1 Ekim 2020 Perşembe

ÜZERLİK OTUNUN FAYDALARINI BİLİYORMUSUNUZ m.ulaş sağlığımızın müthiş şifreleri

 


Kıl kurtlarının tedavisi ve
Balgam söktürücü özelliği vardır.
Sindirimi hızlandırarak bağırsakların rahatlamasını sağlar.
Göğsü ve ciğerleri balgamdan arındırır.
Cinsel isteği artırarak afrodizyak etkisi yapar.
Bağırsak hastalıklarına iyi gelir ve bağırsak gazlarının giderilmesinde büyük fayda sağlar.
Romatizma ve varis gibi hastalıklara karşı oldukça etkilidir.
Rahim kaslarının çalışmasını sağlayarak adet düzensizliğini giderir ve sancısız adet dönemi geçirmeye fayda sağlar.
Emziren annelerde süt artmasına destek olur.
Suyu kaynatılıp içilirse damar yollarını açar ve kanın temizlenmesini sağlar.
Vücudu besler ve bağışıklık sistemini güçlendirir.
Alzheimer, unutkanlık ve yorgunluğa karşı zihni besler.
Kasları güçlendirerek bel ve bacak ağrılarını giderir.
Ciğerleri temizleyerek nefes darlığı ve öksürüğü giderir.
Üzerlik tohumu kaynatılarak suyu ile göze masaj yapılır ise göz ağrılarının geçmesine yardımcı olur.
Suyu ile saç yıkanır ise saçların siyahlamasına fayda sağlar ve saç dökülmesine iyi gelir.
Siyatik ve sarılık gibi hastalıkların giderilmesinde oldukça faydalıdır.
Kadınlarda yumurtalıkları çalıştırır ve hamile kalınmasını hızlandırır.
Sinirsel ağrıları giderir ve felç ile yüz felcine iyi gelir.
Alerji ve hapşırığa iyi gelir.
Antioksidan özelliği ile kanser tedavisinde etkilidir.1 küçük fincan çayı içilir günlük veya tütsüsü koklanır alıntıdır.15 günden fazla kullanmayın saygılar

BEBEKLERDEKİ EPİLEPSİ VE KASILMALAR SARILIK İÇİN ÇÖZÜM


Sarılık geçiren veya epilepsi yaşayan bebekler için süt emiyorsa anneler 1 tatlı kaşığı karbonat için sıcak suyla eritin için günde 1 sefer sütünüzle bebeğe geçer ve düzeliyor sarılıkta epilepside tansiyon böbrek sorununuz yoksa annenin şifa Allahtan sayfadaki uyarılarıda okuyun bilinçli olun araştırın doktorunuza sorun sormadan kullanmayın m.ulaş

Teşekkürler Nt gl nin 30 yıllık geniz eti uyku apnesi problemlerinden kantaron yağı ile 2 haftada kurtuluşu mükemmel şifayı veren Rabbim

 

"İmâm-ı Şâfî rahmetullâhi aleyh buyurduki "şarkı

 "İmâm-ı Şâfî rahmetullâhi aleyh buyurduki "şarkı batıla benzeyen çirkin bir iştir.onu ancak sefih (beyinsiz)olanlar dinler.onların şahitliği kabul olmaz.şarkı haramdır.onu zındıklar keşfettiler"

DEğerli KARDESLERİM BU YAZI MUTEBER HANEFİ FIKIH KİTABI OLAN EL-İHTİYAR İSİMLİ KİTAPTAN ALINMIŞTIR.GÜNÜMÜZÜN BENCE EN DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLARDAN BİRİSİ.ÇALGI ALETLERİNİ DİNLEMEK VE BUNUN HÜKMÜ...
Eğlence Âletlerini Dinlemek:
Eğlence âletlerini dinlemek haramdır: Elle veya sopa ile davul ve def çalmak, zurna öttürmek vb. âletleri dinlemek haramdır. Bu hususda Peygamber Efendimiz (sas) şöyle buyurmuştur:
“Eğlence âletlerinin sesini dinlemek mâsiyettir. Bu maksatla orada oturmak fasıklıktır. Bundan lezzet almak küfürdendir.” Bu hadîs-i şerif bu suçun ne kadar büyük ve cezasının da ne kadar şiddetli olduğunu ifade etmektedir. Ama ansızın böyle bir sesi duyan kimse mazurdur. Duymamak için çaba sarfetmesi gerekir. Zira rivayet edildiğine göre Rasûlullah (sas) zurna sesini duymamak için parmaklarını kulaklarına tıkamıştır.

ÖNEMLi !!!!! SIKINTILARIN SEBEBi Abdulkadir Hazretleri buyurdular: Hadīs-i şerifte: "Kul, işlediği günah sebebiyle bereketinden mahrum olur.


buyurulmuştur. Geçiminde darlık, rızkında zorluk ve hâlinde dağınıklık gördüğün zaman, bu hâlin, Allâh'ın emrini terk edip, nefsinin hevâsına uyduğundan dolayı olduğunu bilmelisin. Başkalarının, sana eli ve dili ile saldırdığını, zâlimlerin âilene ve malına kasdeylediğini gördüğünde; Allâh'ın haram ve yasaklarını işlediğini, üzerine düşen hukuku yerine getirmediğini, aştığını bilmelisin. Kalbinde hüzün, gam, şiddetli sıkıntı ve endişeler toplandığı zaman, Allâh'ın sana takdir eylediği şeye itiraz üzere bulunduğunu, senin ve diğer yaratılanlar hakkında Cenâb-i Hakk'ın razı olmadığını, Hakk'a itimadında noksanlık olduğunu muhakkak bilmelisin. Sen, bu hâllerden birini kendinde gördüğünde hemen o hâlini düzeltmeye çalış ve tevbe et.

AZILI KÂFİR ÜBEY BİN HALEF’İN SONU:

Yâsin Sûresi’nin 77-79. âyet-i celîlelerinde -meâlen- buyurulmuştur ki: “İnsan görmedi mi ki, muhakkak biz onu bir nutfeden yarattık, sonra o apaçık bir düşman kesildi. Ve kendi yaradılışını unuttu da bize bir misâl getirmeye kalkıştı, dedi ki: Kemikleri kim diriltebilir ki, onlar çürümüşlerdir. De ki: Onları ilk defa yaratmış olan diriltecektir ve o bütün yaradılmışları tamamıyla bilendir.”
Bu âyet-i kerîmenin sebeb-i nüzûlü şöyledir: Kâfirlerin azgınlarından Übey bin Halef, Resûl-i Ekrem Efendimizin (s.a.v.) peygamberliğini inkâr ederek ona düşman olmuştu. -Mekke’de iken- bir gün Peygamberimize elinde çürümüş bir kemik olduğu hâlde geldi, onu ufaladı ve: “Böyle çürümüş bir kemiği Allâh’ın dirilteceğine mi inanıyorsun?” dedi. Peygamberimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem):
“Evet, seni dahi diriltecek ve cehenneme atacak” diye cevap verdi. Bu sözü işiten Übey öfkelendi ve yemin ederek: “Muhakkak seni öldüreceğim.” dedi.
Peygamberimiz (s.a.v.): “Beni öldürmeye senin gücün yetmez. Ama inşâallâh ben seni öldüreceğim ve ateşe teslim edeceğim.” buyurdu.
Bedir Gazâsı’nda fidye karşılığında ölümden kurtulan Übey, Uhud Gazâsı’nda da kâfir saflarında idi. Übey, Peygamberimizi (s.a.v.) görünce atını sürdü. Müslümanlardan bazıları karşı durmak istediler. Fakat Peygamberimiz (s.a.v.): “Aradan çekiliniz, onu benimle baş başa bırakınız.” buyurdular. Sonra Hâris bin Sımme’den bir mızrak aldı, onu Übeyy’e attı. Boynundan yaralanan Übey atından düştü, kaburgalarından biri kırıldı. Kureyşlilerin yanına döndüğünde: “Muhammed beni öldürdü” dedi. Kendisine “Bir şeyin yok, bu ufak bir yaradır.” diyenlere:
“Bende olan diğer bütün insanlarda olsaydı hepsi ölürlerdi. O bana: ‘Seni inşâallâh öldüreceğim.’ dememiş miydi! Ben biliyorum ki Muhammed hiç yalan söylemez. Vallâhi tükrüğü bana isâbet etse yine de beni öldürür.” diye cevap verdi. Nitekim Mekke yakınında Serif denilen mahalde bu yaranın tesiriyle öldü.

(HAZRET-İ EBÛ BEKR'İN VEFATI) Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve Sellem) irtihalinden sonra Hazret-i Ebû Bekir (radıyallahu anh) çok üzülmüş, her geçen gün vücudu ermişti. Resulullah'ın (sallallahu aleyhi ve Sellem) irtihali onun da sebebi olmuştu. Cemaziyelahir'in bitmesine sekiz gün kala salı gecesi, Hicret'in 13.(M. 634) senesinde altmış üç yaşında vefat etmiştir. Hilafeti, iki yıl, üç ay, on gündür. Hazret-i Ömer Mescid-i Nebevi'de cenaze namazını kıldırdı. Hazret-i Ebu Bekir geceleyin defnedildi. Kabrine oğlu Abdurrahman, Ömer, Osman ve Talha (radıyallahu anhüm) indirdiler. Mübarek başı Peygamber Efendimiz'in omuzları hizasına gelecek şekilde kondu. Kendisinden sonra Hazret-i Ömer'i halife tayin etti. İrşad vazifesine de Selman-ı Farisi (radıyallahu anh) Hazretleri devam ettiler. Hazret-i Ebu Bekir'in son sözü: "Teveffeni müslimen ve elhıkni bi's-salihin." duası oldu ki "Beni Müslüman olarak vefat ettir ve beni salihler arasına kat." demektir. Hazret-i Ali anlattı: "Hazret-i Ebu Bekir vefat etmeden önce beni yanına oturttu ve: " Ya Ali! Ben öldüğüm zaman Resulullah'ı (sallallahu aleyhi ve Sellem) yıkadığın gibi beni de sen yıka. Güzel kokular sürdükten sonra Resulullah'ın (sallallahu aleyhi ve Sellem) bulunduğu Hücre-i Saadet'e götürün ve izin isteyin. Kapının açıldığını görürseniz beni oraya denedin. Yok, kapı açılmazsa beni - ALLAH kulları arasında hüküm verinceye kadar- Müslümanların kabristanına defnedin." dedi. Vefat edince, Hazret-i Ebu Bekir'i yıkadım, kefenledim. Resulullah'ın (sallallahu aleyhi ve Sellem) kapısına izin için ilk gelen ben idim. Ya Resulullah! Bu gelen, Ebû Bekir'dir, yanınıza defolunmak için müsaade istiyor, dedim. Kapı açılıverdi ve: "Habibi (dostu, sevgiliyi), habibine (dostuna) getirin. Zira Habib, habibini özlemiştir." diye bir ses işittim."