16 Ocak 2020 Perşembe

18 bin alemdeki bütün insan türleri imtihana tabi... Hepsinin aklı var, nefsi de var. Hepsine cüz'i irade ve tercih hakkı verildi. Kimseye dinini tercih etme hususunda zorlama yok. İsteyen Müslüman oluyor, isteyen olmuyor. Herkes ona göre hak ettiği sona gidiyor. 18 bin alemdeki her kavme peygamberler gönderildi ama şu anda her yerin tek ve son peygamberi, kıyamete kopana kadar hz. peygamberimiz... Her yerde aynı kitap yani Kur'an-ı Kerim var. Bununla birlikte her yerlerde çeşit çeşit küfür sistemleri, inançları da var.


Yeryüzünde ab-ı hayat (hayat suyu) var. Hızır a.s. ondan içti ve yetti. Her yüz senede bir 18 yaşına geri çekiliyor. Bu güne kadar hiç eceli gelmedi, ölmedi ve ruh/beden olarak yaşıyor. Ruhaniyet olarak yani bedensiz ruh ile yaşayanlardan, görünenlerden değil Hızır aleyhisselam...
Hitler ise böyle olmadı. Kendi iradesi ile zaten İslam'ı tercih etti. İddia edilen katliamların hiçbirini yapmamıştı, çok insansever, çocuksever, merhametli biriydi. Zulme gerçekten karşıydı ve Ankebut Ağı ile savaşıyordu. İçlerinden çıktığı halde onlara sırt döndü. Üztazımız Süleyman Hilmi Tunahan hazretleri de Hitler'e sahip çıktı, destek verdi, himmet etti. Dünya tarihinin bir kırılma noktası yaşanıyorken divan-ı salihin ve hz. üstazımız, Hitler'e sahip çıkarak, Hitler üzerinden tarihe yön verdi.
Hitler'in Merihli/Marslı Müslümanlarla yardımlaşmasına izin verildi, onlardan yüksek teknoloji alırken yaşlanmayı durduran tıbbi tekniği de aldı, üzerinde uygulattı. Hala ruh/beden olarak yaşıyor. Hiç eceli gelmedi. Zaten intihar etmediğini ilk anlardan beri biliyorlardı ve dünyayı kandırdılar. Aslında ilk zamanlar Stalin "O hala yaşıyor" dedi, açıkça herkesin önünde konuştu, gazetelerde manşet oldu da yine de bu Siyonistler dünyayı kandırdılar


Yunus öldü deyu sela verirler
Ölen hayvan imiş, aşıklar ölmez.
Burada "hayvan", Hay ism-i şerifinden, Allah'ın hayat bahşettiği, fiziken hayatta olan her şey demektir. Kuşlar, kurtlar, insanlar, çiçecekler, böcekler, bu manada hep hayvandır. İnsan hayvan-ı natıktır. Konuşan hayvandır. Yani hayatta olanlar arasında konuşabilendir. Diğer hayvanlar, hayvan-ı gayr-i natıktır. Konuşamayan hayvanlardır. Ruh ise hayvan değildir, ölümlü değildir. Ruhlar ölmez. Tarikat ehli olmayan zahiri Müslümanlar, ruhun bedenden çıkmasına ölüm derler. Ehl-i tarik ise bu hali yaşayamaya ölüm değil "alemi değişmek" derler. Bu hali yaşayanın ardından "alemi değişti" derler. Hakiki mutasavvıflar "ölüm" diye bir şey bilmezler. Velilerden/Aşıklardan olan Yunus Emre de buna işaret edip "Ardımdan Yunus öldü demeyin, Aşıklar ölmez" diyor.
Asıl olan beden değil, ruhtur. Aşıkların ruhları, hayvan olan bedenlerinden zaten istedikleri an hep çıkar ve bunlar alemleri dolaşırlar, sonra bedenlerine dönerler. Bunu uyku halinde değil, uyanık halde de yapabilirler. Ruhaniyetleri ile bir anda dünyanın başka yerinde görünürler ya da insan ruhu da cinler gibi ışık hızında olduğu için aynı anda dünyanın çok yerlerinde görülebilirler. Zaten mü'min-kafir, alim-cahil her insanın ruhu da bedeninden gece rüya görürken çıkar, sonra bedene geri döner. Bu yüzden uyuyanlar aniden, sert müdahale ile uyandırılırsa bedende bir sarsılma olur. Şeriat ehli ölür, onlara bunlar pek anlatılamaz. Tarikat ehli ölmez. Hakikat ve marifet ehlinin halini ise aklımız hiç almaz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder