8 Temmuz 2020 Çarşamba

Dün bir takipçim özelden yazıp, "Fotoğrafınızı internette paylaşmayın derken çok haklıymışsınız" demiş ve büyük bir sayfanın paylaşımına işaret etmiş.

Ilim Irfan Sofrası

Takipçisi yüksek bir başörtülü hanımın sayfasında paylaştığı fotolar, gayri ahlâki bir sayfada paylaşılmış.
Altına bel altı iğrenç yorumlar yapılmış.
O hanım ve ailesi ne kadar üzüldü kimbilir ki kendi fotolarının tümünü kaldırmış.
Akşamdan beri aklımdan çıkmıyor 
Sosyal medyada paylaşılan şahsi fotoğraflar, ahlaksız sayfalara malzeme oluyor.
Firmaların gönderdiği kıyafet, ayakkabı, eşarp gibi ürünleri üzerinde sergileyen hanımlar kendilerine yazık ediyorlar. Keşfette onları görünce içim acıyor inanın.
Ahlaksız sayfalar sadece sizin hesaplarınızdan almıyorlar fotoları. Mesela sokakta yürürken gizlice resminizi çekerek de kullanıyorlar. Dar giyimli, hatları belli olan, makyajlı türbanlı veya açık hanımlar onlar için bulunmaz nimet!
Bir kaç kişinin savcılığa verdiği şikayet dilekçesini de okuma imkanım oldu. Mesela telefonunu kaybeden bir hanımın telindeki özel resimler alınıp kötüye kullanılmış. Telefonunda kendisi ve eşine ait gayri ahlâki foto bulunduran kişileri de bu vesileyle öğrenmiş oldum. Allah ıslah etsin... Bir ara kendi fotolarımı bile telefonumda bulundurmadığımı yazmıştım hatırlarsanız. İnanın en doğrusu bu. Düğünlerde, arkadaş toplantılarında foto çektirmeyin.
Çocuklarınızın fotolarını paylaşmayın.
Profilinize dahi resminizi koymayın.
O fotolar kimlerin eline geçiyor bilemezsiniz.
Bu paranoya gibi gelebilir ama bazı kişiler öyle sapkınlaşmış ki, en küçük detayları bile düşünmek zorundayız. Mümin hassasiyetine sahip olmayı nasib eylesin Rabbim cümlemize. Kötülerin şerrinden emin eylesin. Âmin
Cahide Sultan ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Yazıyı paylaşarak, sevdiklerinizi etiketleyerek yazının daha fazla kişiye ulaşmasına vesile olabilirsiniz

Fatih sultan mehmet han devrinde

Görüntünün olası içeriği: bir veya daha fazla kişi, şunu diyen bir yazı 'Fatih Sultan Mehmet Han devrinde bir Müslümanın günlerce dolaşıp yıllık zekatını verebileceği fakir birini arayıp bulamadığını... Bunun üzerine zekatının tutarı olan parayı bir keseye koyarak Cağaloğlu'ndaki bir ağaca asıp, üzerine de: "Müslüman kardeşim, bütün aramalarıma rağmen memleketimizde zekatımı verecek kimse bulamadım. Eğer muhtaç isen hiç tereddüt etmeden bunu al" diye yazdığını... Ve bu kesenin üç ay kadar ağaçta asılı kaldığını BİLİYOR MUYDUNUZ?'

Aglayan Kütük!!! ....Mescid-i Nebevi inşa edildikten sonra Peygamber(sav)’in hutbe okurken yaslanması ve hatta kalabalık zamanlarda üzerine çıkması için bir hurma kütüğü ayarlanır. Bu kütük yıllarca Sevgili(sav)’nin sesini, nefesini dinler de dinler… Kütüklerin en şanslısı olduğunun sanki farkındadır! Aradan yıllar geçer ve bir vesile ile benzer birşey gören sahabeden bir zat

Aglayan Kütük!!! ....Mescid-i Nebevi inşa edildikten sonra Peygamber(sav)’in hutbe okurken yaslanması ve hatta kalabalık zamanlarda üzerine çıkması için bir hurma kütüğü ayarlanır. Bu kütük yıllarca Sevgili(sav)’nin sesini, nefesini dinler de dinler… Kütüklerin en şanslısı olduğunun sanki farkındadır! Aradan yıllar geçer ve bir vesile ile benzer birşey gören sahabeden bir zat Peygamber(sav) için marangoz olan bir sahabeye tarifle 3 basamaklı bir minber inşa ettirir. Hayra hizmet eden yeniliklere her zaman açık Peygamber(sav)’imiz bu minberi inşa ettirenlere dualar ederek ilk hutbesini irad etmek için basamakları çıkmaya başlar… İşte o sırada mesciddeki herkesin duyduğu ve olayı rivayet eden sahabelerin annesinden ayrı kalan bir deve yavrusunun sesine benziyordu dedikleri bir inilti duyulur! Herkes mescidde gözleri ile bir deve yavrusu ararken iniltilerin bu hurma kütüğünden geldiği fakedilir. Bunun üzerine Sevgililer Sevgilisi(sav) onun yanına gitti ve eli ile sıvazlayarak birşeyler fısıldadı. Bunun üzerine iniltiler kesildi! Peygamber(sav)’imiz daha sonra yeni minbere döndü ve dudaklarından inciler dökerek hutbesini irad etti…
................................ EFENDİM!…
Sultân-ı rüsûl, şâh-ı mümeccedsin Efendim!…
Bîçârelere devlet-i sermedsin Efendim!…
Dîvân-ı İlâhîde ser-âmedsin Efendim!…
Menşûr-ı le’amrüke mü’eyyedsin Efendim!…
Sen Ahmed ü Mahmûd u Muhammed’sin Efendim!
Hak’dan bize sultân-ı mü’eyyedsin Efendim!…
şeyh galib- naat

“YEYİNİZ, İÇİNİZ İSRAF ETMEYİNİZ...”


İsraf, malı yok etmek, zâyi etmek, dîne veya dünyaya meşrû bir faydası olmayacak şekilde harcamaktır. İstifâde edilebilecek bir şeyi çöpe atmak, yakmak, yırtmak, kesmek, kırmak israftır.

Olgun meyveleri toplamayıp, tarladakileri hasat etmeyip çürüterek zâyi etmek, hayvanları zarar gelme ihtimali olan yerlerde muhâfaza altına almamak israftır, haramdır.

Yiyecekleri, gıda maddelerini böcek, fare vesâir haşerattan veya ıslanıp küflenerek çürümekten muhâfaza etmemek, tedbir almamak da israftır.

Bu şekilde israf daha çok ekmek, yemek, meyve, sebze ve kuru gıdalarda bazan da elbiselerde ve kitaplarda olmaktadır.

Artan yemeği dökmek, yemek yenilen tabakta, yemek pişirilen tencerede artık bırakmak da israftır. Yemek yaparken veya bir kaptan diğerine bir şey boşaltırken ele veya kaşığa bulaşan yemeği zâyi etmek israftır.

Sofraya düşen ekmek kırıntılarını, pirinç veya bulgur vs. tanelerini almamak israftır.

Çocukların ve yaşlıların döktükleri kırıntı ve yiyecekleri toplamamak israftır.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “Sofraya dökülen kırıntıları toplayıp yiyenin rızkı bol olur; maişet (geçim) sıkıntısı çekmez, kendisi, çocuğu ve torunları ahmaklıktan, akıl zayıflığından muhâfaza olunur.” buyurmuşlardır.

Bilhassa bulaşıkları yıkarken dökülen pirinç, buğday mercimek tanelerini vs. gıdaları toplamayıp yerlere atılmasına, ayak altında kalmasına sebep olmak da israftır. Bunlar toplanıp kuşlara, hayvanlara verilse israftan kurtulmuş olunur.

Kaplarda artık bırakmamak ve düşen kırıntıları yemek israftan, kibir ve riyâdan kurtarıp berekete sebep olur. Peygamber Efendimizin (s.a.v.) sünnetine tabi olmuş, elindeki nimete şükretmiş olur ki bunlarda daha fazla nimetlere kavuşmaya vesile olur. (Berîka, Şerh-i Tarîkat-ı Muhammediyye)

Peygamberimizin (s.a.v) bir hadisi; Tedavilerin en iyisi hacamat ve udi hindi ile tedavidir Udi hindi insan organizmasını yeniler, bu bitki ile tedavi edildiği zaman organizma adeta tazelenir. Udi Hindi Yağı vücudun her yerindeki tüm iltihabi rahatsızlıklara şifadır. Kanı sulandırıp damarları esnekleştirir, tansiyonu dengeler, beyin kan dolaşımını geliştirir. Dikkati ve hafızayı güçlendirir, guatr düğümlerini eritir, farenjiti, anjinanın kısa sürede iyileştirir. Pankreas iltihabı (pankreatit) zamanı çok faydalıdır, gut tümörlerini eritir, kurt kovucudur. Şeker hastaları için vazgeçilmez şifa kaynağıdır. Şekerli diyabet tedavisinde karışım balın miktarı azaltılmış veya tamamen balsız kullanılır. Kronik gastrit ve kolit, romatizma ve revmatoid poliartrit kullanılır. Kas ağrılarını azaltır, safra söktürücüdür, safra kesesi ve böbrek taşlarını eritir. Bağırsak arasındaki taşları eritir, sistit ve böbrek iltihabını iyileştirir. Kronik bronşit, astım ve tüberküloz hastaları için şifa kaynağıdır. Damarlardaki kanı temizleyip kanı incelttiğinden kalp ve damar sistemi için şifalıdır. Bademcik, faranjit, girip, ateş, öksürüğe kısa sürede şifa olan bulunmaz dogal antibiyotiktir. Beldeki, böbrekteki, midedeki, karaciğerdeki, akciğerdeki iltihabı temizler. Sinüzit için iyi bir ilaçtır. Yüksek olan tsh (troid değerini düşürür) Manevi hastalıklara etkili şifadır. Tüm mide rahatsızlıkları ve mide ağrılarında faydalıdır Vücuda kuvvet verir, bağışıklığı çok güçlendirir, yıllarca çektiğiniz alerjiyi yok eder. Hormonları düzenler tüm kadın hastalılarına şifadır. Hücre yeniler Cildi tazeler canladırır gerginliğini artırır lekeleri giderir ve kırışılık ları için için mükemmel onarıcıdır. Sırt ağrısına faydalıdır Titreme siyatik mafsal ağrılarını giderir Güneş yanıkları hafif yanıklar ve egzamaya karşı şifalıdır Onkokojik tüm rahatsızlıklar için kullanılır. Hücre yenileyicidir! İdrar tutukluğu, idrar kaçırmaları, idrar yolu enfeksiyonu, prostat, ankilozan spondilit, balgam, gut, karaciğer ve safra kesesi ağrıları, kansızlık, farenjite şifadır.. Sizinde şifanıza vesile olalım Sipaeişleriniz için özel msj yolu ile ulaşabilirsiniz..

Kaya tuzu veya Himalaya tuzu kullanın, tansiyon bile çıkarmaz!

Görüntünün olası içeriği: şunu diyen bir yazı 'Tuz sünneti çok büyük bir korunma yoludur. Yemekten önce ve sonra bir pirinç tanesi kadar tuz ağızdaki tükürük İle karıştırıp yutun bu bütün virüs mikrop ve zararlı bakterileri öldürür bir sünnettir. Rasulanu atan HZ.Aii'ye Efendimizin tavsiyesidir. Demişki ya Ali yemeğe İle başla tuz İle bitir, böyle yapar isen en az yetmiş hastalıktan kendini korursun bunun en düşüğü barda cüzzam; bazı virüsler 900 derece kaynamada ölmez tuz ağızdaki salğı İle birleşir bütün virüsleri öldürür bu sünneti terk etmeyelim. Rabbim bizleri korusun İnşaAllah'

Kabil kardeşi Habili öldürünce... Hayvanlar İnsanlardan Çekinmeye Başladı ....Mukâtil (r.h.) buyurdular: Bundan (Kabil’in kardeşi Hâbil’i öldürmesinden) önce, yırtıcı hayvanlar, kuşlar ve vahşî hayvanlar, insanlara ünsiyet ve ülfet kuruyorlardı. (İnsanlardan korkmuyor ve insanlardan kaçmıyorlardı…) Ne zaman ki Kâbil, Hâbil’i öldürünce, insanlardan kaçmaya başladılar. Kuşlar, havaya katıldılar, vahşî hayvanlar kırlara ve ovalara, yırtıcı hayvanlar da ormanlara çekildiler (ve insanlardan kaçtılar)..Yeryüzünde Değişiklikler

Görüntünün olası içeriği: bir veya daha fazla kişi, şunu diyen bir yazı 'TEK DİŞİ KALMIŞ AVRUPA Gençler zinaya teşvik edildiği için peyda edilen bebekler çöpe gitmesin diye BEBEK KUTULARI yapmışlar. Bebeklerini istemeyenler buraya bırakarak bebeğini devlete veriyor. Bir köpek bile yavruları için seferber olurken insanoğlu böyle duygusuzlaşabiliyor. Biz de batıya özenip aile kavramını yok edersek, gençlerin nikahına karşı gelip zina yapmaları teşvik edilirse sonuç böyle olur... Şu masum bebe annesiz bırakılır mı? Babyklapp'