21 Eylül 2019 Cumartesi

Hz.Allah bizleri,yüreği sahte,vicdanı sahte,samimiyeti sahte,ibadeti sahte,konuşması sahte,imanı sahte olanlardan korusun,Âmîn

Toprağın temiz olması teyemmüm edilir ve NAMAZ kılınır olması Efendimiz'in(s.a.v.) tenine dokunduğu için olduğunu biliyormuydunuz?

İsmail Yilmaz

Mustafa Ulaş
Teşekkürler Nuran hanımın diş eti ve diş tedavi kürü ile tedavisi okuyun Sağlığımızın müthiş şifreleri

İsmail Yilmaz
tti" 7 zeytin 1 incir yemeye devam et, ekmeği ve hazır yiyecekleri bırak,hastahanenin yolunu unut!
Zeytinyağı:hem yağ,hem gıda,hem şifa,en güçlü antibiyotik!
Doğal ve sahtesini testle öğren, nasıl mı, şöyle:
Bir fincan zeytinyağı na bir fincan tuzruhu katıp kaşıkla karıştırın,rengi çay rengine dönerse karışık, dönmez kendi sarı yeşilimsi rengini bozmazsa orijinal dir.bu kadar..
Görüntünün olası içeriği: yazı
Tohum & Toprak Dostluğu
21 saat
Adı: "LİMONATA"
“Evdeki lezzet”
sloganıyla satılan bu limonata sırasıyla;
Su,
Şeker,
Sitrik asit,
Trisodyum Sitrat,
Doğal aroma verici,
Gam arabik,
Ağaç reçinesinin gliserol esterleri,
Askorbik asit,
Aspir çiçeği içeriyor.
Limon nerede?
Yok.
Tüketiciyle resmen dalga geçiliyor.
#NeİçtiğiniziBilin
Alıntı
Gıda Dedektifi

Dişleriniz fırçaladıkça beyazlıyor değil mi?

Tohum & Toprak Dostluğu
Dişleriniz fırçaladıkça beyazlıyor değil mi?
Hayır, Dişleriniz aslında beyazlamıyor.
Dişlerinizi hergün, günde en az 2 kere titanyum dioksit ile boyuyorsunuz!
Tıpkı beyaz oje veya tavan boyası ya da daksil (tipeks) ile boyar gibi...
Aslında dişlerinizi bu maddelere emanet ediyorsunuz:
E171
Titanium dioxid
Renklendirici; diş macunu ve beyaz boyada pek çok ilaçta bazı peynir çeşitlerinde, krema ve soslarda kullanılır; kan, beyin ve bezlerde, lenf düğümleri ve akciğerde yüksek konsantrasyon oluşturabilir. Almanyada yasaktır.
*E252
Potasyum nitrat
Koruyucu olarak kullanılır. Hayvan artıklarından veya bitkilerdenelde edilir. Gübre üretiminde ve etin korunmasında kullanılır; hiperaktiviteye ve diğer yan etkilere sebep olabilir, potansiyel kanserojendir, bir çok ülkede sınırlandırılmıştır (Bakınız: 249)
E249
Potasyum nitrit
Koruyucu olarak kullanılır. Et ürünlerinde kullanılır. Nitritler nefes daralması, baş dönmesi ve baş ağrısı ile sonuçlanabilecek rahatsızlıklara sebep olduğu gibi potansiyel kanserojendir; bebek ve küçük çocukların gıdalarında kullanılması kesinlikle yasaktır.
NİTRAT ORANI %5 OLARAK NOT EDİLMİŞ.
Kale Hun

#Sultan_AbdülhamidHan'ın yenilikleri: BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ !? • İlk defa elektriği, gazı getiren, ilk modern eczanemizi açtıran, • İlk otomobili getiren, 5 bin km kara yolunu yaptırtan, • Dünyanın ilk metrolarından birini Karaköy-Taksim arasına yaptıran, atlı ve elektrikli tramvaylar kuran, • Kudüs-Yafa, Ankara-İstanbul ve Hicaz demir yollarını yaptıran (Haydarpaşa Tren İstasyonunu da tabi), • İstanbul’un binlerce fotoğrafını çektiren, Arkeoloji müzeciliğini başlatan, • Chicago’daki turizm fuarına ülkemizi ilk kez sokan, • Kuduz aşısının bulunmasından sonra Ülkemizin ilk Kuduz Hastanesini (İstanbul Darü’l-Kelb Tedavihanesi) açtıran, • Polisiye romanların ülkemize girişini sağlayan, (14 yıl içinde basılan 4000 kitaptan sadece 200 kadarı dinle ilgili idi..) • Okullara (Hristiyan okulları dahil) gönderdiği emirde, Türkçe’nin iyi öğretilmesini isteyen, Azerbaycan okullarında Türkçe yasağını kaldıran, Paris’te İslam Külliyesi kuran! • Teselya savaşı sürerken saraylı hanımlara askerler için çamaşır diktiren de, hastaneleri ziyaret edip hastaların ihtiyaçlarını soran da, sarayın bahçesinde bile hastalara hizmet ettirten de! • Midilli adasını eşi Fatma Pesend Hanım’ın şahsi mülkünden ısrarla verdiği para ile Fransızlardan geri alanda O! • Israrla yerli kumaş giyen, Hereke bez fabrikası ve Feshaneyi kuran, • Ziraat Bankasını kuran, Ticaret, Sanayi ve Ziraat Odalarını açtıran, • Yıldız Çini fabrikasını, Beykoz ve Kağıthane kağıt fabrikalarını, • Toplu sünnet merasimleri yaptırıp her bir çocuğa çeyrek altın gönderen, bu yüzden yaz aylarında toplu sünnetleri moda eden, • Mezuniyet törenlerinde öğrencilere hediye kitap gönderen, • Yoksul halkına kendi cebinden ödeyerek kömür dağıtan, • Ermeni Onnik’in mektubu üzerine kendi parasından takma bacak yaptırtan, • Biriktirdiği parasından bir kısmını her sene borç yüzünden hapse düşenleri kurtarmaya tahsis eden, • Modern matbaa makinelerini Türkiye’ye getirten, ücretsiz kitap dağıttıran, 6 bin kitabın çevrilmesini sağlayan, Beyazıt kütüphanesini kurup 30 bin kitap bağışlayan (10 bini el yazmasıdır), • Yabancı bilim adamı ve yazarlara Nişanlar veren, • Her yıl 30 bin saksı satın alıp çiçek ektiren, • Bizim Hekimbaşı çöplüğü dediğimiz yerde gül yetiştiriciliği yaptıran da (Isparta’daki gül yetiştiriciliği de O’nun öncülüğünde başlamıştır), • Türkiye’nin birçok yerinde saat kuleleri yaptıranda O dur! (İzmir,Dolmabahçe..), • Hindistan, Cava, Afganistan, Çin, Malezya, Endonezya, Açe, Zengibar, Orta Asya ve Japonya ya elçiler ve din adamları gönderen, • Latin Amerika ülkeleri ile diplomasiyi başlatan, • Yalova Termal kaplıcalarını kurduran, Terkos’un sularını İstanbul’a taşıtan, Bursa’nın bir köyünde bile çeşme yaptırabilen O dur, (Sadece İstanbul’a 40 çeşme yaptırmıştır), • Sarayında yaptırdığı tiyatroda oyunlar ve opera izleyen, • Sarayda müzik okulu kurduran, çocuklarına piyano çaldırtan, hatta sarayda kızlar bandosu oluşturan, • Kendi elleri ile yaptığı marangozluk eşyalarını hediye etmeyi seven, • Kendisine yapılan bombalı suikast de 26 kişinin ölmesine, 58 kişinin yaralanmasına rağmen Ermeni katili affedip Avrupa da hafiyelik yapmaya gönderen de O dur. • Doğu Türkistan’a gönderdiği askeri yardım ile Çinlilere karşı onları örgütleyen, Çin'in göbeği Pekin'de Hamidiye Üniversitesini kurdurtan da, • Beş vakit namazını aksatmadan kılan, hiçbir evrakı abdestsiz imzalamayan (hatta yere bile basmayan [yatağının dibinde teyemmüm tuğlası bulunduruyordu]), • Yeni gemiler alan, toplar(Çanakkale Savaşı’ndaki çoğu top), tüfekler getirten de! • Telefonu Avrupa’dan 5 yıl sonra ülkemize getiren de O dur! • Kiliselere, sinagoglara yardım eden (hatta Vatikan’da kilise yapılmasına bile yardım eden), • Peygamberimize, dinimize veya Osmanlıya hakaret içeren oyunları kaldırtan (Fransa-İngiltere-Roma-ABD) (Bir piyes için bile Alman İmparatorunu devreye sokmuştur), • ABD’nin Erzurum’da konsolosluk açmasını reddeden, İzmir limanına izinsiz girmeye kalkan ABD savaş gemisini top ateşine tutturan, • İstanbul boğazı için iki köprü projesi çizdiren (bir tanesi tam bu günkü Fatih S.M.köprüsünün bulunduğu mevkidedir), • Darülaceze yaptırıp içine sinagog, kilise ve cami koyduran, • Çocuk hastanesi (Şişli Etfal [çocuklar] Hastanesi) açtıran, • Kendisine “Allah’ın belası”diyen Namık Kemal’i Rodos ve Sakız adası valiliklerine atayan, parasını cebinden ödediği yerde kabir yaptırtan, • Posta ve Telgraf teşkilatını kurduran (Sirkeci Büyük Postane binası..), Abdülhamit ve Abdülmecid (dünyanın ilk torpido atan denizaltısı) adında denizaltılarımızı Taşkızak tersanesinde yaptırtan da (üstelik kendi cebinden),O! * İlkokulu zorunlu tutan (kız ve erkeklere), ilk kız okullarını açtıran, 15 tane okulda karma eğitime ilk defa geçen, • Öğretmen yetiştirmek için okullar yaptıran (32 tane) (ör.şimdiki adı ile Bursa Çelebi Mehmet okulu), Kız Öğretmen Okullu açan (Daarül Malumat), • Cami yaptırdığı her köyde birde ilkokul yaptıran (Mesela sadece Sivas’taki ilkokul sayısı 1637), okuma yazma oranının 5 kat arttıran, (1900 yılında ilkokul sayısı 29.130’u bulmuştu, sadece Anadolu’da 14 bin ilkokul vardı) • Orta okul (Rüşdiye)sayısı 619’a çıktı, Fransızca dersleri konuldu, • Lise eğitimi için İdadiler açan (109 tane), (İstanbul Erkek-Kabataş Lisesi..) • İstanbul’da Darülfünün (Üniversite) açan, Dünyanın ilk Dişçilik okulunu kuran, • Ayrıca Deniz Mühendis Okulu, Askeri Tıp Okulu (GATA’nın atası), Kuleli Askeri okulu, Mekteb-i Harbiyeler (Harp Okulları yani) ,Askeri Baytar Okulu, Kurmay Okulu, Mekteb-i Mülkiye (Siyasal Bilgiler Fak.), Mekteb-i Tıbbıye-i (Marmara Ünv.Tıp Fak.), Mekteb-i Hukuk, Ziraat ve Baytar Mektebi, Hendese-i Mülkiye (Yüksek mühendis okulu), Daarül Muallim-i Adliye (Yüksek Adalet Okulu), Maliye-i Mekteb-i Ali (Yüksek Ticaret Okulu), Ticaret-i Bahriye (Deniz Ticaret Okulu), Sanayi-i Nefise Mektebi (Güzel sanatlar fak.), Hamidiye Ticaret Mektebi (İktisadi ve Ticari ilimler akademisi), Aşiret Mektebi (Osmanlılık fikrini yaymak için), Bursa’da İpekböcekçiliği okulu, Dilsiz ve Âmâ Okulu, Bağcılık ve Aşıcılık Okulu, Orman ve Madencilik Okulu, Polis Okulu onun tarafından kurulmuştur. • Unutmadan bide Ankara’da Çoban Okulu var.. TANIYAMADINIZ MI Hani neredeyse bütün sözde aydınların sövdüğü, öğretmenlerimizin kendi ideolojik yaklaşımı ile anlattığı, baskı yapıyor diyerek, o dönemin şartlarını bile düşünmekten aciz olan insanların sevmediği.. (Neden kimse 1925’deki Takrir-i Sükun Kanununu ile bütün muhaliflerin susturulduğunu düşünmez? Bu dönemde hükümet veya mahkeme kararıyla pek çok yayın organı kapatıldı, özellikle sol yayınlar tamamen yeraltına itilmişti. Ya da İsmet İnönü döneminde 44 gazete kapama emri verildiğini. Yakub Kadri’nin “İsmet Paşa bir polis devleti kurdu dediğini.” Düşünmeyiz; çünkü o kişilere karşı körü körüne yargılarımız yoktur, at gözlüğü ile değil o dönemin şartlarına göre bakarız tarihe. ingilizlerin oyunu, İttihatçıların tertibi ile “Din elden gidiyor!” gibi komik bir gerekçe ile 31 Mart vakasına maruz bırakılan, 1895-96’da Doğu Anadolu’da Ermeniler tarafından kurulmak istenen devleti, Hamidiye Alayları ile bastıran, bu sebeple Fransız tarihçi tarafından Kızıl Sultan diye isimlendirilen, SULTAN II. ABDÜLHAMİD HAN Belki de gerçekten suçluydu, kötü bir insandı. Çünkü Osmanlı topraklarında petrol araması yaptırıp 65 yerde petrol buldurması, bunun üzerine Musul topraklarını şahsi parasıyla alıp sömürgecilerin eline geçmesine mani olması.. Ya da Yahudilerin 5 milyon altın teklifine rağmen Filistin’e yerleşmelerine izin vermemesi (tahtan indirildikten sadece 8 yıl sonra emellerine kavuşacaklardır), vatan hainliğidir, Ne bileyim; 240 üyeli Osmanlı meclisine 140 Türk vatandaşı sokmayı beceren İttihatçıları dinlemeyip meclisi kapaması, Baskı yaparak devletin ömrünü 30-40 yıl uzatması, böylece o yıllarda daha genç bir subay olan Mustafa Kemal’in Türk milletinin kaderinde rol almasına vesile olması suçtu? Belki de Prof.Dr.Yılmaz Öztuna’nın dediği gibi; “Milletimiz bu hükümdarın dehasına çok şey borçludur” Belki de Prof.Dr.İlber Ortaylı’nın dediği gibi; “Osmanlının son hükümdarı, son evrensel imparator II. ABDÜLHAMİD’dir” Lütfen düşünün bizim kadar köklü tarihi olup ta o tarihe sırtını dönen, iftira atmaktan zevk alan, Osmanlıyı kötülemeyi Cumhuriyetçilik sayan, laik düşünceyle dinin egemen olduğu bir sistemi eleştiren, okumak yerine duymakla yetinen, araştırmadan her konuda uzman olan kaç millet vardır? ABDÜLHAMİT HAN ın aziz ruhu içün ALLAH c.c. den rahmet diliyoruz Lütfen bu yazılanları tek tek araştırın, belki o zaman ne demek istediğimizi anlarsınız

TIBB-I NEBEVÎ’DEN: HASTALIKLARIN BULAŞMAMASI İÇİN: Hastalıkların bulaşmaması için etrafa tükürmemelidir. Mesela: Veremli insanlar, rast geldikleri yere tükürdüklerinde balgamları yerde kurur ve toz olur. Verem mikrobu hemen ölmediğinden tozlar içine karışır, insanlar nefes aldıklarında bu tozları ciğerlerine çekebilir. Sonra -Allah esirgesin-verem olabilirler. Peygamberimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) bunun için açık yerlere, sokak ortasına tükürmeyi ve burun temizlemeyi men etmiştir. Veremden muhâfaza için başlıca hususlar şunlardır: Süt iyice pişirilmeli, kaynatmadan içilmemeli, veremli insanlardan uzak durulmalı, derin düşünceye varılmamalı, insan nefsine çok düşkün olmamalı, içki içmemeli, iyi beslenmelidir. -Allah esirgesin- verem olan insanın da az ve besleyici yemek yemesi, açık güneşli havada gezmesi, kendini lüzumsuz işlerle çok yormaması, ıslak, basık, karanlık yerlerde uzun uzadıya kalmaması, iştah açan yemek yemesi gerekir. Peygamberimiz (s.a.v.) yiyecek içeceği üflememeyi haber vermiş ve esnerken ağzı kapamayı bildirmiştir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “Hastalık olan yerlere yaklaşmayın. Zîra ölüm ondandır.” buyurmuştur. Böyle olunca bulaşıcı hastalıklara uğrayanların yanına gitmekten sakınmalıdır. Yine Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri: “Bir hastayı üç gün geçmeden yoklamayınız.” buyurması da hastalığın iyice teşhis edilip ona göre tedbir alınması içindir. Bugün bulaşıcı ve salgın hastalık olan yerler karantina altına alınır. Oraya kimse salıverilmez ve oradan kimse dışarı çıkarılmaz. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz Hazretleri bin dört yüz kadar yıl önce: “Bir yerde vebâ olsa siz o yere girmeyin ve girmiş olduğunuz yerde vebâ olsa siz o yerden çıkmayın ve kaçmayın.” sözüyle bunu bize bildirmiştir. Allâhü Teâlâ’nın Bakara Sûresi’nde (meâlen): “...Kendi nefislerinizi tehlikeye düşürmeyiniz...” (âyet 195) buyurması da yine hastalıktan, her türlü kötü işlerden sakınmak için bize bir öğüttür.


Bu internet sitesi hakkında
HAYATBİLGİLERİ.COM
Karanfil tüketimi her geçen gün artmaktadır. Yemeklere katılan karanfil şifa dolu faydalarıyla tıbbi açıdan da son derece önemli. 1- Bağışıklık Sistemini Güçlendirir Karanfil bağışıklık sistemini güçlendirir. Bunun en önemli sebebi vücuttaki beyaz kan hücrelerinin miktar....

Türkiye'de azgın teke otu olarak bilinen fakat yabancı kaynaklarda 40'dan fazla ismi bulunan bu bitkinin cinsel gücü artıran etkisi bulunuyor. Saklı kalmış bu otun faydalarını gelin hep birlikte inceleyin.

TC Ali Tunç - Alternatif tıp
. Türkiye'de azgın teke otu olarak bilinen fakat yabancı kaynaklarda 40'dan fazla ismi bulunan bu bitkinin cinsel gücü artıran etkisi bulunuyor. Saklı kalmış bu otun faydalarını gelin hep birlikte inceleyin.
Azgın teke otunu keşfedin! Cinsel gücü öyle bir artırıyor ki...
İktidarsızlık ve yorgunluk için birebir
Azgın teke otu insel iktidarsızlık, cinsel işlev bozuklukları, sürekli yorgunluk gibi durumların önüne geçilmesinde önemli faydalar sağlıyor. İnsan vücudunda afyodizyak etkisi yapması nedeniyle cinsel hayata olumlu fayda sağlayan azgın teke otu birçok kişi tarafından kullanılıyor.
Afrodizyak olarak oldukça etkili
İktidarsızlık problemleri ile mücadele eden erkeklere iyi bir destekçi olan azgın teke otu kadınlar için de orgazm artırıcı bir bitki.
teke
Eklemler için güç veriyor
Kemik ve eklem ağrılarını gideren, kemiklere güç veren azgın teke otu belirli bir süre kullanıldığında bu ağrıları gideriyor. Menopoz dönemi sonrasında kadınlarda meydana gelen kemik kaybının azaltılabilmesi için de fitoöstrojen içeren azgın teke otu faydaları değerlendirilebilir.
Azgın teke otunun diğer faydaları
Hafıza kaybına iyi gelir ve hafızayı güçlendirir.
Yüksek tansiyonu düşürmede en etkili doğal çözümlerden birisidir.
Kalp ve damar hastalıklarına karşı koruyucu etki gösterir.
Karaciğer problemlerinde doğal bir tedavi seçeneğidir.
Bronşit hastalığının belirtilerini hafifletmede kullanılabilir.
HIV/AIDS için en iyi önlem ve tedavi seçeneklerinden birisidir.
Osteoporoz gibi kemik sorunlarına karşı düzenli olarak tüketildiğinde etkilerini tam anlamıyla gösterebilir.
Bağışıklık sistemini kuvvetlendirici etkisi ile bilinir.
Erkeklerde sperm üretimini teşvik eder.
Azgın teke otunun yan etkileri
Azgın teke otu dozajının kişilerin sağlık durumlarına, yaşlarına ve diğer birçok faktöre bağlı olarak değişkenlik gösterebileceği söylenebilir. Bunun dışında an itibariyle azgın teke otunun bilimsel olarak kanıtlanan herhangi bir doz aralığının bulunmadığı da ek olarak belirtilebilir ve bu nedenle bu otu tüketmek isteyen kişilere ürünle ilgili bilgi sahibi olan satıcılardan destek almaları ya da bir eczacı veya uzman bir doktora danışmaları tavsiye edilir.
Azgın teke otu nasıl tüketilir?
1 su bardağı kaynar suya 1 tatlı kaşığı epimedium(azgın teke otu)ilave edilip 5-10 dakika demlenir.
Ya da
Öğütülüp bala pekmeze karıştırılabilir.

7-14 YAŞTA MEYVE SUYU İÇİRMEYİN "Anne bebeğini sütten kestiği zaman yemeğe dönmelidir. Yemeklerin en hafif ve yumuşağı ile başlanmalı, ağırlarına doğru yavaş yavaş ilerlemelidir. Yedi yaşından sonra, 14 yaşına erişinceye kadar çocuğa meyve suyu içirilmemelidir. Çünkü bu beyin ve sinir sistemini zayıflatır.' Kaynak/ İbn-i Sina


Recep Ergul - Dr. Aidin Salih İle Sağlıklı Yaşam

5– İshali keser.
6– Solucan düşürür.
7– İdrar söktürür.
8– Böbrek ve Safra kesesindeki taşların düşmesinde yardımcı olur.
9– Sindirim sistemini düzenler.
10– Kan temizleme özeliğine sahiptir.
11– Romatizmini önler.
12– Hastalık sonrası vücudun güçlenmesinde son derece yararlıdır.
13– Çocukların yatak ıslatmalarında kullanılabilir.
14– Haşlanmış suyu dezenfekten olarak kullanılır.
15– İrinli yaraların çabuk iyileşmesinde yardımcı olur.
16– Karaciğer, böbrek, mide hastalıklarında kullanılabilir.
17– Bronşitlerde, Akciğer iltihaplarına iyi gelir.
18– Soğuk algınlığında terletici etkisi ile hastaya iyi gelir.
19– Hazırlanmış tıbbî yağı, güneş ve diğer yanıklarda, kesiklerde kullanılır.
20– Safra söktürücü ve ağrı kesici etkisine sahiptir.
21– Kansere karşı MÜKEMMEL koruyucu etkiye sahiptir. Bundan başka birçok alanda kullanılır. Kantaron bitkisi doğru ve dozunda kullanıldığında yaklaşık 50 çeşitten fazla hastalığa yarar sağladığı kanıtlanmıştır.
İsmail Yilmaz
İNGİLTERE NEDEN HiNDiSTAN'DA 100.000 KUMAŞ USTASININ PARMAKLARINI KESTİ?
“Bulunmaz Hint kumaşı” deyiminin nasıl doğduğunu hiç merak ettiniz mi? Dilimizde “nadir bulunan, paha biçilmez, kıymetli” anlamında kullanılan bu deyim 18. yüzyılın ikinci yarısında Hint kumaşının bir anda piyasadan çekilmesi üzerine kalıplaşmış. Nasıl mı? İsterseniz biraz geriden alalım.
İngilizlerin Hindistan hâkimiyeti 1612’de British East India Company aracılığıyla başladı. Şirket 17. yüzyıl boyunca ülkenin önemli şehirlerinde ticarî merkezler kurdu. Demir, kömür ve diğer madenlerin işletilmesiyle birlikte çay ve pamuk üretimi açısından bölge oldukça bereketliydi. 1757’de şirket artık bir devlete dönüşmüştü. İngilizlerin düzenli ordularının karşılarında küçük Hint prenslikleri bir bir düşecekti.
Böylece Britanya 1803’e gelindiğinde -Pencap bölgesi hariç- ülkenin hepsini sömürgeleştirdi. Pamuk üretimi oldukça kazançlı bir sektördü. Hindistan’ın verimli topraklarında ucuz işgücüyle üretilen pamuklar gemilerle İngiltere’ye götürülüyor ve kumaş yapılıyordu. Tekstil fabrikalarında üretilen bu kumaşların yine Hindistan’a pazarlanması planlanmıştı. Ancak bu girişim İngilizlerin büyük bir hayal kırıklığı yaşamasına yol açtı. Çünkü Hintliler, İngiliz kumaşını beğenmiyor ve daha pahalı olduğu halde yerli ürünleri almayı tercih ediyorlardı. Ülkede bir türlü ithal kumaş kullanımı yaygınlaşmıyordu. Peki, ne yapmalıydı?
Şirket yönetimi çok caydırıcı bir yönteme başvurdu. El tezgâhlarında kumaş dokumalarını engellemek için Hintli çıkrıkçıların parmaklarını kestirdi. Düğüm atmalarını engellemek amacıyla özellikle de başparmakları kesilmişti. Eli ve kolu kesilenler de vardı. Bunlar üç beş kişi de değildi. Neredeyse 100 bin kişi bu caniliğe kurban gitmişti. Neticede Hint kumaşı birden ortadan yok oldu ve pazar tamamen İngiliz ürünlerine kaldı. Açgözlü kapitalizm yine kazanmıştı!"
Görüntünün olası içeriği: yazı

FELÇ OLAN Veya YAKINI FELÇ OLAN VARSA DİNLESİN.

Beşir Mübeşşir
FELÇ OLAN Veya YAKINI FELÇ OLAN VARSA DİNLESİN.
Çam kozalağı yeşil olan tam olgunlaşmamış alıp kaynatılarak soğutulur mesaj yapılır, 2hafta içinde tamamiyle iyileşen olmuştur denenmiştir.
Geleneksel tıp'tan alıntıdır