7 Nisan 2020 Salı

Hz. Ali (r.a.)’nin rivayet ettiğine göre Allah Resûlü (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

Yarın akşam ezanı itibari ile Şaban-ı Şerif’in 15.gecesi

Hz. Ali (r.a.)’nin rivayet ettiğine göre Allah Resûlü (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Şaban ayının yarısındaki gece olunca gecesini kıyamla, gündüzünü oruçla geçirin.Çünkü Allah güneş battığında dünya semasına rahmetiyle tecelli ederek şöyle der: İstiğfar eden yok mu onu affedeyim? Rızık isteyen yok mu ona rızık vereyim? Bir belaya mübtela olan yok mu onu afiyete kavuşturayım? Şöyle olan yok mu ona şöyle yapayım” Bu, fecir doğuncaya kadar böyle devam eder."

Bir gün bir bedevi görmüş olduğunuz yeşil kubbenin başına gelir. Ellerini semaya açıp

Ilim Irfan Sofrası
Bir gün bir bedevi görmüş olduğunuz yeşil kubbenin başına gelir. Ellerini semaya açıp
“Ya Rabbi bu mescidin sahibi senin sevgilin, ben senin kulunum, şeytan ise senin düşmanın. Beni affetmezsen sevgilin üzülür bu kulun helak olur düşmanın olan şeytan sevinir. Eğer beni affedersen sevgilin sevinir bu kulun kurtulur düşmanın olan şeytan ise üzülür. Sen sevgilini üzmekten kulunu helak etmekten düşmanını sevindirmekten daha cömertsin.” Der. Bu duayı duyan Hz. Ömer amin der ve duaya defalarca katılır.
ALINTI
Bizlerde bu duaya katılıyoruz Ya rabbim bizleri affet 🤲🏻

YARIN 7 NİSAN BERAT KANDİLİDİR... Kader gecesi.. .Rabbim cümlemizi kandil gecelerini en güzel şekilde kazananlardan eylesin.Peygamber Efendimiz (s.a.s.) bizlere de şöyle buyurmuştur: "Şaban ayının yarısı (Berâet gecesi) gelince: gecesini namazla, gündüzünü oruçla geçiriniz.


Cenâb-ı Allah o gece güneşin batmasıyla dünya göğüne iner ve şöyle der:
Benden af dileyen yok mu; onu affedeyim.
Rızık isteyen yok mu; rızık vereyim.
Şifaâ dileyen yok mu; şifâ vereyim. ""Allah Teâlâ Şaban'ın onbeşinci geresi (Berâet gecesi) tecelli eder ve ana-babaya asi olanlarla Allah'a ortak koşanlar dışında bütün kullarını bağışlar.
Resûlü Ekrem Efendimiz de hadisi şeriflerinde bu gece hiç uyumamayı emretmişlerdir.
Bedeni, bünyesi zayıf veya hasta olanlar veya uykusuzluğa hiç dayanamıyanlar bir iki saat kaylûle yaparlar ve sonra kalkar geceyi uyanık geçirmeğe çalışırlar.
Çünkü herkes hakkında bu gece hüküm verilecektir. Hakkında hüküm verilecek kimse uyumamalıdır.
Dua, niyaz, ibadet, tevbe, istiğfar, zikir, şükür yaparak hakkında verilecek hükmün hayırlı olması için yalvarmalıdır.
Nısf-ı Şâbân (Şâbân’ın ortası) 14. günü 15. güne bağlayan gecedir.
Berat Gecesinde yüz rek’at namaz kılınması, o geceyi uyanık geçirmeğe güzel bir vesile olur.
Kılınacak yüz rek’at namazın her iki rek’atında bir selam verilir.
Her rek’atta Fâtiha-i Şerifeden sonra 10 defa İhlâs-ı Şerif okunur. 10 İhlâs okumağa tahammül edemiyen kimse üçer yahut beşer veya yedişer okusa da olur, fakat her rek’atta 10 İhlas-ı Şerif okunursa 100 rek’atta “1000 ihlas” okunmuş olur ki çok güzeldir.
Berat gecesi eceller tayin edilir, şakîler ve saîdler ayrılır, bu sebeple bu gece çok dua etmelidir. Çünkü Cenabı Hakkın bu edilen dualarla hakkımızda saîd ve hayır yazması mümkündür, bunun için çok niyaz etmelidi
.Peygamber Efendimiz bu geceyi ibadetle geçirmiş ve Allah'a şöyle dua etmiştir:
Azabından affına, gazabından rızana sığınır, senden yine sana iltica ederim. Sana gereği gibi hamdetmekten âcizim. Sen seni senâ ettiğin gibi yücesin. "
et-Tergib, II, 119, 120).
Ecel!
İki türlü ecel vardır;
Biri ecel-i mübrem, diğeri de ecel-i muallak’dır.
Ecel-i mübrem asla değişmez, kat’îdir, fakat ecel-i muallak değişebilir.
Çünkü bu ecel, bir işin yapılmasına veya yapılmamasına bağlanmıştır.
Bir iş yapılırsa ecelin gelmesi, yapılmazsa gelmemesi takdir olunmuştur.
Meselâ: duâ’ya bağlı ecel, sadaka’ya bağlı ecel, devâ’ya bağlı ecel gibi.
Duâya bağlı eceli Cenâb-ı Hakk, dua eden kuluna değiştirir, sadakaya bağlı eceli de, verilen sadaka ile değiştirir, ilaca bağlı eceli de, ilacın devasıyle değiştirebilir.
Bunlara ecel-i muallak denir.
Bir de kaza ve belaları değiştirme vardır ki, Allah yazdığı bir belayı, bir sadakaya veya duaya veya bir namaza, veyahut bir hayra bağlamıştır, o da, o hayır, o sadaka işlenince belayı def eder.
Nitekim Hadisi Şerifde sadaka hakkında buyrulmuştur ki: “Sadaka belayı def eder, ömrü uzatır, Allah’ın gadabını söndürür, günahları imha eder, rızka bereket getirir.”
Sadakanın daha pek çok hasletleri sayılmıştır. Faydaları çoktur.
Sadaka belayı def eder, eğer verilmezse bela gelir, sadaka ömrü uzatır, eğer verilmezse ecel gelir, çünkü ecel-i muallak buna bağlıdır... Sadaka verilince ecel değişecek ve ömür kat’î ecele kadar uzayacaktır. Verilmezse ecel-i muallak takdir olunacak veya mukadder bela gelecektir.
Fotoğraf açıklaması yok.

ÖLÜMÜ BAŞKALARINDA GÖRDÜĞÜMÜZ İÇİN BİZE MASAL GELİYOR DEĞİLMİ AMA BİR GÜN BİZEDE GELECEK UNUTMA BUNU Reflu gastrit Ülser mide fıtığı hıçkırık için Bir çay kaşığı bıttım yada fıstık ağacı sakızı bir yemek kaşığı hakiki bal aç karnına tüketin bir kaç gün içinde tamamen kurtulacaksınız

SARI NOKTA VE KARATAVUK GÖZ HASTALIĞINIZIN TEDAVİSİ Sağlığımızın müthiş şifreleri
Sarı nokta ve karatavuk göz hastalığınızın tedavisi için gözlerinize 2 şer damla sarı kantaron yağı damlatıyorsunuz sabah akşam kullanın15 dakika yakar sulandırır geçer 2 saat puslu olur sonra oda geçer .sarı kantaronu damlatarak süreç devam ederken ilerleyen zamanda kantaronu damlattığınızda artık yakmıyorsa sarı kantaronun tedavisi bitmiş demektir bilginiz olsun
1 yemek kaşığı sarı kantaron yağından sabah akşam için alerjiniz yoksa tabiki bu yağa aç tok fark etmez saygılar Rabbim tüm hastaların şifasını versin Amin
M.ulaş




Zuraf Encu 

cehennem biletleri

Fotoğraf açıklaması yok.Salih Can

BERAAT GECESİ 100 REKAT NAMAZ KILANIN HİKAYESİ......17 Ağustos Depremi'nden önceki Berat Gecesi 1998

Mehmet Panaz
BERAAT GECESİ 100 REKAT NAMAZ KILANIN HİKAYESİ......17 Ağustos Depremi'nden önceki Berat Gecesi 1998 yılının Kasım ayına rastlamaktadır. Anadolu'nun Küçük ve Şirin ili olan Kütahya'daki bir yurtta Berat Gecesi'nin tatlı heyecanı yaşanmaktadır. Leblebiler, fındıklar hazırlanır gündüzden... Talebelerden birisi bu namazı kılmak için tam hazırlandığı zaman, ismi anons edilir. Gidip baktığı zaman, Üniversiteden aynı sınıfta Kocaeli'li bir ardakaşı olduğunu görür. Biraz hoş-sohbetten sonra talebe arkadaşına "-Arkadaşım, kusura bakma... Bu gün kılınacak 100 rekatlik bir namaz var. Benim şimdi onu kılmam lazım. Ben sana çay ikram edeyim. Sen iç.. Ben biraz kılıp, geleyim."der. Arkadaşı namazı merak eder. Talebede namazın kılınışını ve faziletini anlatır. O zaman Kocaelili ardakaşı, "Tamam, bende o namazı kılayım"der. Beraberce namazı tamamlarlar. Her ikiside gayet memnundur. Birisi hayatında ilk kez 100 rekatlik nafile namazı kıldığı için, diğeri de böyle hayırlı bir hadiseye sebep olduğu için...Günler bir birini kovalar. Yaz gelir. Talebenin Kocaelili arkadaşı memleketine yaz tatiline gider. İşte o yaz Büyük Marmara Depremi olur. Talebenin arkadaşı hakkında ne düşündüğünü bilemiyoruz, o an için. Ama arkadaşı için endişe ettiği muhakkak...1999 yılının Eylül-Ekim aylarında üniverseteler tekrar açılır. Talebe yine yurda döner. Ama arkadaşı okula devam etmemektedir. Artık arkadaşının başına bir şey geldiğine iyiden iyiye inannmaya başladığ bir gün, yurtta iken yine ismi anons edilir. Gidip baktığı zaman 50 yaşlarında hiç de tanımadığı bir adam karşısında durmaktadır. Adam talebeye "..... senmisin?" diye sorar. "Evet" cevabını alınca, ona sarılıp, hüngür hüngür ağlamaya başlar. Talebe şaşkındır. Adam sakinleşinceye anlatmaya başlar. "Oğlum ben senin Kocaelili arkadaşın ........ babasıyım. Maalesef onu depremde kaybettik. Depremin bir kaç gün sonrasında kaybettiğimiz günlerde, rüyamda onu gördüm. Bana rüyamda "Baba, benim burada rahatım iyi.. Sen sakın benim için endişe etme, ağlama... Ben, şehit olarak vefat ettim."dedi. Bende ona dedimki "Oğlum, doğru sen iyi bir çocuksun. Namazlarını bıraktığını da pek bilmiliyorum Ancak bütün bunlar senin şehit olmana yeterli mi?" diye sordum. O da bana dediki: "Babacığım, ben Kütahya'da iken Berat gecesinde orada filanca yurda gittim. Benim orada ....... isminde bir arkadaşım var. Onunla bebarer 100 rekatlik namaz kıldım. İşte benim şehit olmama sebep bu namazdır." dedi... Bende bunun üzerine kalkıp buraya geldim," diyor........İbret alana...
ALINTI, Ehli sünnet hanefi.

DUYMUŞ MUYDUNUZ?...............HASIR PUŞ DEDE

Mehmet Panaz

Rivayet olunur ki Aziz Mahmut Hüdayi Hz. Zamanında İstanbul’da veba salgını varmış. Öyle ki ölü sayısı günde 200’ e ulaşmış! Halktan bir grup toplanıp Aziz Mahmud Hüdayi Hazretleri’nin (K.S) huzuruna gitmişler. Ondan bu hususta himmetini (ilgisini ve yardımını) istemişler. Aziz Mahmud Hüdayi Hazretleri (K.S) gelenlere, “Bu gibi işlere karışmak neşemize uygun değildir” demiş. Gelen halk topluluğu ısrar edip yalvarıp, yakarmışlar. Bizim bir şey elde edemeden ayrılmamız sizin şanınıza yakışırsa gidelim, demişler. Aziz Mahmud Hüdayi Hazretleri de (K.S) dayanamayıp, gelenlere, “Karaca Ahmed Kabristanı’na gidiniz; falan yerdeki servinin altında Hasır Puş Dede (hasıra sarılıp yatan) adında bir kimse yatar, O’na baş vurunuz; müracaatınız kabul edilmezse bizden selam söyleyiniz” demiş. Müracaatçılar gidip Hasır Puş Dede’ye durumu anlatmışlar fakat reddedilmişler. İhtiyar adama Hüdayi Hazretlerinin selamını söyleyince, “Bugün bir kişinin (daha) cenaze namazı kılınsın (sonra) hastalık son bulsun!” demiş. O günden sonra veba salgını son bulmuş! Allah Başta Peygamber Efendimiz Aleyhisselam olmak üzere sevdiği Kulları hürmetine Memleketimizi ve İnsanlarımızı bulaşıcı hastalıklardan yer üstü ve yeraltı afetlerden muhafaza eylesin.Amin..