9 Haziran 2020 Salı

Hızır as'ın Ayasofya'yı kıbleye çevirdiği direk ve parmak izi! Fatih sultan Mehmed İstanbul'u fethettikten sonra, ilk cuma namazını Ayasofya'da kılmak için kilisenin derhal camiye çevrilmesini emretmiş, ordudaki ustalar kısa sürede Ayasofya Kilisesi'ni, Büyük Fetih Camii'ne çevirmişler ve cuma namazına hazırlamışlar. Cemaat toplanmış Fatih Sultan Mehmed etrafındakiler: - Aranızda ikindi namazının sünnetini hiç kaçırmayan var mı? diye sormuş. - Eğer kaçırmayan varsa bütün cemaatin başına o geçecek ve imamlığı o yapacak, demiş. Herkes büyüklere bakmaya başlamış. Fatih Sultan Mehmed'in orada bulunan lalası da diğer alimlere ve en son da Akşamseddin'e bakmış. Ama herkes başını yere eğmiş. Akşamseddin bile başını yere eğmiş ve: - Bir keresinde evime misafir geldi. Misafirleri kıramadığım ve çok meşgul olduğum için ikindi vakti keraate girdi. Hayatımda sadece bir kez ikindi namazının sünnetini kılamadım, demiş. Akşemseddin'in bu sözü üzerine Fatih Sultan Mehmed: - Ben hayatımda hiç ikindi namazının farzını ya da sünnetini kaçırmadım, demiş. Bunun için de oradaki heyet tarafından İstanbul'un fethinden sonra Ayasofya'da kılınacak ilk cuma namazına imamlık yapmaya Fatih Sultan Mehmed layık görülmüş. Yani hem padişah olduğu için hem de o kadar savaşın arasında ikindi namazının sünnetini kaçırmadığı için imamlığa geçmiş. Fatih Sultan Mehmed imamlığa geçtikten sonra namaza başlamak için tekbir getirir ama hemen sonra durmuş ve sağına soluna selam vererek namazını bozar. Sonra tekrar tekbir getirmiş ve tekrar durur sağa sola selam vererek namazını bozar. Üçüncüsünde de tekbir getirdikten sonra ellerini bağlar ve ilk cuma namazını kıldırmaya başlar. Cemaatten bazıları: "Padişah büyük kibre girdi o kibrinden dolayı namazı başlatamadı" diye düşünmüşler. Namaz kılındıktan sonra Fatih Sultan Mehmed'e namazı neden üç kere bozduğunu sormuşlar o da: - İstedim ki namaz sırasında bana ve bütün cemaate Kabe görünsün, yani biz Kabe'nin önünde namaz kılalım. Bu niyetle birinci tekbiri getirdim fakat Kabe görünmedi. İkincisinde de tekbir getirdim Kabe görünmedi. Fakat üçüncüsünde tekbir getirdim ve Kabe gözümün önünde belirdi, demiş. Bunun sebebini de Akşemseddin Hazretleri'ne sormuşlar o da bu hadiseyi şöyle anlatmış. Demiş ki: - Padişahımız üç defa tekbir getirdi. Birinci tekbirde baktım ki, Ayasofya'nın yönü kıbleye bakmıyor. İçimden "İnşallah bir yanlış yapmayız" dedim. İkinci kez tekbir getirdi, tekrar namazı bozdu, namazı bozduğu için sevindim. Üçüncü tekbirde yine içimden: "İnşallah namazını bozar" dedim. Fakat o an bana manevi alemde cemaatin en arka safı gösterildi. En arka safta, bir kişilik yerin eksik olduğunu gördüm. Bir an baktım ki Hızır Aleyhisselam, o bir kişilik yere doğru saf tutmak için gelirken terler direğe parmağını soktu ve Ayasofya'nın yönünü kıbleye doğru çevirdi. Ondan sonrada bir kişilik yerin eksik olduğu o safa geçti ve namaza durdu. Böylece padişah üçüncü kez tekbir getirdikten sonra Kabe'yi tam karşısında gördü, bir daha selam vermedi ve böylece İstanbul'un fethetinden sonraki ilk cuma namazını kıldırdı..

IMAMI RABBANİ HAZRETLERİ.!!!!!! 👉Ahir zamandan korunmak çok zordur.Bir anlık gaflet, sonsuz felakete sebep olur. 👉İmamı Rabbani hazretlerine bunun çaresini sorarlar..?

IMAMI RABBANİ HAZRETLERİ.!!!!!!

👉Ahir zamandan korunmak çok zordur.Bir anlık gaflet, sonsuz felakete sebep olur.
👉İmamı Rabbani hazretlerine bunun çaresini sorarlar..?
👉Tek kelimeyle çevap veriyor..!

Kim bu felaketten kurtulduysa git onunla ol , ne okuduğun ne ettiğin seni kurtarmaz...
Hiç bir kimse deryaları yüzerek geçemez.
Mutlaka bir gemiye binmek zorun dadır. O gemiye binmeyen yolun başın da kalır. Gemi selametle Limana ulaşırsa sadece kaptanı deyil içinde kim varsa hepsi kurtulur.
Geminin içinde bulunmak lağzım..
Gemide ol yeter. İstersen geminin Paspası ol yeter.......

🔹️RABBİM SON NEFESİMİZE KADAR....!
🔹️SON NEFES DAHİL OLMAK ÜZERE O GEMİDEN AYIRMASIN.

💥KEMİK ERİMESİ 💥 Bana gelen Yazı.. 💥Kemik erimesine karşı çok ama çok iyi gelen bir tarif paylaşmak istiyorum. Bizzat test ettik ve sonuç fizik tedavi doktorunu bile şaşırtmıştır. Bu tarifin bize ulaşmasınında ilginç bir hikayesi vardır.Verenden Allah razı olsun. 💥KEMİK ERİMESİNİ SIFIRLAYAN FORMÜL Bir bardak süt Yarım limon Saat 16-17 gibi bir bardak süte yarım limonu sıkıp kaşıkla biraz karıştır ve buzdolabına koy. Bir kaç saat sonra mayalanıp tadı yoğurt gibi oluyor. Akşam yatmadan önce iç ve yat. Her gün ihmal etmeden yapmalısınız. Eğer ki kemiklerde ağrılar varsa 3-4 günde bu ağrılardan Allah'ın izniyle kurtuluyorsunuz.. En az üç ay kullanın. Hiç bir yan etkisi yok. Daha ne kadar kullanacağınızı doktor kontrolü yaptırıyorsanız alacağınız sonuç size söyler. Not: Eşimde kemik erimesi -3 tü bu kür sayesinde sıfırlandı ki kemik erimesi ilaçla sıfırlanmaz sadece artışı durdurulur. 💥Remzi Siyam tarifi nerden aldığını da şöyle anlatmış😊 💥"2013 yılında eşimle hacca gitmiştik. Tabi eşimde kemik erimesi -3.kemikler ağırıyor. Gecenin bir vakti Kâbe de tavaf sonrası en üst kata çıktık hacı arkadaş ve hanımıyla.Eşim ağrılardan şikayet ediyordu arkadaşına. Oturduk dinleniyoruz."ahhh bir çay olsa ne giderdi"diye konuşurken yaşlı karı koca yanımıza geldi adam "çay içermisiniz"dedi arkadaşla birbirimize baktık. Yaşlı amcanın hanımı direk eşime " bende kemik erimesi vardı böyle yaptım iyileştim" diyerek bu tarifi verdi. Otele dönünce hemen süt ve limon aldım marketten 3 günde ağrılar geçti. Döndükten sonra Doktora kontrole gittiğimizde değerlerin düştüğünü ve yaşadığımız şeyi anlatınca doktor "Allahın size bir lütfü" dedi.

Görüntünün olası içeriği: şunu diyen bir yazı 'Bilgi tekrar ile beyne yerleşir,tekra edilmeyen bilgiyi beyin lüzumsuz görüp siler! Mühim konulari tekrarlayarak ve paylaşarak beyne yazdirinki hem o bilgiyi yaşayın, hem de bunamaktan kurtulun! Beyin boş kalırsa ölür,onu devamlı meşgul edip bilgi yükleyin!'

Hasan Basri ks. Hz.leri : Kuran’ın iki kapağı arasındakileri okudum. 90 yerde Allah’ın rızka kefil olduğunu gördüm. Sadece bir yerde ise şeytanın insanı fakirlikle korkutacağını gördüm. Ve insanın, Rabbinin 90 yerdeki vâdini unutup şeytanın sadece bir yerdeki yalanına kandığını da gördüm.

.............

Fotoğraf açıklaması yok.

Ayakta Su İçmenin Hükmü Nedir?

İmam-ı Nevevî (rh) Riyazu’s Salihin isimli muhalled eserinde “Yemek Yeme Edebi” ismini verdiği bölümde bu konuya hususi bir bâb tahsis etmiştir. Üç kıymetli hocamız tarafından altı sene devam eden yoğun gayretler neticesinde bu mübarek eserin şimdiye kadar en güzel, en hacimli ve istifadeli diyebileceğimiz bir terceme ve şerhi yapılmıştır. Mezkûr bahsi bu kıymetli eserden iktibasla istifadenize sunuyoruz.

114- Ayakta Su İçilebileceği, Oturarak İçmenin İse Daha Uygun Olduğu

Buhârî, Hac 76, Eşribe 76; Müslim, Eşribe 117-119. Ayrıca bk. Nesâî, Menâsik 166; İbni Mâce, Eşribe 21

773. hadisle birlikte açıklanacaktır.

Buhârî, Eşribe 16.

773 numaralı hadisle birlikte açıklanacaktır.

Tirmizî, Eşribe 12. Ayrıca bk. İbni Mâce, Et`ime 25

773 numaralı hadisle birlikte açıklanacaktır.

Tirmizî, Eşribe 12. Ayrıca bk. Nesâî, Sehv 100

773 numaralı hadisle birlikte açıklanacaktır.

Müslim, Eşribe 113. Ayrıca bk. Tirmizî Eşribe 11

Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem “Ayakta su içmeyi yasaklamıştır” ifadesi, Müslim’in bir başka rivayetinde “Ayakta su içmekten men etmiştir” (zecere) şeklinde geçmektedir.

Müslim, Eşribe 112, 114

Müslim, Eşribe 116

Açıklamalar

Ayakta su içme konusuna dair bu altı hadisin ilk dördü Peygamber Efendimiz’in ayakta su ve zemzem içtiğini göstermekte, son ikisi de onun ayakta su içmeyi doğru bulmadığını ifade etmektedir. İlk bakışta bu hadisler arasında bir çelişki varmış gibi görünüyorsa da, aşağıda belirtileceği üzere, bu hadisler arasında hiçbir çelişki yoktur.

Konumuza önce birinci grup hadisleri açıklayarak başlayalım. Bu hadislerde görüldüğü üzere Peygamber Efendimiz muhtelif zamanlarda ayakta su içmiştir. Mâlik İbni Enes’in Muvatta’ında belirttiğine göre (Sıfatü’n-nebî, 13-16) ileri gelen sahâbîlerden Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali, Hz. Âişe, Abdullah İbni Ömer, Sa`d İbni Ebû Vakkâs ve Abdullah İbni Zübeyr ayakta su içmişler ve bunda bir sakınca görmemişlerdir.

Konumuzun ikinci hadisinden ve onun Sahîh-i Buhârî’deki (Eşribe 16) daha geniş rivayetinden öğrendiğimize göre, bir gün Hz. Ali, öğle namazından sonra Kûfe mescidinin Bâbü’r-rahbe denilen kısmına oturmuş, ikindi namazına kadar kendisine getirilen dâvâlara bakmış, sonra orada abdest almış ve artan suyu ayağa kalkarak içmişti. Bazı kimselerin onun ayakta su içmesini yadırgadığını görünce, İslâmiyet’i en iyi bilenlerden biri olan bu büyük âlim, “Birtakım kimseler ayakta su içilmesini iyi görmezler. Halbuki ben Peygamber aleyhisselâm’ın benim içtiğimi gördüğünüz gibi su içtiğini gördüm” diyerek zihinlerdeki soruları gidermişti. Zaten 765 numaralı hadiste de görüldüğü üzere, Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Kebşe Binti Sâbit’in, bazı rivayetlere göre Ümmü Süleym’in evinde, duvara asılı kırbadan ayakta su içmiştir.

Son iki hadise göre ise, Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem ayakta su içilmesini doğru bulmamış, hatta unutarak ayakta su içenin, içtiğini geri çıkarmasını tavsiye etmiştir.

Ayakta su içmenin lehinde ve aleyhindeki hadisler dikkate alındığı zaman, Peygamber Efendimiz’in ayakta su içtiğine dair rivayetlerin, ayakta su içmeyi yasakladığını belirten hadislerden daha fazla olduğu anlaşılmaktadır. Kitabımızın müellifi Nevevî’nin, ayakta su içilebileceğine dair rivayetlerden dördünü, ayakta su içmemeyi tavsiye eden rivayetlerden de ikisini bu bahse alması, herhalde bu durumu göstermek içindir. Zaten o bu husustaki kanaatini konu başlığında söylemiş, ayakta su içmek câiz olmakla beraber, oturarak içmenin daha iyi ve makbul olduğunu belirtmiştir. Onun Sahîh-i Müslim şerhinde ayakta su içmeyi tenzîhen mekrûh sayması, fakat fıkhî eserlerinde bunun mekrûh olmadığını belirtmesi, ayakta su içme konusuna yumuşak baktığını göstermektedir.

İmâm Buhârî’nin de Kâmil Miras’ın dediği gibi [Tecrid Tercemesi, XII, 53(aşağıda iktibas edilmiştir.], ayakta su içmekte bir sakınca olmadığı sonucuna vardığı anlaşılmaktadır.

Demek oluyor ki, Peygamber Efendimiz, kendisi de zaman zaman ayakta su içmek suretiyle bunun yasak olmadığını göstermiş, belki de sağlık açısından uygun görmediği için bunun alışkanlık haline getirilmesini istememiştir. Suyu oturarak içmenin daha uygun olduğunu belirtmek, insanları buna yönlendirmek ve tercihinin bu yönde olduğunu daha açık bir şekilde anlatmak için de ayakta su içmenin aleyhinde bulunmuştur. Onun “Ayakta su içen kussun!” tehdidi kesin bir emir (yani vücup için) değildir. Bazı âlimler, “Ayakta su içen kussun!” sözünü Resûl-i Ekrem’in değil, Ebû Hüreyre’nin söylediği kanaatindedir. Yukarıda zikri geçen üç halife gibi Hz. Ebû Bekir’in de ayakta su içtiğine dair rivayeti (Muhammed Zekeriyyâ Kândehlevî, Evcezü’l-mesâlik ilâ Muvatta Mâlik, XIV, 273) öne süren ve bunu “Size benim sünnetime ve Râşid halifelerimin sünnetine yapışmanızı tavsiye ederim” hadisiyle destekleyen bazı âlimler, ayakta su içmenin sünnete ters düşmediğini söylemişlerdir.

Hadislerden Öğrendiklerimiz

1. Peygamber Efendimiz ile ondan gören bazı sahâbîler ayakta su içmişlerdir. Bu sebeple ayakta su içmek günah değildir.

2. Peygamber Efendimiz’in ayakta su içmeyi yasaklaması, oturarak içmeyi daha uygun gördüğünü belirtmektedir.

3. Resûl-i Ekrem’in, ayakta su içenin içtiğini kusmasını söylemesi, mutlaka böyle yapılmasını istediği anlamına gelmez. Zira Efendimiz müslümanları eğitmek için bazan bu üslûbu kullanmıştır.

(Kanalımızın formatı gereği iktibas yaptığımız eserlerin fotoğraflarını tanıtım maksatlı yayınlıyoruz.)
Tecrid-i Sarih’de de bir hadisi-i şerifin şerhi sadedinde ayakta su içmekle ilgili şu izahat yapılmıştır.[1]

Tercümesi

Alî (b. Ebû Tâlib) radıyallahu anhtan rivayete göre bir kere Hazret-i Ali (Küfe Mescidi’nin) geniş kapısına gelmiş ve orada ayak üzeri su içmişti. (Halkın şüphesini izâle için), “Birtakım kimseler birinin ayak üstünde su içtiğini fena görürler. Halbuki ben Nebî sallallahu aleyhi ve sellemin benim içtiğimi gördüğünüz gibi su içtiğini gördüm” dedi. {B5615 Buhârî, Eşribe, 16.}

İzahı

Müellif Buharı bu hadisi “Ayakta Su İçmenin Beyanı” unvanıyla açtığı bir babında rivayet etmiştir. Şârih İbn Battal der ki: Bu unvandan sonra Hazret-i Ali hadisini rivayet etmekle Buhârî ayakta su içmenin kerahetine dair varit olan hadislerin sahih olmadığına işaret etmiştir. Şârih İbn Hacer de İbn Battâl’ın bu tevcihini beğenmeyerek, “Buhârî nazarında hadisler tearuz edince hükme taarruz etmemek müellifin mesleği muktezâsıdır” diyor.

Şüphesiz ki ayakta su, süt gibi herhangi bir şeyin içilmesi caiz olup olmadığını ifade eden birçok hadis varit olmuştur. Şârih Aynî tarafından büyük bir ihtimamla ve bütün senedlerini muharricleriyle beraber göstererek toplanmış, bu hadisleri burada nakil ve tercüme edecek değiliz. Hatta ehl-i intikâdın cevaz, kerahet, haram hükümlerini ve nehiy hadislerinin müsbit hadisleri neshini veya bunun aksini iddia edenlerin noktainazarlarını da hikâye etmek istemiyoruz. Yalnız muhakkik Nevevî’nin noktainazarını bildirmekle iktifa edeceğiz.

Nevevî Müslim Şerhi’nde der ki: En doğrusu hadisteki nehyin kerâhet-i tenzîhiyyeye hamlolunmasıdır. Resûl-i Ekrem’in içmesi bunun da câiz olduğunu beyandan ibarettir. Binaenaleyh iki nevi nas arasında teâruz yoktur. Hele bu naslar arasında nâsih mensuh aramak fâhiş bir yanlışlıktır. Şârih Aynî, Nevevî’nin hulâsaten bildirdiğimiz bu fikrini hikâye ettikten sonra der ki: Nevevî Müslim Şerhinde ayakta su içmenin kerâhet-i tenzîhiyye olduğunu iddia etmiştir. Fakat Ravza'da da Râfiî’ye uyarak, “Ayakta içmek mekruh değildir” demiştir.

Görülüyor ki kerahet hakkındaki ictihad zayıftır. Buhârî’nin unvanındaki işareti ve tercüme etüğimiz Hazret-i Ali ve bundan sonra tercüme edeceğimiz İbn Abbas hadislerini rivayeti, müellifin ayakta su içmenin cevazına taraftar olduğunu iş'âr eder.

(Kanalımızın formatı gereği iktibas yaptığımız eserlerin fotoğraflarını tanıtım maksatlı yayınlıyoruz.)
Ömer Nasuhî Bilmen “Büyük İslam İlmihali” (s.515) isimli eserinde kısaca şunu ifade etmiştir.

124. Ayakta su içmekte bir beis görülmeyebilir; fakat, yürürken su içilmesi muzır olduğundan muvâfık değildir. Suyu bir nefeste içmekte sıhhî bakımdan muvâfık görülmemektedir.

(Kanalımızın formatı gereği iktibas yaptığımız eserlerin fotoğraflarını tanıtım maksatlı yayınlıyoruz.)

[1] Sahîh-i Buharî Muhtasarı Tecrîd-i Sarîh Tercümesi ve Şerhi 8/321-322

Peygamber efendimizden (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) nakledilen bitkilerle ilgili hadisler BİTKİLERLE İLGİLİ HADİSLER 1. Telbineye(Arpa unuyla yapılan çorba) önem veriniz. Hastaya onu yediriniz. Hadis-i Şerif. 2. Sizden biriniz kalbi üzerinde bir ağırlık hissettiği zaman ayva yesin. Hadis-i Şerif. 3. Bir kimse bakla yerse, yemeye devam ederse Allahü Teâlâ o kimsenin yediği baklanın misli kadar hastalığını çıkarır. Hadis-i Şerif. 4. Sizlere iki şifayı tavsiye ederim. Birisi bal, diğeri Kuran okumaktır. Hadis-i Şerif.

Peygamber efendimizden (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) nakledilen bitkilerle ilgili hadisler

BİTKİLERLE İLGİLİ HADİSLER

1. Telbineye(Arpa unuyla yapılan çorba) önem veriniz. Hastaya onu yediriniz. Hadis-i Şerif.

2. Sizden biriniz kalbi üzerinde bir ağırlık hissettiği zaman ayva yesin. Hadis-i Şerif.

3. Bir kimse bakla yerse, yemeye devam ederse Allahü Teâlâ o kimsenin yediği baklanın misli kadar hastalığını çıkarır. Hadis-i Şerif.

4. Sizlere iki şifayı tavsiye ederim. Birisi bal, diğeri Kuran okumaktır. Hadis-i Şerif.

5. Sizlere sinameki ve Sennut’u yani tereyağı, bal ve kimyon karışımı tavsiye ederim. Zira bunlar ölümden başka her derde devadır. Hadis-i Şerif.

6. Ekmeğe saygı gösteriniz. Çünkü Allahü Teâlâ onu göklerin bereketinden indirmiştir. Hadis-i Şerif.

7. Bir sahabenin; “Ya Resulullah kardeşim isale yakalandı.” dediğinde Peygamberimiz (Sallallahü Aleyhi ve Sellem); “Bal şerbeti içirin. İsale karşı soğuk bal şerbeti çok faydalıdır.” buyurdu. Hadis-i Şerif.

8. Yaylada otlayan genç devenin sütü, sindirim bozukluğu olan kimseler için devadır. Hadis-i Şerif.

9. Hardal ve tere tohumuna kıymet veriniz. Zira Allahü Teâlâ bunları bir çok derde deva kılmıştır. Hadis-i Şerif.

10. İçinde hurma bulunmayan evin halkı açtır. Hadis-i Şerif.

11. Her kim kalbinin düzgün çalışmasını isterse incir yemeye devam etsin. Hadis-i Şerif.

12. Ey Aişe, çorba pişirdiğiniz zaman kabağını çok koyunuz. Zira kabak üzüntülü kimsenin gönlünü güçlendirir. Hadis-i Şerif.

13. Hindibayı silkmeden yeyiniz. Zira cennetten üzerine damla düşmediği bir gün yoktur. Hadis-i Şerif.

14. Hurmanın hararetini karpuzun soğukluğu ile, karpuzun soğukluğunu hurmanın harareti ile gideriniz. Hadis-i Şerif.

15. Yemekten evvel kavun yenirse kanı yıkar, hastalıkları giderir. Hadis-i Şerif.

16. Bağsur hastalığı olan İbni Abbas’a, “Gebere otunun çiçek tohumlarını alıp iyice döv, sonra sulandırıp içersin.” Hadis-i Şerif

17. “Ayağımız ağrıyor.” diyenlere; “Ayağınıza kına yakın.” buyururlardı. Hadis-i Şerif.

18. Mantar ekip dikmeden yetişen bir bitkidir. Suyu ise göz hastalığına şifadır. Hadis-i Şerif.

19. Yatmadan evvel maydanoz yemek, tatlı bir nefesle uyumaya, diş ağrısını gidermeye şifadır. Hadis-i Şerif.

20. Mercimek yemeye devam ediniz. Mercimeği yetmiş peygamber övmüştür. Hadis-i Şerif.

21. Sizin narlarınızdan bir nar yoktur ki, içinde cennet narından bir tane bulunmasın. Hadis-i Şerif.

22. Gözü ağrıyan Hazreti Ali'ye (Radıyallahü Anh); Kırmızı pancar yemelerini tavsiye etmiştir. Kırmızı pancar, hastalıkların etkisini azaltır. Hadis-i Şerif.

23. Yerden biten her bitkide şifa ve zehir vardır. Pirinç ise öyle değildir. Onda yalnız şifa vardır. Hadis-i Şerif.

24. Sarmısak yiyiniz ve onunla tedavi olunuz. Çünkü sarmısakta yetmiş derde deva vardır. Hadis-i Şerif.

25. Eğer ölüme şifa ve çare olan birşey olsaydı sinameki olurdu. Hadis-i Şerif.

26. Sirke negüzel bir katıktır. ALLAH’ım sirkeyi bereketlendir. Çünkü sirke benden önceki peygamberlerinm de katığı idi. Sirke bulunan ev katık sıkıntısı çekmez. Hadis-i Şerif.

27. İnek sütüyle tedavi olunuz. Çünkü sütte Allahü Teâlânın şifa yarattığı kanaatindeyim. Zira inek her çeşit ottan otlanmaktadır. Hadis-i Şerif.

28. Hardal ve tere tohumuna kıymet veriniz. Çünkü bir çok derde devadır. Hadis-i Şerif.

29. Udu hindiye kıymet veriniz. Onda yedi hastalık için şifa olduğu muhakkaktır. Boğaz şişliğinde tozunu zeytinyağına karıştırıp buruna damlatılır. Hadis-i Şerif.

30. Üzüm yiyiniz. Yorgunluğu giderir, sinirleri kuvvetlendirir, öfkeyi durdurur. Bir kişi günde yirmibir adet kuru siyah üzüm yerse, cesedinde hoşlanmayacağı bir şey kalmaz. Hadis-i Şerif.

31. Zemzem suyu hangi niyetle içilirse onun içindir. Eğer şifa niyetiyle içilirse şifa bulur, susuzluğu gidermek için içilirse susuzluğu giderir, açlığı gidermek niyetiyle içilirse doyurur. Çünkü o su Cebrail aleyhisselamın ayağını vurarak çıkardığı, ayrıca Allahü Teâlânın İsmail Aleyhisselama içirdiği kutsal ve mubarek bir sudur. Hadis-i Şerif.

32. Zeytin yağını yiyiniz ve onunla yağlanınız. Zira o, mubarek, kıymetli ve değerli bir ağaçtan yetişmektedir. Hadis-i Şerif.

33. Sizlere çörek otunu tavsiye ederim. Zira bunda ölümden başka bir çok hastalık için şifa vardır. Hadis-i Şerif.

34. Veba hastalığından, aslandan kaçar gibi kaçınız. Hadis-i Şerif.

Unutkanlıktan şikayet eden bir kişiye; “Size inek sütü tavsiye ederim. İnek sütü kalbi ve dimağı kuvvetlendirir, unutkanlığı da giderir.” Hazreti Ali (Radıyallahü Anh)
Günlük yemeye devam edin. O kalbi kuvvetlendirir. Unutkanlığı da giderir. Hazreti Ali (Radıyallahü Anh)

Yiyeceklerin efendisi önce et, sonra pirinçtir. Hazreti Ali (Radıyallahü Anh)

"Halk içinde müteber bir nesne yok devlet gibi olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi".
Kanuni Sultan Süleyman.

9 şey günlük hayatında sana fayda verir:

1/Mutluluk istiyorsan: Namazı vaktinde kıl
2/ Yüzünde nur istiyosan: teheccüde kalk
3/Huzur istiyorsan:
Kur'anı ağır oku
4/Sıhhat istiyorsan:
Oruç tut
5/Mutluluk istiyorsan:
İstiğfara devam et
6/Üzüntüsüz olmak için:
Dua'ya devam et.
7/Şiddetin yok olmasını istiyorsan:
La havle ve lâ kuvvete
8/Bereket istiyorsan:
Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi ve Sellem ve O'nun temiz pak ehline salavat getir.

“Hiçbir kimsenin namazı ve orucu sakın (sizi) aldatmasın. Dileyen oruç tutar, dileyen namaz kılar. Lâkin emânet(e riâyet)i olmayanın dîni (kâmil) olmaz.”☝🏼 (Hadîs-i Şerîf, Musannef-i Abdurrezzak) Bilmem anlaşıldı mı..?