[Tirmizî Ebû Hureyre’den 4/553; İbn-i Mâce Ebû Hureyre’den 2/1422.]
Bir Başka Rivâyette de Merfû’ Olarak Gelmiştir.
Îmâm Mâlik ve İbn-i Mâce Şöyle Rivâyet Etmişlerdir; İbn-i Ömer’den Rivâyet Olunan Hadîs-i Şerifte Şöyle Demiştir; Ben Allah’ın Rasülu ile Birlikte Olduğum Sırada Ensârdan Bir Zât Rasülullah Sallallâhû Aleyhi ve Sellem’in Yanına Gelerek Selâm Verdikten Sonra, “Ey Allah’ın Rasülu! Mü’minlerin Hangisi Daha Fâziletlidir?” Diye Sordu. Rasülullah Aleyhisselâm Ona, “Huy Bakımından En Güzel Olanlarıdır.” Buyurdu. O Zât, “Mü’minlerin Hangisi Daha Akıllıdır?” Dedi. Rasül-i Ekrem Efendimiz, “Ölümü En Çok Zikredeni, Ölümden Sonrası İçin En Güzel (Tedbir Alıp) Hazırlanandır. İşte Onlar Akıllı İnsanlardır.” Buyurdu.
[İbn-i Mâce İbn-i Ömer’den 2/1432.]
Tirmizî’nin Rivâyet Ettiği Hadîste Rasül-i Ekrem Sallallâhû Aleyhi ve Sellem Efendimiz Şöyle Buyurmuştur; Zevk ve Lezzetleri Kesip Yok Eden Ölümü Çok Hatırlayınız. Çünkü Onu Zikredip Hatırlamak Günâhları Temizler, Dünyâda da Zühd-ü Takvâ Sahibi Yapar.
[İbn-i Ebi’d-Dünya Enes Radiyallâhû Anh’dan Rivâyet Etmiştir; Şerh-üs Sudur: 8.]
Sallallâhû Aleyhi ve Sellem Efendimiz Şöyle Buyurdu; En İyi Bir Nasihâtçi Olarak Ölüm Yeter.
[Taberânî Ammar Radiyallâhû Anh’dan Aynı Eser 8.]
Hadîste Şöyle Vârid Olmuştur; Sahâbîlerden Birisi Tarafından Rasülullah Sallallâhû Aleyhi ve Sellem’e, “Yâ Rasülullah! (Kıyâmet Gününde) Şehidlerle Beraber Hiçbir Kimse Haşr Edilecek mi (Yani Toplanıp Bir Araya Gelecek mi)?” Diye Soruldu. Aleyhisselâtû Vesselâm Efendimiz, “Evet, Gündüz ile Gecede Yirmi Kez Ölümü Hatırlayıp Düşünen Kimsedir.” Buyurdu.
[Aynı Eser 8.]
Ömer b. el-Hattâb Radiyallâhû Anh Şu Şiiri Söyledi:
(Ey İnsanoğlu!) Görmekte Olduklarından Hiçbir Şey Ter-ü Taze Olarak Kalmaz. Mal, Evlâd Fânidir, Ancak Allah Bâkidir.
Bir Gün (Bile İnsanı) Hazineleri İhtiyarlamaktan Geri Bırakmadı. Ölmeyip Ebedî Kalmayı Âd Kavmi Denedi Ama Ölümden Kurtulup Ebedî Kalamadılar.
İnsanlarla Cinlere Hükmedip Aralarında Dolaşan, Emriyle Rüzgârlar Estiren Süleyman Peygamber Bile Ebedî Kalamadı. Kuvvet ve Kudretinden Ötürü Her Taraftan Huzuruma Elçiler Gelen Padişâhlar Nerede?
Orada Başında Toplanılacak Bir Havuz Vardır ki, Herkesin Vardığı Gibi Bir Gün Oraya Varıp Toplanılacağında Asla Yalan ve Şüphe Yoktur.
Şunu Biliniz ki Ey Kardeşlerim! Ölümü Hatırlamak (İnsanı) Dünyâdan Koparılıp Ayrılacağını Düşündürür Bir Hâle Getirir. Bu Fâni Dünyâdan Çıkılıp Her Ân Ebedî (Âhiret) Yurduna Yönelmesine Sebep Olur.
İlim Adamları Derler ki; İnsan Bu Dünyâ Yurdunda Darlık ile Genişlik, Nimet ile Azâb Olan İki Hâlden Ayrılamaz. Bunun İçin İnsan Nimetin Gâfletinden, Çetin Güçlüklerden, Kendisinde Bulunan Bâzı Musibetlerin Hafiflemesi İçin Ölümü (ve Sonrasını) Hatırlamaya Muhtaç Olur.
İlim Adamları; Ölümü Hatırlamanın (Faydaları) İçerisinde (Dünyâda Çok Yaşama) Ümidinin Kısaltılması, Ölümün Zamanını (Hazırlıklı ve Tedbirli Olarak) Beklenilmesi Vardır Dediler.
Kezâ İlim Adamları Ölüm İçin Şöyle Dediler; Malûm Bir Nefes, Belirli Bir Hastalık ve Bilinen Bir Zaman Yoktur Dediler. Bundan Dolayı Akıllı Kimseler Ölüm İçin Hazırlandılar da Sefere Çıkma Hazırlığı Üzere Oldular.
Bize Şu Kıssa Ulaşmıştır; Bir Kimse Medîne Surlarının Üzerinde Bütün Gece Boyunca, “Yolculuk Var, Yolculuk Var...” Diye Nidâ Ederdi. Nihâyet O Zât Ölüp de Medîne Vâlisi Onun Sesini Kaybedince, Onun Durumunu Sordu. Oradakiler Kendisine, “O Zât Ölmüştür.” Diye Cevap Verdiler. Bunun Üzerine Vâli Şu Şiiri Söylemeye Başladı:
Yolculuğa Haris Olarak Devamlı Onu Zikrederdi. Nihâyet Kapısına Develeri Çöktürdü.
Ölüm Kendisini Uyanık ve Hazırlıklı Vâziyette ve Sefer Hazırlığını İkmâl Etmiş Hâlde Yakaladı da, Onu Dünyâ Emelleri Meşgûl Etmedi.
Yezid er-Rakkaşi Nefsini Azarlayarak Kendi Kendisine, “Ey Nefs! Vây Hâline! Ölümünden Sonra Namazını Kim Kılacak? Ölümünden Sonra Senin Nâmına Orucu Kim Tutacak...” Derdi. Sonra Yine, “Ey İnsanlar! Ağlasanıza! Nefsinizin Geri Kalan Ömrü Üzerine Bağıra-Bağıra Ağlasanıza! Herkim ki Ölüm Ona Vaatli, Kabir Onun Evi, Toprak Döşeği, Kurt Böcek Arkadaşı, Büyük ve Müthiş Korku Kendisini Yerinden Koparıp Alıyor; Binâenaleyh O Kimse Uykudan Nasıl Zevk Alır?” Der. Sonra Yere Serilip Bayılıncaya Kadar Ağladı.
Ömer b. Abdülaziz Hazretleri Fakîh ve Âlimleri Topluyor, Onlara Ölümü, Kıyâmet Gününün Korkularını (Çetin ve) Kötü Hesaba Çekilmeyi, Sırât Köprüsünden Geçilmeyi Müzakere Eder ve Onlardan Birisi, Sanki (Yatmakta Olan) Bir Cenaze Varmış Gibi Ağlardı.
(Hadîsçilerin ve Tâbiînin Büyüklerinden) Süfyân-ı Sevrî Hazretlerinin Yanında Ölüm Zikrolununca, Kendisinden Günlerce Kimse İstifâde Edemezdi. Kendisi de Yemez İçmez ve Bir Şey Sorulduğunda (Sadece) Bilmiyorum Diye Cevap Verirdi.
Ali b. Fudayl b. Iyaz Radiyallâhû Anh da Yanında Ölüm Zikredilince (Korkusundan) Titreyerek Mafsalları Kopacak Gibi Olurdu.
Yusuf b. Esbat ise Bir Cenazeyi Teşyi Ettiği Zaman Ölecek Gibi Oluyordu da, Kendisini Evine Sedye ile Getiriyorlardı.
Muhammed el-Leffaf Hazretleri de Şöyle Derdi; Herkim Ölümü Çok Hatırlarsa Ona Üç Şey İkrâm Edilir: Acele Tevbe Etmesi, Nefsin (Aza) Kanaat Etmesi ve İbâdetten Zevk ve Neşe Almasıdır... Herkim de Ölümü Unutursa, O da Üç Şeyle Cezalandırılır: Tevbe (ve İstiğfâr) Etmeyi Geciktirmesi, Dünyâya Haris Olması, İbâdet Hususunda Tembel Olmasıdır.
Ey Kardeşlerim! Allah’ın Emrine Yapışınız da Ölüm ve Ölümün (Can Çekişme) Şiddeti, Ölüm Şerbetinin Acılığı (İçilmesinin) Zorluğu Hususunda Tefekkür Ediniz. Zirâ Kalpleri Yaralayan, Gözleri Ağlatan, Zevk ve Lezzetleri (Süratle) Kesen ve Rızıkları Kesip Tüketen Ölümdür. Kezâ Ölümle Pençeleşeceğiniz Gün Evlerinizden, Konaklarınızdan Ayrılacağınızı, Geniş Odalarınızdan Çıkarak Daracık Kabre Varacağınızı, Arkadaşla Dostun İhânet Etmesini, Kardeşin ve Dostun Terk Edip Gitmesini ve Yumuşak Döşeklerinizin yahût Örtülerinizin Üzerlerinden Taşınarak Sert Toprak ve Kuru Kerpiç Üzerine Konulacağınızı... Sonra Dostlarınızın, Arkadaşlarınızın (Yakın Akrabalarınızın) Yanınızdan Ayrılarak (Tekrar Eski Hâllerine ve) Yemelerine İçmelerine, Gülüşmelerine ve Şehevî Arzularını Tatmine Döneceklerini ve Sanki Onlar Sizleri Hiç Tanımamış Gibi Olacakları Günü Düşününüz...
Bâzı Zâhid Kişiler de Dediler ki; Ey Servet Biriktiren Kişi! Ey Bütün Kudretini Binalar İnşası İçin Sarf Ederek Tüketen Kişi! Senin Malından Ancak (Nâsibin) Sarılacağın Kefenler (Bir de Mallarının Dünyâda Bırakılıp) Gidilmesi, Evlerinin de Muhakkak Yıkılıp Harâp Olması Vardır. Senin Toplayıp Biriktirdiğin Mallardan Herhângi Biri (Kıyâmet Gününün) Korkularından Seni Kurtarabilecek mi? Hayır! (Hayır) Fakât Sen O Malı Sana Teşekkür Bile Etmeyen Kimseye Bıraktın Ama Sen Kendin Hiçbir Mazeret Kabûl Etmeyecek Olan Allah’ın Huzuruna Günâhlar ile Geldin... Bunu Derler ve Bu Hususta Şu Şiiri Söylerlerdi:
Bütün Zamanlarda Toplamakta Olduğun Servetlerinden Nâsibin (Ancak) İçerisinde Çürüyeceğin İki Parça Kefen, Bir de (Kefenine) Serpilecek Kokudur.
Başka Bir Zât da Şu Şiiri Söylemiştir:
Bütün Dünyânın Her Tarafına Sahip Olanların Sonlarına Bak.
Onlar Dünyâdan Kefenle Pamuktan Başka Hiçbir Şey Götürebildiler mi?
Sabit Senetle Rivâyet Edilen Bir Hadîs-i Şerifte Rasül-i Ekrem Sallallâhû Aleyhi ve Sellem Efendimiz Şöyle Buyurmuştur; Akıllı Kimse Kendisini Hesaba Çeken ve Gururunu Kırarak Emrine İtaâtkâr Yapan ve Öldükten Sonraki Hayat İçin İyi Ameller Yapan Kimsedir. Ahmak Kimse de Nefsini Her İstediği Şeye Tâbi Kılan ve (Sonra da) Allah’a Karşı Birtakım Olmayacak Şeyler Temenni Edendir.
[İbn-i Mâce Cilt: 2/1423.]
Hasan-ı Basrî Radiyallâhû Anh Şöyle Derdi; Sakın Hâ Sizler Birtakım Boş Kuruntuların Yok Ettiği Kimselerden Olmayınız. Çünkü Onlar Dünyâdan Kendileri İçin Hiçbir Sevâp Almayarak Çıktılar da, Onlardan Herhângi Biri, “Muhakkak Ben Rabbime Karşı Hüsn-ü Zânda Bulunmaktayım.” Diye İddia Eder. Hâlbuki Yalan Söylemiştir. Çünkü Yüce Allah Şu Sözü ile İşâret Etmiştir, “Rabbinize Karşı Beslediğiniz Şu Zânnınız (Yok mu) İşte Sizi Zânnınız Helâk Etti ve Bu Yüzden Hüsrâna Düşenlerden Oldunuz. [Fussulet: 23.]” O, Rabbine Eğer Hüsn-ü Zân Besleseydi, Muhakkak Kendisi Dosdoğru Yol Üzere Olur ve İbâdetini Güzel Yapardı.
Bakıyyet İbn-i Velid de Kardeşlerine Mektup Yazarak Onlara Şöyle Hitâb Ederdi; Sizleri Aldanmaktan Sakındırıyorum. Çünkü Sizler Ebedî Olarak Yaşamayı, Çok Uzun Ömürlü Olmayı Umuyorsunuz da, Günâhları İşleyip Duruyorsunuz. Herkim Bunun Gibisini İşlerse İşte O (Örsün Üzerinde) Soğuk Demire (Çekiçle) Vurup Duran Kimse Gibidir.
Ey Kardeşlerim! İşte Bu Hususu İyi Biliniz de, Yegâne Dinin Sahibi ve Tek Olan Allah’ın Rızâsı İçin Ayaklarınız Şişinceye Kadar (Olsa Bile) Namaz Kılınız. Çünkü O, Muhakkak İhsânı En Yakın Olandır.
Âlemlerin Rabbi Olan Allah’a Hamd Olsun.