30 Haziran 2019 Pazar

BİR İNSANI NASIL TANIRSINIZ..?

• Lokman Hakîm Hazretleri oğluna şöyle nasîhatte bulundu:
“Oğlum! Üç şey, ancak üç zamanda bilinir:
Yumuşak huylu insan ancak öfkelendiği zaman bilinir,
Şecâat ve cesâretli insan ancak harp zamanında bilinir,
Gerçek kardeş de ancak ihtiyaç zamanında bilinir.”
Bir kişi, Tâbiîn’den bir zâtı yüzüne karşı övünce o zât:
“Ey Allâh’ın kulu! Beni neden methediyorsun? Öfkelendiğim zaman beni gördün de ağır başlı, halîm, selim biri olarak mı buldun?” demiş. O kişi: “Hayır.” demiş.
“Yoksa benimle bir yolculuk yaptın da benim yolculukta güzel ahlaklı biri olduğumu mu gördün?” demiş.
“Hayır” demiş.
“Peki, bana bir şey emânet ettin de benim güvenilir biri olduğumu mu anladın?” deyince adam:
“Hayır.” demiş. Bunun üzerine Tâbiîn’den olan zat:
“Yazık sana! Bir kimseyi şu üç hususta tecrübe etmeden; tanımadan onu methetmek doğru olmaz.” buyurmuş. (Tenbîhü’l-Gâfilîn)
/ FAZİLET TAKVİMİ Cumartesi-29-Haziran-2019

TIBB-I NEBEVÎ: Peygamberimizden Tavsiyeler

“Yemekten önce ve sonra (parmak ucu ile) biraz tuz alınız.”
“Tuz, yenilen yemeği insanın içine sindirir, aklı artırır, alaca ve uyuz hastalığını insandan giderir.”
“Her sabah aç karnına bal alınız.”
“Mercimek yiyiniz.”
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri, meyvelerden #nar#elma#üzüm#zeytin#incir ve #hurma yenilmesini tavsiye etmişlerdir. (Tabâbet-i İslam)
(29.O6.2O19 Hayat Rehberi/Fazilet Takvimi.)

Dine uygun yaşamak ve dine hizmet etmek için dünyalık istemeli. Dünyalık, başka bir şey için istenmez.

* İnsanlar çeşitli vasıtalara binip gidiyorlar. Müslüman ne kadar bahtiyardır ki mescidden geçen, camiden geçen vasıtaya biniyor. Ve bu vasıtaya müslümanlar abdesti ile biniyor, imanı olanlar biniyorlar. Tabii ki vasıta menziline giderken hepsini birden götürür. Sen ehilsin, sen naehilsin, sen asisin, sen evliyasın, sen fâsıksın demezler, madem ki vasıtanın içindeler, hep beraber Cennete doğru giderler. Yeter ki, iman doğru olsun. İş, o vasıtayı bulup, o vasıtaya binebilmek.

Cinlerden Korunmak İçin Ezan-ı şerif okunmalıdır. "Ezan-ı şerifin okunduğu yerden cin ve şeytanlar kaçarlar." Hadis-i Şerif

 Başkasının Yerine Namaz Kılmak, Oruç Tutmak Olmaz, Ama Zekât Verilir....İbadetler, çeşit çeşittir. Sadece bedenî olanlar. Namaz gibi. Bu tür ibadetleri başkasının yerine yapmak caiz değildir. Çünkü namaz kılmaktan maksat; nefs-i emmarenin zillet, kusur ve ayıbını kabul etmesidir. Başkasının vekâletiyle hâsıl olmaz (ancak kişinin namaz kılmasıyla hâsıl olur.) Sadece malî olan ibadetler. Zekât gibi. Bunda niyabet (başkasının yerine yapması) caiz olur. Çünkü bundan maksat, fakiri zengin kılmaktır. Bu niyabetle hâsıl olur. Lakin vasiyeti olmaksızın terk eden kişi, sorumlu tutulmaz...(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:11 S:82)

Elazığ Akıl Hastanesinden ALLAH'A Mektup Yazan Adam Ortadaki Sonuna Kada...

İÇKİ İÇMENİN, KUMAR OYNAMANIN FENALIĞI İslam dîninde içki içmek, kumar oynamak, hınzır eti yemek, adam öldürmek, kendi canına kıymak ve helâl sayılmayan şeylere gönül koymak haramdır. Haram sayılan bu kötü işlerin her birinde birçok zarar ve kötülük vardır. Bu kötülükler üzerine ne yazılsa, ne söylense azdır. İçki, her kötülüğün anasıdır. İçki, insanı sağlam yaşamaktan alıkoyar, insanlıktan çıkarır. Kumar da haramdır. Kumar yüzünden insan aç ve açıkta kalır. Nice kötülükler, kavgalar hep kumar yüzünden olur. Kumar yüzünden yuvalar yıkılır. Kumar oynayanlar bir dakika önce dünyanın en büyük zenginlerinden iken bir dakika sonra -artık bir daha doğrulamayacak kadar- yoksulluğa uğrarlar. Böyle bir dakika içinde varını yoğunu bitirip bütün sermayesini kaybeden insanlar düşüne düşüne ya deli olurlar veyahut da yoksulluğa dayanamadıklarından canlarına kıyarlar. Adam öldürmek ve kendi canına kıymak ise büyük günahtır.

Şeytanın beş evlâdı var denilmiş: 
I. Sebuv: Musîbetler karşısında feryadı u figan etmeye elbise ve yüz yırtmağa teşvik eder.
2. Aver: Zinâyı hoş gösterir.
3. Mesbut: yalancılığa teşvik eder.
4. Dâsım: Evlere girer, kusurları gösterir, âile reisini kızdırır, ev halkını huzursuz eder.
5. Zelenbur: Çarşı ve pazarlarda esnafı hallerinden şikâyet ettirir.

Ebû Cehîl, Efendimizi Hz. Allah’ın Resülu olarak görmüş olsaydı; elbette ona imân ederdi, cehennem ateşinden kurtulurdu."

Hasan Bozkurt ------------ Sultanın biri, Bâyezid-i Bestâmî (k.s.) hazretlerinin kabrini ziyaret etti. Bâyezid-i Bestâmî (k.s.) hazretlerinin ashabına (Mürid ve talebelerine) onun halini sordu. Onlar: - "Bâyezid-i Bestâmî (k.s.) hazretlerini gören cehennem ateşine girmez!" dediler. Sultan: - "Ebû Cehîl. Efendimiz (s.a.v.) hazretlerini görmesiyle beraber; cehennem ateşine girecektir. Senin şeyhin Efendimiz (s.a.v.) hazretlerinin üzerinde (bir makama sahip) değildir..." dedi. Talebe buyurdu: - "Ey Sultân! Ebû Cehîl, Efendimiz (s.a.v.) hazretlerini görmedi. Belki o, Ebû Talib'in yetimi olarak gördü. Eğer Ebû Cehîl, Efendimiz (s.a.v.) hazretlerini Hz. Allah’ın Resülu olarak görmüş olsaydı; elbette ona imân ederdi, cehennem ateşinden kurtulurdu ve irfan nuruyla nurlanırdı." dedi...(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:7 S:22