*CENNETTE DÜNYA ARKADAŞINI GÖRMEK*
• Rasûlullâh (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
*“Cennette bulunan bir kimse içinden bir iştiyâk duyar; benim dünyada iken,
ALLAH CC için sevdiğim bir kardeşim vardı. Keşke onu bir görebilsem. Acaba o kardeşim ne yapmaktadır.”
Ona karşı içinden bir şefkat hissi duyar ve:
*“Belki o da ölmüştür. Olmaya ki, helâke düşmüş olsun.”*
ALLAH-u Teâlâ, onun kalbinden geçenleri bilir. Hemen meleklerine şu emri verir:
*“Gidin, o kulumu, görmek istediği kardeşinin yanına götürün.”*
Bunun üzerine, bir melek ona güzel bir binek getirir. (Burak veya at.) Onun üzerinde, nurdan eğer vardır.
Melek gelince o kimseye selâm verir. O kimse de onun selâmını alır.
Bundan sonra melek ona şöyle der:
*“Kalk, bin; arkadaşına gidelim.”*
O nurdan binek üzerine biner. Bin senelik yol gider. Ama onun bu gidişi; sizden biri, hızlı giden atına binip de bir fersahlık yol alışından çabuk olur ve arada hiçbir engel çıkmadan, o kardeşinin konağına varır.
Özlediği kardeşine selâm verir. Kardeşi de onun selâmını alır. Sonra sorar:
*“Neredesin ey kardeş, ben senin tehlikeye düşmenden korkmuştum?”*
Bundan sonra, birbirlerinin boyunlarına sarılırlar. Her ikisi birden şöyle hamd ederler:
*“Bizi, bir araya getiren ALLAH CC’a hamd olsun.”*
Onlar, ALLAH CC’na hamd ederken, bir insanın duyacağı en güzel sesle hamd ederler.
Ancak, Azîz Celîl
ALLAH onlara şöyle buyurur:
*“Ey kullarım, burası artık amel yeri değildir. Amel zamanı da değildir. Burası saygı ve dilek yeridir. Benden isteyin; ne istiyorsanız vereyim.”*
Şöyle derler:
*“Bu makamda, bizi bir araya getir.”*
Bunun üzerine o makamı, Azîz Celîl ALLAH, çevresi inci ve yakutla süslenmiş olarak; onlar için bir oturma yeri kılar.
Böylece yerler, içerler; her arzularını yerine getirirler.”
Gunyet'üt Tâlibin, Abdülkâdir Geylani, s. 479
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder