sahibi ve üstünlüğünü de ancak kendi kendiyle değerlendiren Kebîr olan Allah’ım! "Felemmâ ra’eynehû ekbernehûnne ve kataâ’ne eydiyehunne ve kulne hâşalillâhî" âyetinin sırrıyla verdiğin celâllik, mükemmellik, ikbâllik, yüce azâmet ihtivâ eden cübbeyi bana da giydir Yâ Rabbi.
14) Ey eşi benzeri olmayan A’zîz olan, Ey Aşk kaynağı, sevilen gerçek ve Tek mutlak varlık Vedûd olan Allah’ım! "Yuhibbûnehum kehubbîllâh, vellezîne âmenû eşeddu hubben lillâh" âyetinin sırrıyla, lütfuyla, ülfetiyle, yakînlığıyla bana karşı kullarının kalplerine sevgi, sadakat, meveddet eyle.. ki böylece bu kullarının gönülleri itaat etsinler ve boyun eysinler Yâ Rabbi.
15) Ey apaçık ortada, algılanabilen Zâhir olan, ey gizli, ortada olmayan, algılanamayan, Bâtın olan Rabb’im! Lütfen "Yuhibbuhum ve yuhibbûnehû ezilleten a’lâ’l mü’minîne ei’zzeten a’lâ’l kâfirîne yucâhidûne fî sebilillâhi" âyetinin sırlarının ve nûr’unun verdiği gücü benim üstüme de gönder, bana da ikrâm ve ihsân eyle, o kulların gibi sevilmeyi, sevmeyi, mü’minlere karşı yufka yürekli olmayı, gerçeği örtenlere karşı da senin yolunda cihâd ehlî olmayı lütfen nasip eyle Ya Rabbi.
16) Ey varlığına bir şeyin girmesi, çıkması imkânsız, ihtiyaçtan, beri Samed olan, ey açığa çıkaran idrâk ettiren, kendisiyle irşâd olunan Nûr olan, sermedî olan Allah’ım, "Fein hâccûke fekul eslemtu vechiye’lillâh" âyetinin sırrıyla vechimi (Yüzümü) işrâk, ünsiyet ve cemâlinin nûruyla lütfen aydınlat Yâ Rabbi.
17) Yâ Bedîa’s semâvati ve’l arz Yâ Zelcelâli ve’l ikrâm, ey Tek, varlığında benzeri olmayan, şey’leri icâd eden, göklerin ve yerin Nûr’u Cemâli, Ey Celâl ve mutlak hüküm ve ikrâm sahibi Allah! "Vehlul u’kdeten min lisânî yefkahû kavlî" (Hz. Musa’nın duası) âyetinin sırrıyla, mânâsıyla (Musâ Aleyhisselâm’ın dilini çözdüğün gibi) lütfen bana da üstünlüğümü, belâgatimi ve fasihliğimi ikrâm eyle Yâ Rabbi.
18) Allah’ım! "Summe telînu culûduuhum ve kulûbuhum lî zikrîllâhi" âyetinin sırrıyla, yüzü suyu hürmetine lütfen Senden korkan, derileri ürperen ve sonra, derileri ve yürekleri Allah’ın zikri için yumuşayanlara nasip ettiğin gibi bana da Rahmetinle inceliğinle lütfen acı Yâ Rabbi.
19) Ey hükmünü zorunlu olarak, ister istemez kabul ettiren Cebbar olan, ey dilediği her şeyi ortadan kaldıran Kahhâr olan Allah’ım! "Ve me’nnasru illâ min ındillâhi" âyetinin sırrıyla, lütfen beni heybetinin kılıcıyla, gücüyle, şiddetiyle, dayanıklığıyla, düşmanlarının zorbalığına ve gücüne karşı bana heybetini ve yüceliğini zırh gibi giydir Yâ Rabbi.
20) Ey açan, yayan, genişlik veren Bâsit olan, ey sürekli aşama (feth) kapıları açan, tüm kapanıklıkları geçiren, Fettâh olan Allah’ım! Lütfen, "Rabbişrahlî sadrî ve yessirlî emrî" âyetinin sırrıyla bana da bu âyetin verdiği meserresi (bilinç aydınlığını) kolaylaştırır ve sevinci lütfen dâim ikram eyle Yâ Rabbi.
21) Kolaylık verici, hoş tutucu Rabb’im, lütfen Elem neşrahleke sadrak âyetinin sırrıyla, bereketiyle, benim de lütfen kalbime, (bilincime) genişlik, açıklık, aydınlık (nûr) ikrâm eyle Yâ Rabbi.
22) Yâ Rabbî! "Yevmeizin yefrahul mu’minûne bi nasrîllâh" âyetinin sırrıyla, müjdeleriyle sevindirdiğin, yardım ettiğin ve galip getirerek, feraha kavuşturduğun mü’min kulların gibi lütfen bizi de müjdele, sevindir, galip eyle, feraha çıkar.
23) Ey lutûf sâhibi, birimin özünde ve yapısında yer alır biçimde mevcût Lâtîf olan, ey son derece merhametli Raûf olan Rabb’im! "Ve tatmainnu kulûbuhum bi zikrîllah" âyetinin sırrıyla, kalpleri seni zikretmekle huzurlu olan, imân nasip ettiğin kulların gibi benim kalbime de lütfen imân, huzur ve sukûnet ikram eyle.
24) Ey sabırla, rızâsı olmayan şeylerin neticesini bekleyen Sabûr olan, ey ikrâm ettiklerinin değerini bilene, şükredene fazlasıyla karşılık veren Şekûr olan Allah’ım! "Kem min fietin kalîletin ğalebet fieten kesîreten bi iznîllâhi" âyetinin sırrıyla ve izninle, sabırlı olan sabitliğinin, sadâkatinin güçleri gibi bize de aynı gücü lutf eyle, ikram eyle Yâ Rabbi.
25) Ey koruyan, muhâfaza eden, ayakta tutan, hıfz eyleyen Hâfiz olan, ey vekîl tutanların işini en mükemmel biçimde sonuçlandıran Vekîl olan Allah’ım! "Lehû mua’kibâtun min beyn’î yedeyhî ve min halfihî yahfizûnehû min emrîllâh" âyetinin sırrıyla, şâhidleriyle, tanıklarıyla, askerleriyle, lütfen beni de önümden, arkamdan, sağımdan, solumdan, üstümden ve altımdan, (her yönden) koru, koruyucum ve vekilîm olan Allah’ım.
26) Ey kendi varlığı ile mevcûdatı varlığıyla var kılan Kâim olan ve ey Dâim olan Allah’ım! "Ve keyfe ehâfu mâ eşrektum ve lâ tehâfûne ennekûm eşrektum billâh" âyetinde sözü geçen, burhân sâhibi (şirk ehlî olmayan) kimselerin dayandığı gibi benim de ayaklarımı yolunda sâbit eyle lütfen Yâ Rabbi.
27) Ey güzel Mevlâm, ey güzel Kurtarıcı! "E’tet’ethizunâ huzûven kâle eûzu billâh" âyetinin sahibi olan kimseyi gâlib kıldığın gibi beni de düşmanlarıma karşı gâlip eyle lütfen Yâ Rabbi.
28) Ey talep ettiren Tâlib olan, Ey talep ettirdiğine de talebini ikrâm eden yeğane Gâlib olan Allah’ım! "İnnâ erseinâke şâhiden mubeşşiren ve nezîren litu’minû billâh" âyetinin sırrıyla, imânıyla, bereketiyle, tanıklıkla, uyarıcı ve müjdeci olarak Rasûlün Muhammed Sallallahû Aleyhi ve Sellem Efendimizi âzizlikle, heybetlikle, desteklediğin gibi beni de lütfen destekle Yâ Rabbi.
29) Ey kifâyet eden, yeten, yetişen, el veren Kâfi olan, ey şefaat eden, şifâ veren Şâfî olan Allah’ım! Lütfen beni "Lev enzelnâ hâz’el Kur’âne a’lâ cebelin lareeytehû hâşian mutesaddian min haşyetillâh" âyetinin sırrıyla, verdiğin faydaların ve birikintilerin yüzüsuyu hürmetine düşmanlara, kötülere karşı destekle, kifâyet eyle, yardımcım ol lütfen Yâ Rabbi.
30) Ey karşılıksız olarak ihsânda bulunan Vehhâb olan bağışlayıcı, ey sonsuz mânâlarıyla sürekli rızık verici Rezzâk olan Allah’ım! "Kulû veşrebû min rizkîllahî" âyetinin sırrıyla rızıklarda sağladığın kolaylığı, musahhar kılmasını kabul edilmesini bana indinden lûtfet Yâ Rabbi.
31) Ey Tek, yardımcı, hâmi, dost, dilediğine arka çıkıp onları kemâle ulaştıran Velî olan, ey yüce fevkalâde yüksek Alîyy olan Allah’ım! "Zâlike min fadzlîllâh" âyetinin sırrıyla inâyetiyle, medediyle, mutluluğuyla ve fazla fazla devamıyla, selâmetle korumakla, sahip çıkmakla bana Velîlik yap (sahîp çık), imdâd eyle lütfen Yâ Rabbî.
32) Ey sınırsız cömertlik Kerim sahibi, ey yegâne zenginlik sahibi Gâniy olan Allah’ım! "İzâ fealû fâhişeten ev zalemû enfusehum zekerûllâhe festağferû li zunûbîhim ve men yağfiruzzunûbe illâllah" âyetinde zikrolunan, Resûlünün yanında seslerini alçaltmış olan kimseleri affederek ikrâm ettiğin gibi, lütfen bu vesileyle bana da affınla, saadetle ikrâm eyle.. Ey Tek, hüküm sahibi, hükmü kayıtsız şartsız yerine gelen Hakîm olan, Ey Tek, tövbeleri kabul edici Tevvâb olan ve Ey Tek, va’adinde sadık, sözünde duran, nimetleri herkese ihsân eden, Muhsin, Berr olan Allah’ım! Onların bilinçlerine nasûh tevbeleri ikrâm ederek nasûh tevbesinin oluşmasını sağladığın, ikrâm ettiğin gibi bana da lütfen nasûh tövbesi ikrâm eyle Yâ Rabbi.
33) Cüzlerden, parçalardan meydana gelmemiş "TEK" Vâhid, Ahad, olan ALLAH! "Fea’lem ennehû lâ ilâhe illâllâh", Senin sözün ve takvâ olan bu âyetinle sevgilin, Resulün Muhammed Sallallahû Aleyhi Vessellem Efendimizi bağladığın gibi lütfen bizleri de bu âyetin sırrıyla, mânâsıyla bağla Yâ Rabbi.
34) Ey Rahmân ve Rahîm olan Allah’ım! "Kul Yâ ı’bâdiyellezîne esrefû a’lâ enfusihîm lâ taknetû min rahmetîllâh" âyetinin verdiği ni’metle ümit edenler ve kurtulmuş olan ve sonları güzel olan kimselere bağışladığın gibi lütfen benim de sonumu iyi ve hoş eyle Yâ Rabbi.
35) Ey yaratıklarının hitâplarını her hâliyle algılayan Semî olan, ey yarattıklarına mekânca Yâkin-Kârib olan Allah’ım! "Da’vâhum fi hâ subhâneke allâhumme ve tahiyyatehum fi hâ selâm ve âhiru da’vâhum enil’hamdu lillâhi rabbilâlemîn" yüce âyetinin hürmetiyle, takvâ sahibi, selâmlanan, barış ve şükür sahibi olan mü’minlere hazırlanmış olan Adn Cennetleri’ne onları yerleştirdiğin gibi beni de lütfen oralarda yerleştir ve barındır Yâ Rabbel’âlemiyn.
SON DUÂ
Yâ Allah, Yâ Allah, Yâ Allah, Yâ Rabbim,
Ey Fayda verici, Ey kötülükleri geri çevirici, Ey Rahmân ve Rahîm olan Allah! Bu âyetlerin, sözlerin ve Esmâlarının yüzü suyu hürmetine kazandırıcı bir güç ikrâm eyle.. Bizlere bereketli, bol rızıklar, huzurlu yürekler, aydınlanmış kabirler kolay verilen hesap ve büyük ecirler ikrâm eyle Yâ Rabbi.
Allah’ım! Efendimiz Muhammed Sallallahû Aleyhi ve Sellem Â’lîsine, Sahabesine çok selâm ver. Öyle selâmlar ve duâlar ver ki, Senin halkının sayısı kadar, Senin kelimelerin ve sözlerin tükettiği mürekkepler kadar ve rahmetin en son zirvesine kadar.
Allah’ım Sana sığındım ki, bu sığınmam aynen güçlü ve çetin köşelere sığınanların hâli gibidir. Allah Resûllerine selâmlar olsun, Âlemlerin Rabbîne şükürler olsun.
"Elem neşrah leke sadrak. Ve veda’nâ anke vizrak. Ellezî enkada zahrak. Ve rafa’nâ leke zikrak. Fe inne meal usri yusrâ. İnne meal usri yusrâ. Fe izâ ferağte fensab. Ve ilâ rabbike ferğab" (İnşirah Sûresi).
Not: Son Dua’nın en sonunda bulunan parantez içersinde olan İNŞİRÂH sûresi 3 defa okunacak sonra da aşağıdaki Salavât-ı Şerife okunacak.
Salavât-ı Şerîfe:
Allahumme salli a’lâ seyyidinâ ve mevlânâ Muhammedin salâten tuhillu bîhâl u’kede ve tuferricu bihalkerbe ve teşrehû bihâ-s sudûre ve tuyessiru bîhâ-l umûre fi-ddunya vel âhireti ve a’lâ âlîhî ve sahbîhî ve sellim.
DUANIN ARABÇA'DAN OKUNUŞU
Eûzubillâhimineşşeytânirracîm, Bismillâhirrahmânirrahîm.
1) Allahumme Yâ Hayyû, Yâ Kayyûm, bike tehassantu fahmin-î bi himâyet-î kifâyet-î vikâyet-î hakîkat-î burhân-î hırz-î emân-î "Bismillâhi" (Fatiha/1)
2) Ve adhilnî Yâ Evvelû, Yâ Ahirû, meknû’el ğaybî sırr-ı dâiret-î kenz-î "Mâşâallâhû lâ kuvvete illâ bîllahî" (Kefh/39)
3) Ve esbul a’leyye Yâ Halîmu, Yâ settâru, kenef-e setr-i hicâb-î sıyânet-î necât-î "Vea’ tesımû bihablîllâhi" (Alî İmrân/103)
4) Vebnî Yâ muhîtû, Yâ Kâdiru, a’leyye sûre emân-î ihâtat-î mecd-î surâdik-î i’zz-î a’zamet-î "Zâlike hayrûn zâlike min âyâtîllâhi" (A’raf/26)
5) Ve ei’znî Yâ Rakıbû, Yâ Mucîba, vahrusnî fi nefsî ve dînî ve ehlî ve mâlî ve veledî, ve dârî, fein vâlidî bi kelâet-î iğâset-î lâzet-i "Ve mâ hum bi darrine bihî min ahadin illâ biiznîllâhi" (Bakara/102)
6) Ve kınî Yâ mâniû’, Yâ Nafiû’, bi âyatike ve esmâ-îke ve kelimât-ike şerr-eşşeytân vessultan ve zâlimin ve cebbârin biğa a’leyye "Ahâzetuhû ğâşiyetun min a’zâbîllâh" (Yusuf/107)
7) Ve neccinî Yâ Muzill, Yâ Muntekim, min a’bîdîke-zzâlimin el bâğine a’leyye ve e’vânîhîm fe in hemme lî ahadun minhum bi sûin hazelehûllâhû ve hateme a’lâ semîhî ve kalbihî ve cea’le a’lâ basarihî ğişâveten "Femen yehdîyhî min ba’dillâh" (Casiye/23)
8) Vekfinî Yâ Kâbiz, Yâ Kahhâr, hadîa’te mekr-îhîm vardudhûm a’nnî mezmûmîne medhûrîne bi takhsîr-î tağyîr-î tedmîr-î "Fe mâ kâne lehû min fi’etin yensurûnehû min dûn’îllâh". (Kasas/81)
9) Veeziknî Yâ Subbûh, Yâ Kuddûs, lezzet-e munâcât-i "Akbil velâ tehaf, inneke minel’âminîne bi fadzîllâhi". (Kasas/31)
10) Ve ezikhûn Yâ Dârr, Yâ Mumît, nikâl-u vebâl-î zevâl-î "Fe kuti’a dâbir’ul kavm’illezîne zalemû, velhamdulillâhi rabb’il â’lemîyn" (En’am/45)
11) Ve eminnî Yâ Selâm, Yâ Mu’min, savlet-e cevletti devlet-îl âdâ-î bi ğayât-î bidâyet-î ayet-î "Lehum’ul buşrâ fi’l hayâtiddunyâ ve fil’âhiretî lâ tebdîle likelimâtillâh" (Yunus/64)
12) Ve tevvicnî Yâ A’zîm, Yâ Muiz’zzu, bi tâc-î mehâbet-î kibriyâ-î celâl-î sultân-î melekût-î i’zz-i a’zamet-î "Ve lâ yahzunke kavluhum, inn’el İ’zzete lillâhi’ (Yunus/65)
13) Ve elbisnî Yâ Celîl, Yâ kebir, hila’t-e celâl-î ikbâl-i ikmâl-î "Felemmâ ra’eynehû ekbernehû ve kataâ’ne eydiyehunne ve kulne hâşa lillâhî" (Yusuf/31)
14) Ve elki Yâ A’zîz, Yâ Vedûd, a’leyye mahabbeten minke hettâ tenkâd ve takhda’ lî bihâ kulûb-u i’bâd-îke b-il mahabbeti ve-l mea’zzeti ve’l meveddeti min ta’tîf-î teltîf-î te’lîf-î "Yuhibbûnehum kehubbîllâh, vellezîne âmenû eşeddu hubben lillâh" (Bakara/165)
15) Ve Azhîr a’leyye Yâ Zâhiru, Yâ Bâtınu, âsâr’u esrâr-i envâr-î "Yuhibbuhum ve yuhibbunehû ezilletin a’lâl mu’minîne ei’zzetin a’lâl kâfirîne yucâhidûne fî sebilillâhi" (Maide/45)
16) Ve veccih Allahumme Yâ Samed, Yâ Nûr, vechî bi safâ-î cemâl-î uns-î işâk-î "Fein hâccûke fekul eslemtu vechiye lillâh" (Âl-i imrân/20)
17) Ve cemmil’nî Yâ Bedîa’-ssemâvati ve’l arz Yâ Zelcelâli ve’l ikrâmi bi’l fesâhati ve’l belâğeti ve’l berâti "Vehlul u’kdeten min lisânî yefkahû kavlî" (Taha/27)
18) Bi rikkat-î ra’fet-î rahmet-î "Summe telînu culûduhum ve kulûbuhum ila zikrîllâhi" (Zumer/23)
19) Ve kallidnî Yâ şedîd’el betşi Yâ Cebbâru, Yâ Kahharû, seyf’ul heybeti veş’şiddeti ve’l kuvveti ve’l mena’ti min be’si ve ceberût’î i’zzet’i "Ve me’nnasru illâ min i’ndi’llâhi" (Enfâl/10)
20) Ve edim a’leyye Yâ Bâsit, Yâ Fettâh, behcet’e meserret’i "Rabbişrah lî sadrîy ve yessirlîy emrî" (Tâ’hâ/25-26)
21) Biletâf’î a’vâtif’i "Elem neşrahleke sadrak" (İnşirâh/1)
22) Ve beşâirî "Yevmeizin yefreh’ul mu’minûne bi nasr’îllâh" (Rum/4,5)
23) Ve enzil’illâhumme Yâ Lâtîf, Yâ Raûf, bi kalbîy’el îmâne ve’l itminâne vessekînete liekûne min’ellezîne âmenû "Ve tatmainnu kulûbuhum bi-zikr’îllâh" (Ra’d/28)
24) Ve efriğ a’leyye Yâ Sabûr, Yâ Şekûr, sabr’ellezîne tedarra’û bi sebât’î yakîn’î temkîn’î "Kem min fietin kalîyletin ğalebet fieten kesîreten bi’iznîllâh" (Bakara/249)
25) Vahfeznî Yâ Hafîz, Yâ Vekîl, min beyn-i yedeyye ve min halfî vea’n yemînî ve a’n şimâlî ve min fevkî ve min tahtî bi vucûd-î şuhûd-î cunûd-î "Lehû mua’kibâtun min beyn’î yedeyhî ve min halfîhî yahfizûnehû min emrîllâh" (Râd/11)
26) Ve sebbit Allâhumme Yâ Sabitu, Yâ Kâimû, Yâ Dâimû, kademeyye kemâ sebeteel kâile "Ve keyfe ehâfu mâ eşrektum ve lâ tehâfûne ennekum eşrektum billâh" (En’am/81)
27) Vensurnî Yâ ni’m’el Mevlâ ve Yâ Ni’me’nnasîr, a’lâ a’dâî nasr’ellezî kîle lehû "E’tet’tehizunâ huzûven kâle e’ûzu billâh" (Bakara/67)
28) Ve eyyidnî Yâ Tâlib, Yâ Ğalib, bi te’yîd’î Nebiyy’ike Muhammedin Sallallahû A’leyhî ve Sellem el-mueyyedi bi’ta’zîz’î tevkîr’î "İnnâ erselnâke şâhiden mubeşşiren ve nezîren litu’minû billâh" (Fetih/8-9)
29) Ve ek fînî Yâ Kâfî, Yâ Şâfî, el ada vel esvâi vel edvâi bi a’vâid’i fevâid’i "Lev enzelnâ haz’el Kur’âne a’lâ cebelin lareeytehû hâşia’an mutesaddian min haşyet’illâhi" (Haşr/21)
30) Ve emnin a’leyye Yâ Vehhâb, Yâ Rezzâk, bi husûl-î vusûl-î kabûl-î teysî-î teshîr-i "Kulû veşrebû min rizkîllahî" (Bakara/60)
31) Ve fevellenî Yâ Velî, Yâ A’lîy, bil’vilâyeti vel i’nâyeti verriâ’yeti ves-selameti bi mezîd-î îrâd-î isâ’d-î imdâd-i "Zalike min fadzlîllâhi" (Yusuf/38)
32) Ve ekrimnî Yâ Ğâniyy, Yâ Kerîm, bis seâ’deti ves’siyâdeti vel kerâmeti vel mağfireti kemâ ekremte ellezîne yeğuddûne asvâtehum i’nde Rasûlûllâh ve tub a’leyye Yâ Tevvab, Yâ Hekîm, tevbeten nesûhen liekûne min’ellezîne "İzâ fea’lû fâhişeten ev zalemû
enfuusehûm zeker’ûllâhe festağferû lizunûbîhim ve men yağfir’uzzunûbe illâllah" (Al-i İmrân/135)
33) Ve el zimnî Yâ Vâhid, Yâ Ahâd, kelimet’et takvâ kemâ elzemte Habîbeke Muhammeden Sallâllâhu A’leyhi ve Selleme haysu kulte "Fea’lem ennehû lâ ilâhe illâllâh" (Muhammed/19)
34) Ve ahtim lî Yâ Rahman, Ya Rahîym, bi husn’î hâtımet’ennâcîne ver râcîne "Kul yâ i’badiyellezîne esrefû a’lâ enfusihîm lâ taknetû min rahmet’îllâh" (Zumer/53)
35) Ve eskinnî Yâ Semî, Yâ Karîb, cennâti a’dn’ın yui’ddet lil muttekîn "Da’vâhum fihâ subhâneke’llahumme ve tahiyyatehum fîha selam ve âhiru da’vâhum enilhamdu lillâhi rabbilâlemiyn" (Yunus/10)
SON DUA
Yâ Allâhû, Yâ Allâhû, Yâ Allâhû,
Yâ Rabb, Yâ Nâfi, Yâ Mânî,
Yâ Rahmân, Yâ Rahîm.
Es’eluke bi hurmetî hâzîhîl Esmâi vel Âyâti vel kelimâti sultanen nasîran ve rızkan kesîren ve kalben karîren ve kabren munîren ve hisaben yesîren ve ecren kebîren ve Sallallâhu Â’lâ Seyyidinâ Muhammedin ve A’lâ Âlîhî ve Sahbihî ve selleme tesliman kesîran
adede halkike ve midâde kelimâtike ve muntehâ rahmetike.
Allahumme innî kad âveytu ileyke ve men evâ ilâ ruknin şedîdîn. Ve selamun a’l-al murselîne velhamdu lillâhi rabbil â’lemîne.
«Elem neşrah leke sadrak. Ve veda’nâ anke vizrak. Ellezî enkada zahrak. Ve rafa’nâ leke zikrak. Fe inne meal usri yusrâ. İnne meal usri yusrâ. Fe izâ ferağte fensab. Ve ilâ rabbike ferğab.» (İnşirah Sûresi)
Not: Son Dua’nın en sonunda bulunan parantez içersinde olan İNŞİRÂH sûresi 3 defa okunacak sonra da aşağıdaki Salavât-ı Şerif’e okunacak.
Salavât-ı Şerife:
Allahümme salli a’lâ seyyidinâ ve mevlânâ Muhammedin salâten tuhillu bîhâl u’kede ve tuferricu bihalkerbe ve teşrehu bihâ-s sudûre ve tuyessiru bîhâ-l umûre fi-ddunya vel âhireti ve a’lâ âlîhî ve sahbîhî ve sellem
ORUCUN ÖNEMİ VE HİKMETLERİ
İslamiyet'in beş temel esasından biri ve Ramazan-ı şerif içindeki en önemli bedeni ibadet olan oruç; geçmiş ümmetlere de farz kılındığı gibi, hicretten bir buçuk yıl sonra Mekke-i Mükerreme'de farz kılınmıştır.
Riya ve gösterişe pek müsait olmayan ve sırf Allah rızası için tutulabilen oruç vecibesinin sevabı çok büyüktür. Cenab-ı Hak kudsi hadiste: "Oruç sadece benim içindir. Onu mükafatlandırmak da bana aittir." Buyurmuştur.
İlahi emir ve yasakların tümünde sayısız hikmet ve faydalar vardır. Bizim idrak ve ihata sınırlarımızı aşan bu hikmetler, hiç şüphesiz oruçta da vardır. Başlı başına bir sabır, mahviyet ve teslimiyet örneği olan oruç'un Dini, Ahlaki, Sıhhi ve içtimai faydaları saymakla bitmez. Kısaca özetlemek istersek şunları söyleyebiliriz:
1- Dini yönden; kişinin takva mertebesini kazanması, aczini ve zayıflığını anlayıp kulluğunu idrak etmesi oruç sayesinde mümkün olur. Böylece nefsini dizginleyerek Allah'a teslim olur, ona tevekkül eder ve huzur bulur.
2- Ahlaki yönden; nefis ve irade terbiyesi ile güzel ahlakın meziyetlerini özümsemiş olur. Helal olan şeyleri dahi belli zaman dilimi içinde, kendine Allah için yasaklayarak, her istediğini serbestçe yapabileceğini sanan mağrur nefsini terbiye eder ve ahlaki sınırlara uyum sağlar.
3- Sosyal yönden; Fakirin ve yoksulun durumunu bizzat yaşayarak anlayan kişiler, Allah'ın kendisine bahşettiği nimetlerin kıymetini bilir, şükreder ve muhtaçlara karşı daha şefkatli ve cömert davranmayı öğrenir. Tabiatıyla mali vecibelerini yerine getirmeye alışan yardımsever kişiler sayesinde, sosyal adalet sağlanmış olacağı için, toplumdaki sosyal uçurumlar kalkar, barış ve kardeşlik iklimi hasıl olur.
4- Sıhhi yönden; oruç'un sağlığa faydaları tıbbi açıdan da kabul edilmiştir. Bir yıl boyu sürekli çalışan sindirim sisteminin dinlendirilmesiyle, bünye rektifiye edilmiş olur. Oruç ile kalp, karaciğer, akciğer ve diğer organlarla dolaşım sistemi bakımdan geçirilmiş olur. Hz.Peygamberimizin:"Oruç tutun, sıhhat bulursunuz." Mealindeki mübarek vecizesi, bu hususu gayet güzel ifade etmektedir.
Yukarıda kısaca özetlediğim orucun faydaları ve hikmetleri sadece bu kadar değildir. Özellikle oruç sayesinde melekuti hale bürünen insanda ruhi temizlik ve berraklık hasıl olacağı için, ilahi füyuzatla kalbi ve diğer letaifi dolacak, böylece ma'nen terakki edecektir.
Tabii ki, makbul ve muteber oruç; yeme, içme ve cinsi yakınlaşmayı terk etmekten ibaret değildir. Bu tür avam orucu belki farzın yerine getirilmesine yetebilir. Ancak önemli olan bütün uzuvlarımızla günahlardan sakınarak Salihlerin orucunu tutabilmektir. Hatta bundan da ilerisi kalbimizi Allah'tan gayri düşüncelerden arındırarak, ariflerin, evliya ve enbiyanın orucu gibi tutabilmeye çalışmaktır.
Bu arada oruç tutmamaya ya da başlanmış orucu bozmaya özür teşkil eden hususları da belirtmekte fayda görüyorum. Hz.Allah kullarına asla zulmetmez. Onların yapamayacağı şeyleri emretmez. Fıkıh kitaplarımızda detaylarıyla anlatılan bu özürleri kısaca sıralamak isterim:
1- Yolculuk: Ramazan ayında en fazla 15 günlüğüne, en az 90 km. mesafeye gidecek olan kimse, geceden oruca niyet etmeyebilir. Bu durumda yola çıkınca oruçlu değildir. Ancak kişi geceden oruca niyet ettikten sonra, gündüzün yola çıkarsa orucunu tamamlar. Bozarsa sadece kaza gerekir.
2- Hastalık: Hasta kişi oruç yüzünden hastalığının artması veya uzaması söz konusu ise, Müslüman bir hekim tutmamasını tavsiye etmişse oruç tutmayabilir, başladığı orucu bozabilir. Sonra iyileşince kaza eder.
3- Yaşlılık: Vücudu artık oruç tutamayacak kadar güçsüz olan yaşlılar, oruç tuttuklarında sağlığı bozuluyorsa oruç tutmayabilir. Hatta tutmakta ısrar etmeleri doğru değildir. Bu kişiler her gün orucuna bedel olarak fakirlere fidye verirler.
4- Şiddetli açlık-susuzluk: Oruçlu bir kimse yaptığı iş ve coğrafi bölge itibariyle açlık ve susuzluk yüzünden ölüm tehlikesi veya cinnet geçirme riski varsa ve bunu Müslüman bir hekim bildirmiş ise, orucunu bozar, sonra kaza eder.
5- Adet görme ve doğum: Bir kadın ramazan günü adet görmeye başlarsa veya doğum yaparsa orucu bozulmuş olur. Adet günlerinde ve lohusalık müddetince oruç tutamaz. Tutamadığı bu oruçları sonra kaza eder.
6- Gebelik ve süt analığı: Ramazan ayında gebe bulunan, ya da kendisinin veya başkasının çocuğuna süt veren bir kadın, oruç yüzünden kendisine veya çocuğa zarar gelmesinden korkarsa orucunu açabilir. Sonra kaza eder.
Nafile oruç tutan bir kişi, ziyafet vermek veya ziyafete katılmak zorunda kalırsa orucu açabilir. Daha sonra kaza eder.
Riya ve gösterişe pek müsait olmayan ve sırf Allah rızası için tutulabilen oruç vecibesinin sevabı çok büyüktür. Cenab-ı Hak kudsi hadiste: "Oruç sadece benim içindir. Onu mükafatlandırmak da bana aittir." Buyurmuştur.
İlahi emir ve yasakların tümünde sayısız hikmet ve faydalar vardır. Bizim idrak ve ihata sınırlarımızı aşan bu hikmetler, hiç şüphesiz oruçta da vardır. Başlı başına bir sabır, mahviyet ve teslimiyet örneği olan oruç'un Dini, Ahlaki, Sıhhi ve içtimai faydaları saymakla bitmez. Kısaca özetlemek istersek şunları söyleyebiliriz:
1- Dini yönden; kişinin takva mertebesini kazanması, aczini ve zayıflığını anlayıp kulluğunu idrak etmesi oruç sayesinde mümkün olur. Böylece nefsini dizginleyerek Allah'a teslim olur, ona tevekkül eder ve huzur bulur.
2- Ahlaki yönden; nefis ve irade terbiyesi ile güzel ahlakın meziyetlerini özümsemiş olur. Helal olan şeyleri dahi belli zaman dilimi içinde, kendine Allah için yasaklayarak, her istediğini serbestçe yapabileceğini sanan mağrur nefsini terbiye eder ve ahlaki sınırlara uyum sağlar.
3- Sosyal yönden; Fakirin ve yoksulun durumunu bizzat yaşayarak anlayan kişiler, Allah'ın kendisine bahşettiği nimetlerin kıymetini bilir, şükreder ve muhtaçlara karşı daha şefkatli ve cömert davranmayı öğrenir. Tabiatıyla mali vecibelerini yerine getirmeye alışan yardımsever kişiler sayesinde, sosyal adalet sağlanmış olacağı için, toplumdaki sosyal uçurumlar kalkar, barış ve kardeşlik iklimi hasıl olur.
4- Sıhhi yönden; oruç'un sağlığa faydaları tıbbi açıdan da kabul edilmiştir. Bir yıl boyu sürekli çalışan sindirim sisteminin dinlendirilmesiyle, bünye rektifiye edilmiş olur. Oruç ile kalp, karaciğer, akciğer ve diğer organlarla dolaşım sistemi bakımdan geçirilmiş olur. Hz.Peygamberimizin:"Oruç tutun, sıhhat bulursunuz." Mealindeki mübarek vecizesi, bu hususu gayet güzel ifade etmektedir.
Yukarıda kısaca özetlediğim orucun faydaları ve hikmetleri sadece bu kadar değildir. Özellikle oruç sayesinde melekuti hale bürünen insanda ruhi temizlik ve berraklık hasıl olacağı için, ilahi füyuzatla kalbi ve diğer letaifi dolacak, böylece ma'nen terakki edecektir.
Tabii ki, makbul ve muteber oruç; yeme, içme ve cinsi yakınlaşmayı terk etmekten ibaret değildir. Bu tür avam orucu belki farzın yerine getirilmesine yetebilir. Ancak önemli olan bütün uzuvlarımızla günahlardan sakınarak Salihlerin orucunu tutabilmektir. Hatta bundan da ilerisi kalbimizi Allah'tan gayri düşüncelerden arındırarak, ariflerin, evliya ve enbiyanın orucu gibi tutabilmeye çalışmaktır.
Bu arada oruç tutmamaya ya da başlanmış orucu bozmaya özür teşkil eden hususları da belirtmekte fayda görüyorum. Hz.Allah kullarına asla zulmetmez. Onların yapamayacağı şeyleri emretmez. Fıkıh kitaplarımızda detaylarıyla anlatılan bu özürleri kısaca sıralamak isterim:
1- Yolculuk: Ramazan ayında en fazla 15 günlüğüne, en az 90 km. mesafeye gidecek olan kimse, geceden oruca niyet etmeyebilir. Bu durumda yola çıkınca oruçlu değildir. Ancak kişi geceden oruca niyet ettikten sonra, gündüzün yola çıkarsa orucunu tamamlar. Bozarsa sadece kaza gerekir.
2- Hastalık: Hasta kişi oruç yüzünden hastalığının artması veya uzaması söz konusu ise, Müslüman bir hekim tutmamasını tavsiye etmişse oruç tutmayabilir, başladığı orucu bozabilir. Sonra iyileşince kaza eder.
3- Yaşlılık: Vücudu artık oruç tutamayacak kadar güçsüz olan yaşlılar, oruç tuttuklarında sağlığı bozuluyorsa oruç tutmayabilir. Hatta tutmakta ısrar etmeleri doğru değildir. Bu kişiler her gün orucuna bedel olarak fakirlere fidye verirler.
4- Şiddetli açlık-susuzluk: Oruçlu bir kimse yaptığı iş ve coğrafi bölge itibariyle açlık ve susuzluk yüzünden ölüm tehlikesi veya cinnet geçirme riski varsa ve bunu Müslüman bir hekim bildirmiş ise, orucunu bozar, sonra kaza eder.
5- Adet görme ve doğum: Bir kadın ramazan günü adet görmeye başlarsa veya doğum yaparsa orucu bozulmuş olur. Adet günlerinde ve lohusalık müddetince oruç tutamaz. Tutamadığı bu oruçları sonra kaza eder.
6- Gebelik ve süt analığı: Ramazan ayında gebe bulunan, ya da kendisinin veya başkasının çocuğuna süt veren bir kadın, oruç yüzünden kendisine veya çocuğa zarar gelmesinden korkarsa orucunu açabilir. Sonra kaza eder.
Nafile oruç tutan bir kişi, ziyafet vermek veya ziyafete katılmak zorunda kalırsa orucu açabilir. Daha sonra kaza eder.
YANINDAKİ MELEĞİN VE ŞEYTANIN İSMİNİ ÖĞRENME
YANINDAKİ MELEĞİN VE ŞEYTANIN İSMİNİ ÖĞRENME
İnsanlar doğarken Hafaza melekleri ve Kiramen Katibin melekleri ile beraber bir melek ve bir şeytan daha yaratılır. Bunun ile ilgili olarak Hazreti Aişe radıyallahü anha şöyle anlatmıştır:
"Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm bir gece yanımdan çıkıp gitmişti. (Benim nöbetimde) hanımlarından birinin yanına gitmiş olabilir diye içime kıskançlık düştü. Geri gelince halimi anladı ve:
"Kıskandın mı yoksa?" dedi. Ben de:
"Evet! Benim gibi biri senin gibi birini kıskanmaz da ne yapar?" dedim. Aleyhissalatu vesselam:
"Sana yine şeytanın gelmiş olmalı" dedi. Ben:
"Benim şeytanım mı var?" dedim.
"Şeytanı olmayan kimse yoktur" dedi.
"Seninde de var mı?" dedim
"Evet, Ancak onu Müslüman yaptım!" buyurdu."
"Kıskandın mı yoksa?" dedi. Ben de:
"Evet! Benim gibi biri senin gibi birini kıskanmaz da ne yapar?" dedim. Aleyhissalatu vesselam:
"Sana yine şeytanın gelmiş olmalı" dedi. Ben:
"Benim şeytanım mı var?" dedim.
"Şeytanı olmayan kimse yoktur" dedi.
"Seninde de var mı?" dedim
"Evet, Ancak onu Müslüman yaptım!" buyurdu."
Herkes kendi ismine bakaraktan bunların isimlerini öğrenebilir. Bu usul ile ayetlerin veya esmaların görevlileri de bulunabilir.
Bir isimden müvekkil meleğin ismini bulmak için o ismin ebced ile hesabı yapılır. Çıkan sonuç kendisi ile çarpılır. Rahmani’yi bulmak için çıkan sonuçtan 41 çıkarılır. Çıkan sonuç sol taraftan ebcede çevrilir. Ayrıca sonuna Yâil eklenir. Şeytani’yi bulmak için ise çıkan sonuçtan 325 çıkarılır. Çıkan sonuç sol taraftan ebcede çevrilir. Ayrıca sonuna Ìşin eklenir.
Bir misal ile açıklamak gerekir ise;
Nurullah ismini ele alalım. Bu ismin ebcedi 322’dir.
322 x 322 = 103.684
Rahmani için
103.684 – 41 = 103.643 يجودج يَائِيلْ
Şeytani için
103.684 – 325 = 103.361 يججوا عِيشٍ
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)