SALÂT-Ü SELÂM’IN FAZÎLETİ
İbn Mes’ûd (r.a.)’den rivayet edildiğine göre Resûlullâh (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kıyamet günü insanların bana en yakın olanı, bana en çok salât ü selâm getirendir.”
Abdullah isminde bir kişi anlatır: Sultan’ın hizmetinde fâsık bir kişi vardı. Bir gece rüyamda o kişinin elinin Hz. Peygamber (s.a.v.)’in elinde olduğunu gördüm. Hz. Peygamber (s.a.v.)’e: “Yâ Resûlallâh! Bu kişi çok yaramaz, fâsık bir kişidir. Niçin elini elinize aldınız?” dedim. “Doğru söylüyorsun. Lâkin Allâh (c.c.)’dan bunun için şefaat diliyorum.” dedi. “Yâ Resûlallâh! Hangi sebep onu bu mertebeye eriştirdi?” dedim. Resûlullah (s.a.v.) şöyle cevâp verdi: “Her gece yatağına yatınca uyumadan evvel bana bin defa salavât getirirdi. Bu sebepten dolayı ona şefaat ettim.”
Abdullah şöyle anlatıyor: “Sabah erkenden durdum. Bu rüyamı arkadaşlarıma anlattım. O fâsık kişi ağlaya ağlaya yanıma geldi. Selam verip, oturdu ve: “Getir elini tutayım. Tevbe edeyim. Resûlullâh (s.a.v.)’i bu gece rüyamda gördüm. Beni sana gönderdi. Tevbe etmemi söyledi.” dedi. Ben kendisine: “Rüyanda nasıl gördün?” dedim.
Şöyle anlattı: “Resûlullâh (s.a.v.) geldi, elimi tuttu. “Sen bana çok salavât getirdiğin için, varıp sana şefaat edeyim.” dedi. Yanına vardım. Bana şefaat etti. Benim için af diledi. “Yarın git, Abdullah’ın elini tutup tevbe et.” dedi. Onun için sana geldim. Bana tevbe ver.” dedi. Benim gördüğüm rüyayı o da böyle görmüş.
Nasihât:
Şimdi Ey Azizler! Siz de Hz. Peygamber (s.a.v.)’e salavâtı çok getirin ki şefaatinden mahrum kalmayasınız.
(Mustafa Darir Efendi, 100 Hadis 100 Hikaye, s.342)