15 Temmuz 2020 Çarşamba

H.Ş : Lutilik mubah sayılmadıkça kıyamet kopmayacak.[Deylemi] serbest olduğuna göre mübah saymışlar.

Fotoğraf açıklaması yok.
Umman'dan Şifâlar
20s

Kantaron yağının faydaları
Kantaron yağı her türlü yaralarda kullanılmaktadır.
Açık yaralar, taze. yaralanmalar, kesikler, ezikler, çarpmalar sonucunda oluşan morluklar vb durumlarda iyileşme sağlamaktadır.

KANTARON YAĞI;
Boyun, diz ve bileklerdeki kireclenmelere faydasi vardir.
Bebeklerdeki pişiklere, kadınların doğum çatlaklarının iyileşmesinde yardımcı olur.

Güneşlenirken (bronzlaşırken) kullanılır.
Hücre yenileyici özelliği olduğu için dahilen kullanıldında sigaranın yan etkilerini azaltır.
Yaralanan hayvanların yaralarına sürdüğünüzde çok çabuk iyileşmesini sağlar.
Antiseptik özelliği ile yarada mikrop oluşmasını önler
İltihap önleyici özelliği ile yarada herhangi bir iltihap oluşmasını engeller
Damar büzücü etkisi ie kanamayı kısa sürede durdurur
Hücre yenileyici özelliği ile yaranın çabuk kapanmasını sağlar

Aynı zamanda sürüldüğü sürece yaranın sebep olduğu ağrı ve sızıları giderir.
Yanıklarda ve haşlanmalarda da kantaron yağı kullanılabilir.
Yanıkları kısa sürede iyileştirdiği gibi, yanık anındaki acıyı dindirir.
Yanığın mikrop kapmasını ve iltihap oluşumunu engeller.
Güneş yanıkları için kantaron yağından yararlanabilirsiniz.
Yanık bölgelerinize sürdüğünüzde acınızın azaldığını hemen hissedebilirsiniz.
Yanıklarınız kısa sürede iyileşecektir.
Trafik kazaları sonucunda meydana gelen iç yaralanma ve iç kanamalarda hem sürülerek, hem de dahilen içilerek kullanılır.
Damar büzücü özelliği nedeniyle iç kanamaların durmasına yardımcıdır.
Hematomlarda (derideki mavi-mor lekeler), beze şişkinliklerinde ilgili bölgeye sürülerek masaj yapılır.
Pürüzsüz bir cilde sahip olmak için, cilt bakım yağı olarak faydalanabilirsiniz.

Kantaron yağı bebeklerin pişiklerinde de çok etkilidir.
Yine bebeklerin karın ağrılarında kantaron yağı kullanıldığında ağlamaları sona erer. Ağlayan bebeğin karnına kantaron yağıyla, sağ avuç içi kullanılarak hafif hareketlerle masaj yapılır.

Sırt ağrıları, lumbago, siyatik ve romatizmada masaj yağı olarak kullanılmaktadır.
Güneşlenirken bronzlaşmak için kullanılabilir. İddia ediyorum dünyanın en bronzlaştırıcısı kantaron yağıdır.
Ve daha nicesi...
Sipariş için bize ulaşabilirsiniz

Teşekkürler kava beyefendinin oksijenli suyla fibromiyalji tedavileri şifa Allah tan kul vesile saygılar hepinize

Görüntünün olası içeriği: şunu diyen bir yazı 'uvallah %74 23:31 Kava... Hocam size çok teşekkür ediyorum senelerdir fibromiyalji hastasıydım ayrıca iki diz kalça iki omuzda kireçlenme sorunları oldu yaşam kalitem çok düşüktü ağrılarım çoktu yürümekt zorlanıyordum okjizenli suyu iki kür yaptım şimdi üçüncü küre şu an ağrılarım çok azaldı hatta hızlı yürüyüşe başladım size tekrar ediyorum Allah razı olsun. uvallah 23:30 Birbirinizi arayabilir ve birbirinizin Aktif Durum mesajları okuma zamanı gibi bilgilerini görebilirsiniz. Çok sevindim șifa olmuş oksijenli su tedavisi şifa Allah tan kul vesile saygılar Aa'

Zındık : Görünüşe göre müslüman olan ancak içinde küfre düşen kişilere denilmiştir, böyleleri dışardan müslüman görünürler. Azılı İslâm düşmanıdırlar ve bu son ilâhî dinî içinden yıkmak için olmadık yollara başvururlar. Çoğulu zenâdika gelir.

Görüntünün olası içeriği: yazı

HZ.ALİ KV : Benden sonra öyle bİr zaman gelecektİr kİ; o devİrde haktan daha gİzlİ, bâtIldan daha açIk hİçbİr şey bulunmayacaktIr.

Dİn hususunda devİr hüsnü zan devrİ değİl, suİzan devrİdİr.
Ehl-i Sünnet Hanefi ....... Son Osmanlı Uleması İlmi ile Amil Cesur EHL-İ SÜNNET Alimi Merhum Ahmed DAVUDOĞLU R.Aleyh Buyuruyorki : Ortalık harman yerine dönmüş, fitne dünyanın dört bir tarafına yayılmış. Ehl-i bid'at var gücüyle çalışıyor; Ümmet-i Muhammed'in itikadını bozuyor. Siz çıkmış hüsnü zan'dan bahsediyorsun. Din hususunda devir hüsnü zan devri değil sui zan devridir.
Görüntünün olası içeriği: şunu diyen bir yazı '"Allâhümme yâ müfettiha'l-ebvâb iftah lenâ hayra'l-bâb." "Ey (kapalı bütün) kapıları açan Allah'ım! Bizim için de maddî- maddî-mânevî hayır kapılarını açıver."'
Görüntünün olası içeriği: gökyüzü ve açık hava
Fotoğraf açıklaması yok.
Fotoğraf açıklaması yok.
Mustafa Arabacı

“FATİH SULTAN MEHMED HAN DEVRİNDE AYASOFYA MOZAİKLERİNİN SIVAYLA KAPATILDIĞINA DAİR TARİHİ DELİLLER”

İnsanlar bilmedikleri tarihi meselelerde ısrarcı olmamalı. Ayasofya içindeki mozaikler fetihten sonra 2 kere sıvanmış, 2 kere sıvalar açılmıştır. Delilleri sunmadan evvel kısaca bilgi vereyim;
1-Fatih Sultan Mehmed Han İstanbul’un fethinin hemen ardından mozaiklerin sıvayla kapatılarak mabedin İslami açıdan uygun olmasının ve hazırlanmasının emrini verdi.
2-Sultan Abdülmecid Han döneminde Ayasofya restorasyonu için görevlendirilen Fossati’ler eskiyen sıvaları açarak mozaikleri ortaya çıkardılar.
3-Fossatiler restorasyon ardından mozaikleri tekrar sıvayarak yine mekanı İslami açıdan uygun hale getirdiler ve camii tekrar ibadete açıldı.
4-Fossatilerin sıvaları 1932-1934 yılları arasında “Bizans Araştırmaları Enstitüsünden” Thomas Whittemore tarafından tekrar açıldı. Günümüze bu şekilde ulaştı.

Bakalım kaynaklar neler söylüyor;

“Haçlar dışarı çıkarılıp mâbet birçok resimlerden, hıristiyanlar arasında mukaddes sayılan şeylerden, kısacası yerlilerin tapındıkları her şeyden temizlendi. Padişah okuduğu Latince Farsça yazılmış tarih kitaplarından haklarında bir fikir edinmiş olduğu kemerlerin süslemelerini, tablolarını (resimlerini) teşkil eden renkli camdan (sırçadan) mozaiklerin kesilmesine ve çıkarılmasına müsaade etmedi, fakat bunlardan olduğu gibi kalması İslamiyet bakımından hoş olmayanların gözden kaybolmak üzere ince kireç tabakası (badana) ile kapatılmalarını emretti.
İtalyan ve Rumların rivayetine göre Padişah hazretleri bu mozaiklerin sökülmesi teşebbüsünde bulunan mimarlara hitaben: “Durunuz! Bu mozaik resimleri günaha sebep olmamaları için bir kireç tabakasıyla örtmekle yetininiz” dedi.

- Ahmed Muhtar Paşa, “Feth-i Celîl-i Kostantiniyye” s.358

Fossatilerin restorasyonu zamanında, yani Sultan Abdülmecid devrinde mozaiklerin sıvalarının kaldırılması, Osmanlı tarihinde Ayasofya Camii içinde “MOZAİKLERİN HER ZAMAN SIVALI OLDUĞU” gerçeğini kanıtlamakta ve gözler önüne sermekte.

Semavi Eyice: Fossati tamiri sırasında, duvar ve tonozlarda mevcut olan mozaiklerin üzeri açılarak, Fossati bu sırada İstanbul’da bulunan Alman W.Salzenberg tarafından resimleri çizildi. [Ayasofya,s.209]

İbrahim Hakkı Konyalı: Sultan Abdülmecid tamir ettirirken açıkta bulunan salib mozaiklerin üstlerine yine yağlı boya ile aynı renkte birer kol daha çektirmek suretiyle yalnız şekilleri bozdurulmuştu. [Tarih sohbetleri, Yeni Asya Gazetesi, 1 Ekim 1974]

Sabine Schlüter: Ancak yapı camii olarak kullanıldığından, figürlü tasvirlerin açıkta bırakılması sözkonusu olamaz. (Abdülmecid Han dönemi)
[Gaspare Fossati’nin Ayasofya Onarımları 1847-49 , s.62-63

Sultan İkinci Abdülhamid Han zamanında çekilen Ayasofya fotoğraflarında ise tek bir surete ve mozaiklere rastlanmamaktadır.

Fatih Sultan Mehmed Han’ın uygulamış olduğu sıvama işlemi torunları tarafından devam ettirilmiş, sıvalı halde muhafaza edilmiştir. Bu sıvaları tamamen açan ise “Bizans Araştırmaları Enstitüsü”dür.

Selam ve dua ile...

Alıntı

"ASHÂB-I KEHF” Peygamber efendimiz buyuruyorlar ki: Evlatlarınıza ashâb-ı kehf’in isimlerini öğretiniz. Çünkü onların isimleri: 1. bir binada bulunursa, o bina yanmaz, 2. bir eşya üzerine yazılırsa, o eşya çalınmaz, 3. bir hayvan üzerinde bulundurulursa o hayvan kaçıp gitmez, 4. yangında bir bez parçası üzerine ashâb-ı kehf’in isimleri yazılıp ateşin ortasına atılsa yangın söner, 5. çok ağlayan çocuğun beşiğinde başının altına konulsa, çocuk ağlamaz, 6. çekirge için, bir kâğıt üzerine yazılıp bir ağaca takılıp tarla ortasına dikilirse çekirgeler gider, 7. hamile kadının sol oyluğuna bağlanırsa, doğum kolay olur, 8. uyuyamayan bir kimseye, haşr sûresinin sonunda 'lev enzelnâ' dan başlayarak 4 âyet, arkasından da ashâb-ı kehf’in isimleri okunursa, o kimse uyur.. Ashâb-ı kehf’in isimleri 1. yemlîhâ, 2. mislînâ, 3. mekselînâ, 4. mernûş, 5. debernûş, 6. şâzenûş, 7. kefeştatayyûş, 8. kıtmîr (köpeklerinin ismidir) 'Osmanlı sigorta şirketi.' İngiliz büyükelçisi, eski müslüman-türk evlerinin dış duvarlarına asılan, 'ashâb-ı kehf ve yâ hâfız ey muhâfaza eden, koruyan rabbimiz' levhalarını görünce dayanamamış ve keçecizâde fuad paşa’ya bunların ne olduğunu sormuş. fuad paşa, İngiliz’in tam anlayacağı dille cevap vermiş: 'o gördükleriniz, osmanlı sigorta şirketinin levhalarıdır.' Kaynaklar: 1) hazînet-ül esrar, sahife 84–85 Alıntı , Babadostu. 2) ruh-ul beyan 5.cilt, sahife 233 v/ç..

Görüntünün olası içeriği: yazı

Güzel bir tespit rabbim herkese nasip eylesin inşallah

Görüntünün olası içeriği: şunu diyen bir yazı 'Efendiler ! Kurban kesmek et demek degildir Öncelikle bu hususu iyi anlayalım kurban kesmek Ailemizden sevdiklerimizden ve kendimizden akacak olan kanı bir kurbanlıktan akitarak gelecek belaya engel olmaktır .Kimse bahane üretmesin.Hiç birimiz Allah resúlünden daha fakir degiliz keçe üzerinde yatardı. Biz tüyden döşekler üzerinde,ama o mübarek her sene kurbanini keserdi bir düşünün ,elimizdeki telefon bile iki kurban degerinde Aileniz ve sevdiklerinizin iyiligi icin lütfen kurban kesmeyi ihmal etmeyin zira bela geldikten sonra pişmanlik kimseye fayda vermez.'

“DİN KARDEŞİNLE ÇEKİŞME…” Resûlullâh (s.a.v) Efendimiz buyurdular: • “Kardeşinle münâkaşa etme (çekişme), ona yapamıyacağın şeyi de vaadetme.” • “Kim haksız olduğunu bilip de mücadeleyi terk ederse, ona cennetin kenarında bir ev bina edilir. Kim de, haklı iken mücâdeleden vaz geçerse ona da cennetin ortasında bir köşk bina edilir. Kim de karşısındakine güzel muamele ederse, onun için cennetin en yüksek yerinde bir köşk bina edilir.” • “Nefsimi kudretinde tutan Allah’a yemin ederim ki; bir kul kalbi ve lisanı dosdoğru olmadıkça hakiki Müslüman sayılmaz, komşusu şerrinden emin olmadıkça da, gerçek iman etmiş olmaz.” Resûlullâh (s.a.v) Efendimiz, bir taşı kaldırmakta müsâbaka yapan (yarışan) bir topluluğa rastladı. Onlara: “Bu (yaptığınız) nedir?” buyurdu. “Hangimizin daha güçlü olduğunu denediğimiz bir taş” dediler. Peygamber Efendimiz Aleyhisselâm: “Dikkat edin, bu taşı kaldırmaktan daha zor bir şeyi size bildireyim mi? Kendisiyle kardeşi arasında bir kızgınlık bulunan bir adam, gelip, kendi şeytanıyla onun şeytanına galib gelerek kardeşiyle konuşursa, bundan daha zor bir iştir.” Rasûlullâh (s.a.v) Efendimiz buyurdular: Üç şey helâk edicidir: 1- Aşırı cimriliğe boyun eğmek. 2- Nefsin (gayr-ı meşrû) arzularına boyun eğmek, 3- Kişinin kendini beğenmesi. Üç şey kurtarıcıdır: 1- Gizli ve âşikârda (her zaman ve her yerde) Allah’dan korkmak. 2- Öfke ve hoşnudluk halinde adaletli davranmak, 3- Fakirlikte ve zenginlikte iktisatlı olmak (cimrilik ve israftan sakınmak). (Avârifülmaârif)

SALİH ADAMDA HELAL MAL NE GÜZELDİR Mal, Allâhü Teâlâ’nın nimetidir. Eğer hayır yollarına harcanır ve muhtaçlara sadaka olarak verilirse âhiretin tarlasıdır. Nitekimf hadîs-i şerîfte buyurulmuştur ki: “Helâlinden kazanılmış mal (Allâh’ın ve kullarının haklarına riayet eden) sâlih kimsede ne güzeldir.”

Allâhü Teâlâ’nın bize emrettiği ibâdetler arasında, mal ile yapılanları da vardır. İslâm’ın şartlarından olan hac, zekât gibi ibâdetler helâl mal ile yerine getirilir.

Bedenin sıhhati ve kuvveti mal iledir. Sıhhate itina etmek ve korumak ise farzların önde gelenidir. Zira beden, fazîletlere erişmek için bineğimiz, ibâdetler için yegâne âletimizdir.

Sıla-i rahim; akrabasını görüp gözetmek mal iledir. Mal ile fakîrlerin ihtiyaçları görülür, borçları ödenir, gam ve kederleri giderilir de “Kim bir mü’mini sevindirirse Allâhü Teâlâ da muhakkak o kimseyi sevindirir” müjdesine erilir.

Mal ile mescid, medrese, köprüler gibi hayır eserleri yapılır. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: “Kim Allâh rızası için içinde Allâhü Teâlâ’nın isminin zikrolunduğu bir mescid bina ederse Allâhü Teâlâ da onun için cennet-i a‘lâ’da bir ev bina eder” ve “Kim kuş yuvası kadar küçük de olsa bir mescid yaparsa, Allâhü Teâlâ o kimseye cennette bir ev bina eder.”

Malın şerrinden korunabilmek, ancak helâlinden kazanıp hayır yollarına sarfetmek ile mümkündür (BERİKA)


Mevlânâ’nın türbesinin girişinde bu manalarda şu beyt vardır:

“Lâ tahzen / Üzülme.. Çünkü hüzün, düşmanı sevindirir, dostunu üzer, haset edenin diline düşürür.

Lâ tahzen / Üzülme.. Çünkü hüzün, kaybolanı geri getirmez, öleni diriltmez, kaderi değiştirmez, hiçbir fayda getirmez.

Lâ tahzen / Üzülme..… Çünkü hüzün sinirleri yıpratır, kalbini yorar, gecelerini mahveder.

Lâ tahzen / Üzülme.. İnsanlara ihsanda bulunduğun sürece üzülme. Çünkü mutluluğun yolu insanlara ihsanda bulunmaktan geçer.

Lâ tahzen / Üzülme.. Çünkü iyiliğin mükafatı on mislinden yedi yüz misline, kötülüğün karşılığı ise sadece mislince.

Lâ tahzen / Üzülme.. Dünya, ne seçim, ne geçim dünyasıdır; dünya, bugün var yarın yok, imtihan dünyasıdır.

Lâ tahzen / Üzülme.. Hakk’ın rızâsına uygun düşen belâ, kulun sevgisini artırır.

Lâ tahzen / Üzülme.. Altın, ateş ile; iyi kul da belâ ve musibet ile tecrübe edilir. (Hz. Ali r.a.)

Lâ tahzen / Üzülme.. İnsanlar, başlarına gelen belâ ve musibetleri ondan daha büyükleriyle kıyas etselerdi, şüphesiz belâların bazısını âfiyet kabul ederlerdi.

Lâ tahzen / Üzülme.. - Şunu unutma yaşadığın günün sınırları içinde yaşamazsan sıkıntı ve kaygıların artacak demektir. Biraz daha açarsak; Sabaha çıktıktan sonra artık akşamı bekleme, akşama kavuşunca da sabahı bekleme. Ne maziye takıl kal ne de gelecek kaygısı içinde ol. Yani ânı yaşa.

Lâ tahzen / Üzülme.. - “İnne maal usri yüsran / Her zorlukla birlikte kolaylık vardır.” Yani kolaylık zorluğun içinde saklıdır!.. Bir başka ifade ile; kolaylık; zorluk zannettiğimiz şeyin taa kendisidir!..