14 Mart 2022 Pazartesi

SALÂT-Ü SELÂM’IN FAZÎLETİ İbn Mes’ûd (r.a.)’den rivayet edildiğine göre Resûlullâh (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kıyamet günü insanların bana en yakın olanı, bana en çok salât ü selâm getirendir.”

 SALÂT-Ü SELÂM’IN FAZÎLETİ


İbn Mes’ûd (r.a.)’den rivayet edildiğine göre Resûlullâh (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kıyamet günü insanların bana en yakın olanı, bana en çok salât ü selâm getirendir.”

Abdullah isminde bir kişi anlatır: Sultan’ın hizmetinde fâsık bir kişi vardı. Bir gece rüyamda o kişinin elinin Hz. Peygamber (s.a.v.)’in elinde olduğunu gördüm. Hz. Peygamber (s.a.v.)’e: “Yâ Resûlallâh! Bu kişi çok yaramaz, fâsık bir kişidir. Niçin elini elinize aldınız?” dedim. “Doğru söylüyorsun. Lâkin Allâh (c.c.)’dan bunun için şefaat diliyorum.” dedi. “Yâ Resûlallâh! Hangi sebep onu bu mertebeye eriştirdi?” dedim. Resûlullah (s.a.v.) şöyle cevâp verdi: “Her gece yatağına yatınca uyumadan evvel bana bin defa salavât getirirdi. Bu sebepten dolayı ona şefaat ettim.”

Abdullah şöyle anlatıyor: “Sabah erkenden durdum. Bu rüyamı arkadaşlarıma anlattım. O fâsık kişi ağlaya ağlaya yanıma geldi. Selam verip, oturdu ve: “Getir elini tutayım. Tevbe edeyim. Resûlullâh (s.a.v.)’i bu gece rüyamda gördüm. Beni sana gönderdi. Tevbe etmemi söyledi.” dedi. Ben kendisine: “Rüyanda nasıl gördün?” dedim.

Şöyle anlattı: “Resûlullâh (s.a.v.) geldi, elimi tuttu. “Sen bana çok salavât getirdiğin için, varıp sana şefaat edeyim.” dedi. Yanına vardım. Bana şefaat etti. Benim için af diledi. “Yarın git, Abdullah’ın elini tutup tevbe et.” dedi. Onun için sana geldim. Bana tevbe ver.” dedi. Benim gördüğüm rüyayı o da böyle görmüş.

Nasihât:

Şimdi Ey Azizler! Siz de Hz. Peygamber (s.a.v.)’e salavâtı çok getirin ki şefaatinden mahrum kalmayasınız.

(Mustafa Darir Efendi, 100 Hadis 100 Hikaye, s.342)


Medine şehrimizde ve bir çok yörede yetişen bu bitkiden kimler içti dostlar???...

 















Karkade bir bitkiden türetilmiş ve bireylerin sağlıklı bir yaşam sürmeleri adına etkili olmuştur. Daha çok günümüz koşullarında Türkiye dışında bilinen bu bitki türü süreç içerisinde günümüzde de kullanılmaya başlanmıştır. Ekşiliği ile bilinen bu bitkinin çoğu birey tarafından ekşi bitki olarak anıldığı da bilinmekte ve bu şekilde kullanılmaya devam etmektedir. Günümüzde birçok birey tarafından var olan ve bunu diğer bitkilerden ayıran farklı özellikleri sayesinde adı oldukça fazla ve oldukça çeşitlidir.
Çayın içerisinde yer alan aroması ve faydaları sayesinde birçok olumlu özelliği bulunmakta ve buna ek olarak birçok şifasının olduğu bilinmektedir. Bunun yanında faydası ne kadar olursa olsun bireylerin bilmesi gereken şey gün içerisinde iki fincan içilmesi dışında içilmesi çok büyük zararların ortaya çıkmasına da neden oluşturabilmektedir. Bu nedenle gerekli ve gereken dozda içilmesi sağlıklı yaşam adına etkili olabilmektedir.

“Cuma günü 80 salevat getirenin, 80 yıllık günahı affolur.” “Cuma günü veya gecesi Duhan suresini okuyana Cennette bir köşk ihsan edilir.”

 


Kâbe-i Muazzama'nın temizliğine her dönemde ayrı bir ihtimam ve itina gösterilmiştir. Peygamberimiz Efendimiz (sav) Mekke'nin fethinde Beytullah'ın içerisine girdi; zemzem suyuyla iç duvar ve zeminini kendi mübarek elleriyle yıkadı. Sünnet olan bu uygulama yüzyıllarca sürüp devam edegeldi. Osmanlılar döneminde ayrıca, yıkama merasiminde Isparta'dan gönderilen gülsuyu da kullanıldı. Günümüzde her yıkama seremonisinde 80 litre gülsuyu kullanılmaktadır. Fotoğrafta Kâbetullah'ın iç temizliğinde kullanılan ve tamamı gümüşten mamul maşraba, kova ve diğer araç gereçler yer almaktadır.

 


HATEM VE HİCR

 HATEM VE HİCR


Hatem koparmak ayırmak demektir. Hicr ise men etmek demektir. Hazreti İbrahim (a.s) zamanında altınoluğun altı Kâbeye dâhil idi. Sonradan kureyş burasını Kâbeden ayırıp kopardığı için bu adı almıştır.

Burası Kâbenin içine dâhil olduğundan Kâbenin içi kadar değerlidir. Hz Aişe (r.a) Kâbenin içine girip namaz kılmak istediğini söylediğinde Hz Peygamber (s.a.v) Hz Aişeyi elinden tutarak Hicre soktuğu Kâbeye girmek istiyorsan burada namaz kıl.

Çünkü burası Kâbeden bir parçadır buyurduğu bilinmektedir. Hz Peygamber Kâbeye giren kimse günahları bağışlanmış olarak çıkar buyurmuştur. Allah (c.c) bu ev için hergün 120 adet rahmet indirir. Bunun altmışı tavaf edenler, kırkı namaz kılanlar, yirmisi de ona bakanlar içindir buyurmuştur. Hicr-i Kâbe’de namaz kılınır, dua edilir, fakat kıble olarak buraya karşı namaz kılınmaz.

Kâbe’nin kuzeybatı duvarının (Irakî ile Şamî köşelerinin) karşısında, yerden 1.25 m. yükseklikte yarım daire şeklinde bir duvar bulunur. Bu duvara “Hatim” denir.Tavaf bu duvarın dışından yapılır. Bu duvar ile Kâbe arasında kalan boşluğa da ‘Hicr-i Kâbe’, ‘Hicr-i İsmail’ veya ‘Hatîra’ denir. Bu boşlukta Kâbe’ye yönelerek namaz kılınabilir, dua edilebilir. Ancak Kâbe’ye yönelindiği gibi buraya yönelip namaz kılınmaz. 


Hasan-ı Basrî hazretleri Mekke-i mükerremede duânın kabûl olduğu yerleri şöyle bildirdi: 1) Tavafta, 2) Mültezemde (Hacer-i esved ile Kâbe-i muazzamanın kapısı arasındaki kısım) 3) Altın oluğun altında 4) Kâbe-i muazzamada ve onun içinde 5) Zemzem kuyusunun yanında otururken ve Zemzem suyu içerken 6) Safâ ve Merve'de 7) Safâ ile Merve arasında 😎 Tavâf edip iki rekat tavâf namazı kıldıktan sonra Makâm-ı İbrâhim arkasında 9) Arefe günü Arafat'ta 10) Bayram gecesi güneş doğuncaya kadar Müzdelife'de 11) Mina'da 12) Şeytan taşlama ânında.

 


· والمدينة خير لهم لو كانوا يعلمون (bilselerdi medine onlar icin daha hayirliydi) muhammed mustafa (s-a-v)...