“Dünyâ hayâtı azdan daha azdır. Ona âşık olan, alçakların alçağıdır. O sihriyle bir topluluğu sağır ve kör eder. Böylece onlar ortalıkta şaşkın ve delîlsiz ortalıkta kalırlar.”
https://vimeo.com/tomorhoca
- Ana Sayfa
- İlahi – Kur`an -İslam – Din -Tasavvuf – Belgesel – Dua – Hadis – Tarih – Şiir – Vs… – بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
- Dini bilgiler
- Hatim duası Türkçe Hatim Duası
- Ahmet tomor hoca sohbetleri
- suleymaniye
- Ruhlar kabirde hep kalır mı?
- Şehitlik ve Fazileti
- İslami Eğitim
- ALLAH (C.C.) 'ÜN SIFATLARI
- Ahmet Tomor Hocaefendi Sohbetleri
- Veysel Gürler
- Umman'dan Şifâlar
- İSLAMİ BİLGİLER KİTAP SOHBET SEYRET MULTİMEDYA
- Safakat İslami Forumları
- sadakat.net
- Ehl-i Sünnet Hanefi
- HAVAS İLMİ-MÜCERREBAT-I İLAHİ ŞİFACILAR
- Sağlığımızın müthiş şifreleri Sayfadaki tüm bilgiler bilgi amaçlıdır kullanım tercihi size aittir önce araştırın inceleyin doktorunuza danışın saygılar
- Sayfa ve guruptaki bilgiler bilgi amaçlıdır araştırın araştırmadan doktorunuza danışmadan kullanmayın sakın saygılar hepinize m.ulaş
- MUHTASAR İLMİHAL | Fazilet
- İLİM BÖLÜMÜ
- İmam Suyuti Camius Sağir
- Dini Sorular Molla Cami dini sorular ve cevapları
- incemeseleler
- "Nazar, deveyi kazana, insanı mezara sokar."
- YAVRULARIMIZA ELİF CÜZÜ ÖĞRETELİM. BİZLERDE TEKRAR EDELİM...
- Hadis-i Şerif
- FAZİLET TAKVİMİ
- mektebun
- faydalı
- medine
- Zi tuva kuyusu...
- Ali Eren Hoca
- *FATİHA SURESİNİN SIRRI..*
- "Kişi sevdiği ile beraberdir."
- *FATİHA SURESİNİN SIRRI..*
3 Eylül 2020 Perşembe
73 FIRKA VE FIRKA-İ NÂCİYE İmâm-ı Rabbânî (k.s.) hazretlerinden: Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz, bazı hadîs-i şeriflerinde, ümmetinin düşeceği ihtilaflara dikkat çekmektedir. Bu hususta rivâyet edilen birçok hadîs-i şerif vardır. Bunların en genişi, Tirmizî ve İbn-i Mâce’de rivâyet edilen hadîslerdir. İbn-i Mâce’de geçen hadîs-i şerifte Peygamberimiz (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyururlar: “Yahûdiler, yetmiş bir fırkaya ayrıldı. Bunlardan biri cennette, yetmişi ateştedir. Hıris… Devamını Gör
EHL-İ SÜNNET VE CEMÂAT’E TÂBİ OLMANIN LÜZÛMU İmâm-ı Rabbânî Müceddid-i Elf-i Sânî Hazretleri buyurdular:
“Ey saâdete muvaffak kılınmış evladım. Hepimize lazım olan, Ehl-i Sünnet ve’l-Cemâat âlimlerinin, Kitab ve Sünnet’ten lâyık olduğu şekilde anlayarak çıkardıkları hükümlerle îtikâdımızı tashih etmek (düzeltmek)tir. Ehl-i Sünnet büyüklerinin görüşlerine muvâfık olmadığı müddetçe hiç birimizin görüşü muteber değildir. Görmez misin ki, her bid’at ve dalâlet ehli, bâtıl olan hükümlerini kitap ve sünnetten aldığını ve o hükümleri kitap ve sünnetten anladıklarını iddia ederler…” (1/ m. 157)
“Kurtuluş yolu fiillerde, sözlerde, îtikadda ve amelde Ehl-i Sünnet ve’l-Cemâat Mezhebine uymaktır. -Allâhü Sübhânehû onların adedini çoğaltsın- Çünkü kurtuluşa erecek olanlar -bugün birileri bilsin veya bilmesin- ancak bunlardır. Diğerleri ise helâk olacaklardır. (Bu hakîkatı) yarın herkes anlayacak, amma faydası olmayacaktır. Allâh’ım, ölüm bizi uyandırmadan sen bizi uyandır.” (1/ m. 169)
“Îtikad kirliliği -ki bu Ehl-i Sünnet îtikâdına muhalefettir- öldürücü zehirdir, insanı ebedî ölüme ve sonsuz azaba götürür. Amelde meydana gelecek gevşeklik ve tembelliklerin mağfiret olunması ümid edilir. Ancak îtikattaki gevşekliğin mağfiret (bağışlanma) ihtimâli yoktur.” (2/m. 67)
“Ubeydullah Ahrâr (k.s.) Hz.’nin şöyle buyurdu:
“Bütün manevi haller ve vecdler bize verilse de îtikâdımız Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat akîdesi üzere olmasa biz bu hallerin mahrûmiyetten başka bir şey olmadığına inanırız.
Yine, kusur ve noksanlar bizim üzerimizde toplansa, îtikâdımız Ehl-i Sünnet ve’l-Cemâat akîdesi üzere dosdoğru ise, biz bunda bir beis görmeyiz.
Cenab-ı Hak Seyyid-i Beşer (sallallâhü aleyhi ve sellem) Efendimiz hürmetine, bizi ve sizi, Peygamber Efendimizin râzı olduğu Ehl-i Sünnet ve’l-Cemâat’in yolunda sâbit kılsın.”
Kaynak : Mektûbât-ı İmâm-ı Rabbânî, 1/ m. 193
Enes (r.a.) rivayet ediyor. Rasûlullah (s.a.v.) de şöyle buyurdular: “Şu üç şey iyilik hazinelerindendir: 1. Sadakayı gizli vermek, 2. Uğradığı musibeti insanlardan gizli tutmak, 3. Şikâyetini sadece Allah'a arzetmek. Böyle bir kulu için Allahu Teâla (hadis-i kudsîsinde) şöyle buyurur: ‘Kuluma bir belâ verdiğimde sabretti; Beni, kendisini ziyarete gelenlere şikâyet etmedi. Ben de hastalık sebebiyle eriyen etinin yerine daha iyi bir et; kanı yerine de hayırlı bir kan vereceğim. Eğer iyileştirirsem, onu, hiçbir günahı kalmamış bir halde sıhhatine kavuşturacağım. Ruhunu alırsam rahmetime eriştireceğim. [Süyûtî, Câmiu’s-Sağîr, Hadis no: 3439]
Peygamber\'imiz (S.A.V) buyuruyor ki:
"Bir namazi kasden terkeden kimse Muhammed\'în zimmetinden siyrilmistir.\"iHadis-i şerifte buyuruldu ki: (Suizan etmeyin. Suizan, yanlış karar vermeye sebep olur. İnsanların gizli şeylerini araştırmayın, kusurlarını görmeyin, münakaşa, haset ve düşmanlık etmeyin, birbirinizi kardeş gibi sevin, çekiştirmeyin. Müslüman Müslümanın kardeşidir, ona zulmetmez, yardım eder. Onu, kendinden aşağı görmez.) [Buhari, Müslim]
Günah olan zan Kur'an-ı kerimde bazı suizanların günah olduğu bildiriliyor. Bunlar hangisidir? CEVAP Suizan, bir kimseyi kötü zannetmektir. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki: (Ey iman edenler, suizan etmekten kendinizi koruyun! Zannetmenin bazısı günahtır.) [Hucurat 12]
Günah olan zan
Kur'an-ı kerimde bazı suizanların günah olduğu bildiriliyor. Bunlar hangisidir?
CEVAP
Suizan, bir kimseyi kötü zannetmektir. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Ey iman edenler, suizan etmekten kendinizi koruyun! Zannetmenin bazısı günahtır.) [Hucurat 12]
Günah olan zan, iyi kimseyi kötü zannetmektir. Günahının affolunmayacağını sanmak, Allahü teâlâya suizan olur. Müslümanı fâsık zannetmek suizan olur. Suizan haramdır. Haram işleyen kimseyi bilir ve onu sevmezse, suizan olmaz, buğd-i fillah olur, sevap olur.
Müslümanın bir ayıbını görünce, ona hüsnü zan etmeli, teviline çalışmalıdır! Kalbe gelen bir düşünce, suizan olmaz. Kalbin o tarafa kayması, meyletmesi suizan olur. Hadis-i şerifte, (Suizan, yanlış karar vermeye sebep olur) buyuruldu. (Müslim)
Salih veya fâsık olduğu bilinmeyen müslümana hüsnü zan etmelidir! Hüsnü zan, suizannın tersidir. Bir kimseyi iyi zannetmektir. Hüsnü zan edileceklerin başında Allahü teâlâ gelir. Hadis-i şerifte, (Allahü teâlâya hüsnü zan etmek ibadettir) buyuruldu. Allah’ın rahmetinin, affının bol olduğunu bilmelidir. Günahlarımız çok olsa da Allahü teâlânın affedebileceğini düşünmek hüsnü zan olur.
Elbette bu günahların içinde şirk, küfür yoktur. Ahirette Allahü teâlâ dilerse her günahı affedeceğini fakat şirki, küfrü asla affetmeyeceğini bildiriyor. Dünyada iken şirkten, küfürden tevbe edeni de affeder. İmansız olarak öleni ise asla affetmez.
Müslümanın hüsnü zannı şöyle olmalıdır: Bir çocuk görünce, bunun günahı yoktur, benim günahım vardır. O halde bu çocuk benden daha faziletlidir. Bir yaşlı müslüman görünce, bunun ibadeti benden daha fazladır, o halde benden daha faziletlidir. Bir İslam âlimi görünce, ben cahilim, bu benden ziyade âlimdir, öyle ise, benden daha faziletlidir. Bir cahil görünce, bu bilmeden günah işler. Ama ben bilerek işlerim, öyle ise, bu benden efdaldir. Bir kâfir görünce, olur ki, dünyadan iman ile gider. Benim imanla gidip gitmeyeceğim ise, belli değildir. Şu halde, benden daha faziletli olabilir diye düşünmeli! (İslam Ahlakı)
Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Ana-babanın kabrini, Cuma günleri ziyaret edenin günahları affolur, haklarını ödemiş olur.) [Tirmizi]
31 Ağustos, 17:49
· (Ya Resulallah, yaşlı anama elimle yedirip içiririm. Abdestini aldırır, sırtımda taşırım. Hakkını ödemiş olur muyum?) diye soran kişiye buyurdu ki:
(Hayır, yüzde birini bile ödemiş olamazsın. O sana, yaşaman için hizmet ediyordu, sen ise, ölümünü bekleyerek hizmet ediyorsun. Ancak Allahü teâlâ, bu az iyiliğine karşılık çok sevap ihsan eder.) [R. Nasıhin]
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)