“Dünyâ hayâtı azdan daha azdır. Ona âşık olan, alçakların alçağıdır. O sihriyle bir topluluğu sağır ve kör eder. Böylece onlar ortalıkta şaşkın ve delîlsiz ortalıkta kalırlar.”
https://vimeo.com/tomorhoca
- Ana Sayfa
- İlahi – Kur`an -İslam – Din -Tasavvuf – Belgesel – Dua – Hadis – Tarih – Şiir – Vs… – بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
- Dini bilgiler
- Hatim duası Türkçe Hatim Duası
- Ahmet tomor hoca sohbetleri
- suleymaniye
- Ruhlar kabirde hep kalır mı?
- Şehitlik ve Fazileti
- İslami Eğitim
- ALLAH (C.C.) 'ÜN SIFATLARI
- Ahmet Tomor Hocaefendi Sohbetleri
- Veysel Gürler
- Umman'dan Şifâlar
- İSLAMİ BİLGİLER KİTAP SOHBET SEYRET MULTİMEDYA
- Safakat İslami Forumları
- sadakat.net
- Ehl-i Sünnet Hanefi
- HAVAS İLMİ-MÜCERREBAT-I İLAHİ ŞİFACILAR
- Sağlığımızın müthiş şifreleri Sayfadaki tüm bilgiler bilgi amaçlıdır kullanım tercihi size aittir önce araştırın inceleyin doktorunuza danışın saygılar
- Sayfa ve guruptaki bilgiler bilgi amaçlıdır araştırın araştırmadan doktorunuza danışmadan kullanmayın sakın saygılar hepinize m.ulaş
- MUHTASAR İLMİHAL | Fazilet
- İLİM BÖLÜMÜ
- İmam Suyuti Camius Sağir
- Dini Sorular Molla Cami dini sorular ve cevapları
- incemeseleler
- "Nazar, deveyi kazana, insanı mezara sokar."
- YAVRULARIMIZA ELİF CÜZÜ ÖĞRETELİM. BİZLERDE TEKRAR EDELİM...
- Hadis-i Şerif
- FAZİLET TAKVİMİ
- mektebun
- faydalı
- medine
- Zi tuva kuyusu...
- Ali Eren Hoca
- *FATİHA SURESİNİN SIRRI..*
- "Kişi sevdiği ile beraberdir."
- *FATİHA SURESİNİN SIRRI..*
6 Temmuz 2020 Pazartesi
73 fırkaya ayrılan ümmeti Muhammed'in hepsi ümmeti olduğu iddiasıyla yaşıyor, Lakin yaşantısı O'nun ve eshabinin yaşantısına uydurmaya çalışan tek fırka varki o fırkaya Peygamberimiz fırka-i Naciye buyurmuş, diğerleri fırka-i nariye oluyor ama farkında değiller.Allah uyanmak Ehli sünnet velcemaat yoluna tâbi olmayı ve kurtulmayı nasib eylesin âmin.. 72 fırka bozuk itikadı kadar yanıp (imanı götürdü ise) sonra cennete girerler. Firkai nâciye ise itikadı dan dolayı cehenneme gitmez,lakin tevbe edemediği af edilemeyen günahından dolayı cehenneme girer,sonra cennete girerler. Ancak cehennemin sıcaklık derecesini Allah'tan başka kimse bilemez,100 derece kaynamış suya elini sokamıyan,haşladigi yumurtayı soyamiyan insan 1000 lerce derece ateşin sıcaklığına nasıl dayanacagini düşünmesi gerekir, zîrâ dünyada yanan ölür kül olur,orada ateşte ölüm yok, yandıkça deriler yenilenecek,ve devamlı azabın acısı elemi iztrabi çekilecek! Rabbim cümlemizi imansız amelsiz tevbesiz sermayesiz gitmekten muhafaza eylesin, âmîn.
Sentetik Süt proteini 40 yıl önce üretildi ve belki bütün Müslümanlar üzerinde ama özellikle Türk halkı üzerinde denendi. O zamanlar bedava süt ve tereyağ dağıtılırdı. Margarin de o zamanlar ortaya çıkmıştı. Hem margarinin hem de süt proteinin insanda nasıl etki yaptığını denediler. O sütü içen ve margarini yiyen herkesin önce böbrek dokuları bozuldu çünkü organın gelişimi durdu. Sonrasında da böbrek hastası oldular... .
AYAKTA SU İÇMENİN BİLİMSEL GERÇEĞİ Peygamber efendimiz(sav) ayakta su içmeme hususunda bizi uyarmıştır. Bu uyarıların arkasındaki büyük hikmetleri bugün bilimde doğruluyor. Çocukluğumdan beri suyu ayakta içme konusunda büyüklerimizden duyduğum tek şey, ayakta içme. Ama neden ayakta içmemeliyiz? Tıbben veya dinen nedir açıklaması nedir? Dün yarım kiloluk pet şişedeki suyu büyük su bardağına boşalttım ve hepsini ayakta birden içtim. O an da büyüklerin sözü aklıma geldi… Bunun üzerine biraz büyüklerle konuştum, biraz da konuyla ilgili yazılar okudum… Buyrun sizde okuyun; Peygamber efendimiz ayakta su içmeme hususunda da bizi uyarmıştır. İlk bakışta bu biraz anlamsız gelen bir öğüt olsa da bu sözün özüne bakıldığında yine bizim sağlığımız için etkileri çok büyüktür. Bir hadisde ayakta su içmenin zararına şu şekilde işaret etmiştir: “Eğer ayakta su içen kimse midesine verdiği zararı bilseydi içtiği suyu şüphesiz ki geri kusardı” (Abdürrezzak 10/427 hadis 19588). Yine aynı konu ile alakalı olarak; “Sizden biriniz ayakta su içmesin. Her kim unutur da içerse kusmaya çalışsın” buyurmuştur (Müslim eşribe Hadis 116) Diğer açıklama; İnsan midesinin ayakta ve oturur vaziyetteki pozisyonu farklıdır. Ayakta duran bir insan eğer sıvı gıda içerse doğrudan doğruya onikiparmak bağırsağına geçer. Midenin küçük eğriliğine uyan kısmında Waldeyerin mide caddesi denen oluk bulunur. Sıvı gıdalar bu yolu takip ederek zaten devamlı küçük bir açıklığı olan mide çıkışını (pilor) geçerek onikiparmak bağırsağına (duodenum) geçer. Eğer insan sıvıyı oturarak içerse bunlar önce midede birikir, asitle karışarak mikropları ölür ve sonra onikiparmak bağırsağına geçer. Bu durumda oturarak su içme usulüne uymakla insan kolera dahil, bir çok insan hastalıklarından korunmuş olur. Rastgele yerde meşrubatı alıp ayakta içenler bu tehlikeye daha fazla maruz kalırlar… ( OKUDUYSAN BEĞEN BAŞKALARI DA OKUSUN DİYE PAYLAŞ ) Az İnsan Çok Huzur. Bekleriz..
Erkeğin Kadına Karşı Sorumluluğu
1. Ailesine lâzım olan dîni bilgileri öğretmek:
H.Ş.: "Kişi, ehlinin cehâletinden daha büyük günâhla Allah'a kavuşmaz." (İhya 2/89)
H.Ş.: "Erkeklerinize Mâide Sûresi'ni, kadınlarınıza Nûr Sûresi'ni öğretiniz." (Zira Mâide Sûresi'nde erkekler için lüzumlu kıssalar, Nûr Sûresi'nde ise kadınlara ait örtünme ve iftira mevzûunda hükümler var). (Sirâcül-Münîr 2/404).
A.C.: Ey iman edenler, kendinizi ve ehlinizi cehennem ateşinden koruyunuz. (Allah'ın farz kıldıklarını öğretip haram kıldıklarından kaçınmalarını temin etmek Müslüman üzerine haktır.) (Sûre-i Tahrim/7) (Tefsir-i İbni Kesir 4/391).
H.Ş.: "Ehlinize zikri öğretiniz ki (onları) azaptan kurtarasınız." (İbni Kesir 4/391).
A.C.: "Ehline namaz kılmalarını emret; kendin de namaza devam et." (Tâhâ 132)
- Bütün bid'atleri söküp atarak, ehl-i sünnet îtikadını âilesine öğretmek ve Allah korkusunu kalbine yerleştirmek, hayız, nifas ve istihâza gibi muhtaç olduğu meseleleri belletmek, kocaya borçtur.
Şayet kocası başkasından öğrenerek de olsa ailesine öğretmezse, kadın öğrenmek için başkasına gidebilir. Kocası mânî olursa günâhkâr olur. Erkek bu gibi meseleleri ihmal etmekle kadın harice çıkmasından bir mes'uliyyet doğarsa cürümde müşterektir. (İ. Gazâlî - İhya 2/124-125).