16 Temmuz 2020 Perşembe

RABBİMİZİN İLK EMRİ: BESMELE “Yaratan Rabbının ismiyle oku! O, insanı bir kan pıhtısından yarattı! Oku! Rabbın sonsuz kerem sahibidir. Ki O, kalem ile yazmayı öğretti! Ve insana bilmediği şeyleri (hep) O öğretti.” (Alak suresi) Görüldüğü üzere Hz. Allah’ın ilk emri, Rabbımızın adıyla okumak, yazmak… Günümüzde de bazı kimseler, bazı kesimler Rabbımızın ilk emri “oku” diyorlar/diyebiliyorlar ama, “Rabbının adıyla oku!” demeye bir türlü dilleri varmıyor, gönülleri elvermiyor... Dünkü o ne kader övünülesi güzel hallerden bugün ne denli dövünülesi durumlara geldik... Dün sıbyan (ilkokul) talebelerimiz okullarına Besmele alayları tertiplenerek dualarla başlarlardı. Dedelerimiz çocuklarını öyle okuturlardı. Peki ya bugün?.


KURBAN ORTAKLARINDA ARANAN ŞARTLAR : Kurban ortaklığında aranan şartları iki madde halinde şöyle tasnif edebiliriz:

a) Ortak olunacak hayvan, deve veya sığır cinsinden olmalı…

b) Ortakların hepsi Müslüman olup her biri kendi hissesine mâlik olmalı ve Allah rızası için bir ibadet niyeti taşımalıdır. Meselâ;

- Ortaklardan biri vâcip olan (udhiye) kurbana,

- Biri geçen senenin kaza kurbanına,

- Diğeri adak kurbana,

- Öbürü akika kurbana,

- Bir diğeri de nâfile kurbana niyet edebilir; caizdir, geçerli olur.

Çünkü hepsinin niyeti ibadettir. Fakat ortaklardan biri, herhangi bir ibadet değil de, et kasdiyle katılmış olsa bu sahih olmaz; diğerleri de niyet etmiş oldukları kurbanı kesmiş sayılmazlar.

Dikkat: Yalnız kaza niyetiyle katılan ortağın, kurbanın etinden faydalanması caiz değildir. Tamamını fakirlere dağıtması gerekir.

Velhâsıl; büyükbaş bir hayvan biri adak, biri akika, biri vâcip olan bayram kurbanı, biri nâfile, biri ölmüş birileri (babası veya annesi vs.) için, biri de Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.) için olmak üzere kurban kesilebilir, caizdir. Yani vacip, akika, adak hepsi katılır. Yedi kişiye kadar ortak olmak caizdir. Ancak kurbanlık hayvanı ilk alınırken, yedi kişiye kadar ortak olmak niyetiyle satın alınmalıdır. Sırf kendisi için alıp da sonradan başkasını ortak etmek mekruh olur.

Görüldüğü üzere sayılan ortaklık şartları içerisinde, mutlak manada Müslüman olma kaydı var. Amelle ilgili bir şart yok. Dolayısiyle ibadet bakımından noksan olan kişinin ortaklığı, kurbanın sıhhatine / geçerli olmasına şer’an bir zarar vermez. Ama tabii ki ortakların âmil-âbid ve takva sahibi olmaları tercih edilir. O bakımdan hissededarlarınızı / ortaklarınızı tanımaya gayret etmeniz güzel olur. Özellikle hepsinin kurbanı ibadet niyetiyle kesip kesmediklerini bilmeniz icap eder. Aksi halde malumunuz, kesilen kurbanlar boşa gider.

KURBANIN RÜKNÜ

Kurbanın rüknü; yani bu ibadetin tam ve sahih (geçerli) olması için yerine getirilmesi gereken şart, kurbanlık hayvanı boğazlayıp kanını akıtmaktır. Bu olmadıkça kurban vecibesi yerine getirilmiş olmaz.

Bu sebeple kurbanlık hayvanın, kesilmeksizin yoksullara tasadduk edilmesi caiz değildir. Fakat alınan kurbanlık hayvan, herhangi bir sebeple kesilemeden bayramın üçüncü günü güneş batmış olsa, artık bunun diri olarak tasadduk edilmesi gerekir. Çünkü kan akıtma işi, tasadduka intikal etmiş (dönüşmüş) olur. Bunun etinden sahibi yiyemez.(5) “” (5) Ö. N. Bilmen, a.g.e., s. 414, md. 35

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder