8 Temmuz 2020 Çarşamba

.HACET DİREĞİ... Hazreti Âişe Vâlidemizin duâsının kabul olunduğu mahaldir. Hz. Aişe validemiz : "İnsanlar orada namaz kılmanın faziletini bilselerdi yarışırlardı." buyurmuştur.(Ahbâr-i Medine-i Rasül s.91)...Peygamber Efendimiz sav :

..............HACET DİREĞİ... Hazreti Âişe Vâlidemizin duâsının kabul olunduğu mahaldir. Hz. Aişe validemiz : "İnsanlar orada namaz kılmanın faziletini bilselerdi yarışırlardı." buyurmuştur.(Ahbâr-i Medine-i Rasül s.91)...Peygamber Efendimiz sav : "Mescidimde bir yer vardır. İnsanlar bilseler ancak kur'a atarak orada namaz kılarlar." buyurmuştur. Hazreti Âişe vâlidemiz bunun bu direk olduğuna işâret etmiştir......https://hisareurope.de/hac-umre-kitap/umre-rehberi.pdf

ANNE VE BABAMIZ BİZLERİN DÜNYAYA GELMEMİZE SEBEBTİR. EHL-İ SÜNNET ALİMLERİMİZ CENNETE GİTMEMİZE SEBEPTİR......k.s.

Babam CEMİL Gürler Cennet mekan, Rabbim Cennet ve Cemal’i ile Müşerref kılsın allahım Rahmet Eylesin Yamanevler Ümraniye İstanbul

Görüntünün olası içeriği: 2 kişi, Veysel Gürler dahil, ayakta duran insanlar, takım elbise ve ayakkabılar

Allah Teala buyurur: “Ya Muhammed! Dünyadaki Camiü’s-Suğra’da (Küçük Cami - ayasofya) bir kimse safi niyetle iki rekat namaz kılıp niyaz ederek sevabını sana bağışlarsa, o kulum günahlara batmış biri olsa bile onu cennet ehli yaparım. O iki rekat namaz yerine de kabul olunmuş yetmiş rekat namaz sevabı veririm. Ve kim kırk gün o camide, Ayasofya’da ibadetle meşgul olursa, ona dört peygamber sevabını veririm. Bu dört peygamberden birincisi Adem, ikincisi Nuh, üçüncüsü İbrahim, dördüncüsü de sensin ya Muhammed!. Hz. Muhammed SAV. Cebrail AS. ile vedalaşıp miraçtan döndükten sonra ashabına, Ayasofya makamını anlatır. Her biri kulaktan aşık olurlar ve “İnşallah ölmeden evvel o güzel makamın içine girip ibadet etmek kısmet olur” derler. Ayasofya açılmadan, Türkiye’nin felâha ermesi mümkün değildir. Eğer açılırsa kurtulur; çünkü orada Peygamberimiz (S.A.V.)’in iziyle beraber 70.000 ruhani vardır!”. .. “Allâhümme yâ müfettiha’l-ebvâb, iftah lenâ hayra’l-bâb." ..“Ey (kapalı bütün) kapıları açan Allah'ım! Bizim için de maddî-mânevî hayır kapılarını (ve bâ-husus Ayasofya’nın kapısını) açıver.” Amin... "AYASOFYA EFSANELERİ." Yrd. Doç. Dr. Ferhat Aslan .‘’ Hasan Bozkurt Eyüp Sultan Hazretleri (radıyallahu anh) diyor ki: “Bizim buraya gelmekten muradımız Ayasofya’ya girip iki rekât namaz

https://www.youtube.com/watch?v=GemFqK0zQg8

Dün bir takipçim özelden yazıp, "Fotoğrafınızı internette paylaşmayın derken çok haklıymışsınız" demiş ve büyük bir sayfanın paylaşımına işaret etmiş.

Ilim Irfan Sofrası

Takipçisi yüksek bir başörtülü hanımın sayfasında paylaştığı fotolar, gayri ahlâki bir sayfada paylaşılmış.
Altına bel altı iğrenç yorumlar yapılmış.
O hanım ve ailesi ne kadar üzüldü kimbilir ki kendi fotolarının tümünü kaldırmış.
Akşamdan beri aklımdan çıkmıyor 
Sosyal medyada paylaşılan şahsi fotoğraflar, ahlaksız sayfalara malzeme oluyor.
Firmaların gönderdiği kıyafet, ayakkabı, eşarp gibi ürünleri üzerinde sergileyen hanımlar kendilerine yazık ediyorlar. Keşfette onları görünce içim acıyor inanın.
Ahlaksız sayfalar sadece sizin hesaplarınızdan almıyorlar fotoları. Mesela sokakta yürürken gizlice resminizi çekerek de kullanıyorlar. Dar giyimli, hatları belli olan, makyajlı türbanlı veya açık hanımlar onlar için bulunmaz nimet!
Bir kaç kişinin savcılığa verdiği şikayet dilekçesini de okuma imkanım oldu. Mesela telefonunu kaybeden bir hanımın telindeki özel resimler alınıp kötüye kullanılmış. Telefonunda kendisi ve eşine ait gayri ahlâki foto bulunduran kişileri de bu vesileyle öğrenmiş oldum. Allah ıslah etsin... Bir ara kendi fotolarımı bile telefonumda bulundurmadığımı yazmıştım hatırlarsanız. İnanın en doğrusu bu. Düğünlerde, arkadaş toplantılarında foto çektirmeyin.
Çocuklarınızın fotolarını paylaşmayın.
Profilinize dahi resminizi koymayın.
O fotolar kimlerin eline geçiyor bilemezsiniz.
Bu paranoya gibi gelebilir ama bazı kişiler öyle sapkınlaşmış ki, en küçük detayları bile düşünmek zorundayız. Mümin hassasiyetine sahip olmayı nasib eylesin Rabbim cümlemize. Kötülerin şerrinden emin eylesin. Âmin
Cahide Sultan ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Yazıyı paylaşarak, sevdiklerinizi etiketleyerek yazının daha fazla kişiye ulaşmasına vesile olabilirsiniz

Fatih sultan mehmet han devrinde

Görüntünün olası içeriği: bir veya daha fazla kişi, şunu diyen bir yazı 'Fatih Sultan Mehmet Han devrinde bir Müslümanın günlerce dolaşıp yıllık zekatını verebileceği fakir birini arayıp bulamadığını... Bunun üzerine zekatının tutarı olan parayı bir keseye koyarak Cağaloğlu'ndaki bir ağaca asıp, üzerine de: "Müslüman kardeşim, bütün aramalarıma rağmen memleketimizde zekatımı verecek kimse bulamadım. Eğer muhtaç isen hiç tereddüt etmeden bunu al" diye yazdığını... Ve bu kesenin üç ay kadar ağaçta asılı kaldığını BİLİYOR MUYDUNUZ?'

Aglayan Kütük!!! ....Mescid-i Nebevi inşa edildikten sonra Peygamber(sav)’in hutbe okurken yaslanması ve hatta kalabalık zamanlarda üzerine çıkması için bir hurma kütüğü ayarlanır. Bu kütük yıllarca Sevgili(sav)’nin sesini, nefesini dinler de dinler… Kütüklerin en şanslısı olduğunun sanki farkındadır! Aradan yıllar geçer ve bir vesile ile benzer birşey gören sahabeden bir zat

Aglayan Kütük!!! ....Mescid-i Nebevi inşa edildikten sonra Peygamber(sav)’in hutbe okurken yaslanması ve hatta kalabalık zamanlarda üzerine çıkması için bir hurma kütüğü ayarlanır. Bu kütük yıllarca Sevgili(sav)’nin sesini, nefesini dinler de dinler… Kütüklerin en şanslısı olduğunun sanki farkındadır! Aradan yıllar geçer ve bir vesile ile benzer birşey gören sahabeden bir zat Peygamber(sav) için marangoz olan bir sahabeye tarifle 3 basamaklı bir minber inşa ettirir. Hayra hizmet eden yeniliklere her zaman açık Peygamber(sav)’imiz bu minberi inşa ettirenlere dualar ederek ilk hutbesini irad etmek için basamakları çıkmaya başlar… İşte o sırada mesciddeki herkesin duyduğu ve olayı rivayet eden sahabelerin annesinden ayrı kalan bir deve yavrusunun sesine benziyordu dedikleri bir inilti duyulur! Herkes mescidde gözleri ile bir deve yavrusu ararken iniltilerin bu hurma kütüğünden geldiği fakedilir. Bunun üzerine Sevgililer Sevgilisi(sav) onun yanına gitti ve eli ile sıvazlayarak birşeyler fısıldadı. Bunun üzerine iniltiler kesildi! Peygamber(sav)’imiz daha sonra yeni minbere döndü ve dudaklarından inciler dökerek hutbesini irad etti…
................................ EFENDİM!…
Sultân-ı rüsûl, şâh-ı mümeccedsin Efendim!…
Bîçârelere devlet-i sermedsin Efendim!…
Dîvân-ı İlâhîde ser-âmedsin Efendim!…
Menşûr-ı le’amrüke mü’eyyedsin Efendim!…
Sen Ahmed ü Mahmûd u Muhammed’sin Efendim!
Hak’dan bize sultân-ı mü’eyyedsin Efendim!…
şeyh galib- naat

“YEYİNİZ, İÇİNİZ İSRAF ETMEYİNİZ...”


İsraf, malı yok etmek, zâyi etmek, dîne veya dünyaya meşrû bir faydası olmayacak şekilde harcamaktır. İstifâde edilebilecek bir şeyi çöpe atmak, yakmak, yırtmak, kesmek, kırmak israftır.

Olgun meyveleri toplamayıp, tarladakileri hasat etmeyip çürüterek zâyi etmek, hayvanları zarar gelme ihtimali olan yerlerde muhâfaza altına almamak israftır, haramdır.

Yiyecekleri, gıda maddelerini böcek, fare vesâir haşerattan veya ıslanıp küflenerek çürümekten muhâfaza etmemek, tedbir almamak da israftır.

Bu şekilde israf daha çok ekmek, yemek, meyve, sebze ve kuru gıdalarda bazan da elbiselerde ve kitaplarda olmaktadır.

Artan yemeği dökmek, yemek yenilen tabakta, yemek pişirilen tencerede artık bırakmak da israftır. Yemek yaparken veya bir kaptan diğerine bir şey boşaltırken ele veya kaşığa bulaşan yemeği zâyi etmek israftır.

Sofraya düşen ekmek kırıntılarını, pirinç veya bulgur vs. tanelerini almamak israftır.

Çocukların ve yaşlıların döktükleri kırıntı ve yiyecekleri toplamamak israftır.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “Sofraya dökülen kırıntıları toplayıp yiyenin rızkı bol olur; maişet (geçim) sıkıntısı çekmez, kendisi, çocuğu ve torunları ahmaklıktan, akıl zayıflığından muhâfaza olunur.” buyurmuşlardır.

Bilhassa bulaşıkları yıkarken dökülen pirinç, buğday mercimek tanelerini vs. gıdaları toplamayıp yerlere atılmasına, ayak altında kalmasına sebep olmak da israftır. Bunlar toplanıp kuşlara, hayvanlara verilse israftan kurtulmuş olunur.

Kaplarda artık bırakmamak ve düşen kırıntıları yemek israftan, kibir ve riyâdan kurtarıp berekete sebep olur. Peygamber Efendimizin (s.a.v.) sünnetine tabi olmuş, elindeki nimete şükretmiş olur ki bunlarda daha fazla nimetlere kavuşmaya vesile olur. (Berîka, Şerh-i Tarîkat-ı Muhammediyye)