2 Aralık 2019 Pazartesi

KURAN-I KERİM DE CİNLER İLE İLGİLİ AYETLER


En’âm Sûresinin 100 . Ayetinde 
Bir de cinleri Allah’a bir takım ortaklar yaptılar. Oysa onları o yarattı. Bilgisizce Allah’a oğullar ve kızlar da uydurdular. O, onların niteledikleri şeylerden uzaktır, 
yücedir. 

En’âm Sûresinin 112 . Ayetinde 
İşte böylece biz her Peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık. Bunlar aldatmak için birbirlerine yaldızlı laflar fısıldarlar. Rabbin dileseydi bunu 
yapamazlardı. O halde onları iftiralarıyla baş başa bırak. 

En’âm Sûresinin 128 . Ayetinde 
Onların hepsini bir araya toplayacağı gün şöyle diyecektir: “Ey cin topluluğu! İnsanlardan pek çoğunu saptırıp aranıza kattınız.” Onların insanlardan olan dostları, 
“Ey Rabbimiz! Bizler birbirimizden yararlandık ve bize belirlediğin süremizin sonuna ulaştık” diyecekler. Allah da diyecek ki: “Allah’ın diledikleri (affettikleri) hariç, içinde 
ebedi kalmak üzere duracağınız yer ateştir.” Ey Muhammed! Şüphesiz senin Rabbin hüküm ve hikmet sahibidir, hakkıyla bilendir. 

En’âm Sûresinin 130 . Ayetinde 
(O gün Allah şöyle diyecektir “Ey cin ve insan topluluğu! İçinizden size âyetlerimi anlatan ve bu gününüzün gelip çatacağı hakkında sizi uyaran peygamberler 
gelmedi mi?” Onlar şöyle diyecekler: “Biz kendi aleyhimize şahitlik ederiz.” Dünya hayatı onları aldattı ve kafir olduklarına dair kendi aleyhlerine şahitlik ettiler. 

A’râf Sûresinin 38 . Ayetinde 
Allah şöyle der: “Sizden önce gelip geçmiş cin ve insan toplulukları ile birlikte ateşe girin.” Her topluluk (arkasından gidip sapıklığa düştüğü) yoldaşına lanet eder. 
Nihayet hepsi orada toplandığı zaman peşlerinden gidenler, kendilerine öncülük edenler için, “Ey Rabbimiz! Şunlar bizi saptırdılar. Onlara bir kat daha ateş azabı 
ver” derler. Allah der ki: “Her biriniz için bir kat daha fazla azap vardır. Fakat bilmiyorsunuz.” 

A’râf Sûresinin 179 . Ayetinde 
Andolsun biz, cinler ve insanlardan, kalpleri olup da bunlarla anlamayan, gözleri olup da bunlarla görmeyen, kulakları olup da bunlarla işitmeyen birçoklarını 
cehennem için var ettik. İşte bunlar hayvanlar gibi, hatta daha da aşağıdadırlar. İşte bunlar gafillerin ta kendileridir.26 

Hûd Sûresinin 118-119 . Ayetinde 
Rabbin dileseydi insanları (aynı inanca bağlı) tek bir ümmet yapardı. Fakat Rabbinin merhamet ettikleri müstesna, onlar ihtilafa devam edeceklerdir. Zaten onları 
bunun için yarattı. Rabbinin, “Andolsun ki cehennemi hem cinlerden, hem insanlardan (suçlularla) dolduracağım” sözü kesinleşti.10 

Hicr Sûresinin 27 . Ayetinde 
Cinleri de daha önce dumansız ateşten yaratmıştık. 

İsrâ Sûresinin 88 . Ayetinde 
De ki: “Andolsun, insanlar ve cinler bu Kur’an’ın bir benzerini getirmek üzere toplansalar ve birbirlerine de destek olsalar, yine onun benzerini getiremezler.” 

Kehf Sûresinin 50 . Ayetinde 
Hani biz meleklere, “Adem için saygı ile eğilin” demiştik de İblis’ten başka hepsi saygı ile eğilmişlerdi. İblis ise cinlerdendi de Rabbinin emri dışına çıktı. Şimdi siz, beni 
bırakıp da İblis’i ve neslini, kendinize dostlar mı ediniyorsunuz? Halbuki onlar sizin için birer düşmandırlar. Bu, zalimler için ne kötü bir bedeldir! 

Neml Sûresinin 17 . Ayetinde 
Süleyman’ın, cinlerden, insanlardan ve kuşlardan meydana gelen orduları onun önünde toplandı. Hep birlikte düzenli olarak sevk ediliyorlardı. 

Neml Sûresinin 39 . Ayetinde 
Cinlerden bir ifrit4,”Sen yerinden kalkmadan ben onu sana getiririm ve şüphesiz ben, buna güç yetirecek güvenilir biriyim” dedi. 

Secde Sûresinin 13 . Ayetinde 
Eğer dileseydik herkese hidayetini verirdik. Fakat benim, “Andolsun, cehennemi hem cinlerden hem de insanlardan dolduracağım” sözüm gerçekleşecektir.3 

Sebe’ Sûresinin 12 . Ayetinde 
Süleyman’ın emrine de, sabah esişi bir ay, akşam esişi de bir ay(lık yol) olan rüzgarı verdik. Erimiş bakır ocağını da ona sel gibi akıttık. Cinlerden de Rabbinin izniyle 
onun önünde çalışanlar vardı. İçlerinden kim bizim emrimizden çıkarsa ona alevli ateş azabını tattırırız. 

Sebe’ Sûresinin 13 . Ayetinde 
Cinler Süleyman için dilediği biçimde kaleler, heykeller, havuz gibi çanaklar ve sabit kazanlar yapıyorlardı. Ey Davûd ailesi şükredin! Kullarımdan şükredenler pek 
azdır. 

Sebe’ Sûresinin 14 . Ayetinde 
Süleyman’ın ölümüne hükmettiğimiz zaman, onun ölümünü onlara ancak değneğini yemekte olan bir kurt gösterdi. Süleyman’ın cesedi yıkılınca cinler anladılar ki, 
eğer gaybı bilmiş olsalardı aşağılayıcı azap içinde kalmamış olacaklardı. 


Sebe’ Sûresinin 41 . Ayetinde 
(Melekler) derler ki: “Seni eksikliklerden uzak tutarız. Onlar değil, sen bizim dostumuzsun. Hayır, onlar cinlere ibadet ediyorlardı. Onların çoğu cinlere inanıyordu.” 


37 - SÂFFÂT SÛRESİ
Mekke döneminde inmiştir. 182 âyettir. Sûre, adını ilk âyette geçen “es-Sâffât” kelimesinden almıştır. Sâffât, sıra sıra dizilenler, saf saf duranlar demektir. Sûrede 
başlıca, meleklerden, cinlerden kıyamet ve ahiret olaylarından söz edilmekte; Nûh, İbrahim, İsmail, İshak, Mûsâ, Hârun, İlyas, Lût ve Yûnus peygamberin kıssalarına 
yer verilmektedir. 

Sâffât Sûresinin 158 . Ayetinde 
Allah ile cinler arasında da nesep bağı kurdular. Oysa cinler de kendilerinin Allah’ın huzuruna getirileceklerini bilirler. 

Fussilet Sûresinin 25 . Ayetinde 
Biz onların başına birtakım arkadaşlar sardık da bu arkadaşlar onlara geçmişlerini ve geleceklerini süslü gösterdiler. Böylece kendilerinden önce gelip geçmiş olan cin 
ve insan toplulukları ile ilgili o söz (azap), onlar için de gerçekleşti. Çünkü onlar ziyana uğrayanlardı. 

Fussilet Sûresinin 29 . Ayetinde 
(Ateşe giren) inkârcılar şöyle derler: “Rabbimiz! Cinlerden ve insanlardan bizi saptıranları bize göster de onları ayaklarımızın altına alalım ki en aşağılıklardan 
olsunlar.” 

Ahkâf Sûresinin 18 . Ayetinde 
İşte onlar, kendilerinden önce cinlerden ve insanlardan gelip geçmiş topluluklar içinde, haklarında o sözün (azabın) gerçekleştiği kimselerdir. Şüphesiz onlar ziyana 
uğrayanlardır. 

Ahkâf Sûresinin 29 . Ayetinde 
Hani Kur’an’ı dinlemek üzere cinlerden bir grubu sana yöneltmiştik. Onlar, onun huzuruna gelince3 birbirlerine, “Susun!” dediler. Kur’an’ın okunması bitince de 
uyarıcı olarak kavimlerine döndüler. 

Zâriyât Sûresinin 56 . Ayetinde 
Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım. 

Rahmân Sûresinin 15 . Ayetinde 
“Cin” i de yalın bir ateşten yarattı. 

Rahmân Sûresinin 31 . Ayetinde 
Yakında sizi de hesaba çekeceğiz, ey cinler ve insanlar! 

Rahmân Sûresinin 33 . Ayetinde 
Ey cin ve insan toplulukları! Göklerin ve yerin uçlarından bucaklarından geçip gitmeye gücünüz yeterse geçip gidin. Büyük bir güç olmadıkça geçip gidemezsiniz. 

Rahmân Sûresinin 39 . Ayetinde 
İşte o gün ne insana, ne cine günahı sorulmayacak.

Rahmân Sûresinin 56 . Ayetinde 
Oralarda bakışlarını sadece eşlerine çevirmiş dilberler vardır. Onlara eşlerinden önce ne bir insan, ne bir cin dokunmuştur. 

Rahmân Sûresinin 74 . Ayetinde 
Onlara, eşlerinden önce ne bir insan ne bir cin dokunmuştur. 

72 - CİN SÛRESİ
Mekke döneminde inmiştir. 28 âyettir. Ağırlıklı olarak cinlerden bahsettiği için “Cin sûresi” adını almıştır. Sûrede ayrıca tevhit, peygamberlik ve öldükten sonra 
dirilmek gibi meseleler konu edilmektedir

Cin Sûresinin 1,2 . Ayetinde 
(Ey Muhammed!) De ki: “Bana cinlerden bir topluluğun (Kur’an’ı) dinleyip şöyle dedikleri vahyedildi: “Şüphesiz biz doğruya ileten hayranlık verici bir Kur’an dinledik 
de ona inandık. Artık Rabbimize hiç kimseyi asla ortak koşmayacağız.” 

Cin Sûresinin 5 . Ayetinde 
“Şüphesiz biz, insanların ve cinlerin Allah hakkında asla yalan söylemeyeceklerini sanıyorduk.” 

Cin Sûresinin 6 . Ayetinde 
“Doğrusu insanlardan bazı kimseler, cinlerden bazılarına sığınırlardı da, cinler onların taşkınlıklarını artırırlardı.” 

Cin Sûresinin 19 . Ayetinde 
“Allah’ın kulu (Muhammed), O’na ibadet etmek için kalktığında cinler nerede ise (Kur’an’ı dinlemek için kalabalıktan) onun etrafında birbirlerine geçiyorlardı.” 

Nâs(*) Sûresinin 1,2,3,4,5,6 . Ayetinde 
De ki: “Cinlerden ve insanlardan; insanların kalplerine vesvese veren sinsi vesvesecinin kötülüğünden, insanların Rabbine, insanların Melik’ine, insanların İlah’ına sığınırım.”

Cünnetül Esma ve Havası


Allah'ın isimleriyle (korunma) kalkanları'' manasına gelen cennetül esma duaları İmam Gazali Hazretleri tariki ile Hazretleri Ali Efendimize dayanmakta ve pek çok dua kitaplarında yer almaktadır.bu duaları Nakşibendi meşâyıhı da tavsiye buyurmaktadır.dikkatlice ve usulüne göre yanlışsız okunursa neticeleri elde edilir.bu dualar sabah ve akşam besmele ile 19 defa okunursa aşağıdaki istekler biiznillah yerine gelir. 
ALLAH`IN (C.C.) CEMÂLİNİ GÖRMEK İSTEYENLER:
Bismillâhir-rrahmânir-rahıym.ferdün hayyün kayyûmün hakemün adlün kuddûsün anetil vücüühü lilhayyil kayyuum.
KALBİN NURLA VE TEVHİDLE DOLMASINI İSTEYENLER ŞU DUAYA DEVAM EDERLER:
Bismillâhir-rahmânir-rahıym.ferdün hayyün kayyûmün hakemün adlün kuddûsün lâ ilâhe illâ hüve yuhyi ve yümiyt.
DUALARININ KABUL OLMASINI İSTEYENLER ŞU DUAYA DEVAM EDRLER:
Bismillâhir-rahmânir-rahıym.ferdün hayyün kayyûmün hakemün adlün kuddûsün üd uunii estecib leküm.
SÖZÜ GEÇMEK,DİLEĞİ MAKBUL OLMAK İSTEYENLER ŞU DUAYA DEVAM EDERLER:
Bismillâhir-rahmânir-rahıym.ferdün hayyün kayyûmün hakemün adlün kuddûsün inellâhe kâne semiy`an aliymâ.
İLİM,HİKMET VE MAĞFİRET İSTEYENLER ŞU DUAYA DEVAM EDERLER:
Bismillâhir-rahmânir-rahıym.ferdün hayyün kayyûmün hakemün adlün kuddûsün vallahü aliymün bi zâtissuduur.
FETİH,NUSRET VE DÜŞMANA GAALİP GELMEK İSTEYENLER ŞU DUAYA DEVAM EDERLER:
Bismillâhir-rahmânir-rahıym.ferdün hayyün kayyûmün hakemün adlün kuddûsün innâ fetahnâ leke fethan mübiynâ.
DÜŞMANA GALEBE VE BAĞLI İŞLERİ AÇMAK İSTEYENLER ŞU DUAYA DEVAM EDERLER:
Bismillâhir-rahmânir-rahıym.ferdün hayyün kayyûmün hakemün adlün kuddûsün ve yensurakellahü nasran aziyza.
KATI GÖNÜLLERİ YUMUŞATMAK İSTEYENLER ŞU DUAYA DEVAM EDERLER:
Bismillâhir-rahmânir-rahıym.ferdün hayyün kayyûmün hakemün adlün kuddûsün ve innellâhe biküm le rauufürrahıym.
BİR ŞİDDET VE SIKINTIYA MARUZ KALAN VE GÜÇ İŞLERİN KOLAYLAŞMASINI İSTEYENLER ŞU DUAYA DEVAM EDERLER:
Bismillâhir-rahmânir-rahıym.ferdün hayyün kayyûmün hakemün adlün kuddûsün ve seyec`alüllahü ba`de usrin yüsraa.
ZALİM DÜŞMANDAN VE ZALİMİN ZULMÜNDEN KURTULMAK İSTEYENLER ŞU DUAYA DEVAM EDERLER:
Bismillâhir-rahmânir-rahıym.ferdün hayyün kayyûmün hakemün adlün kuddûsün necciniiminel kavmiz-zaalimiyn.
YİNE ZALİM DÜŞMANA GALİP GELMEK İSTEYENLER ŞU DUAYA DEVAM EDERLER:
Bismillâhir-rahmânir-rahıym.ferdün hayyün kayyûmün hakemün adlün kuddûsün inne hızbellâhi hümül gaalibuun.
DÜŞMANLARINI KAHRETMEK İSTEYENLER ŞU DUAYA DEVAM EDERLER:
Bismillâhir-rahmânir-rahıym.ferdün hayyün kayyûmün hakemün adlün kuddûsün inna erselnaa aleyhim haasıbâ.
DÜŞMANLARIN HİLELERİNDEN KURTULMAK İSTEYENLER ŞU DUAYA DEVAM EDERLER:
Bismillâhir-rahmânir-rahıym.ferdün hayyün kayyûmün hakemün adlün kuddûsün hasbünallâhü ve ni`mel vekiyl.
GENİŞ RIZIK İSTEYENLER ŞU DUAYA DEVAM EDERLER:
Bismillâhir-rahmânir-rahıym.ferdün hayyün kayyûmün hakemün adlün kuddûsün ve terzüku men teşaaaü bigayri hısaab.
OĞUL VEYA KIZ İSTEYENLER ŞU DUAYA DEVAM EDERLER:
Bismillâhir-rahmânir-rahıym.ferdün hayyün kayyûmün hakemün adlün kuddûsün heb lii min ledünke veliyyen yerisünii.
DEVLET VE İZZET İSTEYENLER ŞU DUAYA DEVAM EDERLER:
Bismillâhir-rahmânir-rahıym.ferdün hayyün kayyûmün hakemün adlün kuddûsün tüızzü men teşaaaü ve tüzillü men teşaaaü.
NİMET VE DEVLET İSTEYENLER ŞU DUAYA DEVAM EDERLER:
Bismillâhir-rahmânir-rahıym.ferdün hayyün kayyûmün hakemün adlün kuddûsün feteaalellahül melikül hakkul mübiyn.
SEKİNET VE VAKAR İSTEYENLER ŞU DUAYA DEVAM EDERLER:
Bismillâhir-rahmânir-rahıym.ferdün hayyün kayyûmün hakemün adlün kuddûsün fe enzelellahü sekiynetehüü aleyhi.
KEDER VE ÜZÜNTÜYÜ GİDERMEK İSTEYENLER ŞU DUAYA DEVAM EDERLER:
Bismillâhir-rahmânir-rahıym.ferdün hayyün kayyûmün hakemün adlün kuddûsün lâ yahzünühümül feze`ul ekber.
FERAHLIK VE KALBİN RAHATLAMASINI İSTEYENLER:
Bismillâhir-rahmânir-rahıym.ferdün hayyün kayyûmün hakemün adlün kuddûsün yürzekuune ferihıyne bimaa âtâhüm.
ÜZÜNTÜYÜ GİDERMEK İSTEYENLER ŞU DUAYA DEVAM EDERLER:
Bismillâhir-rahmânir-rahıym.ferdün hayyün kayyûmün hakemün adlün kuddûsün ve ene âlâ zehâbin bihii le kaadiruun
RİYAZAT EHLİ OLUP AÇLIĞI VE SUSUZLUĞU GİDERMEK İSTEYENLER ŞU DUAYA DEVAM EDERLER: 
Bismillâhir-rahmânir-rahıym.ferdün hayyün kayyûmün hakemün adlün kuddûsün vellezi hüve yut'ımünii ve yeskıyn. 
YAĞMUR İSTEYENLER ŞU DUAYA DEVAM EDERLER: 
Bismillâhir-rahmânir-rahıym.ferdün hayyün kayyûmün hakemün adlün kuddûsün ve enzele leküm mines-semaai maaen. 
YAPILAN SİHİRLERİ BOZMAK İSTEYENLER ŞU DUAYA DEVAM EDERLER: 
Bismillâhir-rahmânir-rahıym.ferdün hayyün kayyûmün hakemün adlün kuddûsün min şerinneffasaati fil'ukadi. 
HASTALIKTAN ŞİFA BULMAK İSTEYENLER ŞU DUAYA DEVAM EDERLER: 
Bismillâhir-rahmânir-rahıym.ferdün hayyün kayyûmün hakemün adlün kuddûsün lilleziyne âmenüü hüden ve şifaaün. 
SITMA,ATEŞ VE HARARETİ SÖNDÜRMEK İSTEYENLER ŞU DUAYA DEVAM EDERLER: 
Bismillâhir-rahmânir-rahıym.ferdün hayyün kayyûmün hakemün adlün kuddûsün yaa naaru küünii berden ve selaamaa. 
VEBA VE TAUNDAN EMİN OLMAK İSTEYENLER ŞU DUAYA DEVAM EDERLER: 
Bismillâhir-rahmânir-rahıym.ferdün hayyün kayyûmün hakemün adlün kuddûsün evemen kâne meyten fe ahyeynaahü. 
MÜNKİRLERİN İNKÂRINI DEF ETMEK İSTEYENLER ŞU DUAYA DEVAM EDERLER: 
Bismillâhir-rahmânir-rahıym.ferdün hayyün kayyûmün hakemün adlün kuddûsün ve yühıkullahül hakka bi kelimaatihii. 
ZALİM DÜŞMANDAN İNTİKAM ALMAK İSTEYENLER ŞU DUAYA DEVAM EDERLER: 
Bismillâhir-rahmânir-rahıym.ferdün hayyün kayyûmün hakemün adlün kuddûsün men aade fe yen tekımüllâhü minhü. 
ZALİM DÜŞMANIN DİLİNİ BAĞLAMAK İSTEYENLER ŞU DUAYA DEVAM EDERLER: 
Bismillâhir-rahmânir-rahıym.ferdün hayyün kayyûmün hakemün adlün kuddûsün elyevme nahtimü alâ efvaahihim. 
ZALİM DÜŞMANIN GÖZÜNÜ BAĞLAMAK İSTEYENLER ŞU DUAYA DEVAM EDERLER: 
Bismillâhir-rahmânir-rahıym.ferdün hayyün kayyûmün hakemün adlün kuddûsün ağşeynaahüm fehüm lâ yübsıruun. 
DÜŞMANIN DİLİNİ BAĞLAMAK İSTEYENLER ŞU DUAYA DEVAM EDERLER: 
Bismillâhir-rahmânir-rahıym.ferdün hayyün kayyûmün hakemün adlün kuddûsün summün bükmün umyün fehüm lâ yubsıruun. 
CEHENNEM AZABINDAN KURTULMAK İSTEYENLER ŞU DUAYA DEVAM EDERLER: 
Bismillâhir-rahmânir-rahıym.ferdün hayyün kayyûmün hakemün adlün kuddûsün rabbenasrif annâ azâbe cehennem. 
ÖLÜMÜN KOLAY OLMASINI İSTEYENLER ŞU DUAYA DEVAM EDERLER: 
Bismillâhir-rahmânir-rahıym.ferdün hayyün kayyûmün hakemün adlün kuddûsün ve caaaet sekretülmevti bil hakkı. 
ŞERLERİN HAYRA İSYANLARIN İTAATE DÖNÜŞMESİNİ İSTEYENLER ŞU DUAYA DEVAM EDERLER: 
Bismillâhir-rahmânir-rahıym.ferdün hayyün kayyûmün hakemün adlün kuddûsün asâ rabbünâ en yübdi lenâ hayraa. 
BİR BÜYÜKTEN İHSAN İSTEYENLER ŞU DUAYA DEVAM EDERLER: 
Bismillâhir-rahmânir-rahıym.ferdün hayyün kayyûmün hakemün adlün kuddûsün ve ahsin kema ahsenallahü ileyk. 
HAPİSTE OLANLARI ÜZÜNTÜDEN KURTARMAK İSTEYENLER ŞU DUAYA DEVAM EDERLER: 
Bismillâhir-rahmânir-rahıym.ferdün hayyün kayyûmün hakemün adlün kuddûsün iyyâke na'büdü ve iyyâke nesteıyn. 
DALÂLETTEN HİDÂYETE VE SIKINTIDAN SELÂMETE ERİŞMEK İSTEYENLER ŞU DUAYA DEVAM EDERLER: 
Bismillâhir-rahmânir-rahıym.ferdün hayyün kayyûmün hakemün adlün kuddûsün ihdines-sıraatal müstekıym. 
ALLAH'IN NİMETLERİNE TAM MANASIYLA ŞÜKRETMEK İSTEYENLER ŞU DUAYA DEVAM EDERLER: 
Bismillâhir-rahmânir-rahıym.ferdün hayyün kayyûmün hakemün adlün kuddûsün velhamdü lillâhi rabbil'âlemiyn. 

Cin Suresinin Havası


Bu mübarek sûre, "El-Araf" sûresinden sonra Mekke-i Mükerreme'de nazil olmuştur Yirmisekiz ayet, ikiyüz seksenbeş kelime ve yediyüzellidokuz harften ibarettir.Fasılası "elif"tir. 
Cinlerin Kur'an-ı Kerim'i dinlemiş, ona îman etmiş olduklarını bildirdiği için kendisine böyle "Cin sûresi" adı verilmiştir. Diğer bir adı ise “kul uhiye” dir. Bu cinlerin adetleri ve isimleri hakkında bir çok rivayetler vardır. Mevzu uzayacağından bu rivayetlere girmiyoruz.
Nûh sûresi, istiğfarın ehemmiyetini, semâlara ait âyetleri ve inkarcıların suda boğulmak sureti ile cezaya uğramış olduklarını bildirdiği gibi bu cin sûresi de doğruluğun mükâfatını, semâya dair âyet ve Cenab-ı Hak'ka ve O'nun Resulüne isyan edenlerin ateş azabına uğrayacaklarını beyan ettiği için aralarında mühim bir irtibat vardır.
Bu sûresinin başlıca içeriği şunlardır:
1. Kur'an-ı Kerim'i dinlemiş olan Cinlerin dinî hakikatlere dair sözlerini nakletmek.
2. Cinlerin göklere yükselerek bir takım haberleri öğrenmelerine meydan verilmeyip alev hüzmeleriyle men edilip kovulduklarına ve Cinlerin mü'mîn ve kâfir kısımlarına ayrıldıklarına işaret etmek.
3. Resûl-i Ekrem'in vazifesini, selâhiyet alanını ve Cenab-ı Hak bildirmedikçe gayba ait şeyleri ve kıyametin kopma vaktini bilmediğini beyan etmek.
4. Allâh-ü Teâlâ'ya ve Yüce Peygamberine âsî olanların cehennem azabına uğrayacağını ve yardımlarından mahrum bulunacaklarını ihtar etmek. 

İbn Abbas (r.a)'a göre, Hz. Peygamber (s.a.s) cinleri görmemiştir. İbn Abbas (r.a) şöyle der: "Cinler, Hz. İsa (a.s) ile, Hz. Muhammed (a.s) arasındaki fetret döneminde (peygambersiz dönemde), göğe yöneliyor ve göğün haberlerini (meleklerin muhaberelerini) dinliyor, bu haberleri kâhinlere ulaştırıyorlardı. Allah Teâlâ, Hz. Peygamber (s.a.s)'i peygamber olarak gönderince, gök korunmaya alındı. Böylece de şeytanlar (cinler) ile gök haberleri arasına engel konuldu. Şihablar (alevler), onların üzerine atıldı. Bunlar da İblise gidip, bu durumu haber verdiler. Bunun üzerine İblis, "Bunun mutlaka bir sebebi vardır, olmalı. Dolayısıyla sizler, yeryüzünün doğusunu-batısını (her yerini) karış karış gezip, bu sebebi bulmaya çalışın" dedi.
Bunun üzerine o araştırıcılardan bir gurup, Tihâme'ye geldiler ve Ukaz panayırında Hz. Peygamber (s.a.s)'i, ashabına sabah namazını kıldırırken buldular. Okuduğu Kur'ân'ı duyunca dinlemeye başladılar ve "İşte, vallahi, sizinle göğün haberleri arasına girip, sizi engellemeye sebep olan şey budur" dediler. Oradan kavimlerine dönerek, "Ey kavmimiz, gerçekten hayranlık veren bir Kur'ân dinledik" dediler. Allah Teâlâ da Hz. Peygamber (s.a.s)'e, bu gaybî durumu haber verdi ve "De ki: Bana şu hakikatler vahyolundu..." buyurdu." İbn Abbas (r.a) sözüne devamla şöyle der: "İşte bunda, Hz. Peygamber (s.a.s)'in cinleri görmediğine dair delil var. Çünkü eğer o (a.s), onlan görmüş olsaydı, bu hadisenin öğrenilmesini vahye nisbet etmezdi. Zira varlığı bizzat müşahede edilerek bilinen şeyin isbatt, vahye dayandırılamaz
İbn Mes'ud (r.a)'a göre, Hz. Peygamber (s.a.s)'e, Kur'ân okuması ve onları İslâm'a davet etmesi için, cinlere gitmesi emrolunmuştu. Nitekim İbn Mes'ûd (r.a), Hz. Peygamber (s.a.s)'in "Cinlere Kur'ân okumakla emrolundum. Kim benimle beraber gelmek isterse gelsin" dediğini, bunun üzerine, ashabın ses çıkartmadığını; daha sonra, Hz. Peygamber (s.a.s)'in bunu ikinci kez söylediğini; fakat ashabın yine sustuğunu; sonra üçüncü kez söylediğinde, kendisinin, "Ey Allah'ın Resulü, seninle beraber ben gelirim" dediğini; bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.s)'in, "O halde, haydi" dediğini; böylece İbn Ebî Dübb mahallesindeki Hacun dağına geldiklerini; orada Hz. Peygamber (s.a.s)'in kendisinin önü sıra bir çizgi çekip, "Sakın bundan ileri geçme" deyip, Hacûn dağına doğru çekip gittiğini; derken o cinlerin Hz. Peygamber (s.a.s)'in yanına, tıpkı küçük deve yavruları gibi süratlice koştuklarını; adeta bedenleri büyük, basları küçük erkekler olduklarını; aynen kadınlar gibi def çaldıklarını; bu şekilde Hz. Peygamber (s.a.s)'in etrafını sardıklarını; dolayısıyla Hz. Peygamber (s.a.s)'i göremez olduğunu; görmek için ayağa kalkınca da, Hz. Peygamber (s.a.s)'in ona eliyle "otur" diye işaret ettiğini; sonra da gittikçe yükselen bir sesle Kur'ân okuduğunu; o cinlerin de yere adeta yapıştıklarını; kendisinin onların seslerini duyup, kendilerini görmediklerini anlatmıştır.
Bir başka rivayette de, o cinler, Hz. Peygamber (s.a.s)'e, "sen nesin?" demişler de, Hz. Peygamber (s.a.s), "Ben Allah'ın nebîsiyim" deyince, "Bu konuda şahidin kim?" dediklerinde, Hz. Peygamber (s.a.s) "şu ağaç" demiş ve "Ey ağaç gel" emrini verince, ağacın dalı budağı ile çok aşın bir ses çıkararak gelip, Hz. Peygamber (s.a.s)'in huzurunda durmuş. Bunun üzerine, Hz. Peygamber (s.a.s), ona, "Bana ne diye şahadet edersin?" deyince, ağaç, "Ben senin Allah'ın resulü olduğuna şehadet ederim" demiş, Hz. Peygamber (s.a.s) de, "Artık yerine git" demiş. Ağaç, geldiği gibi gidip eski halini almış.
İbn Mes'ûd (r.a) şöyle devam eder: "Hz. Peygamber (s.a.s) yanıma gelince, "Yanıma gelmek istemiştim" dedi. Ben de, "Evet, ey Allah'ın Resulü" dedim. Bu senin için uygun olmazdı. Onlar cinlerdi, Kur'ân dinlemeye gelmişlerdi. Sonra da kavimlerine inzarcılar (davetciler) olarak dönüp gittiler. Benden yiyecek belirlememi istediler. Ben de yiyecek olarak onlara, kemikleri belirledim. Binâenaleyh artık hiç kimse, kemiklerle temizlenmeye (taharet yapmaya) kalkışmasın. 
Bu iki farklı gibi gözüken rivayetler hakkında alimler demişlerdir ki: 1) Belki de İbn Abbas (r.a)'ın bahsettiği, meselenin başlangıcından, bu konuda ilk hadisedir. Böylece Allah Teâlâ ona bu sûreyi vahyetmiş; daha sonra da İbn Mes'ûd (r.a)'un rivayet ettiği gibi, gidip cinlere Kur'ân okumasını emretmiştir.
2) Cinlerle karşılaşma hadisesinin tek bir defa olduğu kabul edilse bile, Hz. Peygamber (s.a.s), onlara gitmek ve Kur'ân okumakla emrolunmuştur. Fakat o, ne diyeceğini ve ne yapacağını bilmemektedir. Bunun üzerine Hak Teâlâ, ne diyeceğini ve ne yapacağını vahyetmiştir. Bütün bunlar ihtimal dahilinde İken, bu rivayetleri yalanlamak imkansızdır (Tefsiri Kebir Fahrettin razi)


Übeyy bin Kaabın rivayetine göre Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: "Kim Cinn Sûresini okursa, Allah ona, bütün insanların, cinlerin ve şeytânların sayısınca sevab ihsan eder.(Ebu’l-Leys Semerkandi, Tefsiru’l Kur’an)

Surenin bazı Özellikleri

1-Cin suresi Göz, sara, sıtma ve evham için 7 kere okunur

2-Bu sure bir yerde okunursa orada bulunan cinlerin kaçmasına sebep olur.

3-Bu sure bir zalime veya zorbaya karşı okunursa zararlarından korunmuş olur.

4-Bir mal veya meta üzerine okunursa her türlü afetten muhafaza olunur. Ayrıca saklanacak bir şeye de okunsa kimse bulamaz. 

5-Hapse düşen biri bu sureyi okumaya devam ederse en kısa zamanda kurtulur.

6-Esir düşen biri okumaya devam ederse sağ salim kurtulup ailesine döner.

7-Suya fatiha, ayetel kürsi, cin suresinden beş ayet okuyup sonra sara nöbeti esnasında saralının yüzüne serpilse şifadır.

8-Ümmi Sübyan için Lev enzelnayı (Haşr suresi)sonuna kadar, cin suresi şedada’ya (1-4 ayetler) kadar yazılıp nushası taşısa şifa bulur

9-Cinni ve saralı olanlara Ayetelkürsi Cin suresi 1-15 Saffat 1-10 İbrahim 97,98-116 Felak Nas sureleri 7 gün okunsa şifadır.

10-Gayb bilgisini artırmak için bu surenin 26-28 ayetlerini müstakil olarak veya diğer gaybi ayetlerle beraber devamlı okunması kişinin gaybi bilgisini artırır.

11-Define olduğu şüphe edilen yerde Allah rızası için iki rekat namaz kılıp Fatihalardan sonra 24 adet İhlas suresi okuyup namaz bitince 7 Cin suresi okunup yatılsa definenin olduğu yer rüyada gösterilir. Bunu define olduğu şüphe edilen yerde yapmak lazımdır eğer yapılamazsa o zaman şüphe edilen yerden biraz toprak alıp mendile sarıp evinde bu istihareyi yapıp topraklı mendili başının altına koyarsa yine maksat hasıl olur.

12-Sara ve cin rahatsızlığında hastanın başından topuğuna kadar beyaz bir ip ölçülür ve o ipe bu sure 41 defa okunur ve ilk yedi okumada ipe yedi düğüm atılır o ipi hasta boynunda taşırsa Allahın izniyle bir daha rahatsız olmaz.

13-Yine cinni rahatsızlıklarda hastanın kriz anında bu sureyi okumaya başlayıp hastanın baktığı taraflara doğru üfleyerek okumayı bitirirseniz biiznillah şifa bulur. Cinni rahatsızlıkların bazılarında hasta okuma yapılmaya başlandığında sağa sola belli yerlere doğru bakmaya başlar onun baktığı cihete üfleyin her cihet değiştikçe sizde okuma peşinden o cihete okursunuz cinler orayı terk etmek zorunda kalırlar bu cinni rahatsızlık için okunan her ayet için geçerlidir önemli olan hastanın vereceği tepkidir eğer anlattığım gibi bir tepki verirse bu şekilde okumalar yapılır.

14-Bu surenin de hadimi Ebu Yusufla ki Efendimizi (s.a.v) görüp iman eden cinlerden biridir irtibat için riyazeti vardır. Ama bu bilgiyi sakıncalarından dolayı paylaşmıyoruz. Bu arada bazı havas eserlerinde riyazeti bu surenin eksik verilmiştir.

15-Bu sureyle yapılan celp ve muhabbet uygulamaları da vardır ama uygun görmediğimizden yazmıyoruz.

16- Bu surenin 8-10 ayeti fal, mendel vs. bakım yapanların yanında felak ve nas ile okunsa kişi bakımını yapamaz.

17- Bu surenin maişet sıkıntılarında da faydası vardır hadimi ile irtibata geçilmiş olsa bütün maddi ihtiyacını temin ederler. Bununla alakalı rivayetler mevcuttur.

Cin Tanımı Yaşam Şekilleri (Padişahları)


Cinlerin insanlarla birlikte olanlarına “Mir”, (çoğulu ummar, avamir) denir. Çocuklara musallat olanlarına “Ervah”, habis karakterli olanlarına “Şeytan”, üstündekilere “Marid”, daha güçlü olanına “ifrit” (çoğulu afarit) denir. “Hubs” cinlerin erkekleri, “habais” ise dişileridir.Cinler genellikle harabe ve çöllerde, hamamlarda, hurma öbeklerinde, çöplüklerde, türbe ve mezarlıklarda bulunurlar. Cinler erkeklerden çok kadınlara musallat olurlar. Cin insan suretine büründüğünde uzun sure bu halde kalmaz. Bazen ayrılırlar. Bu ayrılık anlarında kişi gayet sağlıklı dengeli biri gibi görünür. Hiçbir hastalık belirtisi göstermez. Cin varken namazdan, zikirden, Kur’an okunmasından hoşlanmaz. Tuvalette uzun sure kalmayı ve yalnızlığı tercih ederler.
Bizimle aynı mekânı paylaşan cinler, başka bir âlemin yani gayb âleminin varlıklarıdır. Gayb bilinmeyen demektir. Allahû Tealâ her şeyi çift yaratmıştır. Âlemler de karşılıklıdır.
 Nisa 103- Fe izâ kadaytumus salâte fezkurûllâhe kıyâmen ve kuûden ve alâ cunûbikum, fe izatma’nentum fe ekîmus salât(salâte), innes salâte kânet alel mu’minîne kitâben mevkûtâ(mevkûten).
Namazı bitirdiğinizde; ayaktayken, otururken ve yan üzeriyken (yan üstü yatarken) Allah’ı hep zikredin!
Güvenliğe kavuştuğunuzda namazı erkânıyla kılın. Çünkü; namaz, mü’minlerin üzerine, vakitleri belirlenmiş bir
 farz olmuştur.
Ayetlerde görüldüğü gibi Allahu Telala zikri, çok zikri ve Daimi zikri farz kılmış. Nisa 103′e göre bir insanin bu
 3 halin dışında bulunması (Ayakta,otururken ve uyurken) mümkün olmadığı için her halimizde hep Allah’ın
adını zikretmemizi emretmiştir. Zikirli iken ne olur? Şeytan asla yanımıza yaklaşamaz ve yoldan çıkaramaz.
 Kuran ZIKRIN en büyük ibadet olduğunu da söylüyor.
- Ankebut-45 Utlu mâ ûhıye ileyke minel kitâbi ve ekımıs salât(salâte), innes salâte tenhâ anil fahşâi vel
munker(munkeri), ve le zikrullâhi ekber(ekberu), vallâhu ya’lemu mâ tasneûn(tasneûne).
(Resulum)Sana kitaptan vahyedileni oku, namazı kıl, çünkü namaz kötülükten ve fuhşiyattan meneder ama ALLAH”IN ZİKRİ EN BÜYÜKTÜR. diyor.
En büyük ibadet ZİKİR.
Bu âlemler hangi durumdalar?
Sevgili ziyaretçiler, karışık gibi gözüken bu durum Rabbimizin ilmiyle ve yaradışıyla hayranlık uyandıracak
şekildedir. Bu âlemlerin hepsi de iç içe bulunmaktadır. Böyle oldukları halde birbirlerine karışmazlar.
Bir âlemden diğerine geçiş söz konusu olabilir. Dünya ilmi buna karadelik ismini vermiştir.
İnsanlar da cinler de dünya adı verilen bu gezegeni beraber paylaşmaktadır.
51/ZARİYAT-49: Ve min kulli şey’in halaknâ zevceynî leallekum tezekkerûn(tezekkerûne).
Ve Biz, herşeyi iki çift yarattık. Umulur ki; öğüt alıp düşünürsünüz.

Cin Padişahları (7 Cin Padişahı)

Pazartesi günü, Abdullah el-Hiyem ibni Ehlim Mürre’dir (Müreh). Tacı vardır. Çadırı yündendir ve
yardımcılarının giyimi beyazdır. Müslüman olup adını Yusuf olarak değiştirmiştir. Mekanı Mardin’in Musaybin
ilçesi olup oranın sakini ve kralıdır. 150 cm boyunda olup elleri, olduğundan daha uzun bir görüntüye sahiptir.
İki hizmetkârı da kendisine benzer. Şimşek hızına sahiptir. Bu cin, Hz. Muhammed’in elleri arasında bu dini
kabul eden cin padişahıdır.
Salı günü, Mihrez el-Ahmer’dir. Tacı, altındır ve çadırı yündendir. Yardımcılarının giyimi, kırmızıdır. İblis’in çocuklarından biridir. Kırmızı renkte ve insan görünümündedir. İnsanlara tasallut ettiğinde (musallat olduğunda) burunlarından kan akıtır. Kuyuları kurutur. Ateşten yatanların çoğuna halisünasyon gösterme yeteneğine
sahiptir.
Çarşamba günü, Burkan’dır. Tacı vardır ve çadırı yündendir. Yardımcılarının giyimi, sarıdır
Perşembe günü, Şemharuş’tır (Şemhurış). Tacı vardır ve çadırı yündendir. Yardımcılarının giyimi,.beyazdır.
Çok bilge bir görüntüye sahiptir. Görüntü itibariyle insana çok benzer. Görevi; altın, hazine vs. işlere hakimlik yapmak ve bu işleri yönetmektir.
Cuma günü Ebyab (Ebyed) ya da Zevba’dır (Zubea). Bunun iki adı vardır. Tacı vardır ve çadırı yündendir. Yardımcılarının giyimi yeşildir. Ay’ın etkisindeki cin padişahıdır. Her yanı beyazdır ve ürkütücü bir şekli vardır. Soğukkanlı bir görünümdedir. Bilgin ve akıllı cin liderlerinden biridir. Emrinde onlarca cin hizmetkârı bulunur.
Aşk ve iki şahsı birleştirme gücüne sahiptir. Görüntü olarak ihtişamlı bir kral görümündedir. Davetlere hemen
 hemen hiç cevap vermez.
Cumartesi günü,.Meymun Ebu Nuh’tur. Tacı vardır ve çadırı yündendir. Yardımcılarının giyimi, siyahtır.
Uranüs’ün yeryüzü cini de diyebiliriz. Görünüm olarak yaşlıdır ve elinde bir asa ile dolaşır. Çenesinde yedi kıl
vardır. Genelde kuyu kenarları ve harabe yerlerde dolaşır. Uçma özelliğine de sahiptir. Babasının adı, Deybac Afif’tir.
Pazar günü, Ebu Abdullah Müzheb’dir. Tacı vardır ve çadırı yündendir. Yardımcılarının giyimi beyazdır
Bu 7 padişahların emrinde toplam 378 kabile vardır. Her bir padişaha 54 kabile düşüyor ve bu kabilelerin
sayını yanız Allah-u Teâlâ bilir. Bu padişahların hükmüne girmeyen 42 kabile daha vardır. Bunlar şeytânî ve
azgın cinlerdir. Taçı altın olan Mihrez el-Ahmer, bütün kabilelere hükmedebilir.

Diğer Cin Padişahları

Denaheş: Gezici cinlerdendir. Tayfasındaki cinler, hayal gösterme (halisünasyon) ve insanların aklını çelme (vesvese) gücüne sahiptirler. Hayallerde uzman olduğundan gerçek yüzünü gören hiç olmamıştır.
Fekacin Meğmet: Davetlerde en hızlı cinlerden biridir. Hemen hemen tüm Arapça kitaplarda ondan bahsedilir.
Kemtemin: En korkunç cin krallarından biridir.Davetlerde genellikle korkunç bir yüze sahiptir.
Mazerin: Arap Yarımadası’ndaki dört büyük cin kralından biridir. Savaşçı bir görüntüsü vardır. Güçlü bir ordusu vardır ve bu kralı, bir tabutu taşır gibi tahtını omuzlayan hizmetkârlarıyla davetlere katılır.
Se’nik: Çok güçlü bir cin kralıdır. İfritlerden oluşan bir ordusu vardır. Diktatör bir yapıya sahip olduğu gibi,
kontrol edilmesi zor bir cindir. Mekanı, Arap ülkesindeki yarımadalardır. Tahtına oturmuş, soğul ve orta
yaşlardaki bir insan görümündedir.
Teykel: Arap yarımadasının en büyü dört cin padişahından biridir. Çok güçlü bir cin ordusuna sahiptir. Emrinin altında dağlar kadar cin vardır. Bu cin, okült sıralamadaki 4 kaba elementten meydana gelme olup, çıplak
gözle az da olsa yoğunlaşıp kişilere görülebilir.

İnşirah Suresinin Havası


1.önce abdest alıp 2 rekat namaz kılar ve namazın sonunda hiç dünya kelamı konuşmadan,bir oturuşta 
127 defa okur,ellerini kaldırıp istek ve hacetini isterse ardından

şu duayıda eklerse '' feinneha takdiy bi'iznillahi teala '' 

Gerçekten hak teala,duasını niyazını kabul edip bunalımlarını hemen yok eder.
2.Her kim beş vakit namazın arkasından 7 gün hiç ara vermeden bir oturuşta 40 defa elemneşrahleke suresini okursa,cenabı ALLAH o kimseyi ilahi lütfundan rızık hazinelerini vererek hemen zengin eder.servet nimetini açıverir.şek şüphe olmasın.

3.Her kim beş vakit namazın arkasından bu sureyi 9 defa okusalar,ALLAH okuyan kişinin bütün güçlüklerini dağıtır.kazancını kolaylaştırır.rızık darlığından onu korur.

4.Bir kimse kuşluk namazını kılsa bu sureyi 100 defa okursa,çok fazla faziletle karşılaşır,gizli şeyleri hisseder ona malum olur.

5.Her kim sabah namazının ardından bir kaç rekat nafile namazı kılıp bir oturuşta bu sureyi 700 veya 1000 adet besmele ile okursa meşru olan bütün HACET talepleri hemen kabul edilir. ''

6.Bir kimsenin çok kızgın (sinirli) olduğu vakit elini kalbine koyarak en az 41,71,101 defa okuyup kalbini sıvazlarsa daha adet bitmeden kalbi sükunet bulur.

7.Bu sureyi 40 gün ara vermeden her namazın arkasından 3 defa okuyan kişide gözle görülür sıhhat afiyete,kıvanç ve surura munkalıp olur.

İsm-i Azam Duası


İsm-i a’zam, Kur’an-ı kerimdedir. Hangi âyetler olduğu belli değildir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(İsm-i a’zam ile edilen dua kabul olur ve dileği yerine gelir.) [İ.Mace]
(Allahü teâlânın Esma-i hüsnası ile dua edilirse, kabul olur.) [Şir’a]
(İsm-i a’zam şu üç surededir: Bekara, Âl-i İmrân ve Tâhâ.) [İ.Mace]
Peygamber efendimiz ism-i a’zam hakkında bazı işaretler bildirmiştir:
(“Ya bedi’assemâvâti vel erdı, ya zel-celâli vel-ikram” diye dua edenin duası kabul olur.) [Tirmizi]
(Başına dert ve bela gelen, Yunus Peygamberin duasını [La ilahe illa ente sübhaneke inni küntü minezzâlimin] okusun! Allahü teâlâ, onu muhakkak kurtarır.) [Tirmizi]
(İsm-i azam, “Ve ilahüküm ilahün vahid, la ilahe illa hüverrahmanürrahim” âyeti ile “Allahü la ilahe illa hüvel hayyül kayyum” âyeti içindedir.) [Tirmizi] [Bekara 162. ve Al-i İmran 2. âyetleridir.]
(“Allahümme bismikel a’zam ve rıdvânikel ekber” duasına devam edin; çünkü bu, esma-i hüsnadandır.) [Taberani]
(Ya Rabbi, ya Rabbi diyene Allahü teâlâ, “İste kulum, istediğini vereyim” buyurur.) [Deylemi]
(Kabul olması için duayı ihlas ile yapmalı, yiyip içtiği ve giydiği helalden olmalı, odasında, haramdan bir iplik varsa, bu odada yaptığı dua kabul olmaz.) [Tergibüs-salât]
Peygamber efendimiz dua ederken, “Ya hayyu ya kayyum” derdi. (Tirmizi)
(Allahümme inni es’elüke bi-enne lekel-hamdü la ilahe illâ ente ya hannân ya mennân ya zel-celâli vel-ikrâm) diye dua eden zata da buyurdu ki: (Allah’ın ism-i a’zamı ile dua ettin. Böyle dua edilince, Allahü teâlâ o duayı kabul eder.) [Nesai]
Hz. Âişe validemiz anlatır:
(Resulullah, duanın kabul olmasına sebep olan ism-i a’zamı biliyor musun?) buyurdu. Ben de bilmediğimi söyleyince, (Ya Âişe onu öğretmek ve onunla dünya için bir şey istemek uygun olmaz) buyurdu. Kalkıp abdest alıp iki rekat namaz kılarak, (Allahümme inni edukellah ve edukerrahman ve edukelberrerrahim ve eduke biesmaikelhusna külleha ma âlimetü minha ve ma lem âlem entağfireli ve terhameni) duasını okudum. Gülümseyerek (İsm-i azam, okuduğun duanın içindedir) buyurdu. (İbni Mace)
(Ya zelcelali vel-ikram) diyen birine, (Allah’tan ne istersen iste, kabul olur) buyurdu. (Tirmizi)
(“La ilahe illallahü vallahü ekber, la ilahe illallahü vahdehü lâ şerike leh, lehül mülkü velehül hamdü ve hüve alâ külli şeyin kadir, la ilahe illallahü velâ havle velâ kuvvete illâ billah” diye dua eden, her dileğine kavuşur.) [Taberani]
(Allahümme inni es’elüke bi-enni eşhedü enneke entellahü lâilâhe illâ entel-ahadüs-samadül-lezi lem yelid ve lem yuled ve lem yeküllehü küfüven ehad) diye dua eden bir zata, Peygamber efendimiz buyurdu ki:
(Allah’ın ism-i a’zamı ile dua ettin. Böyle dua edilince, Allahü teâlâ kabul eder.) [Tirmizi]