“Dünyâ hayâtı azdan daha azdır. Ona âşık olan, alçakların alçağıdır. O sihriyle bir topluluğu sağır ve kör eder. Böylece onlar ortalıkta şaşkın ve delîlsiz ortalıkta kalırlar.”
https://vimeo.com/tomorhoca
- Ana Sayfa
- İlahi – Kur`an -İslam – Din -Tasavvuf – Belgesel – Dua – Hadis – Tarih – Şiir – Vs… – بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
- Dini bilgiler
- Hatim duası Türkçe Hatim Duası
- Ahmet tomor hoca sohbetleri
- suleymaniye
- Ruhlar kabirde hep kalır mı?
- Şehitlik ve Fazileti
- İslami Eğitim
- ALLAH (C.C.) 'ÜN SIFATLARI
- Ahmet Tomor Hocaefendi Sohbetleri
- Veysel Gürler
- Umman'dan Şifâlar
- İSLAMİ BİLGİLER KİTAP SOHBET SEYRET MULTİMEDYA
- Safakat İslami Forumları
- sadakat.net
- Ehl-i Sünnet Hanefi
- HAVAS İLMİ-MÜCERREBAT-I İLAHİ ŞİFACILAR
- Sağlığımızın müthiş şifreleri Sayfadaki tüm bilgiler bilgi amaçlıdır kullanım tercihi size aittir önce araştırın inceleyin doktorunuza danışın saygılar
- Sayfa ve guruptaki bilgiler bilgi amaçlıdır araştırın araştırmadan doktorunuza danışmadan kullanmayın sakın saygılar hepinize m.ulaş
- MUHTASAR İLMİHAL | Fazilet
- İLİM BÖLÜMÜ
- İmam Suyuti Camius Sağir
- Dini Sorular Molla Cami dini sorular ve cevapları
- incemeseleler
- "Nazar, deveyi kazana, insanı mezara sokar."
- YAVRULARIMIZA ELİF CÜZÜ ÖĞRETELİM. BİZLERDE TEKRAR EDELİM...
- Hadis-i Şerif
- FAZİLET TAKVİMİ
- mektebun
- faydalı
- medine
- Zi tuva kuyusu...
- Ali Eren Hoca
- *FATİHA SURESİNİN SIRRI..*
- "Kişi sevdiği ile beraberdir."
- *FATİHA SURESİNİN SIRRI..*
17 Temmuz 2020 Cuma
Sadık dost, arkadaşının ayıplarını görünce ihtar eder, ifşa etmez.
“Üç kişinin gözü cehennem ateşini görmez (Üç kişi cehenneme girmez): Allâhü Teâlâ yolunda nöbet tutan göz, Allah korkusundan ağlayan göz ve Allah’ın haram kıldıklarından sakınan göz.” (Hadîs-i Şerîf, Taberânî, el-Mu’cemü’l-Kebîr)
Sadaka vermek istiyorsunuz, paranız malınız yok... Ne yapacaksınız? İnsanlara tebessüm edecek, güler yüz göstereceksiniz. Resulullah Efendimiz ‘Kardeşinin yüzüne gülmen de bir sadakadır’ buyurmuşlardır. (Tirmizî)
Allah muhlet verir, ihmal etmez!
HZ.İBRAHİM (a.s) bir kimseyi isyan ederken gördü.
-YA RABBİ! Senden utanmayan bu kimseyi helak et dedi.
Cenab-ı Hak onun duasını kabul etti. Bu durum aynen ikinci bir defa daha devam etti. Üçüncüsünde Hz.İbrahim yine bir kimse için dua ettiğinde, Cenab-ı Hak buyurdu ki; -EY İBRAHİM, her günah işleyeni helak edecek olursam yeryüzünde kimse kalmaz. Ben cezalarını ertelerim ya tövbe ederler affederim ,ya da ahirette azab ederim..."Cenab-ı HAK imhal eder,ama İHMAL etmez!" Elhamdulillah...
YETİM AĞLADIĞI ZAMAN ARŞ-I ÂLÂ TİTRER Yetim, babası vefat eden küçük çocuk demektir. Cenâb-ı Hak, Duhâ Sûresi’nin 9. âyet-i kerîmesinde şöyle buyuruyor (meâlen): “Yetime sakın kötü bir muâmelede bulunma.” Sehl bin Sa‘d es-Sâidî (r.a.) rivâyet etti: “Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şehadet ve orta parmağını biraz açarak: ‘Ben ve yetimin bakımını üstlenen kişi cennette şöyle bulunacağız.’ buyurmuş ve (ashâbına) göstermiştir.” Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki: “Müslümanlar arasında, en hayırlı hâne, kendisinde yetime güzel muâmele yapılan hânedir. En şerli hâne ise kendisinde yetime kötü muâmele yapılan hânedir.” Ebu’d-Derdâ (r.a.), Peygamber Efendimize (s.a.v.) kalbinin katılaştığından şikâyette bulununca Peygamberimiz (s.a.v.), “Yetime merhamet et, başını okşa, ona kendi yemeğinden ikram et ki kalbin yumuşasın ve istediğine de kavuşasın.” buyurdular. Hazret-i Ömer (radıyallahü anh)’ın rivâyet ettiği bir hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurdular: “Yetim ağladığı zaman onun ağlamasından arş-ı âlâ titrer. Hz. Allah, meleklerine “Ey Meleklerim! Şu babası toprakta kaybolmuş olan yetimi ağlatan kimdir?” buyurur. Melâike-i Kirâm “Ey Rabbimiz, Sen daha iyi bilirsin” derler. Bunun üzerine Hz. Allah buyurur ki: “Şâhit olunuz, her kim bu yetimi susturur, hoşnut ederse, ben de onu kıyâmet günü hoşnut edeceğim.” Bundan dolayı bu hadîs-i şerîfi rivâyet eden Hazret-i Ömer (r.a.) bir yetim gördüğü zaman başını okşar ve ona bir şeyler verirdi.
HZ. EBÛBEKİR (R.A.)’İN YÜCE MAKAMI ............ İmâm Fahreddîn Râzî (r.aleyh) bildiriyor: Bir gün iki cihânın sultânı, insanların ve cinlerin Peygamberi, âlemlerin Rabbi’nin sevgilisi Muhammed Mustafa (s.a.v.) Hazretleri’ne bir gümüş yüzük hediye getirmişlerdi. Hz. Ebûbekir (r.a.)’e: “Ya Âtik, bu yüzüğü bir kuyumcuya götür, üzerine Lâ İlâhe İllâllâh yazılsın!” buyurdu. Hz. Ebûbekir (r.a.) yüzüğü alıp kuyumcuya götürdü “Bu yüzüğün üzerine Lâ İlâhe İllâllâh Muhammedün Resûlullâh yaz.’’ dedi. Resûlullâh (s.a.v.) böyle emretmemişti, fakat Allâhü Te‘âla’nın ism-î şerîfi ile Resûl-i Ekrem (s.a.v.)’in ism-i şerîfinin ayrı olmasını uygun görmemişti. Kuyumcu, Hz. Ebûbekir (r.a.)’in söylediği gibi yazdı. Hz. Ebûbekir (r.a.) kuyumcudan yüzüğü alıp Resûlullâh (s.a.v.)’e götürürken Hakk Te‘âla, Cebrail (a.s.)’a: “Çabuk git, Habibimin yüzüğüne Ebûbekir ismini yaz, çünkü Ebûbekir benim ismim ile Habibimin isminin ayrı olmasını uygun bulmadı. Ben de Habibimin isminden Ebûbekir’in ismini ayırmayı uygun görmedim.” buyurdu. Cebrail (a.s.) derhal yetişip mübarek yüzük Hz. Ebûbekir (r.a.)’in elinde iken ve haberi yok iken yüzüğe Ebûbekir ismini yazdı. Sonra Hz. Ebûbekir (r.a.) yüzüğü Sultân-ı Enbiyâ (s.a.v.)’e teslim etti. Yüzüğün üzerinde “Lâ İlâhe İllâllâh Muhammedün Resûlullâh, Ebûbekir Sıddîk” yazılı idi. Hz. Ebûbekir (r.a.)’e: “Bu yüzüğün üzerine yalnız “Lâ İlâhe İllâllâh” yazılması söylenmişti. Halbuki fazla yazılmış, hikmeti nedir?” diye sordular. Hz. Ebûbekir (r.a.) çok utandı, terledi. Bir cevab vermeden Cebrail (a.s.) gelip Hakk Te‘âla’nın selâmını söyledikten sonra: “Ebûbekir’in yüzükte kendi adının yazıldığından haberi yoktur, ben yazdırdım. Habibim üzülmesin.” buyurduğunu söyledi ve olanları anlattı. Aklı ve ilmi olanlar, buradan Hz. Ebûbekir (r.a.)’in Hakk Te‘âla katındaki mertebesini anlarlar. Ayrıca onun hakkında inen âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîflerde Hz. Ebûbekir (r.a.)’in aklın almadığı üstünlüğünü göstermektedir. Nitekim camilerde de Allâh (c.c.) ve Resûlü (s.a.v.)’in isimleri ile beraber dört halife isimleri de yazılmaktadır.......(Şemsüddîn Ahmet Sivasi, Dört Büyük Halife, s.33-34)
Osmanlı devletinin kurucusu Osman Gazi’nin Şeyh Edebali hz. Evinde misafir olduğu zaman yatacağı oda da Kur’an-ı Kerim olduğu için ona hürmeten 6 saat yatmadan beklediğini ve bu 6 saatin 600 sene Osmanlının ayakta kalmasının hikmetlerinden biri olduğunu, o yüzden Kur’anı Kerime karşı ayak uzatmanın, göbekten aşağı indirmenin, sol ele almanın saygısızlık olduğunu hatta bazı kimselerin Hadisi Şerif yazan bir takvimin yanında bile ayak uzatmaktan haya ettiğini biliyor muydunuz?
İftitah tekbirinde “Allahu ekber” lafzının kulak yumşağına el değdiği anda bitmesi gerektiğini ve günümüzde insanların buna riayet etmeyerek büyük bir yanlışlık yaptığını; Tekbir esnasında ellerin içinin kıbleye bakması gerektiğini parmak aralarının ise ne tam açık ne de tam kapalı, kendi haline olacak şekilde ayarlanması icap ettiğini biliyor muydunuz.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)