26 Mart 2022 Cumartesi

Bir gün Sultan Dördüncü Murad'a gelip, subaşılardan (polis) birinin halktan rüşvet aldığını, bildirdiler.

 Bir gün Sultan Dördüncü Murad'a gelip, subaşılardan (polis) birinin halktan rüşvet aldığını, bildirdiler.

Padişah hemen bir müfettiş görevlendirdi ve şikâyeti araştırmasını emretti. Müfettiş tam bir ay adamı takip ettiği halde suçüstü yakalayamadı. Gelip durumu Padişah'a arzetti:
— Padişahım, zannedersem halk yanılıyor, şikâyet edilen subaşının rüşvet aldığına dair bir işarete rastlamadım.
Padişah kaşlarını çattı:
— Benim halkım yanılmaz, dedi, ama sende feraset yoktur.
— Feraset de ne ola ki Padişahım? Şöyle cevap verdi:
— Peygamber Efendimiz (sas) buyuruyor ki:
"Mü'minin ferasetinden sakının. Çünkü o Allah'ın nuruyla bakar." Feraset üstün zekâ. üstün kabiliyettir, anlayıştır. Hadi git...
Müfettişi gönderdikten sonra rüşvet aldığı iddia edilen subasını huzuruna çağırttı. Ona bir kese uzattı.
— Bunu al, sabah namazında Ayasofya Câmii'ne git, top kandilinin altında seni bekleyen fakire ver.
Adam keseyi aldı, kuşağının arasına koydu ve izin isteyip Padişahın huzurundan ayrıldı.
Ve sabah namazında Ayasofya Camii'ne gitti... Padişah'ın söylediği yerde kendisini bekleyen dilenci kılıklı adama keseyi uzattı:
Adam keseyi aldı.
— Allah Padişahımıza ve devletimize zeval vermesin, diye dua ederek koynuna attı. Subaşı gittikten sonra keseyi koynundan çıkarıp saydı. Yalnızca beş altın vardı.
Ertesi gün öğle üzeri halk rüşvetçi subaşının padişah tarafından yakalanıp cezalandırıldığı haberiyle bayram ediyordu. Bir belâdan kurtulmuşlardı.
Müfettiş işi merak etti. Kendisi bir ay peşinde dolaştığı halde adamı yakalayamamıştı da, padişah bir gece içinde bunu nasıl başarmıştı? Huzuruna çıkıp sorunca Padişah:
— Feraset dediğim budur işte. dedi. Adama verdiğim kesede elli altın vardı. Ama camide bekleyen fakire sadece beş altın verdi. Demek kırk beş altını kendi cebine attı. Böylece haram yediği anlaşıldı.
— Padişahım, kesede beş altın olduğunu nereden bildiniz?
Dördüncü Murad güldü:
— Camideki dilenci bendim. Bir suçluyu yakalamak için yapmayacağım yoktur. Çünkü ben Allah'tan korkarım.
Müfettiş, Padişahın ellerini minnetle öptükten sonra:
— Ferasetin ne demek olduğunu anladım, diye mırıldandı...!!!

TEŞEHHÜTTE İŞARET PARMAĞI İLE İŞARET ETME MESELESİ

 

TEŞEHHÜTTE İŞARET PARMAĞI İLE İŞARET ETME MESELESİ
144 - أَخْبَرَنَا مَالِكٌ، أَخْبَرَنَا مُسْلِمُ بْنُ أَبِي مَرْيَمَ، عَنْ عَلِيِّ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ الْمُعَاوِيِّ، أَنَّهُ قَالَ: رَآنِي عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عُمَرَ وَأَنَا أَعْبَثُ بِالْحَصَى فِي الصَّلاةِ، فَلَمَّا انْصَرَفْتُ نَهَانِي، وَقَالَ: اصْنَعْ كَمَا كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَصْنَعُ، فَقُلْتُ: كَيْفَ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَصْنَعُ؟ قَالَ: “كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِذَا جَلَسَ فِي الصَّلاةِ وَضَعَ كَفَّهُ الْيُمْنَى عَلَى فَخِذِهِ الْيُمْنَى، وَقَبَضَ أَصَابِعَهُ كُلَّهَا، وَأَشَارَ بِإِصْبَعِهِ الَّتِي تَلِي الإِبْهَامَ، وَوَضَعَ كَفَّهُ الْيُسْرَى عَلَى فَخِذِهِ الْيُسْرَى” .
قَالَ مُحَمَّدٌ: وَبِصَنِيعِ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يُؤْخَذُ، وَهُوَ قَوْلُ أَبِي حَنِيفَةَ رَحِمَهُ اللَّهُ تَعَالَى، فَأَمَّا تَسْوِيَةُ الْحَصَى فَلا بَأْسَ بِتَسْوِيَتِهِ مَرَّةً وَاحِدَةً، وَتَرْكُهَا أَفْضَلُ وَهُوَ قَوْلُ أَبِي حَنِيفَةَ رَحِمَهُ اللَّهُ
144-Muhammed, Mâlik’ten, o Müslim b. Ebû Meryem’den, o Ali b. Abdurrahman el-Muâvî’den şöyle rivâyet etmiştir:
Ben namazda çakıl taşları ile oynarken Abdullah b. Ömer gördü. Namazı bitirince beni bundan men ederek: “Allah Resûlü Sallellâhü Aleyhi ve Sellem’in yaptığı gibi yap!” dedi.
Ben: “Allah Resûlü nasıl yapardı?” dedim.
Abdullah b. Ömer: “Hz. Peygamber, namazda oturduğu zaman sağ elini sağ baldırının üzerine koyar, bütün parmaklarını yumar ve işaret parmağı ile işaret ederdi. Sol elini de sol baldırının üzerine koyardı” dedi.
(Muhammed b. Hasan, Muvatta, 144; Müslim, 850; Ebû Dâvûd, 987; Tirmizî, 294; Neseî, 1191; İbn Mâce, 913; Ahmed, el-Müsned, 4575; İbn Hibbân, Sahîh, 1942; Şâfiî, el-Müsned, 273)
İmam Muhammed der ki: “Allah Resûlü Sallellâhü Aleyhi ve Sellem’in yaptığı alınır. Bu, Ebû Hanîfe Rahımehullâh’ın da görüşüdür. Namazda çakıl taşlarını düzeltmeye gelince, bunu bir defa yapmakta bir sakınca yoktur. Terk edilmesi/yapılmaması ise daha faziletlidir.”
Açıklama:
Tahiyyatta otururken işaret parmağı ile işaret etmek sünnettir. Nitekim İmam Muhammed; “Allah Resulü’nün yaptığı alınır” buyurmuş peşinden de İmam Ebû Hanîfe’nin de bu görüşte olduğunu belirtmiştir.
İşaret parmağı ile işaret etmek meselesinde iki imamın görüşü bilindiğine göre İmam Ebû Yûsuf’un bu meseledeki fetvasına bakalım.
Ebû Yûsuf “el-Emâlî” kitabında der ki:
“Namaz kılan kimse, serçe ve yüzük parmağını yumar, orta ve başparmağını halka yapar ve işaret parmağı ile de işaret eder.”
(el-Kâsânî, Bedâiu’s-Sanâi’, I, 214; Serahsî, el-Mebsût, I, 166)
Hanefî ulemasından Şürünbilâlî (ö. 1069/1659), Nûru’l-Îzâh kitabında namazın sünnetleri bahsinde şöyle der: “Sahih görüşe göre sağ elin işaret parmağı ile şehadet okurken nefiy halinde (Lâ ilâhe derken) parmağını kaldırır, ispat halinde (illallah derken) ise parmağını indirir.”
(Şürünbülâlî, Nûru’l-Îzâh, s.60.)
Teşehhütte işaret parmağı ile işaret etmek hususunda icma vardır. Nitekim Molla Ali el-Kârî şöyle der:
“Bu mesele hakkında ne sahabeden ne de selef ulemasından bir muhalefet bilinmemektedir. Aksine imamımız İmam A'zam ve iki talebesi, İmam Malik, İmam Şâfiî, İmam Ahmed ve diğer şehir ve asırlarda yaşayan âlimler bunun sünnet olduğunu söylemişlerdir.”
(Ali el-Kârî, Şerhu Müşkilâti’l-Muvatta, I, 278.)
Yine Ali el-Kârî der ki: “Tahiyyatta parmakla işaret etmekle alakalı âlimler ve mezhepler arasında bir ihtilaf bilmiyoruz. Sadece sonradan gelen Hanefî âlimlerimizden bazı fakihler buna muhalefet etmişlerdir.”
(Ali el-Kârî, Şerhu Müşkilâti’l-Muvatta, I, 279.)
Hanefî ulemâsından sonra gelenlerin (müteahhirûn) bu meselede öncekilere muhalefet etmeleri icmaya zarar vermez. Nitekim kaideye göre sonrakilerin muhalefeti öncekilerin icmasını bozmaz.
Hanefî ulemâsından bazısı; “Namazın binası sekinet ve vakar üzerine kurulmuştur. Parmakla işaret etmek ise bunu bozmaktadır. Bu sebeple işaretin terk edilmesi evladır” demişleridir.
Molla Ali el-Kârî buna şöyle cevap vermiştir: “Bu söz merduttur/reddolunmuştur. Eğer işaret etmemek evla olsaydı, Hz. Peygamber elbette bunu terk ederdi. Bilakis Hz. Peygamber, en yüksek şekilde sekînet ve vakarın makamıdır. Sonra tevhîd lafzında Allah’ı birlemek maksadıyla işaret etmek nur üzerine nur, sürûr üzerine ziyadedir.”
(Ali el-Kârî, Şerhu Müşkilâti’l-Muvatta, I, 277.)
Teşehhütte işaret etmekle alakalı hadisler mütevâtirdir.
Molla Ali el-Kârî: “Tahiyyatta teşehhüt okurken işaret parmağı ile işaret etmekle alakalı hadisler birçok yoldan meşhûr olarak rivâyet edilmiştir. İşaret etmenin aslı hakkında şüphe yoktur. Çünkü mesele ile alakalı hadisler Kütüb-i Sitte ve diğer hadis kitaplarında mevcuttur. Öyle ki neredeyse mütevâtir derecesine çıkmıştır. Hatta bu “konuda gelen hadisle manen mütevatirdir” demek doğru olur. Böyle olunca Allah ve resulüne iman eden bir müminin bununla amel etmekten nasıl kaçınır?”
Teşehhütte işaret nasıl yapılır?
İmam el-Hulvânî (ö. 250/864) der ki: “Lâ ilâhe” lafzında işaret parmağını kaldırır “illallah” lafzında ise indirir. Parmağını kaldırmakta diğer bütün ilahları nefyetmek, indirmekte ise tek olan Allah’ı ispat manası olması için böyle yapar.”
(Zeylaî, Tebyînü’l-Hakâyık, I, 120.)
Hâfız İbnü’l-Hümâm (ö. 861/1457) el-Hidâye’nin şerhinde der ki:
İmam Muhammed, “Namaz kılan kimse, serçe ve yüzük parmağını yumar, orta ve başparmağını halka yapar ve işaret parmağını diker” demiştir. Aynısı Ebû Yûsuf’un“el-Emâlî” kitabında da geçer. Hanefî ulemasından birçoğu parmakla asla işaret edilmeyeceğini söylemişlerdir. Onların bu görüşü, hem rivâyete hem de dirâyete zıttır."
(İbnü’l-Hümâm, Fethu’l-Kâdîr, I, 313)
Molla Ali el-Kârî der ki: “Ashabımızın cumhurunun sahih olarak tercih ettiği görüş şudur: Tahiyyatta otururken eller dizler üzerine konur. Sonra kelime-i tevhide varıldığı zaman serçe ve yüzük parmağını yumar, orta ve başparmağını halka yapar. Nefiy manasında olan “Lâ ilâhe” lafzında işaret parmağını kaldırır, ispat manasında olan “illallah” lafzında ise indirir. Sonra parmaklarını çözmeden bu hal üzere okumalarına devam eder.”
(Ali el-Kârî, Şerhu Müşkilâti’l-Muvatta, I/282. Ayrıca bkz: İbrahim el-Halebî, Şerhu’l-Münye (Halebî Sağîr), s.157)
Parmakla işaret edilirken dikkat edilmesi gereken hususlardan birisi parmağın devamlı hareket ettirilmemesidir. Nitekim Ebû Dâvûd ve Neseî şöyle rivâyet etmişlerdir: “Hz. Peygamber (Tahiyyatta) dua ettiğinde parmağıyla işaret eder, ama (sürekli) hareket ettirmezdi.”
(Ebû Dâvûd, 989; Neseî, 1194 (Şuayb Arnavûd: Sahih)
Teşehhütte işaretin hikmeti nedir?
Namazda işaret parmağı ile işaret etmekle alakalı hadislerin bazısının sonunda şu ilave kısım da vardır. Allah Resûlü Sallellâhü Aleyhi ve Sellem: “…Parmakla işaret etmek, şeytanı bıçakla kovalamaktır” buyurdu.
(Taberânî, el-Mu'cemü’l-Kebîr, 512.)
Ayrıca İmam Ahmed b. Hanbel, Abdullah b. Ömer’den (Radıyallâhu anhâümâ) rivâyet ettiğine göre Allah Resûlü Sallellâhü Aleyhi ve Sellem: “Teşehhütte parmakla işaret etmek, şeytana karşı demirden daha şiddetlidir” buyurdu.
(Ahmed, el-Müsned, 6000)
Hanefî ulemâsından Molla Ali el-Kârî (ö. 1014/1605) der ki: “Parmağı ile işaret ettiği müddetçe sehiv/hata yapmazsınız.”
(Ali el-Kârî, Şerhu Müşkilâti’l-Muvatta, I, 358)
Malikî ulemâsından Allâme el-Bâcî(ö. 474/1081) der ki: “Tahiyyatta parmakla işaret etmenin manası, hatayı def etmek ve vesvese veren şeytanı zapt etmektir.”
(El-Bâcî, el-Müntekâ, I, 165)
Şâfiî ulemâsından İmam Suyûtî (ö. 911/1505): “İşaretin manası tevhittir/Allah’ı birlemektir.”
(Suyûtî, Tenvîru’l-Havâlık, I, 86-87.)
Molla Ali el-Kârî, Tahiyyatta işaret parmağı ile işaret etmenin sünnet olduğuna dair bir risale yazmıştır. İsmi: “Tezyînü’l-İbâre liTahsîni’l-İşâre”dir. 20 sayfa olarak “Mecmû’uResâili Allâme Molla Ali el-Kârî” içinde 33. Risale olarak basılmıştır.
(Heyet, Mecmû’u Resâili Allâme Molla Ali el-Kârî, I-VIII, Dâru’l-Lübâb, İstanbul, Türkiye)
Bu mesele ile alakalı Allâme İbn Âbidîn, “Raf’u’t-Tereddüd fî Akdi’l-Esâbi’ı ınde’t-Teşehhüd” isminde bir risale yazmıştır.
En doğrusunu Allah bilir.

PAZARTESİ VE PERŞEMBE GÜNLERİNİN FÂZİLETİ*..!

 PAZARTESİ VE PERŞEMBE GÜNLERİNİN FÂZİLETİ*..!

▪️ *Resûlullah* sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz’e pazartesi günü oruç tutmanın fazileti soruldu. O da şöyle buyurdu:
▪️👉 ```“O gün, benim doğduğum, peygamber olduğum (veya bana vahiy geldiği) gündür.”```
[Müslim, Sıyâm 197, 198]
▪️ Ebû Hüreyre radıyallahu anh‘den rivayet edildiğine göre *Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem* şöyle buyurdu:
▪️👉 *“Pazartesi ve perşembe günleri* ameller (Allah’a) arz olunur. ```Ben, oruçluyken amellerimin arz olunmasını isterim.”```
▪️ Ayrıca bir başka *Hadis-i Şerif’te 😘
▪️👉 ```“Cennet kapıları pazartesi ve perşembe günleri açılır…”``` buyurulmaktadır.
[Müslim Birr ve’s-sıla 35]
▪️ *Ebü’l Faruk Süleyman Hilmi Tunahan Efendi Hazretleri buyurdular ki* ;
▪️👉 ```“Her mü’minde muhafazasına müvekkel ve ona bağlı iki melek vardır. Biri Perşembe günü ikindi namazında insanı teslim alır Pazartesi ikindiye kadar, diğeri Pazartesi ikindide alır Perşembe günü ikindiye kadar muhafaza ederler.
Bu sebeple bu iki vakitte daha dikkatli olmalı ve Sûre-î Yâsin ve Sûre-i Mülk’ü okumalı ; Melekler insanı bu sûrelerle okurken bulur da ecri büyük olur.”```
▪️ ```Kulların amelleri,``` *Haftalık olarak pazartesi ve perşembe günleri* , *Yıllık olarak da (bu ayda) Şaban ayında* ```Cenab-ı Hakk’a arzolunur.``` amellerimizin Rabbimize en güzel vakitte ve en güzel halde iken arzolunabilmesi temennisiyle
cuma ile hayırlı feyizli bereketli olalım inşaallah. *
Cumamız mübarek olsun*

25 Mart 2022 Cuma

Çobanın kaval sesine kanıp yaylaya gittiğini zanneden koyunlar, mezbahaya gittiğini hiçbir zaman öğrenemediler…

 Çobanın kaval sesine kanıp yaylaya gittiğini zanneden koyunlar, mezbahaya gittiğini hiçbir zaman öğrenemediler…

Sümer Atasözü
"Vatan, Dürüst Bir Adam Tarafından İnşa Edilir ve Bir Hain Tarafından Yok Edilir."
Sümer Atasözü

21 Mart 2022 Pazartesi

Nevruz Kutlamak Günahdır HARAMDIR

 

🔥Nevruz Kutlamak Günahdır HARAMDIR🔥
(KÜFRE SEBEBTİR NEVRUZ TÜRK BAYRAMI DEĞİLDİR
👉Dürr-ül-muhtâr da diyor ki, (Nevruz veyâ Mihrican [Martın ve Eylülün yirminci] günlerinde, bunların isimlerini söyliyerek hediyye vermek harâmdır.
❗Bu günleri bayram bilerek hediye vermek, küfr olur. Bu günleri ta’zîm ederek kâfire yumurta veren kâfir olur. Bu günlerde bu niyyetle birşey satın almak da böyledir.
➖Bezzâziyye fetvâsında diyor ki, (Nevruz günü, mecûsîlerin bayramıdır. O gün, mecûsîlerin yanına gidip, onların yapdıklarını yapmak küfrdür. O gün, bayram yapan müslümanın îmânı gider de haberi olmaz).
Noel günü ve gecesinde ve kâfirlerin paskalya ve yortularında, onlar gibi bayram yapanın da kâfir olduğu bu fetvâdan anlaşılmakdadır.
👉İmam-ı Rabbani kuddise sirruh buyuruyor ki:
➖Hindûların bayram günlerine [ve ateşe tapınanların Nevruz günlerine ve hıristiyanların Noel gecelerine ve diğer paskalyalarına] hürmet etmek ve o zamânlarda, onların âdetlerini, onlar gibi yapmak, şirk olur.
Küfre sebeb olur.
---Kâfirlerin bayramlarında, müslümânların câhilleri ve hele kadınlar, kâfirlerin yapdıklarını yapıyor ve bu günleri, musliman bayramı zan ediyor ve kâfirler gibi, birbirlerine hediyye gönderiyorlar. Eşyâlarını, sofralarını kâfirlerin yapdığı gibi, süsliyorlar. O geceleri, başka gecelerden ayırd ediyorlar. Bunlar hep şirkdir, kâfirlikdir.
Sûre-i Yûsüfdeki âyet-i kerîmede meâlen, (Biz, Allahü teâlânın varlığına, birliğine, herşeyi yaratan O olduğuna inandık, müslümân olduk diyenlerin çoğu, başkalarına ibâdet ve itâ’at ederek ve dahâ birçok hareketleri ve sözleri ile, müşrik oluyorlar) buyuruldu.
(Mektubat, 3. cild, 41. mektub)
PEYGAMBER EFENDİMİZ GAYRİ MÜSLİMLERİN NEVRUZ VE MİHRİCAN BAYRAMLARINA KARŞILIK ALLAH MÜSLÜMANLARA KURBAN VE RAMAZAN BAYRAMLARINI VERMİŞTİR BUYURMUŞTUR
👉Aynı malumat şu eserlerdede mevcuttur
🔹️Birgivi Vasiyetnamesi Şerhi (Kadızade Ahmed Efendi), Bedir Yayınevi, s.133 ve 200-214.
🔹️İbn-i Abidin (Reddü’l-Muhtar) tercümesi, Şamil Yayınevi, c.15, s.381 ve c.17, s.310.

nevruz ateşperes dininden tüm milletlere yayılmış sapkınlıktır.

 

#Resulullahﷺ.Medineye geldiğinde nevruz kutlandığını görmüş yasaklamıştır.
Nevruz ateşperest iran kralının ihdas ettiği, dini bir ritüeldir. O zamanın süper gücü irandan özenti olarak diğer milletlere yayılmıştır.

Ağız eğriliği yüz felci tedavi yöntemleri

 Ağız Eğriliği

 

Ayrıca günlük ve karanfil çiğnemek faydalıdır. Bir başka şaşırtıcı tecrübe ki sürekli denedik.

Turna dedikleri kuşun ödü, pazu suyuyla veya çügündür suyuyla ezilip hastanın burnuna damlatılır. İki üç kez veya biraz fazla da olabilir, hasta şifa bulur.

Hindistan fındığının yağını damlatmak da tecrübe edilmiştir.

İki üç kez damlatıldıktan sonra hasta şifa bulur.

Bazen çörek otu yağını damlatmak da fayda eder, hoş olur.

Nicelerini gördük ki bunlarla ilaç ettiler hoş oldu. Bazı kimseler çörek otunu ince (yumuşak) dövdüler, sıcak suyla ezip süzdüler ve burna damlattılar fayda buldular.

İbni Şerif,Yadigar