22 Aralık 2020 Salı

Sual: Cennette evlilik var mıdır? CEVAP Evet, vardır, ama nasıl olduğu belli değildir. Çünkü orada nefs yoktur. İslam âlimleri buyuruyor ki: Dünyada olan şeyler birer görüntüdür. Her görüntünün bir de aslı olur. Asıl olmadan görüntü meydana gelmez. Dünyadaki şeylerin hepsinin asılları, gerçekleri Cennette vardır. Cennette nefis yoktur. Nefis olmayınca günah işlemek de yoktur. Haremlik selamlık yoktur. Bir kimse rüyada çeşitli meyveler yese, uyanınca bunun gerçek olmadığını anlar. Cennete giden insan da, dünyadaki şeyleri böyle hayal gibi görür, hakiki şeylere kavuşur. Dünyadaki şeyler, Cennettekilerin gölgesi, sureti gibidir. Hadis-i şerifte, (İnsanlar uykudadır, ölünce uyanırlar) buyuruldu. Ölüp ahirete gidince dünyadakiler, rüyada görülenler gibi olacaktır. Bir hadis-i şerif meali: (Cennet nimetleriyle, dünyadakiler arasında yalnız isim benzerliği vardır.) [Beyheki] Evliliğin de hakikisi orda olacaktır. Herkese eşi, çok güzel görünecektir. Benim eşimden daha güzeli, daha yakışıklısı yok diyecektir. Orada diğer zevkler gibi, evlilik zevkleri her gün artacaktır. Sonsuza kadar böyledir. Cennette evliliğin olacağı âyet-i kerime ve hadis-i şeriflerle sabittir. Kur’an-ı kerimde iyilere verilecek nimetler bildirilirken mealen buyuruluyor ki: (Bunun yanı sıra biz onları, sürmeli gözlü [ceylan gözlü] hurilerle evlendiririz.) [Duhan 54] (Biz ceylan gözlüleri, defterleri sağdan verilenler için yeniden yarattık; onları bakire, eşlerine düşkün ve hepsini aynı yaşta kıldık.) [Vakıa 35-38] (İçlerinde huyu güzel, yüzü güzel kızlar vardır.) [Rahman 70] (Takva sahipleri için bahçeler, üzüm bağları, tomurcuk göğüslü aynı yaşta kızlar, içecek dolu kâseler vardır.) [Nebe 31-34] (Yanlarında güzel bakışlarını yalnız onlara tahsis etmiş, iri gözlü eşler vardır. Onlar, gün yüzü görmemiş bembeyaz yumurta gibidir.) [Saffat 48-49] Hadis-i şeriflerde de buyuruluyor ki: (Rabbine itaat edip, kocasının hakkını ödeyen, ona hıyanet etmeyen kadınla şehit arasında, bir derece fark kalır. Kocası güzel ahlaklı bir mümin ise, onun kocası olur. Kocası uygun biri değilse, Cennette Allahü teâlâ onu bir şehitle evlendirir.) [Taberani] (Şehit, Cennette bir huri ile evlendirilir.) [İ. Ahmed] (Cennet kızlarından biri dünyaya gelse, yerle gök arası güzel koku ile dolar ve ikisinin arasını aydınlatırdı.) [Buhari, Müslim] Çocuk veya bekâr olarak ölenler de Cennette evlenecektir. Herkes aynı yaşta olacaktır.

 


Bir Anda Bir Çok Amel İnsanlardan biri, bir zaman içinde, (ayni anda…) Birçok ameli toplar, 1- Kulağını, Gözünü, Elini gerektiği gibi kullanır, 2- Zamanında orucunu tutar, 3- Sadakasını verir, 4- Zamanında namazını kılar, 5- Zikrini yapar, 6- Aynı zamanda niyetini ihlâslı yapar, 7- Niyet etmiş olduğu kötü fiili terk ederse, Bu kişi, bir zaman içinde birçok yönlerden sevap alır. Ve bu kişi, kendisi gibi olmayanlardan da faziletli olur İsmail Hakkı Bursevi (k.s), Rûhu’l-Beyan Tefsîri, Fatih Yayınları:8/520-523.

 


Hidiv İsmail Paşa, Ezher Şeyhini ziyaret eder.

 



SIRLI YÂSİN-İ ŞERÎF DUÂ TERKİBİ (HACETLER İÇİN) CUMA gecesi okunur. (Perşembe Gece YATSIDAN sonra) Dualara özellikle ÖZEL tertiplere başlamadan ve bittiğinde mutlaka İSTİĞFAR ve SALAVAT okunmalı ! 70 İstiğfar 70 (yada istediğiniz kadar ) 70 Salavat-ı Şerife (yada istediğiniz kadar ) Uygulama: 1- YÂSİN-İ ŞERÎF bir defa okunur. OKUMAYA BAŞLARKEN 1. Âyet “Yâ sîn.” ** 1000 ** defa uzatarak okursanız daha tesirli olur. Yaasiiin, Yaasiiin, Yaasiiin, Yaasiiin” 1000 defa tesbih ettikten sonra yasin süresi devam edlip sonuna kadar okunur.(islam anahtarı) Yasin süresi bitince aşağıdaki âyet-i Kerimler 313 defa okunur. 2-58.ayet ” Selâmun kavlen min rabbin rahîm” ** 313 **defa okunur. 3- YÂSİN-İ ŞERÎF deki 82 ve 83. Âyetler ** 313 ** defa tekrarlanır. İnnemâ emruhû izâ erâde şey’en en yekûle lehu kun fe yekûn. Fe subhânellezî bi yedihî melekûtu kulli şey’in ve ileyhi turceûn. son olarak da aşağıdaki sırlı esma duası ” 100 “defa okunur. 4-” Yâ Hû sirrullah Yâ Hû sifatullah Yâ Hû Zâtullah Yâ Hû vücudillah Yâ Hû ef’alullah ” Bitince DUAMIZI edip SALAVAT ve FATİHA Tamamlayalım ! Fazileti: Bereket, Rızık ve Olmasını İstediğiniz HACET ve Ciddi ZAFER için çok etkilidir…







 

ASR-I SAADET’DEN PARILTILAR !.. (ÜMMETİN TEK İHTİYACI BÖYLE KÂMİL iNSANLAR)

 

ASR-I SAADET’DEN PARILTILAR !..
(ÜMMETİN TEK İHTİYACI BÖYLE KÂMİL iNSANLAR)
******************************************
Hz. Ömer'e gelen haberci, mektubu Halife'ye uzatır. Halife mektubu okur, katlar ve kenara koyar.
Sonra dışarı çıkar. İçi daralmıştır. Dışarıda biraz soluklanacaktır. Uzun adımlarla yürümeye başlar.
Arkadaşları, bu haldeki halifeyi yalnız bırakmak istemezler. Arkasına takılırlar. Nihayet Medine'ye yüksekten bakan bir tepe'ye geldiklerinde Hz. Ömer tepenin üzerine çıkar ve uzun uzun Şam ufuklarına bakar. Derin bir ‘off’ çeker. Belli ki mektupta yazılanlar, onu haylice sarsmıştır. Darlatmıştır..
Arkadaşları sorar: "Şam valisinden gelen mektup sizi neden bu kadar sarstı. Mektupta ne vardı?."
Hz. Ömer (r.a) sessizliğini bozmaz. Cevap vermez.
O, dünyadan ahirete doğru uzun yolculuğa çıkan bir dostun, ruh izlerini takip ediyormuşçasına göğe gözlerini diker.
Gözlerinden çıkan iki damla yaş yanaklarına süzülür.
Ve zarif bir şekilde Halife'nin sakalından Medine'nin sıcacık kumuna damlar. Tepeden iner. Medine'ye
doğru yürümektedir.
Yanına sokulan ve bu garip halini bir türlü çözemeyen dostlarına şöyle der: ''Demin gelen mektup, Şam'ın genel valisi *Hz. Ebu UBEYDE'nin (r.a) ölüm haberini veriyordu*. Hz. Peygamberin (sav); bu Ümmetin en güvenilir insanı olarak ilan ettiği, cennetle müjdelenmiş olan on kişiden birisi olan Ebu Ubeyde'nin Allah'a vuslat haberi. "Ebu Ubeyde'yi kaybettik."
Bu cümleleri, bütün benliğini çepeçevre kuşatmış olan büyük bir hüzün içinde mırıldanan Halife Hz. Ömer; bir an duraksar, yanındakilere döner ve şöyle der:
"Haydi! Her biriniz bana bu din için neler yapmak istediğinizi belirtin. Neyi arzulardınız. Neyiniz olsun isterdiniz? Bu din için nasıl hizmet etmek isterdiniz?"
Birisi der ki: Keşke güçlü pazularım olsaydı da bu din için mücadele etseydim. Savaşlara katılsaydım.
Diğeri: Keşke param olsaydı şunları,şunları yapsaydım.
Bir diğeri der ki: Keşke binlerce adamım olsaydı da şu şu işleri yapsaydım.
Başka biri der ki: Keşke Allah için şu kadar yiyecek, içecek harcasaydım.
Diğeri der ki: Keşke, her yıl hacca ve umreye gitseydim.
Keşkeler, temenniler, ahh sesleri uzar gider. Herkes, kıymetine, gücüne, kapasitesine göre konuşur.
Hz.Ömer hepsini dikkatle dinledikten sonra cübbesinin ucunu toplar yürümeye devam eder.
Belli ki arzuladığı cevabı bulamamıştır.
Belli ki nirengi noktasından uzak düşmüştür.
Belli ki, içindeki yangın sönmemiştir.
Belli ki rahatlayamamıştır.
Bir oda dolusu Ebu ÜBEYDE.!
Hızlı hızlı yürürken dudaklarından şu cümleler dökülür:
"Keşke bu saydıklarınızdan hiçbirisine sahip olmasaydım. Keşke ben bir oda dolusu Ebu Ubeyde gibi adama sahip olsaydım.
Sonra onlarla bütün dünyayı idare etseydim. Keşke.
Bir oda dolusu Ebu Ubeydem olsaydı.Başka hiçbir şey istemezdim. Oda dolusu adam! Oda dolusu altın, oda dolusu asker, oda dolusu silah değil, oda dolusu adam.
Ama nasıl adam!
Emin olan, güvenilir olan, sağlam ve dik duran, sırtına yüklendiği emaneti yerine getiren, adam gibi adam.”
Zira Ebu ÜBEYDE (r.a) Hz. Peygamber a.s tarafından Şam tarafına görevlendirildiğinde;
"Size en güvenilir adamı gönderiyorum."
buyruğu ile gider.
Ama öyle bir gider ki, Şam bölgesini, ahlakı, fazileti, edebi, vefası, diğergamlığı, kişiliği ve mütevazı hayatıyla alt üst eder.
Yemez yedirir, uyumaz uyutur. Aç kalır, doyurur. Susuz kalır, su verir. Hastalıktan inler, hastaların iniltisini dindirir. Tam bir baba olur, merhamet olur, rahmet olur, yağmur gibi yağar.
Nihayet, bulaşıcı bir hastalığa yakalanan halkın içinden çıkmaz ve sonuçta o da hastalanır. Mütevazı çadırında, halkın kucağında son nefesini verir.. Onlarca senelik valilikten geriye sadece bir at ve bir kılıç bırakmıştır.
İşte Hz. Ömer'e:
"Bir oda dolusu Ebu Ubeyde" dedirten bu sahabi, böyle bir sahabiydi. Elbette böyle olmalıydı.
Böyle olurdu: Eğer öğretmen Hz. Muhammed (S.a.v.) ise talebede Ebu Ubeyde olur.
Eğer hasret çeken dost Hz. Ömer ise, yol arkadaşı Ebu Ubeyde olur. Bunda şaşılacak ne var ki.! ALINTIDIR.

sabah 1yemek kaşığı pekmez akşam yarım çay kaşığı toz tarçın için üşümez siniz

Bugünkü paylaşımlarımız da Cennet var okuyalım öğrenelim cenneti tanıyalım ve kaybetmemek için de kulluk edelim inşallah

 

Dünya hayatı cennetin yanında bir an dahi değil nefsimize uyup da ebedi alemde ki cennetimizi yaşantımızı rahatımızı kaybetmeyelim