14 Ağustos 2020 Cuma

İlk defa “#Sübhânallah” diyen Cebrâil Aleyhisselam’dır. Allâhü Teâlâ onu yarattığında Arş’a ve Arş’ın azametine baktı da hemen “Sübhânallah” dedi. (İnanarak ve ihlasla) Sübhânallah diyen kimse Cebrâil Aleyhisselâm’ın sevâbından nasîbini alır. •İlk defa “#Elhamdülillah” diyen Safiyyullah Âdem Aleyhisselam’dır. Hazret-i Âdem bunu, kendisine ruh üfürüldüğünde söyledi. Kim (inanarak ve ihlasla) Elhamdülillah derse Âdem Aleyhisselâm’ın nâil olduğu fazîletten nasîbini alır. •İlk defa “#Lâ_ilâhe_illallah” diyen Neciyyullah Nuh Aleyhisselam’dır. Tûfâna ve şiddetli belâya şâhit olduğunda söyledi. Kim (inanarak ve ihlasla) Lâ ilâhe illallah derse Nuh (a.s.)’ın nâil olduğu sevaptan hissesini alır. •İnsanlardan ilk defa “#Allâhü_Ekber” diyerek tekbir getiren Halîlullah İbrâhim Aleyhisselam oldu. Bunu, oğlu İsmâil Aleyhisselâm’a bedel olarak gönderilen koçu görünce dedi. Kim (inanarak ve ihlasla) “Allâhü Ekber” derse İbrâhim Aleyhisselâm’ın nâil olduğu feyzden bir feyze nâil olur. (Tefsîr-i Rûhul-Beyan) Alıntı

 İYİ KOMŞU OLMANIN MÜKÂFATI -

Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre

Peygamberimizin yanına bir adam gelerek bir kadınla ilgili olarak şunları söyler: “Ey Allah’ın Resûlü! Falan kadının çok namaz kıldığından, çok sadaka verdiğinden, çok oruç tuttuğundan, ancak diliyle komşusuna eziyet ettiğinden söz ediliyor, (ne buyurursunuz?)” Allah Resûlü, “O, cehennemde olacaktır” buyurur. Adam, bu defa başka bir kadınla alâkalı olarak Hz. Peygamber’e şu soruyu yöneltir: “Ey Allah’ın Resûlü! Bir başka kadının da az oruç tuttuğundan, az sadaka verdiğinden, az namaz kıldığından, sadece yağsız peynir gibi şeylerden tasadduk ettiğinden, ancak diliyle komşusunu rahatsız etmediğinden söz ediliyor (bunun hakkında ne dersiniz?)” Bu kadının durumuyla ilgili olarak ise Hz. Peygamber, “O, cennette olacaktır.” buyurarak
(İbn Hanbel, Müsned, II, 404)

ibadetlerin yanında güzel ahlak sahibi olmanın ve insanlarla iyi ilişkiler kurmanın önemini vurgulamıştır.

--- 
Wednesday, July 29, 2020 ---
141
[8:45:57 PM]KIBRIT-İ AHMER:
.
ÖŞÜR UNUTTURULMUŞ BİR FARZDIR

ÇİFTÇİLİKLE GEÇİMİNİ KAZANCINI TEMİN EDEN MÜSLÜMANLAR ÖŞÜRÜNÜ VERMESSE ALİN TERİ İLE HARAM YER AİLESİNİDE HARAMLA BESLER

ÖŞÜR FARZI AYINDIR
HER MÜSLÜMAN KAZANCININ DİNİ BOYUTUNU İYİCE ÖĞRENMELİ İYİCE BELLEMELİDİR
BU İŞ ÖNEMSEMEMEYE GELMEZ GAFLETE GELMEZ

SORUN SORUŞTURUN ÖŞÜR Ü İYİ ÖĞRENELİM
ÇOLUK ÇOCUĞUMUZU EV HANEMİZİ HARAMLA BESLEMEYELİM

UNUTULMUŞ BİR SÜNNETİ İHYA EDENE VERİLMİŞ MÜKAFATA UNUTULMUŞ BİR FARZI İHYA ETMEĞE VERİLECEK MÜKAFATI AKIL TERAZİSİ ALMAZ TARTMAZ

Öşür ve hükmü nedir ve miktarını beyanı

Cevap: Öşür; ziraat mahsullerinin zekatıdır ve farzdır. Miktarı; öşür arazisi, eğer yağmur veya ırmak suyu ile sulanırsa onda bir , eğer dolap, hayvan veya satın alınan sularla sulanırsa yirmide bir öşür alınır.
188
[10:29:02 PM]KIBRIT-İ AHMER:
*_•• YARIN AREFE GÜNÜ.._*

*•• LÜTFEN.! ÂLLÂH cc RIZASI NİYETİYLE BU YAZIYI OKUYALIM VE GÜCÜMÜZÜ DE ZORLAYARAK GEREĞİNİ YAPMAYA GAYRET EDELİM BİİZNİLLÂH..*

*• Arefe gününün önemi - fazileti..*

*Sual: Arefe hangi güne denir ve önemi nedir?*
*CEVAP*
Kıymetli geceye kendinden sonra gelen günün ismi verilir. Fakat Arefe ve Kurban bayramının üç gecesi böyle değildir. Bu dört gece, bugünleri takip eden gecelerdir. Arefe, yalnız Zilhiccenin 9. günüdür. Başka güne Arefe denmez.

Arefe günü yapılacak işlerden bazıları şunlardır:

1- Arefe günü sabah namazından, Kurban bayramının dördüncü günü ikindi namazına kadar, erkek-kadın herkes, cemaatle kılsın, yalnız kılsın, 23 vakit farz namazda selam verir vermez, (Allahümme entesselam...) demeden önce, bir kere, vacib olan teşrik tekbirini söylemeli, yani, (Allahü ekber, Allahü ekber. La ilahe illallahü vallahü ekber, Allahü ekber ve lillahil-hamd) demelidir.
Camiden çıktıktan veya konuştuktan sonra, artık teşrik tekbirini okumak gerekmez. (Halebi)

2- Zilhiccenin ilk dokuz günü oruç tutmak sevaptır; fakat Arefe günü oruç tutmak daha çok sevaptır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Arefe günü oruç tutana, Âdem aleyhisselamdan, Sûr’a üfürülünceye kadar yaşamış bütün insanların sayısının iki katı kadar sevap yazılır.) [R. Nasıhin]

(Arefe günü tutulan oruç, bin gün [nafile] oruca bedeldir.) [Taberani]

(Arefede tutulan oruç, iki bin köle azat etmeye, iki bin deve kurban kesmeye ve Allah yolunda cihad için verilen iki bin ata bedeldir.) [T. Gafilin]

(Arefe günü [Besmele ile] bin İhlas okuyanın günahları affolup duası kabul olur.) [Ebuşşeyh]

(Arefe günü tutulan oruç, geçmiş ve gelecek yılın günahlarına kefaret olur.) [Müslim]

(Şeytan, Arefe gününden başka bir günde daha zelil, rezil, hakir ve kinli görülmez.) [İ. Malik]

(Allahü teâlâ, Arefe günü kullarına nazar eder. Zerre kadar imanı olanı affeder.) [Gunye]

(Rahmet kapıları dört gece açılır. O gecelerde yapılan dua, reddolmaz. Ramazan ve Kurban bayramının birinci gecesi, Berat ve Arefe gecesi.) [İsfehani]
İbadet olarak ilim öğrenmek en faziletlisidir. İlmihal okumakla en uygun ilmi öğrenmiş oluruz.

3- Bugünü fırsat bilip dua etmeli! Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Duanın faziletlisi, Arefe günü yapılanıdır.) [Beyheki]

4- Arefe gününü ibadetle, zikirle, tefekkürle geçirmeli, insanlara iyilik etmeye çalışmalı! Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Arefe gününe hürmet edin! Arefe, Allahü teâlânın kıymet verdiği bir gündür.) [Deylemi] (Hürmet etmek, günah işlememekle olur.)

(Arefe günü, kulağına, gözüne ve diline sahip olan mağfiret olur.) [Taberani]

Kulağına sahip olmak, gıybet, çalgı gibi haram olan şeyleri dinlememektir. Eğer biz istemeden kulağımıza gelmişse, bize günah olmaz. Gözüne sahip olmak da, haram olan şeylere bakmamak ve mubah olarak baktığı şeylerden ibret almaktır. Diline sahip olmak ise, yalan söylememek, dedikodu etmemek, laf taşımamak, kötü söz söylememek, hatta boş şey konuşmamak, kimseyi diliyle incitmemek demektir. Bunlara riayet eden, Arefe gününü değerlendirmiş olur.

Bin İhlas okurken
*Sual: Hadis-i şerifte, (Arefe günü [Besmele ile] bin İhlas okuyanın günahları affolup duası kabul olur) buyuruluyor. Bunu okurken, ihtiyaç hâlinde, arada konuştuktan veya başka bir iş yaptıktan sonra devam etmenin bir mahzuru olur mu?*
*CEVAP*
Hayır, bir mahzuru olmaz. Peş peşe okumak şart değildir. Mesela, bir kısmı sabahtan, bir kısmı öğleden veya ikindiden sonra okunabilir..
MsA

--- 
Thursday, August 6, 2020 ---
130
[9:03:06 PM]KIBRIT-İ AHMER:
99 KURALI...

Padişah vezirini huzuruna çağırarak sorar:
-"Bana hizmet eden hizmetçimin hayatta benden daha mutlu olduğunu görüyorum, halbuki onun hiçbir şeyi yok, ben ise padişahım, her şeyin sahibiyim, ama onun kadar huzurum ve keyfim yok, acaba sebebi nedir?”

Bunu işiten Vezir cevap verir:
-"Ey Padişahım, sen ona 99 kuralını uygula!"

Padişah "bu kural nedir?" diye sorar, Vezir de;

-Gece bir torbaya 99 altın koyup kapısına bırakalım ve üzerine de “Bu 100 altın sana hediyedir” yazıp sonra kapısını çalalım ve olanları izleyelim, der..

Padişah merakla vezirin anlattığını yaptırır. Hizmetçi kapıyı açar, sağına soluna bakar ve altınları alır. Heyecanla altınları sayar lakin bir tane altının eksik olduğunu görünce “Galiba dışarıda bir yere düştü” diyerek çoluk çocuk kayıp altını aramaya koyulurlar..

Gece boyunca kayıp altını ararlar, bakmadıkları sokak yoktur, hatta boş arazilere ve sokaklardaki eşyaların altlarına bile bakarlar. Ama nafile, eksik altını bulamadıkça baba, çocuklarını azarlar ve hatta bir ara onlara saldırır hale bile gelir.

Ertesi gün olur, sabah hizmetçi oldukça kederli ve düşüncelidir. Çünkü bütün gece uyumamış ve ailece kayıp altını aramışlardır. Suratı asık, keyifsiz, her halinden şikayetçi bir tavırla padişahın huzuruna çıkar. Bu durumu gören Padişah 99 kuralının da anlamını öğrenmiş olur.

Kıssa’dan hisse;
Aynen hayat ta böyledir, bazen biz Allah’ın bize ihsan ettiği 99 nimetin kıymetini bilmez unuturuz da hayatımızı kayıp olan bir nimeti aramakla geçiririz.
Halbuki o nimet belki bilmediğimiz bir hikmetten dolayı gelmemiştir, belki bir imtihandır, ya da daha iyisi gelecektir, kim bilir belki de ahirette verilecektir, hiç bilinmez...

Ömrün varsa yaşayacaksın, yaşadıkça yaşlanacaksın, yaşlandıkça uslanacaksın,uslandıkça hisleneceksin ve hislendikçe şöyle diyeceksin; heyhât, bunca yıl nasıl da geçti...
146
[9:03:28 PM]KIBRIT-İ AHMER:
İbn-i Mes’ud ra. anlatıyor : “Rasulümüz ayrılık vakti yaklaştığında bizi Âişe validemizin evinde topladı, bize baktı, mübarek gözleri yaşardı ve ‘merhabalar olsun, Allah size selamet versin. Size takvayı ve hz. Allah’a itaati tavsiye ederim. Ayrılık vakti yaklaştı. Hz. Allah’a ve cennete dönüş vakti geldi. Beni ehli beytimin erkekleri yıkasın. Beni bu elbiseme veya şu yemen elbisesine kefenleyin. Yıkama ve kefenleme işi bittiği zaman bu odada yatağımın üzerine şu kenara koyun ve bir saatliğine odadan çıkın. Benim üzerime ilk cenaze namazını ordusu ile beraber Cebrail as, sonra orduları ile beraber sırası ile Mikail, İsrafil ve Azrail as kılarlar. Sonra bölük bölük odama girip sizler kılarsınız.’ Buyurdular. Bunu duyan ashap feryad ederek ağladılar ve; ‘Ya Rasulallah! Sen rabbimizin nuru, topluluğumuzun ışığı ve işlerimizin sultanısın. Sen aramızdan ayrılınca biz kime müracaat edeceğiz?’ efendimiz; ‘ben sizi geceside gündüzü gibi aydınlık olan bir yol üzerine bıraktım ve size biri konuşan diğeri susan iki vaiz bıraktım. Konuşan Kur’an-ı Kerim, susan ise ölümdür. Herhangi bir işte müşkilat çıkarsa Kur’an-ı Kerim ve sünnetime müracaat edin, kalbiniz katılaştığı zaman ölüm ve ölüm ahvalini düşününüz.’”
(tefciruttesnim 1/177)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder