14 Mart 2022 Pazartesi

Yaşlı Hacı Süleyman amca CUMA GÜNÜ evde un kalmayınca eşeğine yüklemiş buğdayı,değirmene doğru koyulmuş yola…


Değirmene vardığında, çuvalı indirirken eşek kaçıyor. Eşeği aramaya çıksa, CUMA NAMAZI kaçacak. Kendi kendine “Sen nereye gidersen git, ben Rabbimin emrinden çıkmam, doğru Cuma namazına gidiyorum” diyor…
🤔... Vakit giriyor ve huşû içinde ibadetini yapıyor…Cumadan sonra bakıyor, eşek hâlâ yok… Tarlaya gitse eşek lazımdır. Un için zaten yine eşek lazım.“Ben şimdilik eve gidip biraz dinleneyim, sonra çaresine bakarız” diye düşünüyor…
. Eve yaklaşınca, ahırdan eşek sesi geliyor. “Hanım, bu eşeğin burada işi ne” diyor. O da, “Efendi, bugün ödüm patladı, az kalsın ölüyordum” diyor: “Bir İri köpek eşeği önüne katmış, bir o tarafa, bir bu tarafa, derken ahıra kadar getirdi. Ben de korkudan odanın birköşesine, saklandım.Pencereden baktım, iri köpek geldiği gibi gitti.” Hacı Süleyman amca “Hanım, bu bizim eşek değil mi..?” diye soruyor. Hanım da “Evet bizim eşek” diye cevap veriyor. Hacı Süleyman amca şaşırıp kalıyor… Hanımı bu arada “Bey, senin karnın açtır. Taze un geldi, ekmek yaptım” deyince Hacı Süleyman amca hayretle “Hanım, un nereden geldi"diyor. “Sorma bey..! Komşumuz değirmene gitmiş, kendi unu yerine bizim unu getirmiş, yanlışlığı anlayınca da unu bize bıraktı. Yani unumuz geldi… Sana bir haberim daha var bey.! Bizim komşu bahçesini sulamış ancak kanalı açık unutmuş, bizim bahçe de sulanmış, Hacı Süleyman amca, eşinden bunları duyunca ellerini açmış ve ;“Allah’ım ben senin bir emrini yerine getirdim, sen benim üç ihtiyacımı gördün. Sana ne kadar şükretsem azdır ya Rabbi…”Eşek her zaman eşekliğini yapsa bile biz şükür içinde rabbimize gidelim. Bire 10 veren rabbimize binlerce şükürler olsun…
Genç kardeşim,
namaza gayret et..! Çünkü,namaz seni her türlü kötülükten koruyacaktır..!



Hızır Aleyhisselam bir gün gökyüzüne derin derin bakar öyle derin

 Hızır Aleyhisselam bir gün gökyüzüne derin derin bakar öyle derin bakar ki ARŞ-I ALA’da yazılı olan FATİHA suresini görür .Fatiha suresine aşık olur. ALLAH ‘a yalvarır “Ne olur YARABBİ bu sureyi bana indir.” Fakat ALLAH şöyle der —“Ben bu sureyi Alemlere rahmet olarak göndereceğim Hz. Muhammed (s.a.v) indireceğim.” Tabi Hızır Aleyhisselam bunu duyunca ALLAH ‘a tekrar yalvarır. —“YABBİ ne olur beni Hz. Muhammed’e (s.a.v) ümmet olarak ulaştır.” der ve duası kabul olur. Bilindiği gibi Hızır Aleyhisselam Peygamberimizden (s.a.v) binlerce yıl önce doğmuştur. Fakat Peygamberimizi (s.a.v) görmek ve O na ümmet olmak için ALLAH ‘a yalvarır duası kabul olur ve ölümsüzlük (Ab-ı Hayat) suyundan içer. Peygamberimiz (s.a.v) Hızır Aleyhisselamla sohbet ettiği kaynaklarda vardır. Halen aramızda ALLAH için kıyamete kadar hizmet edecektir. Düşünün Hızır Aleyhisselam Peygamberimizden (s.a.v) binlerce yıl önce Peygamberimize (s.a.v) ümmet olabilmek için ALLAH ‘a yalvarmış. Peygamberimize (s.a.v) ümmet olmak işte bu kadar önemli biz ise Peygamberimizin (s.a.v) Ümmeti olarak dünyaya gelmişiz bu nimetin kıymetini biliyomuyuz. Bunun için Şükür ediyomuyuz?. ALLAH ‘IM BİZİ MÜSLÜMAN OLARAK YARATTIĞIN VE PEYGAMBERİMİZİN (S.A.V) ÜMMETİ OLARAK YARATTIĞIN İÇİN ve VARİSİ NEBİYE EVLAT KILDIĞIN İÇİN SANA SONSUZ ŞÜKÜRLER OLSUN..



Resül-i Ekrem (sallallahu aleyhi vesellem) her zamanki gibi meclisinde oturmuş ve dostları da etrafında halka şeklinde, onu bir yüzük taşı gibi ortaya almışlardı.


Bu arada eski elbiseli fakir bir müslüman kapıdan içeriye girdi.
İslami adetlere göre herkes her hangi mevkide olursa olsun bir oturuma girince nerede boş yer bulursa hemen oraya oturmalıdır. ‘
Benim canım şurasını istiyor’ görüşüyle özel bir yere oturmak gerekmez.
O adam etrafına bakındı ve boş bir yer buldu; gitti oraya oturdu.
Tesadüfen ileri gelen zenginlerden birisinin yanına oturmuştu.
Zengin adam elbisesini toplayarak ondan bir az uzaklaştı.
Bu hareketleri izleyen Resul-i Ekrem (sallallahu aleyhi vesellem) ona dönerek:
- Fakirliğinden sana bir şey geçer diye mi korktun?
- Hayır ya Resülallah.
- Servetinden ona bir pay düşer diye mi korktun?
- Hayır ya Resülallah.
- Elbiselerin kirlenir diye mi korktun?
- Hayır ya Resülallah.
- O halde niçin yanından uzaklaşıp bir kenara çekildin?
- Yanlış bir iş yaptığımı ve hata ettiğimi itiraf ediyorum.
Şimdi bu hatamın telafisi ve bu günahımın keffaresi olarak servetimin yarısını bu müslüman kardeşime vermeye hazırım dedi.
Çünkü ona karşı yanlış bir hareket yaptım.
Beni bağışlayın ya Resülallah.
- Eski giyimli adam:
Fakat ben bunu kabul etmeye hazır değilim.
- Cemaat: Niçin?
- ‘Çünkü bir gün beni de bir gururun sarmasından ve bir müslüman kardeşime, bu gün bu şahsın bana yaptığı gibi,
Aaynı hareketi yapmaktan korkuyorum’ dedi..

Şüphesiz ki Allâh ve melekleri, Peygambere çokça salât ederler. Ey müminler! Siz de O’na salavât getirin ve tam bir teslîmiyetle selâm verin.” (el-Ahzâb, 56) Allâh’ın, meleklerin ve ümmetin salât ü selamları arasında mânâ cihetiyle farklılıklar olduğu muhakkaktır. “Allâh’ın salâtı”, nebîsine rahmet edip onu yüceltmesidir. “Meleklerin salâtı”, Hazret-i Peygamber için istiğfar ve duâdır. “Müminlerin salâtı” ise, Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- hakkında duâda bulunmalarıdır.

Dağ başında koyun güttüğü halde, namaz için ezan okuyup namaz kılan kimseden Allah celle ve celalühü hoşlanır. Ve Allah Teala buyurur ki: "Şu kuluma bakın ezan okuyor, namaz kılıyor. Benden korkuyor. Kulumu affettim ve onu Cennete dahil ettim." Ravi: Hz. Ukbe İbni Amir (r.a.)

 


"İnsanları tanımlayan kim oldukları değil, neler yaptıklarıdır."

Şu bir hakikat ki eğer Resûlullah (s.a.s.) dünyaya hiç gelmeseydi insanlık güzelliği tam manasıyla tarif edemeyecekti. "Güzellik" O'nunla (s.a.s.) anlam kazandı. Bir insanda tezahür edebileceği son haddine O'nunla (s.a.s.) ulaştı. O güzeller güzeline binler salât, binler selâm....