16 Şubat 2020 Pazar

İsmail hakkı Bursevi ks. : “kim bir nefeste Fatihayı okur ve amin derse hz. Allah neye niyet etmiş ise onu ona verir.”

“Kişi rızkını temin ettiği (helâl) şeye sarılsın, devam etsin.”
(Hadis-i şerif, Kuzâî, Şihâbü'l-Ahbâr)
Görüntünün olası içeriği: yazı

Hikmet ehli zatlar; zihin açıklığı ve şifa için her sabah aç karnına 21 siyah üzüme 21 fatiha,her birine birer tane olmak üzere okuyup yenmesini tavsiye etmişlerdir.


Görüntünün olası içeriği: yazı

Böbrekteki taşı doğal yollarla nasil düşürebiliriz?

çobançökerten çayı 1 ay içinde eritir

Çayı yapılıp düzenli olarak tüketilen atkuyruğu otu kanı temizliyor, vücut direncini artırıyor, yaşlanma belirtilerini ortadan kaldırıyor. Romatizma ve bel ağrısını da geçiriyor. Daha çok nemli ve bataklık yerlerde yetişen atkuyruğu otu acı madde, saponin, tanen, asit, çeşitli alkoloidler ve potasyum içerir. İğne yapraklar gövdeden kolayca ayrıldığında kuruma tamamlanmış olur. Yapraklar ovuşturularak saptan ayrılır ve bir örtüye serilerek 1-2 gün boyunca tam olarak kurumaya bırakılır. Sonra ince kıyılır ve hava almayan kaplarda saklanır. BÖBREKLERİ TEMİZLER

Her derdin devası Atkuyruğu otu

Bitkinin faydaları şöyle sıralanır: Romatizma ve gut şikayetlerini azaltır. Yaraların ve kesiklerin iyileşmesini hızlandırır. Kanı temizler. Sindirim sistemini güçlendirir. Vücut direncini artırır. Saçı besler ve kepeği önler. Ağız ve bademcik iltihaplarında faydalıdır. Böbrekleri temizler ve böbreklerde oluşan kum ve taşları dökmeye yardımcı olur. Kronik öksürükte faydalıdır. İdrar ve balgam söktürücüdür. En önemli özelliği, bedende biriken sıvıları, ödemleri organizmanın mineral dengesini bozmadan vücuttan uzaklaştırmasıdır. Böbrek, idrar yolları ve mesane iltihabında başarılı sonuç verir. Tüm deri hastalıklarında ve geç iyileşen yaralarda, kompres, yıkama veya banyo katkısı olarak kullanılabilir.
GARGARA YAPILIR
Kan dolaşımı bozukluklarında, kırıklar nedeniyle oluşan şişliklerde, bacak yaralarında ve deri rahatsızlıklarında da kullanılabilir. Romatizma ve gut hastalıkları da, metabolizma bozukluğundan kaynaklanan hastalıklar olduğu için, salisilik asit içerikli banyolarla çok olumlu etkilenebilirler. Bademcik, dişeti ve ağız boşluğu iltihabında gargara ve çalkalama biçiminde kullanılır. İstem dışı idrar kaçırmaya ve çocukların uykuda idrar kaçırmalarına karşı çay kürleri uygulanmalıdır. Prostat büyümesi ve prostat iltihabına karşı kullanılabilecek bitkilerin başlıcalarındandır.
ZAYIFLATIR MI?
Zayıflama konusunda özellikle ödem atıcı ve idrar sökücü olduğu için aşırı sodyum tüketimine bağlı olarak vücutları su tutan ve fazla ödemden kaynaklanan kiloları olanlar için atkuyruğu bitkisi zayıflatıcı bir etki göstermektedir.
ÇAY KÜRÜ
Bir tatlı kaşığı dolusu ince kıyılmış atkuyruğu, orta boy bir su bardağı dolusu kaynama derecesindeki sıcak suyla haşlanır, üstü kapalı olarak 15-20 dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 3-4 bardak taze demlenmiş çay, aç karnına veya öğün aralarında soğutulmadan içilir.
NASIL KULLANILIR?
Bitkinin toprak üstünde kalan kısımları kurutulup kaynatılmak suretiyle çay ve gargara olarak ya da haricen kullanılır. Pek çok faydalı etkiyi çay olarak içildiğinde gösterir. Ayrıca, atkuyruğu kaynatıldıktan sonra elde edilen su haricen sürüldüğünde egzama, sivilce, yara, çıban ve kıl dibi iltihaplarına iyi gelir. Gargara olarak ise boğaz, bademcik ve dişeti iltihaplarına karşı faydalıdır.

KEFİR insan sağlığı için mükemmel faydalı Çok sağlıklı bir içecektir özellikle kemik erimesine mideye karaciğeri ve bağışıklık sistemini güçlendirmeye kanser hücrelerine ve hastalıklara karşı vücudun bağışıklık sistemini kuvvetlendirmeye mükemmel iyi geliyor

NOT: kefirin hazırını almayın kefirin mayasını baharatçılardan yada ziraat fakültelerinden bulup kendiniz çok güzel kefir yapabilirsiniz aynı yoğurt gibi mayalanarak yapılıyor Allah uzun Ömür verdiği müddetçe kullanabilirsiniz tavsiye ederim..

KARA VEBA ve GÜMÜŞ ! 🤔🤔 14. yüzyıla geldiğimizde Kara Veba salgını Avrupa’da yaşayanların %25’ini katlederken, tek etkilenmeyenler çingenelerdi. Sebebi ise çingenelerin gümüşü enjekte edilebilir hale dönüştürüp, damar yolu ile vücuda vermeleriydi.


Peki, gümüş hangi özelliğinden ötürü insanlar katledilirken, çingeneleri vebadan dahi koruyabildi?
Gümüş iyonlarının en önemli özelliği, antibakteriyel olmasıdır ve düşük toksik özelliğe sahip olduğundan dolayı, üzerinde mikroorganizmaların bağışıklık kazanamadıkları ağır bir metaldir.
Bunun yanında gümüş elementi, antibiyotik özelliği gösterir ve bakteriyel enfeksiyonlarda, yanıklarda, yaralarda, kronik ülserde kullanımı oldukça faydalıdır. Gümüş elementi kolay reaksiyona girebilen bir metal olduğundan dolayı, zehri de hemen belli eder.
Doktorlar gümüşün faydalarını biliyorlar ve hastalarına eğer sağlıklı olmak istiyorlarsa gümüş tabaklarda ve gümüş çatal bıçak kaşık kullanarak yemek yemelerini tavsiye ediyorlardı.
Zehirlenmek istemeyen devlet adamları da genellikle gümüşten imal edilmiş bardak, tabak, çatal vb. eşyaları kullanmaktaydılar.
“Ağzında gümüş kaşıkla doğmak” deyimini ve varlıklı insanlar için kullanıldığını muhtemelen duymuşsunuzdur.
Bu deyimin kökeni, insanların gümüşün iyileştirici etkisini bildiklerinden yeni doğan çocukları koruması için ağzına kaşık koymalarından gelir.
Gümüş bunun yanında, 450 tür bakterinin DNA’sını bozarak yok edebilen tek elementtir.
Vücutta bulunan sağlıklı hücrelerin hızlıca bölünerek çoğalmasını sağlayarak, günümüzde de halen görülen pek çok hastalığın yayılmasını engelleyebilen bir elementten bahsediyoruz.
Peki, ne oldu da gümüş hayatımızdan çıkarıldı? Madem bunca faydası var niçin bir şekilde vücudumuzun bu elementi almasını sağlamıyoruz?
Bu olayın çıkış noktası ta İkinci Dünya Savaşı dönemine kadar gider.
O dönem hastalıkların ve yaraların tedavisi için keşfedilen penisilin, sentetik olarak üretilmeye başlanır.
Ve böylece tıpta patenti alınmış sentetik ilaçlarla, büyük ilaç firmalarını çok zengin eden yeni bir çağ başlar. Bu şirketler patentini almadıkları hiçbir şeyi satamayacaklardır ve tabiatta bulunan maddeler de doğası gereği patentlenemezler(!).
Ve böylelikle içine doğduğumuz sistemin getirisi olarak gümüş bir şekilde hayatlarımızdan çıkarıldı.
Daha doğrusu tam manasıyla çıkarıldı demek yanlış olur, bir şekilde unutmamız ve onun yerine, firmaların ürettiği sentetik penisilini kullanmamız öğütlendi.
1906 senesinde bütün büyük ilaç şirketlerini satın alan John D. Rockefeller koloidal gümüşün ilaç satışlarının önünde engel oluşturacağının farkındaydı.
Bu sebeple Jude Abraham Felxner yardımı ile Amerika’daki tüm tıp fakültelerinde gümüş suyu konusunun işlenmeyeceği ve bu talimata uymayan tüm profesörlerin lisanslarının elinden alınacağını belirtmişti.
İşin ilginç tarafı Rockefeller, ailesinin hiçbir zaman ilaç kullanmasına izin vermedi.
Geçtiğimiz aylarda vefat eden David Rockefeller’in geride bıraktığı mirasa en çok katkı yapan sektörlerden birisi de elbette ilaç sektörü.
Manidar değil mi?
Gümüş elementi, tüm bu anlatılanlardan dolayı olacak ki bir şekilde hayatımızdan çıkarıldı.
Pek çok insan şu an için gümüş elementinin sonsuz faydalarından yararlanamıyor, çünkü bunlar bize ne anlatılıyor ne de kullanmamız konusunda teşvik ediliyor.
Aksine sürekli olarak, sentetik olarak üretilen ve patentlenmiş (!) ilaçlar satılıyor. Bakalım insanoğlu bu ilaçlara (!) daha ne kadar dayanabilecek…
Son olarak, içerisinde gümüş iyonu barındıran tek besin cevizdir.
Bu bilgilere okuyup, içinize sindiyse eğer tüketmeyi asla unutmamamız gereken en önemli besin CEVİZ’dir ..!

MİDE HASTALIKLARI İÇİN KESİN ÇÖZÜM Kuru incir ve anason. 7 gün boyunca her sabah erken saatlerde olursa cok faydalı. 3adet kuru incirin içine birer çay kaşığı anason koyup, aç karnına tuketin. En az bir saat baska hic birsey yemeyin ve icmeyin. 3 ve dördüncü gunun ardından agrılarınızın neredeyse tamamen gectigini goreceksiniz. Şişkinlik,kabizlik,yanma,röflü Ülsere için cok tesirlidir. (Sürekli Kullanilabilir)

Görüntünün olası içeriği: yiyecek