23 Şubat 2022 Çarşamba

Utanma başın yere eğilmesi yüz kızarması gibi ortaya çıkan ahlaki bir vasıf olup imanlı olan kimselerde bulunur.

 Hasan Bozkurt

.................... Utanma başın yere eğilmesi yüz kızarması gibi değişik şekillerde ortaya çıkan ahlaki bir vasıf olup imanlı olan kimselerde bulunur. İmanı olmayan veya zayıf olanlarda görülmez.... Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 226.

“Şîî fırkasını yahûdîler, vehhâbî fırkasını İngilizler kurdu. Ehl-i sünnet fırkasınıTürkler korudu.”

 Ehl-i Sünnet Hanefi

necip türk milleti EHL-İ SÜNNET'in hem kalesi hemde koruyucusudur.

Silsile-i saadatın 2. halkası olan mübarek sahabilerden

 Silsile-i saadatın 2. halkası olan mübarek sahabilerden Selman-i Farisi ra. Bir gün yanında misafiri olduğu halde Medayin’den çıkıp bir yere gidiyorlardı. Yolda karınları acıktı, yiyecek bir şeyleri de yoktu. Orada geyikler ve kuşlar vardı. Selman-ı Farisi hazretleri bir geyik ile bir kuşu yanına çağırdı, ikisi de yanlarına geldi. Onlara "Bu kimse benim misafirimdir. Sizi ona ikram etmek istiyorum" dedi. Geyik ve kuş hiç itiraz etmediler. Onları kesip yediler. O zat bu işe çok hayret etti ve "Ey efendim, geyik ve kuşu çağırdınız hiç kaçmadan yanınıza geldiler, ben buna hayret ettim" dedi. Hazret-i Selman buyurdu ki: "Bunda hayret edilecek bir şey yok. Bir kimse Allahü teâlâya itaat eder ve Ona hiç günah işlemezse, her şey ona itaat eder."

"En büyük keramet, istikâmet (EHL-İ SÜNNET) üzere olmaktır. Zira kerametler gelir geçer, kalıcı olan istikâmettir."

Kar ile abdest alınabilir mi? Cevap: Kar eritilmek suretiyle abdest alınabilir. mehmed emre

 Vesvese, Allah'a yönelen mü'minlere gelir. Eğer kâfir ve münafıklar, bizde vesvese yoktur diyorlarsa, doğrudur.

Manasını bilerek veya bilmeyerek okumak ve Kur’an-ı Kerime bakmak kıraat etmek başlı başına bir ibadettir.

İslâm dini hem “akıl-mantık”, hem de “nakil” yani nasslara istin

  İslâm dini hem “akıl-mantık”, hem de “nakil” yani nasslara istinaden eden dindir. Aklın-mantığın, muhakeme ve mukayesenin bittiği yerde devreye “nakil” girer… Nasslar (ayet ve hadisler) yol gösterir; neyin ne olduğunu, nasıl inanılması ve uygulanması gerektiğini onlar anlatır. İtikatla-inançla kısacası neticede “iman”la meseleyi halledersiniz. Muhammed Bâkır (r.a. d. 676 – v. 731) hazretlerine, Ebu Hanife’nin (rh.) taabbudî hükümler üzerine kıyas yaparak İslâm’ın özüne muhalif bir tavır içinde olduğu anlatılır. Bir gün Muhammed Bâkır hazretleri Medine’de İmam Ebu Hanife (rh.) ile karşılaşır ve O’na; - “Sen kıyasla (akıl ve mantıkla) amel ederek mübarek ceddim Rasûlullah’ın (s.a.v.) sünnetine muhalefet ediyormuşsun, öyle mi?” diye sorar. İmam-ı Azam Ebu Hanife (rh.): - “Bu ithamdan Allah’a sığınırım. Sen konuşmana dikkat et ki, ben de sana karşı üslûbuma dikkat edeyim. Çünkü Rasûlullah’ın (s.a.v) ashabına üstünlüğü gibi, senin de diğer insanlara üstünlüğün var…” dedikten sonra, “Aklı mı dinin emrine, yoksa dini mi aklın tasarrufuna teslim ettiğimi öğrenebilmen için sana bazı sorular soracağım, bana lütfen cevap ver” der.

1- Erkek mi yoksa kadın mı daha güçsüzdür?
- Kadın.
- Mirasta erkeğin payı ne kadar, kadınınki ne kadardır?
- Kadının payı erkeğinkinin yarısı kadardır.
- Eğer bu mevzuda iddia edildiği gibi kıyasla hüküm verseydim, erkeğe kadının payının yarısını verirdim. Çünkü kadın daha güçsüzdür.
2- Namaz mı daha üstündür, oruç mu?
- Namaz.
- Eğer kıyasla hüküm verseydim, bu husustaki nassa (ayet ve hadislere) muhalefet eder, hayızlı bir kadına orucu değil de daha büyük bir ibadet olan namazı kaza etmesini emrederdim.
3- İdrar mı yoksa meni mi daha pistir?
- İdrar.
- Eğer kıyasla hükmetseydim, gusül abdestinin meninin çıkmasından dolayı değil de idrarın akmasından dolayı gerektiğini söylerdim. Karşılıklı bu soru cevap faslından sonra Muhammed Bâkır hazretleri Ebu Hanife hazretlerinin, haset sahiplerinin iddia ettikleri gibi olmadığını anlar ve onu alnından öperek tebrik eder.