3 Eylül 2020 Perşembe

EHL-İ SÜNNET VE CEMÂAT’E TÂBİ OLMANIN LÜZÛMU İmâm-ı Rabbânî Müceddid-i Elf-i Sânî Hazretleri buyurdular:

 


“Ey saâdete muvaffak kılınmış evladım. Hepimize lazım olan, Ehl-i Sünnet ve’l-Cemâat âlimlerinin, Kitab ve Sünnet’ten lâyık olduğu şekilde anlayarak çıkardıkları hükümlerle îtikâdımızı tashih etmek (düzeltmek)tir. Ehl-i Sünnet büyüklerinin görüşlerine muvâfık olmadığı müddetçe hiç birimizin görüşü muteber değildir. Görmez misin ki, her bid’at ve dalâlet ehli, bâtıl olan hükümlerini kitap ve sünnetten aldığını ve o hükümleri kitap ve sünnetten anladıklarını iddia ederler…” (1/ m. 157)
“Kurtuluş yolu fiillerde, sözlerde, îtikadda ve amelde Ehl-i Sünnet ve’l-Cemâat Mezhebine uymaktır. -Allâhü Sübhânehû onların adedini çoğaltsın- Çünkü kurtuluşa erecek olanlar -bugün birileri bilsin veya bilmesin- ancak bunlardır. Diğerleri ise helâk olacaklardır. (Bu hakîkatı) yarın herkes anlayacak, amma faydası olmayacaktır. Allâh’ım, ölüm bizi uyandırmadan sen bizi uyandır.” (1/ m. 169)
“Îtikad kirliliği -ki bu Ehl-i Sünnet îtikâdına muhalefettir- öldürücü zehirdir, insanı ebedî ölüme ve sonsuz azaba götürür. Amelde meydana gelecek gevşeklik ve tembelliklerin mağfiret olunması ümid edilir. Ancak îtikattaki gevşekliğin mağfiret (bağışlanma) ihtimâli yoktur.” (2/m. 67)
“Ubeydullah Ahrâr (k.s.) Hz.’nin şöyle buyurdu:
“Bütün manevi haller ve vecdler bize verilse de îtikâdımız Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat akîdesi üzere olmasa biz bu hallerin mahrûmiyetten başka bir şey olmadığına inanırız.
Yine, kusur ve noksanlar bizim üzerimizde toplansa, îtikâdımız Ehl-i Sünnet ve’l-Cemâat akîdesi üzere dosdoğru ise, biz bunda bir beis görmeyiz.
Cenab-ı Hak Seyyid-i Beşer (sallallâhü aleyhi ve sellem) Efendimiz hürmetine, bizi ve sizi, Peygamber Efendimizin râzı olduğu Ehl-i Sünnet ve’l-Cemâat’in yolunda sâbit kılsın.”
Kaynak : Mektûbât-ı İmâm-ı Rabbânî, 1/ m. 193

Enes (r.a.) rivayet ediyor. Rasûlullah (s.a.v.) de şöyle buyurdular: “Şu üç şey iyilik hazinelerindendir: 1. Sadakayı gizli vermek, 2. Uğradığı musibeti insanlardan gizli tutmak, 3. Şikâyetini sadece Allah'a arzetmek. Böyle bir kulu için Allahu Teâla (hadis-i kudsîsinde) şöyle buyurur: ‘Kuluma bir belâ verdiğimde sabretti; Beni, kendisini ziyarete gelenlere şikâyet etmedi. Ben de hastalık sebebiyle eriyen etinin yerine daha iyi bir et; kanı yerine de hayırlı bir kan vereceğim. Eğer iyileştirirsem, onu, hiçbir günahı kalmamış bir halde sıhhatine kavuşturacağım. Ruhunu alırsam rahmetime eriştireceğim. [Süyûtî, Câmiu’s-Sağîr, Hadis no: 3439]

 Peygamber\'imiz (S.A.V) buyuruyor ki:

"Bir namazi kasden terkeden kimse Muhammed\'în zimmetinden siyrilmistir.\"i

Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Suizan etmeyin. Suizan, yanlış karar vermeye sebep olur. İnsanların gizli şeylerini araştırmayın, kusurlarını görmeyin, münakaşa, haset ve düşmanlık etmeyin, birbirinizi kardeş gibi sevin, çekiştirmeyin. Müslüman Müslümanın kardeşidir, ona zulmetmez, yardım eder. Onu, kendinden aşağı görmez.) [Buhari, Müslim]

Günah olan zan Kur'an-ı kerimde bazı suizanların günah olduğu bildiriliyor. Bunlar hangisidir? CEVAP Suizan, bir kimseyi kötü zannetmektir. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki: (Ey iman edenler, suizan etmekten kendinizi koruyun! Zannetmenin bazısı günahtır.) [Hucurat 12]

 

Günah olan zan
Kur'an-ı kerimde bazı suizanların günah olduğu bildiriliyor. Bunlar hangisidir?
CEVAP
Suizan, bir kimseyi kötü zannetmektir. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Ey iman edenler, suizan etmekten kendinizi koruyun! Zannetmenin bazısı günahtır.) [Hucurat 12]
Günah olan zan, iyi kimseyi kötü zannetmektir. Günahının affolunmayacağını sanmak, Allahü teâlâya suizan olur. Müslümanı fâsık zannetmek suizan olur. Suizan haramdır. Haram işleyen kimseyi bilir ve onu sevmezse, suizan olmaz, buğd-i fillah olur, sevap olur.
Müslümanın bir ayıbını görünce, ona hüsnü zan etmeli, teviline çalışmalıdır! Kalbe gelen bir düşünce, suizan olmaz. Kalbin o tarafa kayması, meyletmesi suizan olur. Hadis-i şerifte, (Suizan, yanlış karar vermeye sebep olur) buyuruldu. (Müslim)
Salih veya fâsık olduğu bilinmeyen müslümana hüsnü zan etmelidir! Hüsnü zan, suizannın tersidir. Bir kimseyi iyi zannetmektir. Hüsnü zan edileceklerin başında Allahü teâlâ gelir. Hadis-i şerifte, (Allahü teâlâya hüsnü zan etmek ibadettir) buyuruldu. Allah’ın rahmetinin, affının bol olduğunu bilmelidir. Günahlarımız çok olsa da Allahü teâlânın affedebileceğini düşünmek hüsnü zan olur.
Elbette bu günahların içinde şirk, küfür yoktur. Ahirette Allahü teâlâ dilerse her günahı affedeceğini fakat şirki, küfrü asla affetmeyeceğini bildiriyor. Dünyada iken şirkten, küfürden tevbe edeni de affeder. İmansız olarak öleni ise asla affetmez.
Müslümanın hüsnü zannı şöyle olmalıdır: Bir çocuk görünce, bunun günahı yoktur, benim günahım vardır. O halde bu çocuk benden daha faziletlidir. Bir yaşlı müslüman görünce, bunun ibadeti benden daha fazladır, o halde benden daha faziletlidir. Bir İslam âlimi görünce, ben cahilim, bu benden ziyade âlimdir, öyle ise, benden daha faziletlidir. Bir cahil görünce, bu bilmeden günah işler. Ama ben bilerek işlerim, öyle ise, bu benden efdaldir. Bir kâfir görünce, olur ki, dünyadan iman ile gider. Benim imanla gidip gitmeyeceğim ise, belli değildir. Şu halde, benden daha faziletli olabilir diye düşünmeli! (İslam Ahlakı)

Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Ana-babanın kabrini, Cuma günleri ziyaret edenin günahları affolur, haklarını ödemiş olur.) [Tirmizi]

 

31 Ağustos, 17:49
 
(Ya Resulallah, yaşlı anama elimle yedirip içiririm. Abdestini aldırır, sırtımda taşırım. Hakkını ödemiş olur muyum?) diye soran kişiye buyurdu ki:
(Hayır, yüzde birini bile ödemiş olamazsın. O sana, yaşaman için hizmet ediyordu, sen ise, ölümünü bekleyerek hizmet ediyorsun. Ancak Allahü teâlâ, bu az iyiliğine karşılık çok sevap ihsan eder.) [R. Nasıhin]

Bir Üniversite Talebesine Nasihatler . Adapazarlı bir zat olan Osman Eslek, Ziraat Fakültesi’ne devam ettiği yıllarda, Süleyman Efendi (k.s) Hazretleri’nin yanında ve himayesinde bulunuyordu. Süleyman Efendi(k.s)‘nin, akrabalarından olan bu genç talebeye, beş maddelik bir nasihati vardır ki, bütün üniversite talebelerinin hatta tüm Müslümanların dikkatle öğrenmek ve uyması gereken düsturları ihtiva etmektedir. Süleyman Efendi Hazretleri(k.s), nasihatleri sıralamadan önce de “Evladım, bu beş hususa riayet edersen, hem cemiyette itibarın hem de âhirette yerin iyi olur” buyurmuşlardır. Beş maddede toplanan bu güzel nasihatler, şöyledir: Allah yolunda ol, dosdoğru ol, verdiğin sözün eri ol... Evladım, ağzın laf ediyorsa, dilinle doğru ol, sözünle doğru ol. Sana inanan kişilere karşı sözünden cayma. Eğer sözünü tutarsan “söz” olur ve seni cennete götürür, tutmazsan “köz” olur. Elinle doğru ol. Kolunu, muzırda değil; yardım işinde kullan. Tartıyla iş yapıyorsan terazinde, ölçüyle iş yapıyorsan metrende ve litrende doğru ol. Doğrunun doğruluğu bütün sülâlesine akseder, hepsini hayra götürür. İnsanları sev ve kimseyi kendinden alçak görme... Tevazu sahibi ol, zira en hâlis ziynet alçak gönüllülüktür. Mütevazı olan kimse, en güzel ziyneti takınmıştır. Kimseyi kendinden aşağı görme. Hayatta haset etmeden say, kıskanmadan sev. Bazı insanlar, başkasındakini istemez. Öyle olma. Gıpta et; fakat haset etme. Zira Allah’ın huzuruna fesatla çıkılmaz. Memur olduğun zaman sana gelen vatandaşlara sakın yüksekten bakma, yanına geleni ayakta bekletme. Yanında, daima bir sandalye bulundur ve oturtuver. Biraz dinlendirdikten sonra hâlini sor, işini hallet. Sakın ha, “Bugün git yarın gel.” deme! İşini, o gün bitir. Eğer öyle yapmazsan on parmağım yakanda olacaktır. Eğer memursan ve başında müdürün varsa, haset etmeden say, kıskanmadan sev. İnsanlar muhteliftir. Bazısı daha kabiliyetli, bazısı daha yakışıklıdır. “Ben niye onun yerinde olmayayım” deme, elindekinden de olursun. “Allah bana bir verirse, arkadaşıma, komşuma iki versin” diye düşünürsen, seninki üç olur. Eğer arkadaşın veya komşun böyle düşünmüyorsa, onunki ikide kalır. Senden daha iyi hizmet edecek olan varsa, makamını ona ver. İşte vatanperverlik budur. Çalışkan ol,üretici ol... Zira Peygamber Efendimiz “Çalışmak ibadettir” buyuruyor. Evladım, alın teri olmadan hiçbir şeyin kıymeti bilinmez. Tarlanı ek, mahsulünü al, komşuna ver, ağaç dik… Sadaka–i cariye, iyi evlat yetiştirmek, ilmî eser bırakmak ve ağaç dikmektir ki, ağaç dikmek en efdalidir. Bunun için biz, heykel dikmeyeceğiz, yeşil ağaç, yeşil abide dikeceğiz. Canlı ağaçlar yetiştireceğiz. Bildiğini öğret, temiz ol ve temizliğinle örnek ol... Münevver kişi, münevvir kişi demektir. Öyleleri var ki, üç fakülte bitirir de, hasedinden, kıskançlığından (dolayı) hiçbir şey öğretmez. Gerçek münevver, bildiğini yapan ve öğreten kişidir. Temizlik ibadettir ve imanın yarısıdır. Eğer sokakta birisi hata yapmışsa (yola pislik atmışsa), sen onu ayağının ucu ile örtüver… Günde en az bir kişiye iyilik et, gönlünü al... Çünkü Cennetin yolu, gönül almaktan geçer. Gönül almak, cennetin Firdevs kapısını açmaktır. Bu beş maddenin en kolayı, fakat en “içten geleni” de budur. Bir gönül kazanmak, 40 vakit namaza bedeldir. Bir gönül kırmak ise, 40 vakit namazın sevabını kaybettirir. Ben sabahları kalkarken, “Ey Allah’ım, bana, bugün bir kişiye iyilik yapmak nasip eyle” diye dua ederim. Evden çıktığında veya eve dönerken karşından gelen ilk kişiye selâm ver. Onun vermesini beklersen olmaz, evvela sen ver. İşte o zaman, o da sana karşılığını verecektir. Veren el, alan elden, sunan gönül, alan gönülden azizdir…

 

O Günde Ne Mal Fayda Verir Ne de Evlâd. Ancak Allah’a Temiz Kalple Gelenler Faydalanır.
[eş-Şuara: 88, 89.]
Selîm Kalp, Kalp Hastalıklarından ve Kötü Huylardan Temiz Olan Kalptir. Kalp, Sol Memenin Alt Tarafında Kozalak Şeklinde Bir Cisimdir.
Kalp En Şerefli Azâ, Îmânın Karargâhı ve Rahmanın Nazargâhı Olduğu İçin Kalp Diye İsimlendirilmiştir Bir Görüşe Göre Kendisinde Akıl Olduğu İçin Kalp Diye İsimlendirilmiştir (Ehl-i Sünnet Âlimlerine Göre Akıl Kalpte Nûru Beyindedir. Akla Nefs-i Natıka Denilir ve Lâtif Bir Varlıktır.) Bâzılarına Göre ise Akıl Beyinde Nûru Kalptedir.
Kalbin Yedi Tabakası Vardır:
1) Sadr Yani Gönül. Burası İslâm’ın Yeridir.
Allah İslâm İçin Kimin Kalbini Açtığını ve Rabbinden Bir Nûr Üzerine Olan Kimse (Kalbi Kararmış Kimse) Gibi Olur mu? O Hâlde Vây O Allah’ın Zikrinden Kalpleri Katılaşmış Olanlara! Onlar Açık Bir Sapıklık İçerisindedirler.
[ez-Zümer: 22.]
Ayrıca Vesveselerin Yeridir.
O Sinsi Şeytânın Şerrinden Sığınırım ki, İnsanlara Kalplerine Vesvese Verir. Cinlerden de Olur, İnsanlardan da.
[en-Nisâ: 4, 5, 6.]
2) Kalp, Burası Îmânın Yeridir.
Kalbi Îmânla Mutmain (Sakin) Olduğu Hâlde (Dinden Dönmeye) İkrah Olunanlar Müstesna!
[en-Nahl: 106.]
3) Şuğaf, Mahlûkâta Olan Sevginin Yeridir.
4) Fûad, Allahû Teâlâ’yı Görme Mahallidir.
(Gözü ile) Gördüğünü Kalp Yalanlamadı.
[en-Necm: 11.]
5) Hubbetü’l Kalp, Allah Sevgisine Mahal Olmuş Kalp.
6) Süveyda, Ledünnî İlimlerin Yeridir.
7) Mehtecü’l Kalp, Sıfat-ı İlâhînin Tecelli Mahallidir...
Kalp, Allah Celle Celâlühû Tarafından Geniş Olarak Vâsıflandırılan Her Şeyin En Büyüğüdür.
Hadîs-i Kûdsî:
Arz ve Semâ Beni(m Sevgimi) İçerisine Alamaz Ancak Takvâ Sahibi Mü’min Kulumun Kalbi İçerisine Alabilir.
Kalp, Allah’ın Evi, Hazinesi ve Nazargâhı (Her Ân Rahmet Nazarı ile Baktığı Yer)dir.
Kalp, Beden İkliminde İtaât Olunan Sultân Gibidir. Bedenin Salâhı Kalbin Salâhına Bağlıdır.
Hadîs-i Şerif:
Kalpte Bir Çiğnemlik Et Parçası Vardır. O İyi Olduğu Zaman Vücûd İyi Olur, O Bozulunca Vücûd Bozulur. O Kalptir.
[Buhârî ve Müslim Abdullah b. Beşir b. Numan’dan Rivâyet Edilmiştir.]
Ey Kardeş! Padişâh ve Büyükler Yanında Nasıl Saygılı Oluyorsan, Allah Huzurunda da Öyle Saygılı Ol, Allah’ın Harâmlarına Düşmekten Kork. Harâmlar Allah’ın Haremi Mesabesindedir. Sultânlar Haremine Gireni Nasıl Cezalandırırsa, Hazreti Allah da Harâmlara Düşeni Öylece Cezalandırır.

Silsile-i Saadatın 4. halkasını teşkil eden, imam-ı azam ebu hanife r.aleyhin mürşid-i kamili olan Cafer-i Sadık ks. hz.lerinden nakil edilir.. İbrahim as. Allahütealaya münacaat edip, İsmail as.ın kurban olmamasının sebebini sordu. Allahüteala buyurdu ki, alnında Habibimin nuru vardır. Ben onu boğazlatmam. İbrahim as. : - Ya Rabbi o hazretin mertebesinden bir nebze bildir, diye niyaz etti. Allahüteala aradaki perdeleri kaldırıp Habibinin sav. ve Eshabının derecesini Haliline gösterip , bunlar senin evlatlarındır, buyurdu. Bunların arasında Hz. Hüseyin ra.ın şehadet mertebesini gördü. İlahi bu derece kimindir? dedi. Allahüteala buyurdu ki: - Habibimin kız evladından İmam Hüseyinin mertebesidir. İbrahim as. Ya Rabbi Hüseyini oğlum İsmailden daha çok seviyorum dedi. Allahüteala ben onu (hüseyini) ismaile kurban kabul ettim buyurdu.......mearıcu'n nubuvve altıparmak peygamberler tarihi. berekat y.evi. 1978. 4.baskı, sayfa 178. a.faruk meyan.

 Kişinin gerçek kimliği en güçlü olduğu zaman belli olur.