Cinler insanlara hangi şartlarda zarar verebilir?
Cinler, mü’minlere, daha çok cünüplük, hayız ve nifas hallerinde; abdestsiz-namazsız hayat sürenlere de yine bu hallerde musallat olup, onları değişik şekilde ve değişik seviyede baştan çıkarabilirler, zararlı olabilirler. İşlenen her bir günah, şeytan ve habis cinlere açılan bir kapı ve pencere mesabesindedir. Bilhassa hassas, veveseci tipler, zayıf ruhlular, duadan ve dualıların atmosferinden uzak lâubali hayat yaşayanlar, çabuk cinlerin tesirine girerler.
Tabii ki, cinlerin hayat sınırlarını ve haklarını ihlâl etmek ve Eûzü-Besmele çekmeden evlerini ve yurtlarını işgâl de, cinlerden zarar görmede mühim faktörlerdir. Bu yüzden Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.), bize, pis yerlere girerken dua etmemizi öğretiyor ve onların bulundukları mezbelelik, çöplük, hamam, otluk, helâ ve hatta kabirlerde namaz kılmamızı yasaklıyor. Evet, Efendimiz (s.a.v.), helaya girerken, "Allâhümme innî eûzü bike mine'l-hubsi ve'l-habâis" (Allah’ım, hususi ve umumi bütün kötülükleri bünyesinde toplayan habislerden / erkek ve dişi cinlerden sana sığınırım.)" dememizi öğretiyor… Hayatımızın her safhasında dualı olmamızı, bu kabil zararlı oklara hedef olmaktan korunmamızı temin edecek bir kale ve kalkan sayılabilecek tedbirleri almamızı tenbih ediyor. Temiz muhitlerde bulunmamızı, sâlih ve temiz insanlarla düşüp kalkmamızı, zikir ve dualarla manevi bir atmosfer oluşturmamızı ve ibadetle korunmamızı emrediyor.
O halde, cinlerin her türlü kötülüğünden emin olmak isteyen, her şeyden önce günahlardan şiddetle kaçınarak, onların girecekleri kapıları-pencereleri-bacaları, hatta bütün delikleri kapamalıdır