28 Ağustos 2020 Cuma

ÂŞÛRÂ GÜNÜ OLMUŞ VE OLACAK BAZI HÂDİSELER Muharrem ayının onuncu günü Âşûrâ günüdür. Âşûrâ gününde çok büyük ve mühim hâdiseler meydana gelmiştir. Fakîh Ebu’l-Leys Semerkandî Hazretlerinin beyanına göre Âşûrâ günü meydana gelen hâdiselerden bazıları şunlardır: Yerlerin ve göklerin yaratılması, Hz. Âdem Aleyhisselâm’ın tevbesinin kabul edilmesi, Hz. Musâ Aleyhisselâm’ın Firavun’un şerrinden kurtulması ve Firavun’un helâk olması, Hz. İbrahim Aleyhisselâm’ın dünyaya gelmesi ve ateşten kurtulması, Hz. Eyyûb Aleyhisselâm’ın hastalıktan şifâ bulması, Hz. Yûnus Aleyhisselâm’ın balığın karnından kurtulması, Hz. Süleyman Aleyhisselâm’a saltanat verilmesi, Hz. Nûh Aleyhisselâm’ın gemisinin Cûdî Dağı üzerinde durması, Hz. Hüseyin Efendimizin (r.a.) şehîd edilmesi de Âşûrâ günü olmuştur. Kıyâmetin Âşûrâ günü kopacağı da hadîs-i şerîfle bildirilmiştir. (Duâ ve İbâdetler, Fazilet Neşriyat)

 KÂBE VE YAPILIŞI

Allâhü Teâlâ Hz. Âdem’e (a.s.):
“Ey Âdem! Sen benim için yeryüzünde, gökteki Beyt’imin hizasında bir Beyt yap ki melekler Arş’ımın etrafında tavâf ettikleri gibi, sen ve çocukların da onun etrafında tavaf ederek bana ibadet ediniz.”
buyurdu.
Âdem Aleyhisselâm Mekke’ye gidip Beytullâh’ı inşa etti.
Sonra Cenâb-ı Hakk’a şöyle yalvardı:
“Yâ Rabbi! Şüphesiz her çalışanın bir ücreti vardır, benim de bir ücretim vardır.”
Allâhü Teâlâ da: “Evet, vardır. Dile benden ne dilersen.” buyurdu.
Hz. Âdem:
“Yâ Rabbi! Beni tekrar cennete gönder.” dedi.
Allâhü Teâlâ: “Bu, senin için gerçekleşecektir.” buyurdu.
Hz. Âdem: “Yâ Rabbi! Benim hatalarımı itiraf ettiğim gibi, zürriyetimden de günahlarını itiraf edip sana yalvararak bu Beyt’i; Ka’beyi tavaf edenleri de affetmeni istiyorum.” dedi.
Cenâb-ı Allah: “Ey Âdem! Ben seni affettim. Senin zürriyetinden, bu Beyt’i ziyaret edip de günahlarından tevbe edenleri de affettim.” buyurdu.
Nûh Tufanı’ndan İbrahim (a.s.) zamanına kadar Ka’be’nin yeri belirsiz kaldı.
Allâhü Teâlâ, İbrahim (a.s.)’a, Ka’be’yi inşâ ve insanlara haccı ilân etmesini emir buyurdu.
İbrahim (a.s.) “Ya Rabbi! Buna sesim yetmez.” dedi. Hz. Allah: “Sen ilân et, sesini duyurmak bize aittir.” buyurdu.
Bunun üzerine Hz. İbrahim, Makam-ı İbrahim’in üzerine çıkıp baktı ve bütün yeryüzünün, dağların, taşların, ovaların, kara ve denizlerin, insan ve cinleri ile beraber hepsinin gözünün önünde toplandığını gördü.
İki parmağını kulaklarına koyarak doğuya, batıya, kuzey ve güneye doğru dönerek şöyle seslendi:
“Ey insanlar! Beytü’l-Atîk’i (Ka’be’yi) ziyaret etmek sizlere farz kılındı, Rabb’inizin dâvetine icabet edin, gelin.”
İbrahim (a.s.) zamanından günümüze kadar haccetmeye muvaffak olanlar, İbrahim (a.s.)’ın dâvetine “Lebbeyk Lebbeyk!” diyerek icabet edenlerdir.
Bir kimse o vakit İbrahim Aleyhisselâm’ın davetine kaç kere “Lebbeyk” diyerek cevap vermişse o kadar haccetmek nasib olur.
(Lebbeyk: Emrine âmâdeyim’ demektir.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder