12 Haziran 2022 Pazar

Abdullah bin Mes’ûd’un (r.a.) rivâyet ettiği hadîs-i şerîfte; “Bir mü’min bana salavât okuyunca, bir melek bana haber vererek, ümmetinden falan oğlu filân, sana selâm söyledi ve duâ etti” der buyuruldu. Ali bin Ebî Tâlib’in (r.a.) rivâyet ettiği hadîs-i şerîfte, Resûl-i Ekrem (s.a.v.) buyurdu ki: “Allahü teâlânın yeryüzünde dolaşan melekleri vardır. Bana ümmetimin okudukları salavâtları ulaştırırlar.” Bekr bin Abdullah Müzenî’nin rivâyet ettiği hadîs-i şerîfte, Resûl-i Ekrem (s.a.v.): “Hayâtım, sizin için hayırlıdır. Bana anlatırsınız. Ben de size anlatırım, öldükten sonra, vefâtım da sizin için hayırlı olur. Amelleriniz bana gösterilir, iyi işlerinizi gördüğüm zaman, Allahü teâlâya hamd ederim. Kötü işlerinizi gördüğüm zaman, sizin için af ve mağfiret dilerim” buyurdu. Kâdı İsmâil’in “Fadl-üs-salât alen-Nebiyyi (s.a.v.)” isimli kitabında, Resûlullah (s.a.v.) şu hadîs-i şerîfi bildirilmektedir: “Nerede olursanız olunuz, Bana salât ve selâm ediniz. Selâmınız ve salatınız bana ulaşır.” Ammâr bin Yâser’ in (r.a) rivâyet ettiği hadîs-i şerîfte, Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: “Allahü teâlâ bana bir melek verdi. Ben vefât ettiğim zaman o, kabrim üzerinde durur. Bana birisi salât okuduğu zaman; “Ey Ahmed! Falan oğlu filân sana salât okuyor” diyerek, onu ismi ve babasının ismi ile bildirir. Allahü teâlâ da salâtına (duâsına) karşılık, ona on salât (rahmet) eder.” Evs bin Evs’in rivâyet ettiği hadîs-i şerîfte, Resûl-i Ekrem (s.a.v.) buyurdu ki: “Günlerinizin en fazîletlisi Cum’a günüdür. Cum’a günü bana çok salât okuyunuz. Çünkü okuduğunuz salâtlarınız bana arz edilir.” Bunun üzerine Eshâb-ı Kirâm; “Yâ Resûlallah! Bizim salâtımız, vefâtınızdan sonra da mı size arz edilir?” dediler. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.v.): “Toprak, peygamberlerin vücûdunu çürütmez” buyurdu. (İmâm-ı Sübkî, Şifâüs-sikâm fî ziyâreti hayr-il-enâm)

 












MESCİDİ NEBEVİDE OSMANLI İZLERİ
EFENDİMİZE (SAV) SELAM VE SALAT OLSUN
Mescid-i Nebevî'nin içerisinde yer alan Peygamberimiz Efendimizin mübarek türbesinin dışarıdan da ziyaret edilebilmesi için Sultan Abdülmecid Han döneminde, biri doğuya diğeri ise güneye bakan 2 pencere açılmıştır.
Doğu yönündeki pencere Rasûlullah Efendimizin (sav) kadem-i saadet (ayakucu) istikametinde olduğu için buraya "Şebeke-i Kadem-i Nebî" denilmektedir.
Osmanlı Arşivlerindeki bazı belgelerde diğer bir ismi "Hâcet Penceresi" olan bu şerefli mekan önünde selam verilip duâ edilirdi.
Türbeyi aydınlatmak ve havalandırmak için düzenlenmiş pencerelerden farklı olarak ziyaretle ilgili özel bir fonksiyonu olan bu pencere birtakım mimari ayrıntılar ve sembolik bazı unsurlarla donatılmıştır.
Pencere alınlığında yeşil renkli zemin üzerine altın suyuyla Ahzâb Sûresi 56. âyet-i kerimesi nakşedilmiştir.
Pencere üzerine yazılan
"Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamber’e salât ederler. Ey iman edenler! Siz de ona salât ve selâm edin"
âyeti buranın selam verme penceresi olduğunu gösterir. 1980 yılında pencere önüne çekilen ihata duvarı sebebiyle günümüzde bu pencereye yaklaşılamamaktadır.
Fotoğrafta Hâcet Penceresi ve önünde duâ eden ziyaretçi görülmektedir.
Güney kısmında bulunan pencere ise şebeke-i saadet olup günümüzde peygamber efendimiz (sav) buradan selamlanmaktadır


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder