28 Ağustos 2019 Çarşamba

Beni kimseye muhtaç eyleme diye dua eden bir zata Hz.Ali r.a İnsan insana muhtaçtır.Beni kimseye yük eyleme diye dua et buyurmuş.


İsmail Yilmaz
Çoban koyunlarını ağıla koymuş. Kapıyı da sıkı sıkıya kapatmış. Koyunlara "erişmekten" ümidini kesen kurtlar, ağıl önünde başlamışlar slogan atmaya: "Koyunlara özgürlük! Koyunlara özgürlük!" Sloganın cazibesine kapılan koyunlar bir zayıf nokta bulup özgürlüğe "ermişler." Tabiki kurtlar da muradına.
İşte iki yüz yıldır İslam ümmetine Batı'nın kurduğu kurt kapanı bu:
Kadına özgürlük dediler, kadına ulaşmanın özgürlüğüne eriştiler.
Serbest piyasa dediler, piyasalara egemen olanların insan emeğini serbestçe sömürebilmelerinin yolunu açtılar.
Kalkınma için yabancı yatırımcı şart dediler, İslam dünyasındaki yer altı kaynaklarına ulaşımın yolunu açtılar.
Egemenlik milletindir dediler, millete tasallut etmenin âlâsını yaptılar.
Uluslararası ilişkiler çıkar üzerine kuruludur dediler, ulusları kendi âli çıkarlarının bekçisi yapmanın yolunu açtılar..
Ve daha neler, neler..

Tohumları Bitkileri yağları kullanmadan önce test edin alerjiniz varsa kullanmayın saygılar m.ulaş

KÜRLERDEN FAYDA GÖREN İYİLEŞEN ARKADAŞLARIN GERİ DÖNÜŞLERİ İÇİN ÇOK ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM saygılar m.ulaş

Ahmed bin Hanbel Hazretleri anlattı: “Bir gün bir toplulukla birlikte idim. Soyunup yüzmek için suya girdiler. Ben “Allâh’a ve âhiret gününe îmân eden kimse avret mahallini örtsün” hadîs-i şerîfini hatırladım. Elbiselerimi çıkarmadan suya girdim. O gece rüyamda bana denildi ki: “Ey Ahmed, sana müjdeler olsun, sünnet ile amel ettiğinden günahların bağışlandı. Allâhü Teâlâ seni dinde kendisine uyulacak bir imam kıldı.” (Rûhu’l-Beyân)

Dünyanın değiştiremediği adamlar…
Hz. Ömer (r.a), halifeliği sırasında Şam’a gitmişti. Kendisini karşılayanlar arasında valiyi göremeyince etrafına toplanan şehrin ileri gelenlerinden, “Kardeşim Ebû Ubeyde nerede?” diye sorduğunda, “Şimdi gelir.” dediler. Az sonra da Ebû Ubeyde geldi.
Hz. Ömer (r.a), valisinin yaşantısını görmek istiyordu. “Haydi kardeşim, sizin eve gidelim” dedi. Birlikte eve geldiler. İçeriye giren müminlerin emîri, evin içinde kılıcı, zırhı ve birkaç parça da ev eşyasından başka bir şey göremedi. Bunun üzerine Hz. Ömer (r.a), “Senin bunlardan başka bir şeyin yok mu?” diye sorunca, Ebu Ubeyde (r.a), “Bunlar benim ihtiyacım için kâfidir.” diye cevap verdi. Hz. Ömer (r.a), “Misafirine bir şey ikram etmeyecek misin?” diye sorunca, Ebu Ubeyde kalkıp eski bir küp getirdi. İçinden kurumuş ekmek parçaları çıkarınca gözleri yaşla dolan Hz. Ömer (r.a), “Ey Ebû Ubeyde! Vallahi Sen hariç dünya hepimizi değiştirdi” diyerek ağlamaya başladı.
Allah onlardan razı olsun! Hiçbir şey onları değiştiremedi. Onlar yokluk içindeyken de takvalı yaşadılar. Varlık içindeyken de takvalı yaşadılar…
Onlar, açlıktan karınlarına taş bağlarken de ezanı duyunca kalkıp sabah namazına koştular, dünya ayaklarının altına serilip, Bizans’ın, Kisra’nın hazinelerine sahip olduklarında da ezanı duyunca namaza koştular…
Onlar, zayıfken ve kimse onlara destek vermezken de affetmesini, merhametli ve alçak gönüllü olmasını, kardeşliklerini korumayı başardılar; kalabalık ordulara hükmedecek, bir parmak işaretiyle kelle alıp, koca imparatorlukları yönetecek güce ulaştıklarında da merhametli olmasını becerdiler.
Asla elitleşmediler, bozulmadılar, ne hayat tarzlarından ne de ideallerinden zerrece taviz vermediler. Çünkü onların ölçüsü Efendimiz’in (s.a.s) “Sizden en çok sevdiklerim ve en yakınlarım, bana benden ayrıldıkları hâl üzere kavuşacak olanlardır.” (Müsned) ilkesiydi…
Onlar, imanlarıyla, takvalarıyla, heyecanlarıyla Rasûlullâh’ın yanında nasıllarsa ondan sonra da aynı kalmak ve ona bu hal üzere kavuşmak için gayret ettiler…
Asgari ücretle çalışırken camiden çıkmayan; müdür olunca Cumadan Cumaya camiye uğrayanlardan olmadılar. Garibanken mahalle sohbetinde diz kırıp gözyaşı döken; zenginleşince sadece bürokratların, tüccarların ve makam sahiplerinin katıldığı sohbetlerde boy gösterenlerden olmadılar…
Cebinde metelik yokken faize karşı çıkıp; parayı bulunca bu işler faizsiz olmaz diyenlerden, ihaleyi, repoyu, borsayı, dolgun banka hesaplarını keşfedince tanınmaz hale gelenlerden olmadılar…
Ellerinde para yokken takvadan bahseden; biraz mal ve makam yüzü görünce ahlakını, kimliğini ve şahsiyetini kaybedenlerden olamadılar. Malları ve makamları artınca eski dostlarını, kardeşlerini, akrabalarını, garipleri terk edenlerden, telefonlarını bile açmayanlardan olmadılar…
Eski mahallelerinde otururken düğünlerini İslami prensiplere göre yapıp; elit bir çevreye sahip olunca yıllardır eleştirdikleri düğünlere bile taş çıkaracak, hiçbir İslami prensibin ve ilkenin tanınmadığı düğün ve nişan merasimleri yapanlardan olmadılar…
Eskiden sakala, tesettüre, mahremiyete İslami kimliğin ölçüleri olarak bakarken; elitleştikçe sakallarını kısaltan, zenginleştikçe tesettürünü değiştiren, güçlendikçe toplantılarını kadın-erkek karışık yapan, ailesini bile böyle ortamlara sokmaktan çekinmeyen, haremlik-selamlığa gülüp geçen, karşı cinsle tokalaşmayı, şakalaşmayı, sarılmayı bile normal görenlerden olmadılar…
Sayıları azken İslam kardeşliğinden ve davadan bahseden; kalabalıklaşınca, mallarını, makamlarını, statülerini, kazanımlarını kaybetmemek için yıllardır tanıdıkları, bildikleri dostlarını ve kardeşlerini bile gözlerini kırpmadan harcayacak şekilde değişenlerden olmadılar…
Allah onlardan razı olsun! Onlar, dünyanın değiştiremediği adamlardı…Abdülaziz Kıranşel

Müslüman Bilim Adamları

Beşir Mübeşşir
tabı yazmıştır.
3. Ebul-Vefa: Trigonometri’de tanjant,cotanjant,sekant,kosekant ’ı bulan büyük alimdir
4.Biruni: İlk defa dünyanın döndüğünü ispat etmiştir.
5. Ebu Kamil Şü’ca: Avrupaya matematiği öğretmiştir.
6. Ebu Ma’şer: Med-Cezir (Gel-Git) olayını ilk o bulmuştur.
7. Battani: Dünyanın en büyük kaşifidir. Trigonometrinin kaşifidir
8. Cabir Bin Hayyan: Atom bombası fikrinin babası ve kimya biliminin atası büyük alim
9. Cezeri: 8 asır önce otomatik sistemin kurucusu ve bilgisayarın babasıdır
10. Demiri: Avrupalılardan 400 sene önce zooloji ansiklopedisini yazmıştır.
11. Farabi: Ses olayını ilk defa fiziki yönden açıklamıştır.Sesin fiziki izahını ilk defa o yapmıştır
12. Gıyasüddin Cemşid: Matematikte ondalık kesir sistemini ilk o bulmuştur.
13. İbn Cessar: Cüzzamın sebebini ve tedavisini 900 sene önce açıklamıştır
14. İbn Hatip: Vebanın bulaşıcı bir hastalık olduğunu ilmi yoldan açıklamıştır
15. İbn Firnas: Wright kardeşlerden bin sene önce ilk uçağı yapıp uçmayı gerçekleştirdi.
16. İbn Karaka: 900 sene önce harika bir torna tezgahı yapmıştır
17. İbni türk: Cebirin temelini atan bilginlerdendir
18. İdrisi: Yedi asır önce bugünkü ne çok benzeyen dünya haritası çizmiştir
19. İbni Sina: Eserleri Avrupa üniversitesinde 600 sene ders kitabı olarak okutmuştur. Tıbbın babasıdır. AVRUPA ya göre adı AVICENNA’dır.
20. Kadızade Rumi: yaşadığı asrın en büyük matematik ve astronomi bilginidir. Fizik kurallarını astronomiye uyarlamıştır
21. Kambur Vesim: verem mikrobunu R.Koch’tan 150 sene önce keşfetmiştir
22. İbnünnefis: avrupalılardan üç asır önce küçük kan dolaşımını keşfetmiştir
23. Piri Reis: 400 sene önce bugünküne en yakın dünya haritasını çizmiştir.

BAL KABAĞININ FAYDALARI Kış aylarında metabolizmanın yavaşlamasıyla birlikte vücut direnci azalmakta ve enfeksiyonlara daha açık hale gelmektedir. Soğuk havalardan cilt sağlığı da kendi payına düşeni alır; daha çok kurur, rengini ve pırıltısını kaybeder. Halsizlik ve yorgunluk şikayetleri de tam olarak bu dönem artar. Vücudunuzda bu değişikleri gözlemlemeye başladıysanız günlük beslenme listenize bal kabağını ekleme vakti gelmiş demektir. Süper besin olarak adlandırılan bal kabağının faydaları şu şekilde sıralanabilir: Yüksek oranda alfa ve beta karoten içerir. Bu karatenodiler antioksidan özellikleri nedeniyle savunma sisteminin en büyük yardımcılarındandır. Güçlü bir A vitamini kaynağıdır ve içeriğindeki zeaksantin isimli karotenoid ile göz sağlığının korunmasına yardımcı olur. C vitamini bakımından zengindir. C vitamini vücudu mikroplara, patojenlere karşı savunan beyaz kan hücrelerinin üretimini uyararak vücut savunmasına destek olur. 1 porsiyon Balkabağı (100 gr) yetişkin bir bireyin günlük C vitamini ihtiyacının yüzde 35’ini karşılar. İyi bir lif kaynağı olan bal kabağı, hem kalp hem de bağırsak sağlığı açısından büyük önem taşır. Yarım fincan bal kabağı 3 gramın üzerinde lif içerir. Yüksek oranda lif tüketimi kolesterol seviyesinin düşmesine dolayısıyla kalp sağlığının korunmasında; bağırsak hareketliliğinin düzenlenmesi ile de kolon kanseri riskinde azalmada büyük bir role sahiptir. Lif tüketiminin artması ile tokluk süresi uzar. Cildinizin yaz aylarındaki gibi ışıldamasında büyük bir destekçidir. İçeriğinde yüksek miktarda bulunan karotenoidler diyet yağı ile birlikte tüketildiğinde ciltte pigmentasyona neden olduğu için cildin daha canlı görünmesini sağlar. C vitamini ile kolajen üretimini destekleyerek cildin daha genç görünmesine yardımcı olur. Sağlığa sayısız faydası bulunan Omega 3’ün bal kabağında da mevcut olduğu unutulmamalıdır. İçeriğindeki kalsiyum, manganez, magnezyum, bakır, demir ve fosfor ile kemik dokularındaki hasarın iyileştirilmesine, kemik gelişimine destek olur. Potasyum bakımından da oldukça zengin olan bu süper besin kan basıncının düzenlenmesine yardımcı olur. Potasyum; kan damarları ve arterlerin gevşemesini sağladığı için kalpteki stres azalır ve kan basıncı düşer. Ayrıca potasyum; hücre ve dokulardaki sıvı dengesinin düzenlemesini de sağlar. B1, B3, B6, Pantotenik asit gibi birçok vitamini; folik asit, fosfor, demir gibi minerali yapısında bulunduran bal kabağına bu kış beslenmenizde mutlaka yer açın. İçeriğindeki vitamin-minerallerle hem bağışıklık sisteminizi güçlendirin, hem metabolizmanızı hızlandırın hem de sağlıklı bir cilde sahip olun.alıntı

SODYUM Bİ KARBONATMI YOKSA YEDİKLERİMİZ TÜM GIDALARDA KULLANILAN KİMYASALLAR VE ZEHİRLERMİ ÇOK İYİ DERSİNİZ NEDEN HEP HASTAYIZ HİÇ İYİLEŞMİYORUZ m.ulaş
ben şahsen kendim akciğer kanserini bununla yani karbonatla atlattım bir çok kişide bu şekilde atlatıyor bu kadar faydası varken geri dönüşleride okumanızı isterim sayfadaki fayda görmüş insanlar var karbonat 30.gün olarak kullanılıyor daha fazla uzun süre kullanılmıyor asidik ortan yok ediliyor bazik ortam sağlanana kadar ve bazik ortamda vücut kendi kendini onarmayı başlıyor bu aradada karaciğerimiz asıl sorun çıkaran organımızın onarılması gerekiyor filitrelerimiz tıkalı kirli kan vücudumuzda dolaşıyor asidoz tekrar başlamaması için karaciğer onarımı temizliği şart bende her yıl karaciğer temizliğini yaparım çok faydasınıda görüyorum tüm araştırmalarımda gördüğüm vücudun tüm organları çok önemli ama tümününde hastalanmasına sebeb olan ve vitaminlerin hormonların eksilmesi veya çok üretilmesi ile karaciğerin bütün organları nasıl etkilediğini ve onları hasta ettiğini gördüm piskolojiden tutun tırnağımıza kadar saçımızdan derimize kadar aşırı kilomuzdan aşırı zayıflığa kadar obez olmamızda dahil vitiligo sedef mide reflü gastrit kalp damar şeker tansiyon kolesterol bunşar başta olmak üzere tüm hastalıkların sebebi karaciğerimizdir unutmayalım karbonat ph ımızı yükselten bir araçtır ph başka yollarlada yükseltebiliriz tabiki basitçe ama yüksek asidik bir vücutta onlar yeterli olmuyor karbonatın farkını burda bende kendimde bizzat yaşadım ve şahit oldum böbrekte taş konusuna gelelim hiç hayatında karbonat içmeyen bir çok insanın en çok yaşadığı bir sorun zaten işin garip tarafı karbonatla böbrek taşını eritenlerinde kemla beyin sayfasındada okuyorum tansiyonundan kurtulanlarıda okudum karbonat sadece ph yükseltmede bir araç asıl vücıdu hasta eden faktörler çok çok önemli ekmek buğdaygiller tatlılar hazır gıdalar pakete girmiş ürünler hayvansal ürünlerin tamamı sağlığımızı tehdit etmesi vede hasta etmesi çok çok önemli hasta olmamızın asıl sebebi bunlar bunları hiç tartışan ve konuşan yok maalesef geçicide olsa kullanıp fayda gördüğümüz basit ve hızlıca ph mızı düzelttiğimiz karbonatın peşindeyiz maalesef basit bir tedavinin bile önünü kesmeye çalışıyoruz yediklerimizi gıda sektörünün tümü tarımı hayvacılığı üreticisi imalatçısı hazır ürün satıcısı sanki el birliği ile tüm kimyasalları kullanarak hasta ettiği insanların bu günkü hastalıklarla boğuşmasının sebebleri olduğunu hep göz ardı ediyoruz maalesef geldiğimiz nokta ve tartıştığımız sadece karbonat

Selam Mustafa abicim, Sayfanızı titizlikle takip ediyorum.Kantaron yağı kürünü gözlerime kullanmaya niyetliydim,2011 yılında gözlerime lasik operasyonu uygulandı.Tabiki kalıcı değil operasyon 8 sene içinde az da olsa yine miyopluk baş gösterdi, ama asıl sıkıntı yakını görmede uzun lafın kısası çok korkarak gözlerime ikişer damla sarı kantaron yağı damlattım müthiş bir yanma öyle böyle değil binpişman oldum gözyaşları burun akması dünyam karardı 8 dakika boyunca,son 7 dakika hafif yanma ve batma oldu dediğiniz gibi 15 dakika sürdü,bi kere başlamıştım devam ettim sonraki damlatışımda fazla yanma yakma yoktu ilki gibi değildi yani.Sonuç 3 gün sonra cep telefonumda gözlüksüz mesaj yazdım çok şaşırdım,en önemlisi o kadar net o kadar berrak görüyorumki artık herşeyi ,yanma bitene kadar devam.Allah sizden razı olsun abicim,zamanınızı ayırıyorsunuz bize hakkınızı helal edin. Ufuk Tokmak. ufuk Tokmak bey geri dönüşünüz için çok çok teşekkür ederim Helal olsun şifa Allahtan çok sevindim adınıza saygılar

Görüntünün olası içeriği: gökyüzü, açık hava ve doğa


mars



GÖZDE KANTARON YAĞI İLE TEDAVİDE ŞOKLARI YAŞAYIN SAYFAMDAKİ MÜTHİŞ GERİ DÖNÜŞLERİ OKUYUN M.ulaş
Sağlığımızın müthiş şifreleri. sayfamda bilgileri
sayfamda açıklaması var sarı kantaron sadece iki göz hastalığında etkili sarı nokta hastalığı ve karatavuk göz hastalıklarında etkili diğer göz hastalıklarında her iki kantaron yağıda kullanılıyor sabah akşam 2 şer damla kullanılır 15 dakika yakar hafif puslu görür 2 saat sonra düzeliyor hafif kanlanır geçer normal geçici bunlar gözünüzde yanma sürdüğü sürece tedavi devam ediyor hiç yakmayana kadar devam edin iyileşmiş oluyor tmm demektir yakmıyorsa bilginiz olsun saygılar m.ulaş
Sağlığımızın müthiş şifreleri sayfamda
Sağlık bilgileri mevcut

Kulakta duyma sorununuz varsa Bir fincan suya 5 damla oksijenli su koyun karıştırın günde 3 damla 5 günde mükemmel olsun m.ulaş DİKKAT KANTARON YAĞI SÜRENLER VE İÇENLER GÜNEŞE ÇIKMAYIN KULLANDIĞINIZ GÜNLERDE




Mustafa Ulaş