18 Kasım 2020 Çarşamba

böbrek yetmezliği

 kızılcık suyu 

"Evlilik pahalılaştıkça, zîna ucuzlayacaktır" diyor. Elmalılı Hamdi Yazır (r.a) 🍁

% 98 müslüman olduğu iddaa edilen ülkemizde geçen sene 2019 aralık ayında 37 milyon milli! piyango bileti satıldı kimsenin kafasına silah dayamadılar tehdit etmediler almaları için, hatta bir çokları zengin olmak için besmele ile bilet seçti kuyrukta dua etti.

DİB camilerde piyango haramdır, kumar şeytan işi birer pisliktir diyemedi. Kardeşlerim aralık ayı yaklaşıyor rızkın sahibi Rezzak olan Allah cc dir. toplum olarak düzelme ve Rabbimizden yardım istiyorsak haramlardan uzak durup bir birimize hayrı tavsiye edelim.



SIĞLAYAĞININ FAYDALARINI BİLİYORMUSUNUZ sağlığımızın müthiş.şifreleri m.ulaş Antiseptik özelliği nedeniyle yaraların iyileşmesini kolaylaştırır. – Başta ülser, gastrit ve reflü gibi mide ya da bağırsak rahatsızlıklarının iyileştirilmesinde yardımcıdır. – Sindirimi kolaylaştırır. – Crohn hastalığı ve ülseratif kolit semptomlarını azaltmada etkilidir. – Meme ve pankreas kanserine karşı korunmaya yardımcı olur. Kanser hücrelerinin yayılmasını önleyebilir. – Osteoartrit ve romatoid artritin neden olduğu eklem iltihabını azaltmaya yardımcıdır. – Sakinleştirici ve rahatlatıcı kokusunun solunum sistemini güçlendirdiğine ve canlandırdığına inanılmaktadır. – Kaygı duygularını azaltır. – Bağışıklık sistemini uyarır. – Cildi yumuşatır, elastikiyetini artırır. – Yaşlanma belirtilerini azaltır. – Ciltteki koyu lekelerin tonunu açarak, yok olmasını sağlar. – Antioksidan, antienflamatuar ve mantar önleyici özellikleri vardır. – Vücuttan enfeksiyonu temizler. – Üst solunum yolu hastalıklarının tedavisinde yardımcıdır. – Hemoroid (basur) tedavisinde etkilidir. – Ağız kokusunu, diş ağrılarını, çürükleri ve ağız yaralarını önlemeye yardımcı olabilir. – Zararlı mikrop ve bakterileri öldürür. Sığla Yağı Nedir? Sığla Yağının Faydaları – Bakın Nelere İyi Geliyor! 1) Ağrıyı Dindirir 2) İltihapları Temizler 3) Strese İyi Gelir 4) Uyku Sorunlarını Giderir 5) Kanamayı Durdurur 6) Sindirimi Rahatlatır 7) Cildi Besler ve Yeniler 8) Zihin Açar Hücre Yenileyici Doğal Formül: Sığla Yağı Bitkisel tedavi yöntemleri, son yıllarda oldukça popüler olmaya başladı. Cilt hastalıklarında olduğu gibi mide rahatsızlıklarında da insanlar doğanın onlara sunduğu şifalı ele yöneldi. Çeşitli bitki ve otlarda deva arayanlar, doğada bulunan bitkilerin özlerinde ve yağlarında hastalıklarına derman buldular. Anadolu topraklarında sıkça kullanılan bitkisel tedavi yöntemleri ise günden güne yayılmaya başladı. İnsanların beklentilerine karşılık veren şifalı ürünlerden biri de sığla yağıdır. Antik Yunan döneminde de kullanılan sığla yağı, birçok hastalığı kısa sürede iyileştirmesiyle yeniden gündeme gelmiştir. Reflüsü olanlar, baş ağrısından kurtulamayanlar hatta cilt lekelerinden rahatsız olanlar bu satırlara kulak versin. Sığla yağı mide ve cilt sorunlarını çözmek için geliyor. Sığla yağının faydaları ele alınan bu yazımızda merak edenler için sığla yağı kullanımı hakkında da bilgi verildi. Çok eski zamanlardan günümüze kadar adını duyuran sığla yağı, bakın nelere iyi geliyor! Sığla Yağı Nedir? Sığla yağı, Mısır döneminde mumyalama amacıyla kullanılan daha sonra sağlık için faydaları keşfedilen bir yağdır. Mersin ve Muğla civarında yetişen sığla ağacından damlayan reçinelerden elde edilen bir yağdır. Tahin rengine sahip olan sığla yağı, oldukça yapışkan bir yapıdadır ve ağır kokusu vardır. Sığla yağı, cilde bulaştığında çok zor çıkmasıyla bilinir. Kolonya yahut aseton gibi maddelerle temizlenmesi mümkün olan sığla yağı, ılıman iklimlerde yetişen sığla ağacının bir parçasıdır. Sığla ağacında bulunan bu reçineler özel bir işlemle toplanır, kaynatılır ve ardından presleme işleminden geçer. Bu aşamalardan sonra yağ kıvamını alır. Antik dönemlerde, Kleopatra’nın sağlık iksiri olarak da bilinmektedir. O dönemlerde de tıp alanında kullanıldığına dair bilgiler vardır. Sığla yağı kokusu ağır ve keskin olduğu için petrole benzetilir. Son günlerde adının duyulmasında sayısız faydaları etkili olmuştur. ALINTIDIR.




İmâm-ı Rabbânî hazretleri Mektûbât kitabında buyuruyor ki: “Kıymetli ömrümüz, günah işlemekle, kusur, kabahat yapmakla, yanılmakla, faydasız, lüzumsuz konuşmakla geçip gidiyor. Bunun için; tevbeden, Allahü teâlâya boyun bükmekten söyleşmemiz, vera ve takvadan konuşmamız hoş olur. Nûr sûresi, 31. âyet-i kerimesinde mealen; (Ey müminler! Hepiniz, Allahü teâlâya tevbe ediniz! Tevbe etmekle kurtulabilirsiniz) buyurmuştur. Tahrîm sûresi, 8. âyet-i kerimesinde mealen; (Ey iman eden seçilmişler! Allahü teâlâya dönünüz! Halis tevbe edin! Yani tevbenizi bozmayın! Böyle tevbe edince, Rabbiniz, sizi belki affeder ve ağaçlarının, köşklerinin altından, önünden sular akan Cennetlere sokar) buyurmuştur. En'âm sûresi, 120. âyet-i kerimesinde mealen; (Açık olsun, gizli olsun günahlardan sakınınız!) buyurmuştur. Günahlarına tevbe etmek, herkese farz-ı ayındır. Hiç kimse tevbeden kurtulamaz. Nasıl kurtulur ki, Peygamberlerin hepsi tevbe ederdi. Peygamberlerin sonuncusu ve en yükseği olan Muhammed aleyhisselâm buyuruyor ki; (Kalbimde envâr-ı ilâhiyyenin gelmesine engel olan perde hasıl oluyor. Bunun için her gün, yetmiş kere istiğfar ediyorum.) Yapılan günahta, kul hakkı bulunmayıp, zina yapmak, alkollü içki içmek, çalgı dinlemek, yabancı kadınlara bakmak, Kur’ân-ı kerimi abdestsiz tutmak ve yanlış inanışlara saplanmak gibi, yalnız Allahü teâlâ ile kendi arasında olursa, böyle günahlara tevbe etmek, pişman olmakla, istiğfar okumakla, Allahü teâlâdan utanıp, sıkılıp, Ondan af dilemekle olur. Farzlardan birini özürsüz terk etti ise, tevbe için, bunlarla birlikte, o farzı da yapmak lazımdır. Çünkü bir namazı vaktinde kılmayanın bunu kaza etmesi de farzdır. Günahta kul hakkı da varsa, buna tevbe için, kul hakkını hemen ödemek, onunla helalleşmek, ona iyilik ve dua etmek de lazımdır. Mal sahibi, hakkı olan ölmüş ise, ona dua, istiğfar edip çocuklarına, vârislerine verip ödemeli, bunlara iyilik yapmalıdır. Çocukları, vârisleri bilinmiyorsa, mal ve parayı fakirlere verip, sevabını hak sahibine ve eziyet yapılana niyet etmelidir

 KÂBE DE SABAHLAYAN GECELERINİZ OLSUN INŞ.

Ey âlemlerin Rabbi,
Ey amellerin karşılıklarının verildiği Kıyamet Gününün sahibi,
Ey sabredenleri seven,
Ey tövbe edenleri seven,
Ey maddi ve manevi kirlerden temizlenenleri seven,
Ey Allah’ı görür gibi ibadet edenleri ve iyilik yapanları seven,
Ey yardım edenlerin en hayırlısı,
Ey müşkül meseleleri halledip hükme bağlayanların en hayırlısı,
Ey iyi amellere bol karşılık verenlerin en hayırlısı,
Ey ifsat edenleri en iyi bilen,
Bütün kusurlardan münezzehsin,
Senden başka ilâh yok!
Emân ver bize. Bizi Cehennemden kurtar.

Büyük bir günah işleyenin, artık Allah beni affetmez diye düşünmesi doğru mu? CEVAP Çok yanlıştır. İnsan ne kadar büyük günah işlerse işlesin, Allahü teâlânın rahmetinden ümidini kesmemelidir. Bir günah işleyince, hemen tevbe etmelidir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Eskiden bir kimse 99 adam öldürür, sonra pişman olur. Bir rahibe gidip sorar: - Benim tevbem kabul olur mu? Rahip der ki: - Hayır tevben kabul olmaz. Adam bunu da öldürür. Sonra büyük bir âlimi bulur. Ona da durumu anlatıp sorar: - Tevbem kabul edilir mi? Âlim der ki: Elbette her günahın tevbesi vardır. Ancak ülkene gitme, orada kötü insanlar var. Bunu, iyi insanların bulunduğu başka bir yere gönderir. Adam giderken yolda ölür. Azap melekleri ile rahmet melekleri gelir. Ölüyü almak isterler. Başka bir meleği hakem tayin ederler. Bu melek de o kimsenin, çıkış yeri ile gideceği köy arasını ölçer. İyi insanların bulunduğu yere bir karış yakın olduğu için ölüyü rahmet meleklerine verir. Allahü teâlâ, iyi insanların bulunduğu köyü yakınlaştırdığından melekler orayı daha yakın bulurlar. Böylece ölü mağfiret olur.) [Buhari]

 Tevbe bin kere bozulsa da af vardır

Sual: Peygamberlik iddiasında bulunan biri, Nisa sûresinin (İman edip sonra küfre girenleri, sonra yine iman edip tekrar küfre girenleri, sonra da kâfirliklerini arttıranları, Allah ne bağışlar, ne de onları doğru yola iletir) mealindeki 137. âyetini, (Üç kere tevbesini bozan, tekrar tevbe etse de kabul olmaz. O, ebedî kâfirdir) diye tefsir etmiş. Hâlbuki Hazret-i Mevlana (Tevbeni bin kere bozsan da gel) diyor. Peygamberim diyen bu adamın söylediği yanlış değil mi?
CEVAP
Peygamberim diyen kimsenin nesi düzgün olur ki? Elbette söylediği yanlıştır. Resulullah efendimiz, öyle tefsir etmediği gibi, hiçbir İslam âlimi de, bu âyet-i kerimeye öyle mânâ vermemiştir. Kur’an-ı kerime yanlış mânâ vermek Müslümanı küfre sokar. Mektubat-ı Rabbânî’deki hadis-i şerifte, (Kur'an-ı kerimi kendi görüşüne göre tefsir eden kâfir olur) buyuruldu. (Deylemî)
Bildirilen âyet-i kerimede, (Kâfir olduktan sonra tevbe edenler affedilmez) denmiyor, (Kâfirliklerini arttıranlar, küfürde ısrar edenler affedilmez) deniyor. Bir kimse, kaç kere küfre girerse girsin, sonunda tevbe ederse Müslüman olur. Yani bin kere tevbesini bozsa da, sonunda tevbe etmişse, son durumu geçerli olur. Hüküm, neticeye göre verilir. Büyük müfessirlerden İmam-ı Kurtubî hazretleri de buyurdu ki:
Bu âyet-i kerimeye göre, Musa aleyhisselama iman ettikten sonra, Üzeyir aleyhisselamı inkâr edip kâfir olanları, sonra Üzeyir aleyhisselama iman ettikten sonra İsa aleyhisselamı inkâr edip kâfir olanları, sonra da Muhammed aleyhisselamı inkâr ederek küfürlerini artırmış olanları Allah mağfiret etmez. (Sonra da küfürlerini artırmış olanlar) sözünün anlamı, (Küfür üzere ısrar edenler) demektir. (Kurtubî Tefsiri)
Bir kimseye (Üç hakkın vardı, artık tevben kabul olmaz) demek, tevbe kapısını kapatmak ve Allah'ın rahmetinden ümit kestirmek olur. Allahü teâlâ, böyle kimselere lânet etmektedir. Bir hadis-i şerif:
(Allah’ın rahmetinden ümit kestirenlere Allah lânet etsin!) [Nesâî]
Bir âyet-i kerime meali de şöyledir:
(Ey günahta haddi aşanlar, Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin! Zira Allah, bütün günahları affeder. O, gafururrahimdir, affı, merhameti çoktur.) [Zümer 53]
Yine bir hadis-i şerif:
(Hak teâlâ buyurdu ki: “Kulumun, günahı göklere kadar yükselse, benden ümit kesmeyip, af dilerse, onu affederim.”) [Tirmizî]
Allahü teâlâ, kâfirlikten tevbe edenleri değil, küfründe ısrar edenleri affetmiyor. En azılı kâfir bile tevbe edince tevbesini kabul ediyor. Önüne gelen Kur’an-ı kerime yalan yanlış mânâ veriyor. Bir de, (Ben Kur’an’dan söylüyorum, delilim âyettir) diyor. Kendi anladığını din zannedip, nakle itibar etmeyenlerin dine verdikleri zarar büyük olur


Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Günahınız çok olup göklere kadar ulaşsa, tevbe edince, Allahü teâlâ tevbenizi kabul eder.) [İbni Mace]
Bu hadis-i şerif kul hakkı bulunmayan günahlar içindir. Eğer işlenen günahlarda kul hakkı da varsa, sahibi ile helalleşmek gerekir. Borcu varsa, borçlarını ödemelidir. Kul borçlarını ödeyip onlarla helalleşen, diğer günahlarına da tevbe edip bir daha işlemeyen kimse, hiç günah işlememiş gibi olur. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Tevbe eden, günah işlememiş gibi olur.) [İbni Mace]

Hayatından Çıkanlara sakın Üzülme Çürük meyve Ağaçtan düşer Dünyaya kıymet vermeyip, ahiret için yaşayanlar, hizmet ve ibadetle uğraşanlar, son hallerinde muhtaç olmazlar, unutulmazlar.

 DR. SALIH: Hastalıklar ne olursa olsun, bütün hastalıklarda tedavi aynıdır; 1-Beslenmeyi düzeltmek, 2-Gıdayı azaltmak, 3-Yapay gıdalardan vazgeçmek, 4-Deterjan kullanmamak, 5-Vücut bakım ürünleri kullanmamak, 6-Açlık,7-Hacamat,8-Sülük

17 Kasım 2020 Salı

UD-İ HİNDİ (Kust-i Bahri)


Bir gramı toz yapılır, bir fincan zeytinyağı içine konarak sabahları aç karnına içilirse midedeki ülseri şifaya kavuşturur.
Udihindi insanı müzmin baş ağrısından sâlim eder. Zeytinyağı içinde pişirilir de soğuduktan sonra kulağa üçer damla damlatılırsa kulak ağrısından kurtarır. Tütsü yapılır, buruna çekilirse nezleden kurtarır. Soğuk su ile içilirse erlige kuvvet verir. Kumları döker, Mide ve karaciğerin ağrılarini izale eder. İnsandaki titremeyi, sıtmayı, siyatiği ve mafsal ağrılarını giderir. Tozu buruna çekilirse bademciği iyi- leştirir.