KURBAN: Unutulmamalıdır ki; iktisadî vaziyeti müsait olduğu halde kurban almaktan imtina‘ edenleri Rasûlüllah (s.a.v.) Efendimiz, “Bir kimse malî bakımdan imkân bulur da kurban kesmezse, sakın bizim namazgâhımıza yaklaşmasın!”(2) buyurarak îkaz ve irşad etmişlerdir.
Görüldüğü üzere bu hadîs-i şerifte;
1. Kurban kesmeye gücü yeten kimsenin bunu terk etmesi hâlinde cemaatin (topluluğun) içine çıkamayacağı uyarısı ile bu sû-i misâlin (kötü örnekliğin) cezasını tek başına kalarak çekmesi ihtar edilmektedir.
2. Hâl böyle olduğuna göre; kurbanınızı kesin, namazgâha çıkın, din kardeşlerinizle müşterek sevincinizi paylaşın, ayrı-gayrı duruma düşmeyin, yoksulları gözetin ikazına kulak verin denilmektedir.
Hanefî mezhebine göre kurban vaciptir. Kurban kesmekle mükellefiyet için İmam-ı A‘zam ve İmam Ebû Yusuf’a (rahımehümallâh) göre akıl ve bülüğ şart değildir. O bakımdan zengin olan çocuğun veya mecnunun malından velisinin kurban kesmesi lâzımdır. Bu çocuk veya mecnun, o kurbanın etinden yer, geri kalanı da elbise gibi aynından istifade edecekleri bir şey ile değiştirilebilir.(3) (. “”( 2) İbn Mâce, Sünen, Edâhi, 2; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 2, 321
(3) Ö. N. Bilmen, B. İslâm İlm. İst. 1985, s. 410
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder