16 Ocak 2020 Perşembe

Ölen hayvandır. Ruh ölümsüzdür. | Ölümün hakikati. Ölen hayvandır, ruhlar ölmez. Hayvan, "hay" kökünden, hayat sahibi olan anlamına gelir ki, bu doğru bakış açısı ile bakıldığında, maddesel formdaki canlı olan vücudumuz da maddesel hayat sahibi bir hayvan türüdür. Ruh ise madde değildir. Ölümlü de değildir.

Ölen hayvandır. Ruh ölümsüzdür. | Ölümün hakikati.
Ölen hayvandır, ruhlar ölmez.
Hayvan, "hay" kökünden, hayat sahibi olan anlamına gelir ki, bu doğru bakış açısı ile bakıldığında, maddesel formdaki canlı olan vücudumuz da maddesel hayat sahibi bir hayvan türüdür. Ruh ise madde değildir. Ölümlü de değildir.
Mü'minlerin ruhları da, kafirlerin ruhları da "ölüm" denilen şey gerçekleştiğinde sadece bedeninden ayrılırlar. Ölüm bir "yok oluş" değildir. Ölüm, yılanın kabuk bırakması misali bir merhale, bir aşamadır.
Cennet ve Cehennem, yedi kat semanın da daha üzerinde mevcut bulunan beş kat daha semadan biri olan "Alem-i Arş"tadır. Şu anda fiilen mevcutturlar. Ama kıyamet kopup bütün herkes hesaba çekilene kadar, şu ana kadar ölmüş ve kıyamete kadar ölecek kişilerin ruhları cennet ya da cehenneme götürülmez. Bedeninden ayrılan ruh, vazifeli melekler tarafından, melek hızında yine yedi kat semanın üzerindeki bir sema katında bulunan Illiyyin ya da Siccin'den birine götürülür.
Peygamberlerin, şehitlerin, bazı velilerin, salihlerin, salihaların ruhları ise özgür bırakılır. Onlar ruhaniyetleri ile istedikleri zaman dünyaya gelirler, sevdikleri kişileri görürler, izlerler, dinlerler. Harplerde mü'minlere yardım ederler. Allah'ın izni ile istediklerinde yaşamakta olan yakınlarına ve sair mü'minlere görünebilirler de. İşte selefi-vehhabi sapık mezhebine mensup olanlar bu gerçekleri bilmeden velilerin kerametlerini inkar ederler.
Piri Reis, o meşhur ve akıl almaz dünya haritasını, bu şekilde, Süleyman peygamberin(a.s.) ruhaniyeti ile görüşerek çizmiştir. İşte bu gün bilim, milimine kadar doğru çizilmiş haritanın acziyeti içindedir. Süleyman aleyhisselam hem peygamber hem de devlet lideri idi. Onun zamanında da dünyada çok yüksek teknoloji vardı.
İnsanların hepsi yaratıldı, ruhlar aleminde bir aradaydı. Orada herkes "asıl gerçeği" gördü ve iman etti. Herkes ama herkes "Evet rabbimizsin" dedi. Ama sonra bu gerçekler ruhlara / insanlara unutturuldu. Sırası gelen ruh, annesinin karnındaki bedenine 120. gün melekler tarafından konulur. Doğar, yaşar, tercihlerini yapar ve sonra ölür. Öldüğü gibi, ruhlar aleminde gördüğü ve unutturulan ilahi gerçekleri yine görür. Ama dünyada iman etmemiş ise, cüz'i iradesini doğru kullanmamış ise artık kaybetmiştir ve ebedi-sonsuz cehennem azabı çekecektir.
Ruhlar alemindeki en son ruhlar da dünyaya gelip imtihan olup dünya hayatını tamamlayana ve kıyamet kopana kadar, önceki dönemlerde dünyaya gelip bedeni ölen bu ruhlar, Siccin'de azap çekerek kıyameti beklerler. Mü'minlerin ruhları ise Illiyyin'de cennet misali nimetler ile ödüllendirilirler. Bunlar, yeni ölüp de aralarına getirilen ruhlardan, dünyadaki yakınlarına dair haberler de sorup öğrenirler.
Ruh ile bedenin 12 farklı bağlantısı vardır. Ölümle beraber ruh ile beden arasındaki bağlardan sadece üçü kopar. Dokuz bağ halen aktif kalır. Yani ölümle birlikte kişinin bedeni işe yaramaz ve kıymeti olmayan bir atık olmaz. Kopan bağlar hareket, renk ve ısı bağlarıdır. İşitme, görme, his etme v.s. bağları hep devam eder. Ölü kişi, başına gelen kişileri görür, duyar, temaslarını his etmeye devam eder ama hareket edemez. Cevap veremez. Hiçbir hareketi yapamaz.
Kabrine konulan bedeni ile de bağı kopmaz. Ruhu Illiyyin ya da Siccin'de de olsa, azap ya da mükafat görüyor da olsa, dünyadaki kabrine gelenleri görür, işitir, anlar. Kabirde azap olarak bedenine yapılan eziyetleri /cezaları tadar. Kabir aleminde azap hem ruha hem de bedenedir.
Ruh ebedidir / sonsuzdur. Tercihlerine göre sonsuz cennet ya da cehennem hayatı yaşayacaktır. Günahkar olup cehenneme gitse bile, mü'min olduğu için, iman ettiği için mutlaka cehennemden sonra cennete geçecek ve ebedi cennette kalacaktır.

18 bin alemdeki bütün insan türleri imtihana tabi... Hepsinin aklı var, nefsi de var. Hepsine cüz'i irade ve tercih hakkı verildi. Kimseye dinini tercih etme hususunda zorlama yok. İsteyen Müslüman oluyor, isteyen olmuyor. Herkes ona göre hak ettiği sona gidiyor. 18 bin alemdeki her kavme peygamberler gönderildi ama şu anda her yerin tek ve son peygamberi, kıyamete kopana kadar hz. peygamberimiz... Her yerde aynı kitap yani Kur'an-ı Kerim var. Bununla birlikte her yerlerde çeşit çeşit küfür sistemleri, inançları da var.


Yeryüzünde ab-ı hayat (hayat suyu) var. Hızır a.s. ondan içti ve yetti. Her yüz senede bir 18 yaşına geri çekiliyor. Bu güne kadar hiç eceli gelmedi, ölmedi ve ruh/beden olarak yaşıyor. Ruhaniyet olarak yani bedensiz ruh ile yaşayanlardan, görünenlerden değil Hızır aleyhisselam...
Hitler ise böyle olmadı. Kendi iradesi ile zaten İslam'ı tercih etti. İddia edilen katliamların hiçbirini yapmamıştı, çok insansever, çocuksever, merhametli biriydi. Zulme gerçekten karşıydı ve Ankebut Ağı ile savaşıyordu. İçlerinden çıktığı halde onlara sırt döndü. Üztazımız Süleyman Hilmi Tunahan hazretleri de Hitler'e sahip çıktı, destek verdi, himmet etti. Dünya tarihinin bir kırılma noktası yaşanıyorken divan-ı salihin ve hz. üstazımız, Hitler'e sahip çıkarak, Hitler üzerinden tarihe yön verdi.
Hitler'in Merihli/Marslı Müslümanlarla yardımlaşmasına izin verildi, onlardan yüksek teknoloji alırken yaşlanmayı durduran tıbbi tekniği de aldı, üzerinde uygulattı. Hala ruh/beden olarak yaşıyor. Hiç eceli gelmedi. Zaten intihar etmediğini ilk anlardan beri biliyorlardı ve dünyayı kandırdılar. Aslında ilk zamanlar Stalin "O hala yaşıyor" dedi, açıkça herkesin önünde konuştu, gazetelerde manşet oldu da yine de bu Siyonistler dünyayı kandırdılar


Yunus öldü deyu sela verirler
Ölen hayvan imiş, aşıklar ölmez.
Burada "hayvan", Hay ism-i şerifinden, Allah'ın hayat bahşettiği, fiziken hayatta olan her şey demektir. Kuşlar, kurtlar, insanlar, çiçecekler, böcekler, bu manada hep hayvandır. İnsan hayvan-ı natıktır. Konuşan hayvandır. Yani hayatta olanlar arasında konuşabilendir. Diğer hayvanlar, hayvan-ı gayr-i natıktır. Konuşamayan hayvanlardır. Ruh ise hayvan değildir, ölümlü değildir. Ruhlar ölmez. Tarikat ehli olmayan zahiri Müslümanlar, ruhun bedenden çıkmasına ölüm derler. Ehl-i tarik ise bu hali yaşayamaya ölüm değil "alemi değişmek" derler. Bu hali yaşayanın ardından "alemi değişti" derler. Hakiki mutasavvıflar "ölüm" diye bir şey bilmezler. Velilerden/Aşıklardan olan Yunus Emre de buna işaret edip "Ardımdan Yunus öldü demeyin, Aşıklar ölmez" diyor.
Asıl olan beden değil, ruhtur. Aşıkların ruhları, hayvan olan bedenlerinden zaten istedikleri an hep çıkar ve bunlar alemleri dolaşırlar, sonra bedenlerine dönerler. Bunu uyku halinde değil, uyanık halde de yapabilirler. Ruhaniyetleri ile bir anda dünyanın başka yerinde görünürler ya da insan ruhu da cinler gibi ışık hızında olduğu için aynı anda dünyanın çok yerlerinde görülebilirler. Zaten mü'min-kafir, alim-cahil her insanın ruhu da bedeninden gece rüya görürken çıkar, sonra bedene geri döner. Bu yüzden uyuyanlar aniden, sert müdahale ile uyandırılırsa bedende bir sarsılma olur. Şeriat ehli ölür, onlara bunlar pek anlatılamaz. Tarikat ehli ölmez. Hakikat ve marifet ehlinin halini ise aklımız hiç almaz

VERTİGO Soğan-Testeredişli Aslanpençesi-Çobançantası

VERTİGO
Soğan-Testeredişli Aslanpençesi-Çobançantası
Soğan Kürü;
Kaynamakta olan bir buçuk su bardağı klorsuz suyun içerisine ince kabuğu soyulmuş orta boy bir kuru soğanı dörde bölüp atınız. Beş dakika ağzı kapalı olarak kısık ateşte kaynatınız. Beş dakika tamamlandıktan sonra ocaktan alınız ve ılımaya bırakınız. Ilıdıktan sonra süzünüz ve on beş gün boyunca aç karnına günde iki kez içiniz (öğleden evvel ve öğleden sonra). Eğer çalışıyorsanız bu doğal bitkiyi akşam yemeğinden önce ve akşam yatarken uygulayabilirsiniz.
Dikkat: Her defasında taze hazırlanmalıdır. Kullanılacak olan kuru soğan, pazarlarda satılan açık kahverengi kabuklu yemeklik soğandır. Özellikle bembeyaz soğan aramaya gerek yoktur. Beyaz, kırmızı ve mor soğan kullanılmamalıdır.
Soğuk olarak veya beklemiş haşlama suyu içilmemelidir.
Testeredişli Aslanpençesi (soğan kürü tamamladıktan sonra uygulanır);
Kaynamaktan olan bir bardak (150-200 ml) klorsuz suyun içerisine 4-5 gr Alchimilla vulgaris bitkisi atınız ve 6 dakika ağzı kapalı olarak kısık ateşte demleyiniz 6. dakikadan sonra ocaktan alınız ve süzerek ılımaya bırakınız. Bir ay boyunca günde iki defa bir su bardağı içiniz. İlkini kahvaltıdan iki saat sonra ikincisini ise akşam yemeğinden en erken iki saat sonra içiniz. Her defasında taze hazırlanması şarttır. Damak tadına uygun olması için herhangi bir katkı maddesi ilave edilmemelidir.
Testeredişli aslanpençesi kürü 1ay uygulandıktan sonra soğan kürü tekrar edilir ve bittikten sonra çobançantası bitkisine geçilir.
Çobançantası bitkisi (soğan kürü tamamlandıktan sonra uygulanır);
Kaynamakta olan bir bardak (150-200 ml) klorsuz suyun içerisine 4-5 gr Capsella bursa bitkisi atınız ve 5 kısık ateşte ağzı kapalı olarak demleyiniz 5. dakikadan sonra ocaktan alınız ve süzerek ılımaya bırakınız. Bir ay boyunca günde 1 defa akşam yemeklerinden en erken iki saat sonra içiniz. Her defasında taze hazırlanması şarttır. Damak tadına uygun olması için herhangi bir katkı maddesi ilave edilmemelidir.
Dikkat;Bitkilerin raf ömürlerinin 1 yılı aşmamış olmasına ve bitkilerin doğru türü olmasına dikkat ediniz.

♦️♦️HATIRALAR♦️♦️ Hazreti Üstazımız bir gün vaazdan çıkıp tramvaya binmek üzere yolda giderken hoca olduğunu anlayan üniformalı bir devrimbaz yolunu kesip o devrin zulmünü hulâsa eden bir ifâdeyle sorar: -Hoca, nereden geliyorsun?

♦️♦️HATIRALAR♦️♦️
Hazreti Üstazımız bir gün vaazdan çıkıp tramvaya binmek üzere yolda giderken hoca olduğunu anlayan üniformalı bir devrimbaz yolunu kesip o devrin zulmünü hulâsa eden bir ifâdeyle sorar:
-Hoca, nereden geliyorsun?
-Câmiden...
Mütecâviz devrimbaz içindeki küfrün heyecânıyla:
-Ne yaptın camide?!...
-Vaaz ettim...
Devrimbaz: -Hâlâ bu milleti cennet, cehennem masallarıyla avutuyormusunuz? Azab, kitap, münker-nekir suali hikâyeleriniz ne zaman sona erecek?...
Hazretimiz son derece müteessir.. Elindeki çanta ansızın yere düşer ve devrimbaza:
-"Eyvah sen gittin!" buyurur.
Bu hâle şâhid olan civardaki bir berber, "Efendi Hazretleri oradan ayrıldıktan sonra devrimbazın birden tramvayın altında kaldığını ve raylar arasında kafasının cesedinden ayrıldığını gördüm" demiştir.
Hidâyet nûruna dâvet eden hak dostlarına kötü muâmele edenlerin âkıbeti hep böyle helâk ve hüsrandır.
Bu berber hazretimizi nerede görse tâzimde bulunur elini öpmek isterdi.
Hak dostlarına ihânet eden cezâsız kalmaz, belâsını bulur.. Hazret-i Üstaz bu gibi hâdiseleri beyan buyurup:
"Biz kimseye dokunmayız, lâkin bizim kılıçımız kınında değil, dokunanlar zarar görür" buyururlardı..."Zâhirimiz halk ile bâtınımız Hak ile" buyurmuş islâmiyete uymayan hallere katiyyen îtibar etmemişdir.
-"Şimdiye kadar müslümanları hakir gördüler, üstü başı kirli paslı insanlar olarak millete tanıtmaya çalıştılar. Benim evlâtlarım temiz giyinecek; yolda vakarlı yürüyecek ve Müslümanlığın şahsiyetini millete tanıtacaklar." buyururdu
O zamanlar imamlar 7,5 lira çöpçüler ise 15 lira aylık alırdı. Maksat islâmiyeti ve din adamlarını küçük düşürmek, kökünü kesmekti.

Mustafa Arabacı

Görüntünün olası içeriği: şunu diyen bir yazı 'Dünya yaşlandı derler lâkin şimdi sekaratta.onun için elek deliği büyüyecek. Zor günde ehli imanın yanında olanlar iyi günde asla ve katta hiç mi hiç nasibi olmayacaktır. Rabbimiz ehli küfüre karşı muzaffer eylesin.'

MİDENİZDE ÜLSER REFLÜ GASTRİTİNİZ VARSA KURTULUN

MİDENİZDE ÜLSER REFLÜ GASTRİTİNİZ VARSA KURTULUN
Kahvaltidan1 saat önce kantaron yağı için 1 yemek kaşığı üzerine 1 su bardagı sıcak su için
1 saat sonra
saf tahin için 1 yemek kaşigı
10 dakika sonra kahvaltı yapın
10 gün yapın düzeliyorsunuz yemekten sonra hiç bişey yiyip içmeyin yatmayın 2 saat kadar mide sorunuda yaşamazsınız bir daha geçmiş olsun
Şifa Allah tan. m.ulaş

adalet, ne de fabrika.

"Aldatıldık, kandırıldık" diye diye ülkeye bedel ödeten her şeyin üzerini örttüler. Ne ahlâk bıraktılar, ne adalet, ne de fabrika.