Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Kul, mizah yaparken bile olsa yalanı terk etmedikçe ve haklı da olsa münâkaşayı (çekişmeyi) terk etmedikçe kâmil îmâna kavuşamaz.” (Müsned-i Ahmed bin Hanbel)
SALAHADDÎN-İ EYYÛBÎ’NİN İLTİCASI:
Salahaddîn-i Eyyûbî’nin (rah.) kazaskeri ve Kudüs kâdîsı olan İbn-i Şeddâd anlatıyor:
Frenklerin, Kudüs-i Şerîf’e yakın mesafedeki Beyt-i Nûbe denilen yerde büyük bir ordu topladıkları haberi gelmişti. Sultan Salahaddîn de Kudüs’te idi. Hemen düşmanın halinden haber almak üzere öncü kuvvetler ve bazı casuslar gönderdi. Düşmanın adedinin hayli fazla olup Kudüs’e hücum etmek emelinde oldukları haber alındı. Bu sebeple Müslüman halk hayli korktu. Sultan, istişâre meclisini topladı. Şûrâ ehlinin tamamı, sultanın bir birlikle Kudüs’ten çıkmasını talep ediyor; sultan ise kendisinden sonra kimsenin şehirde kalmayacağını bildiğinden, kalmakta ısrar ediyordu.
Sabah namazı vakti olunca sultanın yanına gittim, namazları çoğu zaman beraber kılardık. Kendisini düşünce içinde dolaşırken buldum. “Bu gece hiç uyku tutmadı” dedi. Sonra namazı kıldık. Kendisine, “İnşâallâh, hatırıma bu hâle faydası olacak bir şey geliyor.” dedim. “Nedir o?” diye sordu;
“Böyle sıkıntılı zamanda yegâne çâre Allâhü Teâlâ’ya yönelmek, ondan kurtuluş istemektir.” dedim.
“Nasıl yapmak uygun olur?” diye sordu, şöyle cevap verdim: “Bugün mübârek Cuma günüdür. Cuma namazı için gusledin, namazı âdetiniz üzere Mescid-i Aksâ’da, Peygamberimizin (s.a.v.) namaz kıldığı yerde edâ edin. Sonra burada iki rekât namaz kılın ve secdede Cenâb-ı Hakk’a yalvarın. Zîrâ bu vakitte duânın müstecâb olduğuna dair sahîh hadîs-i şerîfler vardır. İçinizden: ‘İlâhî! Senin dînine nusret husûsunda zâhirî sebeplerim tükendi. Ancak sana dayanmaktan, senin ipine yapışmaktan, fazl ü lütfuna mürâcaattan başka çarem kalmadı. Sen bana yetersin ve ne güzel vekilsin!’ dersiniz. Allâhü Teâlâ, en cömerttir, sizin elinizi boş çevirmez.”
Kendisine tavsiye ettiğim hususları aynen yaptı. Onu secdede iken gördüm, gözyaşları beyaz sakalından süzülüyor, seccâdesine dökülüyordu. Aynı gün akşam olmadan, öncü kuvvetlerin kumandanından; Frenklerin aralarında ihtilâf çıktığını bildiren mektup geldi. Ertesi gün de toplanıp Remle tarafına gittiler